“ATEŞ ÜLKESİ” AZERBAYCAN’IN KADİM İÇŞEHRİ – GEZGİN YÜZLER
“ATEŞ ÜLKESİ” AZERBAYCAN’IN KADİM İÇŞEHRİ – GEZGİN YÜZLER
Tarihi ipek yolu üzerinde yer alan, Kafkasların stratejik noktasında konumlanan, pek çok medeniyetin beşiği olan Azerbaycan, doğal olarak zengin bir kültüre ve tarihi mirasa ev sahipliği yapmaktadır. Kardeş ülke Azerbaycan ın başkenti Bakü’de şehrin modern yanı, kadim tarihini yansıtan iç şehri adeta sarıp sarmalamıştır. Belirli dönemlerde ziyaret etme şansını yakaladığımız Hazer’in incisi güzel başkenti ve ülkesindeki baş döndüren olumlu gelişmeleri fark etmemek ve takdir etmemek mümkün değil. Bakü nün sürekli gelişen modern yanını başka yazılara bırakıp, burada iç şehir ve Ateşgah dan bahsetmek isteriz.
Unesco Dünya Miras Listesindeki İçeri veya iç şehir olarak adlandırılan tarihi bölgenin geçmişi, antik çağlara kadar dayanmaktadır. 12. Yy a tarihlenen, korunma amacı taşıdığından büyük ve kalın taşlarla inşa edilmiş şehrin surları, içeri şehri çepeçevre sarmalamaktadır.
Surlardan adım attığınızda; içerişehir tüm ihtişamıyla, saraylarıyla, camileriyle ve gezmekten büyük keyif alacağınız dar sokaklarıyla sizi karşılamaktadır. Arnavut kaldırımlar ve dükkânlardaki albenisi yüksek hediyelik eşyaların bulunduğu çarşılar sizi kendine çekiverecektir.
Özellikle gezilmesi gereken noktalardan biri; “Şirvanşahlar Sarayı” olup 15i Yy. a tarihlenmektedir. 11. Ve 16. Yy.lar arasında hüküm süren ve Oğuz Türkleri tarafından kurulan Şirvanşahlar Devletinin hükümdarı Halilullah tarafından inşa ettirilmiştir. Kare şeklindeki yapısı, mozaik işçiliği ve süslemeleri ile dikkat çeken sarayın kendisi de Unesco Dünya Miras Listesindedir.
Şirvanşahlar Sarayında; Devlet yönetiminde önemli yeri olan ve görüşmelerin yapıldığı Divan ile resmi davetlerin ve törenlerin gerçekleştirildiği salon en önemli bölümlerdir. Şeyh Safi’nin türbesi ile Şirvanşahlar ailesinden gelenlerin kabirlerinin olduğu “ Şirvanşahlar Türbesi” saraya ait diğer bölümleri oluşturmaktadır.
Saraya yakın konumda olan ve Bakü’nün simgeleri arasında kabul edilen ve tıpkı saray gibi Unesco Dünya Miras Listesine giren“Maiden / Kız Kulesi” Hazar Denizi kıyısında konumlanmaktadır. 28 metre yüksekliğindeki kule, taş işçiliği kullanılarak yapılmıştır. Bakü manzarası sunan kule, İç şehrin en çok ilgi çeken noktalarından biri olup 12. Yy. a tarihlenmektedir. Bir dönem deniz feneri olarak görev de yapmış olan kule, aynı zamanda müze hizmeti vermektedir. Kazılarda bulunan bazı eserler burada sergilenmektedir.
İç şehirde bulunan “Cuma Cami” maalesef günümüze kadar erişememiş sadece minaresi ayakta kalabilmiştir. Ayrıca günümüzde otel, kültür merkezi vb. olarak kullanılan kervansaraylar, hamamlar da iç şehri süslemektedir.
Azerbaycan kültürünü yansıtan ve “Muğam” adı verilen otantik Azeri müziğinin tanıtıldığı, “Muğam Evi” özellikle ilgisi olanların zevkle gezecekleri bir kültür merkezidir. Geçmişten günümüze kadar muğam kültürünün serüveni anlatılmaktadır. Sadece müze olarak değil, eğitim ve konferanslar ile de tanıtıcı çalışmalar yapılmaktadır. Bu arada hemen belirtmemiz gerekiyor ki; “Muğam geleneği” de Unesco Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine girmiştir.
ATEŞGAH TAPINAĞI
Baküye 30 km. uzaklıktaki Abşeron Yarımadasındaki “Ateş Tapınağı / Ateşgah” , görünümü ve taşıdığı anlamı ile en çok dikkat çeken alanlardan biridir. Dünyadaki üç Mecusi Tapınağından biri olup Kuruluş tarihi tam olarak bilinemese de ilk Tapınağın yapılması M.Ö 7. Yy.a yani burada Zerdüştlerin yaşadığı döneme dayandırılmaktadır. Günümüzdeki Ateşgah, antik tapınak kalıntıları üzerine 17.-18. Yy.da doğal gaz çıkışından sonra inşa edilmiştir.
Dünyanın en eski tek tanrılı inançlarından biri olan Zerdüştçülük ( Mecusilik), M.Ö 6. Yy da İran’da ortaya çıkmış Perslerin, Med ve Sasanilerin dini olmuştur. Tanrısı; Ahura Mazda, kutsal kitabı; Avesta, peygamberi de Zerdüşt’tür. Öldükten sonra dirilip Ahura Mazda nın huzuruna çıkacaklarına inanmaktadırlar.
Temizliği ve aydınlanmayı temsil eden ateş, Zerdüşt inancına göre kutsaldır ve sürekli yanarak sönmemesi gerekmektedir. Aynı zamanda sonsuz yaşamı da temsil etmektedir.
Hindular ve Sihler tarafından da kullanılmış olan Ateşgah, son haline 1810 yılında bir tacirin girişimi ile kavuşmuştur. Ortasında sönmeyen ateşin bulunduğu bir avlu, etrafında ise o ateşe bakar tarzda ve yapılan odalar bulunmaktadır. Geçmişte çilehane olarak kullanılan bu odalar günümüzde, müze ve tanıtım hizmeti vermektedir. Zerdüşt inancının özellikleri ve icrası hakkında canlandırmalara da yer verilmiştir. İslam dininin kabulünden sonra buradaki Zerdüşler, en fazla Zerdüş’ün yaşatıldığı Hindistan’a göç etmişlerdir.
Hazar’ın kıyısındaki ateş ülkesinin doğalgaz ve neftten kaynaklanan ekonomik sıçrayışını gözlemlemek, bizler için çok önemliydi. Zira “Glasnost” ve “Perestroyka” sonrasındaki Haydar Aliyev dönemine ilişkin, sefalet ve şaşkınlık sürecini de unutamadığımız için Azerbaycan’ın geldiği seviye gerçekten çok değerlidir. Umarız yolunuz “Od’lar diyarı Azerbaycan”a düşer .