AFRODİSİAS ANTİK KENTİ ( AYDIN ) – ERTUĞRUL FIRATLI
AFRODİSYAS ( APHRODİSİAS ) ANTİK KENTİ – ERTUĞRUL FIRATLI
Birkaç şehri ve Antik kentleri kapsayan kültür gezimizin en önemli duraklarından biri de, 1972 yılında Unesco Dünya Miras listesine hakkıyla girmeyi başaran “Afrodisyas Antik Kenti” oldu.
Aydın ili, Karacasu İlçesinde yer alan Antik kent, 600 metre yükseklikte bir platoda konumlanmaktadır. Geçmişi M.Ö. 5. Bin yıla kadar uzanmakta olup kentin kuruluşu; M.Ö 2. Yy.dır. Şehir, ızgara planlı olarak kurulmuştur. Bulunma hikâyesi ilginç olup değerli sanatçımız Ara Güler’in kaybolması sayesinde gerçekleşmiştir. Tanrıça Afrodit’e adanmış şehir, yakınında bulunan Afrodisias mermer ocaklar nedeniyle çok şanslıydı ve bu mermerden yapılan pek çok eser günümüze kadar korunmuş olarak intikal etmiş ve antik kentin değerini kat kat arttırmıştır. Bu ocaklar sayesinde önemli sanatçılar hem buraya gelmiş hem de yeni sanatçılar yetişerek pek çok önemli eser ortaya çıkarılmıştır. Roma ile ilişkilerinin artmasıyla kent önem ve ayrıcalıklar kazanmıştır.
Çok geniş bir alana yayılan ören yerinin girişinde, otomobiller için park yeri bulunmakta ve oldukça uzun bir zaman gerektiren bölgeyi yürüyerek gezmektesiniz. En azından yarım gününüzü buraya ayırmanız gerekiyor. Alana girdiğinizde, ilk olarak antik lahitler sizi karşılıyor. Açık havada sergilenen bu Roma dönemi lahitleri, şehrin değişik yerlerinde bulunmuştur. Genelde M.S. 2 ve 3. Yy.a ait olup daha sonraki dönemlerde de kullanıldıkları tespit edilmiştir. Daha sonra geçeceğiniz geniş meydanda; Afrodisias Müzesi, alış- veriş yapabileceğiniz satış merkezi, fotoğraf çekiminin yasak olduğu; Afrodisias Antik Kentine büyük emekler vermiş Kenan Erim ve ayrıca Ara Güler’e ait eşya ve eserlerin sergilendiği ve satışların yapıldığı bir bina bulunmaktadır.
Hemen meydanın karşı kısmında bulunan maske ve girland frizi çok dikkat çekicidir. Bu antik kentte çok fazla kullanılan bu süslemeler, agorada ve Bazilika iç mekânlarında kullanılmışlardır. Tanrı, normal vatandaş, köle, asker gibi toplumun farklı kesimlerinden farklı tipler temsil edilmişlerdir. Daha önce İzmir Arkeoloji Müze4si bahçesinde sergilenirken 2009 yılında buraya getirilmişlerdir.
Biz alana erken saatte geldiğimizden henüz Müze açılmamıştı, onu sonraya bırakarak etraftaki gezimize başladık. Tabelaları izleyerek uyguladığımız rotaya göre de sizlere bilgi vermeye çalışacağım.
İlk durağımız; Sebasteion İmparatorlar Tapınağı oldu. Tapınak Roma İmparatoru Tiberius’a ve annesi Livia’ya adanmıştır. ( M.S.14-37 ) İçinde onlara ve başka imparatorlara ait heykeller bulunmakta imiş. Erken Hıristiyanlık döneminde, Tapınağın büyük bir kısmı kaldırılmış ancak ön cephesi korunarak önüne çeşme havuzu inşa edilmiştir. Sebasteion M.S 20-60 yılları arasında, Roma İmparatorlarının tapınması için yapılan çok gösterişli yapı kompleksidir. Üç katlı ve sütunlu yapının, ikinci ve üçüncü katında gerçek boyutlu figürler yer almaktadır. Alan, 90 metre uzunluğunda bir tören yoluna da sahiptir. Orijinal kabartmalar, Müze içinde Sevgi Gönül salonunda sergilenmektedir.
