ALTIN MÜZESİ-BOGOTA ( KOLOMBİYA – COLOMBİA ) – GEZGİN YÜZLER

 

ALTIN MÜZESİ – BOGOTA ( KOLOMBİYA –COLOMBİA ) – GEZGİN YÜZLER

altın müzesi-26_640x480

Sadece Kolombiya’nın değil tüm Latin Amerika’nın en önemli müzesi kabul edilen Altın Müzesi ( El Museo del Oro) Kolombiya’nın başkenti Bogota’nın tarihi merkezinde bulunmaktadır. Yaklaşık; 34.000 i altın, 20.000 i çini ve seramikten oluşan çok zengin bir koleksiyona sahiptir. Buradaki eserlerin hepsi, İspanyollardan önceki döneme tarihlenmiş olup ağırlıklı olarak Muiscalara aittir. Ne yazık ki İspanyollar; buraya geldikten sonra buldukları bütün altın eserleri, İspanyaya götürmüşlerdir. Rehberimizin söylediğine göre; İspanyolların bu kıtadan götürdüğü altın miktarı, bir bileziğin dünyayı 3 kez turlayabileceği kadar çoktur. İşte müzede sergilenenler de sadece geride kalabilen veya kurtarılabilenlerdir. İspanyollar, o dönemde elde ettikleri ganimetin; 1/3 ünü İspanyaya göndermiş, 1/3 ünü kendileri almış, geri kalan 1/3 ünü de şehirlerin inşası için kullanmışlardır. Bu kadar çok ganimet elde etmelerine rağmen, bu altın kendilerine de pek yaramamış, büyük bir kısmını borçlarını ödemek için kullanmışlardır.

altın müzesi-1_640x480

altın müzesi-2_640x480

Müzenin geçmişi 1934 yılına dayanmakta olup, Kolombiya Merkez Bankasının ( Banco de la Republica ) Kolomb öncesi eşyaları toplaması ile başlamıştır. Bunun amacı da; soyguncu ve kaçakçıların elinden ülkeye ait eserleri kurtarmak ve korumaya almaktır. Sembolik bir anlamı da olan ilk parça daha sonra aşağıda anlatımını yapacağımız Poporo Quimbaya dır. 1959 yılında halka açılan müze, 1968 yılında mevcut binasında hizmet vermeye başlamıştır. Dört katlı müzede; İspanyolca ve İngilizce rehber eşliğinde gezilebilmektedir. National Geographic Dergisinin yaptığı ve “dünyanın en iyi 16 tarih müzesi” seçiminde 9. Sırada yer alabilmiştir.

altın müzesi-3_640x480

altın müzesi-4_640x480

Müzenin içi, özellikle karanlık olarak düzenlenmiş, eserlerin yanına yaklaştıkça, ışıklar yanmakta ve objeler aydınlatılarak çarpıcı bir görünüm elde edilmektedir. Fonda kullanılan otantik ve gizemli müzik parçaları size eşlik etmekte ve müze gezinizi çok daha çarpıcı hale getirmektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi; bu eserlerin çoğu, buranın yerlileri olan Muiscalara aittir. Onlar için altın; maddi bir değer oluşturmayıp, özellikle dinsel törenlerde kullanmayı uygun gördükleri bir materyaldi. Güneş ve Ay; Tanrıları olduğundan ve altın da bir nevi güneş tanrısına hediye olarak düşünüldüğünden, ağırlıklı olarak kullanılıyordu. Müzede, tanıtıcı videolar da gezinize eşlik edecektir. Üç kattan oluşan müzede; farklı kalıcı sergiler sunulmaktadır.( Muisca, Malagana, Calima, San Agustin gibi )

Gelelim müzedeki müstesna eserlerin en azından bir kısmının tanıtımına; ilk olarak gerçekten çarpıcı bir görsel olan ve ışıklandırma ile zenginleştirilmiş ve tamamen altın objeler ile süslenmiş camlı bölümün video görüntüsüne. Tabii bu müzik eşliğinde ve canlı olarak çok daha çarpıcı oluyor, belirtmek isteriz.

altın müzesi-5_640x480

Daha önce de belirttiğimiz gibi; bu müzenin başlaması fikrini doğuran ve müzenin ilk eseri olması bakımından manevi önemi olan esere; Poporo Quimbaya ( MS. 300 yılına tarihlendirilmektedir.) olarak adlandırılan bu obje; aslında dini törenlerde kullanılan ve içine bir nevi uyuşturucu içeren bitki karışımı konulan kaplardandır. Bunun içilmesi sonucu; hayaller görülüyor ve öteki dünya ile iletişime geçildiği düşünülüyor. Tabii ki tüm bunların sonucunda, rahiplere daha çok inanılıp saygı duyuluyor.

altın müzesi-7_640x480

Müzenin en önemli parçalarından biri de; Muisca Raft olup  “El Dorado” olarak adlandırılan çok ünlü efsaneleri ile bağdaşlaştırılan eserdir. Başkent Bogota da bulunan uluslar arası hava limanına da adını veren bu efsaneye göre; kökeni yerli halk Muiscalara uzanan, tamamen altından yapılmış bir kayıp şehrin varlığına inanılmaktadır. Tıpkı bu eserde  olduğu gibi; bir tekne ve üzerinde külçe külçe altından yapılmış eserler ile birlikte suya batırılarak , yeni liderin onurlandırıldığı bir ritüelin gerçekleştirildiğine  inanılıyor. Bu efsaneden yola çıkarak; hem İspanyollar hem de daha sonra Kolombiyalılar pek çok çalışma gerçekleştirmiş ancak bir sonuç elde edememişlerdir. 2006 da Guatavita Gölünde yapılan çalışmalar esnasında birkaç eser bulunmuş ancak bunun ötesine geçilememiştir. Hala bir efsane olmaya devam etmektedir.

