ÇATALHÖYÜK ( UNESCO DÜNYA MİRAS LİSTESİNDE – KONYA ) – EMEL FIRATLI

 

ÇATALHÖYÜK – EMEL FIRATLI

çatalhöyük-2_640x480

Çok yakınımızda olmasına rağmen, bugün yarın diyerek ertelediğimiz önemli değerlerimizden biri olan “Çatal höyük”, “ Tropik kelebek bahçesi” ile birlikte hafta sonu gezimizin ana konusu oldu ve Konya’ya doğru yola koyulduk.

9.500 yıllık geçmişe sahip olan ve 2012 yılında “Unesco Dünya Mirası” listesine girmeyi başarabilen bu önemli değerimiz, Konya’nın Çumra ilçesinin 10 km. doğusunda konumlanmaktadır. Ayrıntısına girmeden önce belirtmek isterim ki; bana göre böylesine önemli bir zenginliğimiz, hak ettiği değeri tam görmüyor. Sadece bir görevlinin olduğu, kendi haline bırakılmış hissi veren ören yerinde, ayrıntılı bilgi ve materyal alabileceğiniz gibi dinlenebileceğiniz, çay kahve içebileceğiniz bir mekâna da sahip değil. Tuvaletlerin de vasat olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Ören yerinin “Güney Korugan” kısmı da,  Kültür Bakanlığı tarafından, çalışmalar tamamlanana kadar kapatılmış. Halen, “Kuzey Korugan” ziyarete açık olup yapılmasında emeği geçen; banka, vakıf ve Üniversitelere de teşekkür ederek konumuza başlayabiliriz.

çatalhöyük-a

ÇATALHÖYÜK-9

çatalhöyük-b

çatalhöyük-c

IMG_1649_416x480

Aslında Çatalhöyük; doğu ve batı olmak üzere iki farklı höyükten oluşmaktadır. Ancak farklı zaman dilimlerine tarihlenmektedirler. Batıdaki Höyük, M.Ö 6.200 ve 5.200 yıllarına tarihlenmiş olup Kalkolitik Döneme ait izler taşımaktadır. Burası, ziyarete hiç açılmamıştır. Doğu Höyüğü ise; M.Ö 7.400 ve 6.200 yılları arasına tarihlenmekte olup Neolitik Döneme aittir. Bu nedenle, Çatalhöyük, aynı bölgede 2.000 yıldan fazla süren kesintisiz bir yaşamı ve köyden kentsel hayata geçişi gösteren önemli bir kanıttır.

ÇATALHÖYÜK-3

çatalhöyük-7_640x370

Buradaki ev yapıları çok ilginç olup, içeriye çatıdan girilmektedir yani kapıları çatıda yer almaktadır. Aynı zamanda, bu yapı şekline bağlı olarak da sokaklar söz konusu değildir. Hemen bir “örnek ev” fotoğrafı ve video ile daha iyi anlatmak isterim. Ancak evlerin dışındaki oyuklar sizi yanıltmasın, onlar turistlerin içeri girmesi için yapılmışlar. Evin içinden aldığım fotoğraf ve videolardan görüleceği üzere, çatıdan ve bir merdiven sistemi ile eve

ÇATALHÖYÜK-4

ÇATALHÖYÜK-6

girilebilmektedir. Çatalhöyük sakinleri, 3.500 ile 8.000 kişi arasında bir nüfus barındıran kasabada bir araya gelmişler ve kerpiçten yaptıkları evlerinde yaşamışlardır. Bir evde yaşam süresi bittiğinde, toprakla doldurularak üzerine yenisi yapılmıştır. İşte bu nedenledir ki; 18 farklı yapı katı ortaya çıkarılmıştır. Bu şekilde sürekli yeni evlerin yapılması sonucu; 21 metre yüksekliğinde bir Höyük oluşmuştur.

ÇATALHÖYÜK-14

çatalhöyük-13_342x480

Yine çok ilginç bir ayrıntı olarak; burada yaşayanlar, ölülerini evlerinin zeminine ya da sekilerin altına gömüyorlardı. Bazı evlerde birkaç bazılarında ise 60 kadar gömüye rastlanmıştır. Bazı duvar resimlerinde başsız figürler üzerinde dolanmakta olan akbabalar görülmüş ve bu resimler yorumlanarak, açığa bırakılan ölülerin önce vahşi hayvanlar tarafından yenilerek etlerinin temizlendiği, sonrasında da kemiklerin gömüldüğü söylenmiştir. Daha sonra yapılan bazı çalışmalarda ise bunun aksi ispatlanmış, olduğu gibi gömülebildikleri anlaşılmıştır. Bir kısmının ise gömülmeden akbabalara bırakıldığı sanılmaktadır. Ölüler genellikle, dizleri karna çekilmiş olarak mezara yerleştirilmiş, yanlarına da mezar hediyeleri bırakılmıştır.

ÇATALHÖYÜK-23

 

ÇATALHÖYÜK-17

ÇATALHÖYÜK-15

Sembolik fotoğrafta görüleceği üzere; günlük yaşamları, evlerin içinde ve damların üzerinde geçmekteydi. Sokağa benzeyen bazı alanlar olsa da bunlar; koyun, keçi yavrularının tutulduğu veya evsel atıkların konduğu yerler olarak kullanılmıştır.

çatalhöyük-8_640x464

Yapılan çalışmalar göstermiştir ki; bu alanda hiçbir saldırı veya savaş izi yoktur. Yani evlerin bu dizaynı savunma amaçlı olmayıp insanların, evlerinin tabanında gömülü atalarına yakın olma isteklerinden kaynaklandığı sanılmaktadır. Şehri çevreleyen savunma duvarı gibi bir yapı söz konusu değildir.

