BOGOTA ( KOLOMBİYA – COLOMBİA ) -ERTUĞRUL FIRATLI

BOGOTA ( KOLOMBİYA – COLOMBİA ) – ERTUĞRUL FIRATLI

bogota-19_640x480

Kolombiya’nın başkenti Bogota; Kuzey And Dağları’nın Cordillera Orient bölgesindeki deniz seviyesinden 2660 metre yükseklikte bereketli bir yayla havzasında kurulmuş kenttir. Bogota’daki Avrupa yerleşimi; 1538 yılında başlamakta olup 1810-11 yıllarında İspanyol yönetimine karşı ayaklanmalar başlamış, 1819 da bağımsızlık kazanılmıştır. 18212 de Gran Colombia’nın başkenti olan Bogota; 1830 yılında bu konfederasyonun feshedilmesinden sonra da Kolombiya’nın başkenti olmaya devam etmiştir.  Tanıtımına geçmeden önce, ülke tarihi ve demografik yapısının daha iyi anlaşılabilmesi için, gördüklerimiz ve rehberlerimizden öğrendiklerimizin bir kısmını paylaşmanın daha doğru olacağına inanıyorum.

bogota-9_640x480

Nüfusu yaklaşık 51 milyon olan Kolombiya, yüzölçümü olarak; Türkiye’den 1,5 kat büyük bir ülkedir.  Ülkenin % de 50 si mestizo denilen melezlerden oluşmaktadır. Geri kalan nüfusun % 25 ini siyah ırk diğer %25 ini ise yerliler oluşturmaktadır. Buradaki bir yerlinin, Avrupalı ile evlenmesine criollo deniyor. İspanyol ile evlenmesine; mestizo, zenci ile evlenmesine ise mulatto denmektedir. Avrupa, Orta Doğu ve Afrika dan da çok fazla göç almış, tabii bu durum kültürlerini çok fazla etkilemiştir. ( özellikle köle olarak çalıştırılmak üzere, Afrika’dan çok sayıda insan getirilmiştir.) Yaklaşık 100 kadar yerli dili mevcuttur ancak bunların 20 kadarı etkisini kaybetmiş olup, şu an 80 resmi yerli dil mevcuttur. Muiscalar buranın ilk yerlilerinden olup, yaklaşık 12.000 sene önce Bering Boğazını geçerek buraya geldikleri varsayılmaktadır. Kabilelerin bir kısmı da yerli İnkaların atalarıdır.

bogota-57_640x480

bogota-37_640x480

bogota-48_640x480

Ülke ismini; Kristof Kolomb dan almaktadır. Ancak; Amerika’yı keşfetmesine rağmen, kendisi Kolombiya’ya hiç adımını atmamıştır. İspanyollar; 1400 lü yıllardan itibaren bütün Latin Amerika ülkelerini işgal etmiş, yerli halka karşı acımasız davranmış ve neredeyse büyük bir kısmının yok olmasına sebep olmuşlardır. Geldiklerinde 30 milyon olan yerli nüfus, 300 binlere kadar düşmüştür. (Avrupa dan getirilen hastalıkların da payı vardır) Aynı zamanda, buradaki bütün altın kaynaklarına sahip olmaya çalışmışlar, buraya ait değerlerin büyük bir kısmını ülkelerine götürmüşlerdir. Bu dönemin sonunda; burada yaşayan insanların dilini; İspanyolcaya, dinlerini ise Hıristiyanlığa çevirmeyi başarmışlardır. İspanyolların, Kolombiya ya adım atmaları da 1500 lü yıllara denk gelmektedir. Tüm Latin Amerika ülkelerinde yaşananlar, burada da tekrarlanmıştır maalesef.

1800 lü yıllarda; İspanyanın Napolyon ile olan savaşları ve kendi iç karışıklıkları, bu bölgelerden uzak kalmalarına ve yine bu dönemde Amerika nın süper güç olarak ortaya çıkmasına sahne olmuştur. Amerika, Latin Amerika nın büyük bir bölümünü topraklarına katmış, buradaki ülkeler de birer birer bağımsızlık mücadelesine girişmişlerdir.