Tiyatrosu; hem gösteriler hem de toplantılar için kullanılmış olup 7.000 kişilik oturma kapasitesine sahiptir. Seyirci bölümü, tepeye dayandırılmış olup üç katlı ve mermerden yapılmıştır. Tiyatro kazıları sırasında ortaya çıkarılan heykeller, çok iyi konumda günümüze ulaşmış olup Afrodisias Müzesinde sergilenmektedir
Tiyatro yakınında bulunan Güney Agora; eski agora ile tiyatro arasında konumlanmış olan meydandır. 215 x 70 metre olan alanda yapılan kazılar sırasında ortasında büyük, anıtsal bir havuz ortaya çıkarılmıştır. 170 metre uzunluğundaki havuz, “Güney Agora Havuz Projesi” ile ortaya çıkarılmıştır.
Tiyatronun ön tarafında yer alan Tetrastoon; sütunlarla çevrili bir alan olup anlamı da bunu yansıtmaktadır. Kare planlı olup taş döşemelidir.
Agora yakınına halkın kullanımı için yapılan Hadrian Hamamının yapımı M.S. 2. Yy.a tarihlenmektedir ve İmparator Hadrianus’a adanmıştır. Günümüze kadar süren kazı çalışmalatrı ile bir kısmı ortaya çıkarılmış olup çalışmalar halen devam etmektedir. Bu hamamı süsleyen heykel ve kabartmalar, müzede sergilenmektedir. Hamam kısmında ayrıca Antik havuz da yer almaktadır.
Şehrin Bazilikasının mermer ile kaplı ön cephesine M.S 301 yılında, İmparator Diecletianus tarafından tebliğ edilen tavan fiyatlar fermanı yazılmıştır ki gerçekten ilginçtir. 1400 kadar ürün ve hizmet tavan fiyatları belirlenmiştir.
Daha sonra geçtiğimiz Bouleuterion; Meclis binası olup şehrin yerel yöneticilerinin toplandığı yerdir. Aynı zamanda; tiyatro, konser ve halkın toplandığı yer olarak da hizmet vermiştir ve 1750 kişilik kapasitesi söz konusudur.
Turumuzun bu etabında sırasıyla Piskopos Sarayı ve Tapınak yer aldı. Evlerin yer aldığı bölümde bulunan ve Piskopos Sarayı olarak isimlendirilen ev; 35- 40 metrelik bir ölçümde olup ihtişamı nedeniyle diğer evlerden ayrılmaktadır. Afrodit Tapınağı; M.Ö 1. Yy sonlarında yapılmıştır. Daha sonraları Kiliseye dönüştürülmüş ve 12. Yy sonlarında Selçukluların kontrolüne geçinceye kadar da böyle devam etmiştir.
Tetrapylon; alanın en çarpıcı kısımlarından biri olup, Afrodit Tapınağının kutsal alanına girişi sağlayan anıtsal kapıdır ve M.S 200 yılına tarihlenmektedir. Bu kapı ile şehrin ana caddesi, tapınağın önündeki avluya bağlanmaktadır. Yapının özgün mermerlerinin % 85.i zamanımıza ulaşmayı başardığından 1991 yılında kapının rekonstrüksiyonu tamamlanarak bu günkü halini almıştır. Üzerinde çok çarpıcı süslemeler bulunmaktadır.
Bizi çok etkileyen Stadyumu, tabeladan öğrendiğimize göre antik dünyanın en iyi korunmuş stadyumudur. 270 metre uzunluğunda olup 30.000 kişi kapasitesine sahiptir. Her iki ucu da yarım daire planlı olarak yapılmıştır. Atletizm yarışmaları, festivaller, gladyatör dövüşleri ve vahşi hayvan gösterileri için kullanılmıştır. Fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere vahşi hayvanların gösterileri için kullanılan kısım ayrıca çevrilmiş ve arenaya dönüştürülmüştür.
Uzun bir zaman ayırarak ve ayrıntılı olarak gezdiğimiz bu açık alandan sonra çok etkileyici olan Müzeye geçtik.
Sadece Afrodisias’da bulunan eserlerin sergilendiği müze, 1977 yılında bitirilerek 1979 yılında eserlerin sergilenmesine başlanmıştır. Daha önce de belirttiğim gibi Afrodisias mermer ocakları ve Afrodisias Heykeltraşlık okulunda üretilen çok güzel eserlere ev sahipliği yapmaktadır. Prehistorik eserler yanında Afrodit Tapınağı çevresinden çıkarılan; Lidya, Arkaik, Klasik ve Helenistik dönemlere tarihlenen eserler sergilenmektedir.