ANTİGUA – GUATEMALA ( EMEL FIRATLI )
ANTİGUA – GUATEMALA ( EMEL FIRATLI )
Orta Amerika gezimizin 2. Durağı Guatemala’ya olan yolculuğumuzu; Mexico City’den, yine Meksika’nın yerel havayolu şirketi İnterjet’e ait bir uçakla ve yaklaşık 2,5 saatlik bir uçuşla gerçekleştirip, Guatemala’nın başkenti Guatemala City’ye indik.
Yaklaşık olarak 13-13,5 milyon nüfusa sahip olan Guatemala’da bunun % 80-90 kısmı Mayalar ile İspanyolların birleşiminden oluşan melez ırk. Burada, mayalar çok yaygın olup, Guatemala anavatanlarından birisidir. Kendi otantik ve orijinal yaşamlarını genellikle devam ettiriyorlar, rengârenk ve farklı kıyafetleri nedeniyle fotoğraf çekmekten büyük keyif aldığım yerlerden biri oldu. Beyaz ırk oranı sadece % 2 civarındadır.
Konuşulan dil; İspanyolca, yaygın olan din de; Hristiyanlıktır.
Geçmişte topraklarının bir kısmını Meksika’ya kaptıran Guatemala’nın yüzölçümü; 110.000 km. kare olup bunun yarısından fazlası, ormanlık ve dağlık araziden oluşmaktadır. Ayrıca aktif yanardağlar, depremler, heyelanlar ve yağışlar nedeniyle hayat gerçekten zordur. Maya dilinde “Guatemala” “Ağaçlar Ülkesi” anlamına gelmektedir.
Tarihi geçmişinde; İspanya işgali, Meksika’nın egemenliği altına girme, Amerika’nın etkili olduğu dönem, iç savaşlar ile geçen sancılı dönemler yaşanmıştır. Ülkede hala demokrasinin tam manasıyla yerleştiğini söylemek zordur. Antigua dışında ülke geneli fakat özellikle de Guatemala City, suç oranının yüksek olduğu, güvenlik açısından sıkıntılı bir ülkedir.
İnsanlar, kendi güvenliklerini sağlamak için pek çok yöntem geliştirmişler. Her yerde ama özellikle de benzin istasyonu, dükkân, otel, restoran gibi yerlerde elleri silahlı, işletmeyi koruyan insanları görüyorsunuz ve bu da insanı biraz ürkütüyor.
Milli gelirleri kâğıt üzerinde 5.000 dolar olarak görülmektedir ve bu rakam Orta Amerika ülkeleri için oldukça yüksektir ancak gelir dağılımındaki uçurumlar ve eşitsizlikler nedeniyle halk çok fakirdir. Özellikle Maya halkının okuma-yazma oranı çok düşük. Bunda kırsal bölgelere ulaşımın zor olması, öğretmen gönderilememesinin de payı büyük. Aynı şekilde sağlık açısından da çok fazla sorunları bulunmakta.
Size tanıtımını yapacağım Antigua; aslında eski başkent. 1700 lü yıllarda bir deprem sonucu yerle bir olmuş ve güvenli bölge olarak Guatemala City seçilerek, başkent oraya taşınmış. Antigua, şu anda da çok riskli bir kent çünkü “Ateş” ve “su” adında iki aktif yanardağın ortasında kurulmuş bir şehir. Öyle ki ara sıra bu yanardağların patlamalarını duyabiliyorsunuz. Kentte akşamları kutlamalar nedeniyle top atışları da yapılmakta ve ikisi bazen birbirine karıştırılıp korkulu anlar yaşanmakta.
Guatemala City’den 1,5 saatlik bir mesafede olan Antigua, ülkenin atmosferinden farklı olarak son derece güvenli, canlı, turistlerin yoğun ilgisini çeken, İspanyol kolonisinin en güzel örneklerinden güzel bir şehir. Böyle olmasında Amerikalıların payı büyük çünkü evlerin yarısından fazlası Amerikalılara ait ve genellikle hafta sonları, kısa veya uzun tatil dönemlerinde buraya gelerek vakit geçiriyorlar.
Antigua, Unesco Dünya Miras listesine alınmış, İspanyol koloni mimarisini sergileyen en güzel şehirlerden biri kabul edilmektedir. Doku bozulmadan korunabilmiş. Bizim otelimiz şehrin merkezinde, kolonyal tarzda, odaları avluya bakan, hemen yakınında yerel halk pazarı olan şirin bir yerdi.
Antigua’yı gezmeye, şehri kuşbakışı görebileceğiniz bir tepeye çıkarak başladık. Buradan hem şehri hem de şu an aktif olan “Ateş” ve “Su” yanardağlarını görebiliyorsunuz. Burada bir de büyük haç dikilmiş ve bütün şehri kutsadığına inanılıyor.