ÇATALHÖYÜK-5

Yine ilginç bir ayrıntı olarak; evlerin duvarları yan yana olmasına rağmen ortak duvar kullanılmamış olup her evin duvarları ayrıdır. Evlerin içlerinde, oda ve bir depo bulunmaktadır. Tahmin edeceğiniz üzere kapı, pencere gibi ayrıntılar olmadığından ve çatıdan içeri girilebildiğinden beyaz renkle sıva yapılmakta imiş. Bu beyaz renkli sıva üzerine, genelde sarı, kırmızı ve siyah renkli doğal boyalar ile resimler yapmışlardır. Geometrik desenler yanında farklı hayvan figürleri hatta el izleri kullanılmıştır.

ÇATALHÖYÜK-16

ÇATALHÖYÜK-18

ÇATALHÖYÜK-20

Aşağıda paylaştığım fotoğrafta; birbirinin yanındaki evlerin duvarlarının kalınlığı ve nasıl yan yana yapıldığı hakkında bilgi verecektir. Daha önce belirttiğim gibi evlerin arasında boşluk bırakılmazdı. Ancak, koyun ve keçi yavrularının veya çöplerin konulacağı boşluklar bırakılırdı ki burada da biriken çöplerden oluşan bir katman görünmektedir. Bu katman yaklaşık 200 yıl boyunca oluşan bir tabakadır. Ön tarafta mezar çukurları görülmektedir. Tabii bunların üzeri bir platform ile kapatılıyordu. Çatıyı tutan destek kirişleri de burada görülmektedir. Tavan üst örtüsü kamış ve üzerine sıkıştırılmış topraktan oluşmaktadır.

ÇATALHÖYÜK-10

ÇATALHÖYÜK-12

ÇATALHÖYÜK-11

Orijinal boğa, geyik ve koçbaşları, sıkıştırılmış kil ile konserve edilerek duvarlara monte edilmiştir. O dönemin insanının toplayıcılık ve avcılığın yanı sıra çiftçilik ile de uğraştığını gösteren zengin buluntular vardır. Aşağıda örneğini göreceğiniz, duvar resimlerinde kent planına yer verilmesi de ilklerdendir. Hatta arka planda Hasan Dağının patlaması betimlenmiştir. ( Bunun geometrik bir desen olduğunu, bir leopar derisi örneği olduğunu savunanlar da vardır.)

ÇATALHÖYÜK-24

çatalhöyük-21_640x331

İncelemeler göstermiştir ki; buradaki insanlar, koyun ve keçi sürülerini otlatmak, ayrıca besin ve odun toplamak amacıyla Konya Ovasından uzaklara gittiklerini gösteren kanıtlar vardır. Ayrıca, yaygın bir şekilde ticaretle uğraşmaktaydılar. Bunların kanıtı olarak da; Kapadokya’dan gelen obsidyen, Akdeniz den gelen deniz kabukları ve sepetler ile yine Kızıldeniz’e ait olan deniz kabuklarına rastlanmıştır.

çatalhöyük-26_640x405

Elde edilen buluntulardan anlaşıldığına göre; dini veya yönetici bir sınıfa ait yapı vs. ye rastlanmamıştır. Bu da eşitlikçi bir yaşam sürdürüldüğünün göstergesi olmaktadır

Öğrendiğimiz bilgilere göre; o zamanlar Konya Ovası’nın doğal durumu bu günden çok farklı olup yerleşim o zamanlar buradan geçmekte olan Çarşamba Nehri kıyısında konumlanmaktaydı. Dolayısıyla Çatalhöyük’ün ıslak alanları, insanların günlük hayatlarında kullanabilecekleri bitki ve hayvanlar bakımından oldukça zengindi. Ayrıca bataklık bölgeler de ev yapımında kullanılan; kerpiç kili, sazlık, ot gibi malzemeler açısından verimliydi. Nehirden, tomrukları taşımada faydalandıkları gibi, beslenmelerinde de balık ve su kuşları açısından kaynak oluşturmaktaydı.

çatalhöyük-25_628x480

Höyüğün ilk keşfedilişi1958 yılında J. Mellaort tarafından olmuştur. 1961-1963 yılları arasında ve 1965 yıllarında yeni kazılar yapılmıştır. 1993 yılında Cambridge Üniversitesi tarafından başlatılan kazılar ise, 2018 e kadar devam etmiştir. Günümüzde de hala çalışmalar devam etmektedir.

ÇATALHÖYÜK-22

çatalhöyük-27_360x480

Son olarak burada bulunan pek çok Tanrıça figüründen yola çıkılarak; Çatalhöyük’te anaerkil, eşitlikçi ve barışçı bir toplumdan söz edilebilir. Kadın ve erkeğin eşit olarak yaşadığı ve birbirini tamamladığı öne sürülmüştür. Ayrıca Çatal höyük’te yaşamış olan topluma ait dini inançların güçlü bir tanrıça etrafında şekillendirilmiş olduğu görülmektedir. Tanrıça figürlerinin çoğu, bereket getirmesi amacıyla ambarlarda bulunmuştur. Yapımında toprak ve taş kullanılan heykeller, genellikle şişman ve iri göğüslü olarak tasvir edilmişlerdir. Ayrıca doğum yapan vaziyette tasvir edilenler de vardır. Tanrıça figürleri ve diğer önemli buluntular. Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve Konya Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.

ÇATALHÖYÜK-1