CONSTANTİNE ( CEZAYİR- ALGERİA ) – ÜNSAL AKTAŞ

 

KONSTANTİN ( CONSTANTİNE ) –CEZAYİR ( ALGERİA ) – ÜNSAL AKTAŞ

constantine-2_640x360

Daha önce tanıtımlarını yaptığımız, başkent Cezayir ve Oran dan sonra Cezayir in 3. Büyük kenti olan Konstantin, ülkenin kuzey doğusunda konumlanmıştır. Coğrafik özelliklerinden dolayı çok etkileyici  olup içinden Rhummel nehrinin aktığı, belirli bölgelerinde yüksekliğinden dolayı  içinizi ürpertecek  Rhummel Kanyonu nun platosuna kurulmuştur bu güzel şehir. Yaklaşık 2 km. uzunluğundaki Kanyonun ikiye ayırdığı kentin, her iki yakasını birleştiren köprülerinden dolayı da “Köprüler şehri” olarak anılmaktadır. Geçmişinde, “kartal şehri” ve “kaya kenti” isimleri de kendisine yakıştırılmıştır.  Denizden yaklaşık 80 km. içeride olmasına rağmen, coğrafi  özelliği ona doğal koruma sağladığından ve ticaret yollarına olan yakınlığından dolayı, geçmişi bayağı eskilere dayanmaktadır.

constantine-3_640x303

constantine-1_640x360

M.Ö 600 yılına tarihlenen şehir Fenikeliler ile serüvenine başlayıp daha sonra  “Cirta” adı ile ( kent anlamına gelmektedir)  uzun yıllar Numidya Krallığının kenti olmuştur. Devamında, Roma şehri olarak gelişmiş, adını ise M.S. 313 de Roma İmparatoru Constantin den almıştır. Cezayir in diğer şehirlerinde de bahsettiğimiz gibi, Konstantin de Fenike, Berberi, Roma, Osmanlı, Arap ve Fransız kültürlerinin ve eserlerinin izlerini taşımaktadır. Günümüzde bir milyonu bulan nüfusa sahip olan kenti en çarpıcı yerinden, kanyon ve köprülerinden tanıtmaya başlayalım. Şehirde şu anda 8 köprü bulunmaktadır.

constantine-4_640x385

constantine-5_640x360

1-SİDİ RAŞİT KÖPRÜSÜ; ( Pont Sidi Rached) Fransızlar döneminde, şehrin merkezini tren istasyonuna bağlamak amacıyla yapımına başlanmıştır. Sidi M’Cid Köprüsü ile birlikte açılış tarihleri 1912 dir. Paul Sejourne tarafından yapılmış olup, 102 metre yüksekliğinde ve 447 metre uzunluğundadır. Fotoğrafta, burnun ucunda görülen Sidi Raşit Türbesinden ismini almaktadır. 27 küçük kemerden oluşan köprü, bu zarif görünüşü ile hemen dikkatleri üzerinde toplamaktadır.

constantine-6_640x480

2-ŞEYTAN KÖPRÜSÜ; Sidi Raşit Köprüsünün alt kısmında yer alan köprü, 17. Yy.da Osmanlı İmparatorluğu zamanında yayalar için inşa edilmiştir. Konumu dolayısıyla suyun geçişi esnasında oluşan ekodan dolayı farklı sesler oluştuğundan, halk bundan etkilenmiş ve “Şeytan Köprüsü” adını takmıştır.

constantine-7_640x349

constantine-8_640x360

3-YENİ CONSTANTİNE KÖPRÜSÜ; (The New Cable –Stayed Bridge) Bağımsızlık Köprüsü olarak da anılan bu köprü, Sidi Raşit Köprüsünün sağ tarafında konumlanmaktadır. 2012-2015 yılları arasında, hükumet ve Portekizli firmaların is birliği ile yapılmıştır. Dissing-Weitling Mimarlık firmasının tasarısı olan köprü,2008 yılında Uluslararası Mimarlık Projeleri arasında ödül kazanmıştır. 750 metre uzunluğunda, 130 metre yüksekliğindeki köprü hem taşıt hem de yaya trafiğine açıktır.