Santa Catalina Kemeri; aslında şehir kapısı olarak yapılmış fakat ilerleyen dönemlerde şehir büyüdüğü için merkezde kalmıştır. Günümüzde de şehrin en önemli sembollerinden biridir. Tabii ki turistlerin fotoğraf çekim noktasıdır aynı zamanda.
Şehrin merkezinde; satıcılarıyla, çocuklarla, sevgililerle, turistlerle ve tabii ki halkla her daim cıvıl cıvıl bir park bulunuyor. Parkın ortasında şık bir havuz bulunmakta, San Jose Katedrali, Hükümet Sarayı ve Belediye binası da bu park alanının etrafında yer almaktadır.
San Jose Katedrali ( Saint Joesph Catedral ) ; Tipik bir İspanyol kilisesidir. Yapım yılı 1541 olup, Guatemala’nın malum kaderi nedeniyle ( yanardağ patlamaları ve depremler ) defalarca yıkılmış ama şehir parkına bakan ön yüzü,
ayakta kalmayı becerebilmiştir. Tamamen harap olan arka kısmın yenileme çalışmaları yıllarca sürmüş, hala da devam etmektedir. Alttaki fotoğraf; hem ön cephesini hem de harap olan arka kısmını aynı anda gözler önüne sermektedir
Şehir parkına bakan önemli binalardan biri de hükümet sarayıdır ve sarı rengi ile ayırt edilmektedir. Yine
meydanda bulunan ve ülke bayrakları ile süslenmiş bina, şu an aktif olarak kullanılan Belediye binasıdır. Üst katına çıkıp hem yanardağları görebilir hem de parkı ve bu parktaki renkli yaşamı gözlemleyebilirsiniz.
Şehri dolaşırken gördüğümüz Mc Donald’s, diğer ülkelerden farklı bir tarza sahipti ve içinde çok zevkli bir bahçeyi barındırmaktaydı.
Gezimiz esnasında en ilginç yerlerden biri de şehir çamaşırhanesiydi. Dağ eteklerinde yaşayan, elektrik ve suyu olmayan mayalı kadınlar, yaklaşık 12 km. uzaklıktaki köylerinden buraya, haftanın belli günlerinde çamaşır yıkamaya geliyorlarmış.
Şehrin eski ve önemli yapılarından biri de; San Francisco Kilisesidir. Açılışı, 1702 ye tarihlenen kilise, diğerleri gibi depremde çok büyük zarar görmüştür. İçinde; kolonyal dönemde yerlilere ve fakirlere çok yardımı dokunan San Pedro De Betancourt’un mezarı da bulunmaktadır.
Yine şehrin simgelerinden biri olan ve dantel gibi işlemeleriyle çok çarpıcı bir görünüme sahip olan La Merced Kilisesi gerçekten görülmeye değer. Barok tarzında inşa edilen ve depremde epey hasara uğrayan kilise, rehberimiz
Onur beyin tabiri ile “düğün pastası” na benzemektedir. İşlemelerde İtalyan mimarisi kullanılmıştır.
Daha önce bahsetmiştim; Guatemala’da İspanyolca konuşulmaktadır. Ancak, burada konuşulan dil çok temiz ve düzgün İspanyolcadır ve bu yüzden burada çok fazla dil okulu bulunmaktadır. Öğrenciler, burada Guatemalalı ailelerin yanına yerleştirilir ve birebir eğitim yapılır. Üstelik de eğitim fiyatları çok uygundur. Bu nedenle dünyanın
pek çok yerinden buraya, İspanyolca öğrenmek için insanlar gelmektedir. Biz de bunlardan birini ziyaret ettik ve inanın çok beğendim. Üç ay içinde dil öğrenimi bu şekilde gerçekleşmekteymiş bir de bizleri, yıllarca eğitim alıp, lise bittiğinde derdini yabancı dille anlatamayan gençleri düşünün. Yalan yok, ortamı görünce tekrar öğrenci olasım geldi. Yalnız, okulun içi de böyle güzel;
En son bahsedeceğim otel, aslında geçmişte bir manastırmış; Santa Domingo manastırı. İspanyanın hakim olduğu dönemde, kolonyal tarzda pek çok kilise ve binalar yapılmış fakat bunların hepsi aynı Santa Domingo Manastırı gibi
hasar görmüş. Maddi olanaklar açısından fakir olan Guatemala hükümeti de özellikle sevilen bir başkanları zamanında bu manastır dahil pek çok manastır, kilise ve binayı özelleştirerek satılığa çıkartıp zengin Guatemalalı vatandaşlara satmıştır. Böylece bunların restorasyonu sağlanmış, kurtarılması hedeflenmiştir.
Guatemala’nın yollarında bunun gibi otobüsleri göreceksiniz. Ulaşım, Amerika’nın hurdalığa çıkardığı ve “Chicken Bus” adı verilen, eski okul otobüsleri ile sağlanmaktadır. Hatta çoğunda hala okul otobüsü yazısı bulunmaktadır.