Kolombiya; 1810 yılında bağımsızlığını kazanmıştır ama bu yerli halkın mücadelesi olmayıp, Criol dediğimiz, annesi- babası İspanyol olan ve kendisi burada doğan insanların mücadelesidir. Bu coğrafyada çok emeği geçen lider de Simon Bolivar olup, kendisi de Venezüella doğumlu ancak İspanyol kökenlidir. Kolombiya bağımsızlığını kazandığında, Simon Bolivar ülkenin ilk başkanı olmuştur. O dönemde; Kolombiya – Ekvador – Panama ve Venezüella hep birlikte “Büyük Kolombiya Devleti” ni oluşturmuşlardır. Simon Bolivar’ın en büyük hayali olan ve tüm Latin Amerika ülkelerini kapsayan büyük devlet planı çok uzun sürmemiş, Amerika buna müsaade etmemiştir. Yedi sene sonra, birlikten ilk ayrılan Venezüella olmuş, daha sonra  Ekvador, 1903 yılında da Panama ayrılmıştır. Panamanın ayrılmasından hemen sonra; Panama Kanalı, Amerika yönetimine geçmiş ve bu nedenle de 1921 yılına kadar Amerika- Kolombiya ilişkileri biraz gergin olmuştur. Zaten, Amerika’nın bu bölgedeki ülkelerin çoğunda gerçekleşen darbelerde parmağının olduğu ve kendi istediği yöneticileri başa getirdiği bilinen bir gerçektir.

1948-1953 yılları arasında, Kolombiya’da sıkıntılı ve şiddet olaylarının yaşandığı dönemler söz konusudur. Pek çok insan hayatını kaybetmiş, beyin göçü nedeniyle de ülke yetişmiş önemli insanlarını kaybetmiştir. Şu dönemde yaklaşık 3,5 milyon Kolombiyalı yurt dışında yaşamaktadır.

Günümüzde geçim kaynaklarının büyük kısmını; kahve, çiçek, petrol ve zümrüt oluşturmaktadır.  Amerika ile sürtüşmelerine rağmen, kenevir de önemli bir kalem teşkil etmektedir. Amazon ormanlarında kaçak olarak uyuşturucu üretilmekte ve ülkenin kayıt dışı ekonomisinin büyük bir kısmını kapsamaktadır. Sürekli seçimlerin yenilenmesi, başkanların sürekli değişmesi; ülkedeki istikrarın kazanılamamasına sebep olmuştur. Günümüzde de en büyük sıkıntı; gelir dağılımındaki adaletsizliktir. Bu kadar zengin kaynaklarına rağmen ülkenin % 30 u işsizdir. Çalışanların büyük kısmı da sanayide değil, hizmet sektöründe görevlidir.

bogota-4_640x480

bogota-3_640x480

Bogota, hem gecekonduların hem de lüks binaların olduğu bir başkent. Şehir, farklı bölgelere ayrılmış ve elektrik / su gibi giderler; bölgelere göre fiyatlandırılıyor. Gecekondu bölgelerinde; faturalar daha düşük olmakla birlikte, buralarda da güvenlik problemi ön plana çıkıyor. Ülke, çok fazla ormanlık alana sahiptir, Bogota da yeşillik bakımından oldukça şanslıdır. Ancak; hemen her yerde güvenlik için pek çok önlem alındığı, evlerin; duvarlar ve dikenli tellerle çevrildiği, özellikle süpermarket ve büyük dükkânlarda eli silahlı güvenlik görevlilerinin olduğu dikkatinizden kaçmayacaktır. Hırsızlık vs. olayları maalesef oldukça fazladır ve özellikle bazı bölgelere güvenlik açısından gitmemek daha doğru olacaktır.