altın müzesi-6_640x480

Aşağıdaki videoda da bunun bir canlandırması yapılmıştır. “El Dorado” efsanesi ve oradaki göl temsil edilmektedir. O dönemdeki yerlilerin; dini ritüeller esnasında, gölün içine altın, zümrüt türü eşyaları attıkları sanılmaktadır. Gökten gelen güneş ışığının yani Tanrının, suyun içindeki altın ve zümrüt objelerle birleşmesinden dolayı, yeni nesillerin ortaya çıkacağı fikrine inanılmaktadır. Güneş ışığı ve altınların birleşmesiyle, güzel bir parlaklık oluşmakta ve insanlar bu parlaklığın eşliğinde dini ayinlerini gerçekleştirmekteymişler. Böylece; Tanrının, insanlardan umudunu kesmediğini düşünüyor ve değerli madenleri, taşları atmaya devam ediyorlarmış.

Şaman rahiplerin temsil edildikleri koleksiyonlar da oldukça önemlidir. Onlar daha çok enerji ile beslenen ve toplum üzerinde çok büyük etkileri olan kişilerdi. Ayinler esnasındaki pozisyonları, ve yine ayinler esnasında kullandıkları eşyalar, koleksiyonun önemli parçalarını oluşturmaktadır. Tabii günlük yaşamda kullandıkları objeler de sergide yerlerini almaktadır.

altın müzesi-8_480x480

altın müzesi-9_480x480

Kuşlar, gökyüzüne doğru çıktıklarından; Tanrılar ile insanlar arasında bağ kurdukları düşünülmüş ve onlar kutsal sayılarak objelerinde çok fazla yer almıştır. Aynı şekilde yırtıcı hayvanlar; çok güçlü ve kuvvetli olduklarından bir nevi tanrılaştırılmış; jaguar, condor, yılan gibi canlılara objelerinde sık sık yer verilmiştir. Aşağıda fotoğrafını paylaştığımız “yarasa adam” bunun güzel bir örneğidir.

altın müzesi-10_480x480

altın müzesi-11_640x480

( YARASA ADAM )

Yakınları öldükten sonra tekrar dirileceklerine inandıklarından; kemiklerini çömlekler içine koyarak evlerine yakın bir yerde muhafaza ediyorlar. Yeniden doğuş ve adak için en uygun ritüelin, insan kanı akıtmak olduğuna inandıklarından, özellikle günahkâr olmadıkları için henüz ergenliğe girmemiş çocukları dini törenlerde kurban ediyorlardı. Onların doğrudan cennete gideceğine inanılıyor, hem çocuk hem de aile için bu olay bir nevi şeref kabul ediliyordu. Tanrı için kendilerini feda etmiş oluyorlardı.

altın müzesi-12_640x480

altın müzesi-13_640x480

Müzede bol çeşidini göreceğiniz maskeler; hem yaşamı hem de yaşamdan sonraki hayatı temsil etmektedir. Genellikle ölen bir kimsenin yüzüne maske kapatılarak toprağa gömüyorlardı. Bunun sebebi de; insanın fiziki özelliklerinin değil de ruhunun önemli olmasındandır. Ölen kişinin yüzü kapatılıyor ve Tanrının korumasına bırakılıyordu. Bu müzedeki en ünlü eserlerden biri olan maske; Kolomb öncesi yerlilere ait anatomik yüz yapısı hakkında bilgi edinmemizi sağlayan çarpıcı bir objedir.

altın müzesi-16_640x480

altın müzesi-14_480x480

altın müzesi-15_480x480

Bu toplumda altın aynı zamanda süs ve takı olarak da bol miktarda kullanılmıştır. Özellikle kralların, tanrının yeryüzündeki temsilcisi olduğuna inanılıyor ve ona hizmet etmenin, tanrılara hizmet olduğu kabul ediliyordu. Krallar da kendilerine tanrısal güç ve görüntü vermek amacıyla, altından yapılan takı ve objeleri bol miktarda kullanıyorlardı.

altın müzesi-17_480x480

altın müzesi-19_480x480

altın müzesi-18_480x480

Yine müzenin en dikkat çekici eserlerinden biri; altın kaplanmış deniz kabuğu ve yine altından yapılmış kasktır.

altın müzesi-20_640x480

altın müzesi-21_640x480

altın müzesi-22_480x480

altın müzesi-23_480x480

Müzede; Kolombiya’nın yerli halklarının ( artık yok olanlar veya halen var olmaya devam edenler) yaşamları, kültürleri hakkında bilgi edinebileceğiniz gibi ülkenin nerelerinde kıymetli madenlerin çıktığına dair haritaları da bulabileceksiniz. Yalnız hemen belirtmek isteriz ki; büyük bir eksiklik olarak bu haritalarda zümrüde yer verilmemiş. Oysa ki Kolombiya; zümrüt madeni açısından dünyadaki en zengin ülkelerden biridir.

altın müzesi-24_640x480

altın müzesi-25_640x480

Tüm bu objelerin yapıldığı dönem dikkate alındığında; büyük bir sanat ve işçiliğin söz konusu olduğu görülecektir. İspanyollar buraya geldiklerinde karşılaştıkları bütün bu objelerin yerliler tarafından yapıldığına uzun müddet inanamamışlar, yazdıkları pek çok mektupta da bunu dile getirmişlerdir. İşçiliğin ne kadar güzel olduğunu ortaya çıkaran birkaç eser ile yazımızı bitirmek istiyoruz.

altın müzesi-27_640x480

altın müzesi-29_640x480

altın müzesi-28_640x480