bogota-28_640x480

bogota-29_640x480

Daha önce ayrıntılı bilgi vermek açısından, şehrin en önemli müzeleri olan “ Altın Müzesi” ve “Botero Müzesi” hakkında paylaşımda bulunmuştuk. Bu müzelerin de içinde olduğu La Candeleria,  şehrin önemli ve eski bölgelerinden biri olup İspanyol mimarisinin en güzel örneklerini görebileceğiniz, kolonyal binaları ve Arnavut kaldırımları ile turistler için çekim merkezidir. Aslında kandil anlamına gelmektedir ve zamanında her yerde aydınlatma için kandiller kullanıldığından bu isim verilmiştir. Fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere burası sanki bir açık hava müzesi gibidir. Canlı renklerle boyanmış güzel binaları, hediyelik eşya dükkânları ve seyyar satıcıları ile fotoğraf sanatçıları açısından cazibe merkezidir. Devamında, Bolivar Meydanına bağlanmaktadır.

bogota-1_640x480

bogota-2_640x480

bogota-5_640x480

bogota-6_640x480

bogota-8_640x480

bogota-10_640x480

Yine Candeleria gibi El Chico da çok özel bir bölge olup parklarıyla , binalarıyla dikkat çekmektedir. Aşağıda güzel bir örneğini göreceğiniz yapı, eski bir sömürge evi olup günümüzde sanat ve bazı objelere ait koleksiyonların sergilenmesi amacıyla kullanılmaktadır.

bogota-11_640x480

Aşağıda fotoğrafını paylaştığım kütüphane ve kültür merkezi; Meksika ile iyi ilişkilerini göstermek ve sağlamlaştırmak amacıyla kurulmuş.

bogota-12_640x480

bogota-14_640x480

bogota-13_640x480

Başkentin en önemli meydanı olan  “Simon Bolivar” veya diğer adıyla “Özgürlük Meydanı” ile kaldığımız yerden devam edelim. ( ilk adı Plaza Mayor) İspanyollar her gittikleri yerde yaptıkları gibi; burada da bir meydan ve bu meydanın içinde; bir kilise, hükümet binaları ve bir parka yer vermişlerdir. Meydan 1995 yılında, Kolombiya Ulusal Anıtı ilan edilmiştir.

bogota-20_640x480

bogota-36_640x480

bogota-35_640x480

Bu meydanda, bağımsızlıklarını borçlu oldukları Simon Bolivar’a ait bir heykel de bulunmaktadır. Heykel, İtalyan sanatçı Pietro Teneraniye ait olup 1846 yılına tarihlenmektedir. Burası; halkın vakit geçirdiği, toplandığı, zaman zaman protesto gösterilerine de sahne olan, seçim mitinglerinin ve yılbaşı, festival kutlamalarının yapıldığı ana meydandır. Parlamento binası, belediye meclis binası, başbakanlık sarayı, büyük bankalar ve adalet sarayı da bu meydanın etrafında konumlanmaktadır.

bogota-27_640x480

bogota-26_640x480

Kolombiya’daki en büyük tapınak olan Bogota Merkez Katedrali, neo klasik tarzda yapılmış bir Katolik Kilisesi olup aynı zamanda Bogota Başpiskoposluğunun merkezidir. Geçmişi 1553 yıllarına kadar inse de yaşadığı duraksamalar, deprem nedeniyle yaşadığı aksamalar sonucu nihayet 1943 yılında en son kulelerin tamamlanmasıyla bugünkü görünümüne kavuşmuştur.(Nüfusun % 60 ı Katolik Hristiyandır, yaklaşık % 10 Protestan ve geri kalan % 30 ise ateist, deist veya şaman inancına sahip kişilerden oluşmaktadır.)

bogota-21_640x480

bogota-15_640x480

bogota-17_640x480

bogota-16_640x480

bogota-18_357x480

Meydanın kuzey tarafında Adalet Sarayı konumlanmaktadır. 1989 yılında inşa edildiğinden modern bir görünüme sahiptir. Parlamento binası alanın güney kısmında, belediye binası ise batısında  yer almaktadır.

bogota-23_640x480

bogota-32_640x480

bogota-22_640x480

ADALET SARAYI

bogota-34_640x480

bogota-25_640x480

PARLAMENTO BİNASI

bogota-25_640x480

bogota-30_640x480

BELEDİYE BİNASI

bogota-24_640x480

bogota-33_640x480

Güvercinler, meydanın ev sahipleri

Altın Müzesinin yan tarafına denk gelen 16. Cadde, seyyar satıcıların yoğun olduğu, her daim canlı önemli bir yoldur. Üzerinde üç önemli ve eski kilise de bulunmaktadır. Bunlar; Santa Veracruz,  Franciscana de la Tercera ve de la Orden Tercera Kiliseleridir. Tarihleri eski olup 1552, 1600 ve 1700 yıllarına dayanmaktadır.

bogota-40_640x480

bogota-41_640x480

bogota-42_640x480

bogota-43_640x480

bogota-44_640x480

bogota-45_640x480

bogota-46_640x480

bogota-47_640x480

bogota-38_640x480

bogota-39_640x480

Başkent Bogota’nın etrafı dağlarla çevrili olup 2850 metre rakıma sahiptir. Bu yüksekliğe alışık olmayan bizler için, biraz hızlı hareket ettiğimizde ufak tefek sıkıntılar yaşanabilmektedir. Şehrin yüksek tepesi olan Monseraatti ise; 3150 metre rakımdadır. Şehri kuşbakışı izleyebileceğiniz en güzel nokta da orasıdır. Buradan gözlemleyince siz de

bogota-55_640x480

bogota-56_640x480

bogota-57_640x480

fark edeceksiniz ki yerleşim olarak çok dağınık bir yapıya sahip olan şehir; dünyanın en düzensiz şehirleri arasında kabul edilmektedir. Tepeye füniküler ve teleferik ile ulaşım sağlanmaktadır. Aşağıda fotoğrafını göreceğiniz sevimli istasyondan biletlerimizi alarak yukarıya zevkli şekilde çıkışımızı gerçekleştirdik. Fünikülerden indikten sonra

bogota-49_640x480

yapacağınız yürüyüşte size belirli aralıklarla oluşturulmuş haç İstasyonlarının eşlik edeceği “Haç Yolu” karşınıza çıkacaktır. Tepede bulunan Kilise ( Basilica Santuario del Senor de Monserrate ) zamanında bir nevi inzivaya çekilmek ve izole olmak için inşa edilmiş.

bogota-50_640x480

bogota-51_640x480

bogota-52_640x480

bogota-53_640x480

bogota-58_640x480

bogota-59_640x480

bogota-54_640x480

bogota-60_640x480

Kolombiyanın kahvesi gerçekten çok güzel. Hemen her yerde içeceğiniz veya satın alacağınız kahve hakkında kuşkunuz olmasın. Şehrin pek çok yerinde Juan Valdez Cafe zinciri ile karşılaşabilirsiniz. Aşağıda fotoğrafını paylaştığım cafenin yanında; öldürülen bir siyasetçiye ait anıt yapılmış. Hemen bitişiğindeki cafede de Fidel Kastro ile kahve içtiği söyleniyor.

bogota-61_640x480

Son bir not olarak paylaşmak isterim ki; şu anda ülkenin özellikle Venezüla ile yaşadığı göçmen sorunu bulunmaktadır. Dışardan bir gözle baktığınızda bile bu rahatlıkla hissedilebiliyor. Bu göçmenler, sadece burada değil çevre Latin Ülkelerinde de problem oluşturmaktalar.

bogota-63_640x480

bogota-64_640x480

Metro projeleri olmakla birlikte şu an şehirde metro yok, trafik sorununu bir nebze de olsa metrobüs ile çözmeye çalışıyorlar. Başkent Bogota, üniversite çeşitliliği açısından tüm ülke için çekim merkezi haline gelmiş. Devlet Üniversiteleri yanında özel üniversiteler de çok yaygın.