constantine-9_640x472

4-SİDİ M’CİD KÖPRÜSÜ; Sidi Raşit Köprüsü ile eş zamanda yani 1912 yılında açılan ve şehrin şu zamana kadar yapılmış en yüksek köprüsüdür. Şehir merkezi ile Üniversite Hastanesi arasında yer almaktadır. 175 metre yüksekliğe, 164 metre uzunluğa sahiptir. Mühendis Ferdinand Arnodin tarafından inşa edilmiştir

constantine-12_640x464

constantine-11_640x360

Bu köprünün görüntülerini paylaştığımız seyir terasından, Kanyonun derinliği ve güzelliği çok daha iyi anlaşılmaktadır. Paylaşacağım video sizlere az da olsa bir fikir verecektir. Özellikle kanyonun dik duvarlarının içinde açılan tünelden akan trafiğe ve arabaların görüntüsüne dikkatinizi çekmek isterim

constantine-13_640x456

constantine-14_437x480

Yine buradan görülen ve fotoğrafını paylaştığım anıt, ( Aux Morts )  birinci dünya savaşında ölenlerin anısına yapılmıştır. Görüntüsü zafer takı şeklinde olup üzerindeki heykel zafer tanrıçası Nike ye aittir. Askeriyeye ait binaların yapımı esnasında temel kazılarında bulunmuş, buraya konmuştur.

constantine-15_640x340

5-PONT DES CHUTES; Sidi M’Cid köprüsünden de görebileceğiniz bu sevimli küçük köprü 1925 yılında yapılmıştır.

Bu köprülerden sonra biz şehrin dar sokaklarında gezmeye ve halkın alış-veriş ettiği Pazar yerlerine gittik. Özellikle halkın kullandığı asansör ile yine muhteşem manzarasını cömertçe sunan kanyonun farklı bir yerine çıktık ve daha farklı köprüleri de fotoğraflama şansına eriştik.

constantine-16_640x480

constantine-17_360x480

constantine-18_640x459

6-PERREQAUX YAYA KÖPRÜSÜ ( MELLAH SLİMANE YAYA KÖPRÜSÜ ) Asansörden çıkınca çelikten yapılmış bu yaya köprüsüne ulaşıyorsunuz. Fransız mühendis Ferdinand Arnodin tarafından 1962 de yaptırılmıştır. Kendisi aynı zamanda Sidi M’Cid Köprüsünün de tasarımcısıdır. 125 metre uzunluğundaki köprü doyumsuz güzelliği ile epey vakit ayırdığımız bir mekan oldu.

constantine-75_390x480

 

constantine-76_360x480

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

7-EL- KANTARA KÖPRÜSÜ; Üzerinde durduğumuz yaya köprüsünün sağ tarafındaki El- Kantara, şehrin en eski köprüsü olup 1863 yılında yapılmıştır. 128 metre uzunluğunda, 125 metre yüksekliğindedir.

constantine-20_498x480

constantine-21_640x454

Yaya Köprüsü Mellah Slimane ye ulaşmak için bindiğimiz asansörün hemen yanında konumlanan ve köprüden de çok iyi görünen, Constantin in eski medresesi “La Medersa” dır. 1909 tarihinde açılmış, bu şehirde açılan  İslam Üniversitesinden önce, dini eğitim veren merkez imiş. Üniversitenin açılmasından sonra idari merkez olarak hizmet vermektedir.

constantine-19_640x457

constantine-22_640x480

constantine-25_392x480

constantine-24_640x479

constantine-23_640x480

Cezayir’in diğer şehirlerinde olduğu gibi burada da halkın alış-veriş yaptığı yerler ve casbah, daracık sokaklarıyla ve her daim hareketli, kalabalık, rengarenk görüntüsüyle sizi kendine çekmektedir. Souk El Asser, özellikle yerel halkın ilgi gösterdiği önemli alış-veriş yerlerinden birisidir. Hemen yakınında bulunan Casbah ve eski Yahudi Mahallesi ile iç içe geçmiş gibidir. Burada da tarihi binalar bulunmaktadır. Eski Sinagog, Sidi El Kettani Camii, eski lise binası gibi. Sidi El Kettani Camisi, 1776 yılında Konstantin in önemli beylerinden Saleh Ben Mustafa tarafından yaptırılmıştır.

constantine-26_640x480

constantine-27_635x480

Köprüleri kadar müzeleri ile de öne çıkan bu güzel şehrin şimdi de gezmekten büyük keyif aldığımız Ahmet bey Sarayı ve Cirta Müzesi nin tanıtımına geçelim.

constantine-28_640x411

constantine-29_640x423

Osmanlıların bu ülkede hakimiyetleri, Barbaros Hayrettin Paşa sayesinde başlamış ve 1530 yılında kendisi, Yavuz Sultan Selim tarafından Hayrettin adı ile onurlandırılıp, Beylerbeyi ilan edilmiştir. Daha sonra da burası aynı şekilde yönetilmeye devam edilmiş, şehirlerin başında da Beylerbeyine bağlı Beyler görev yapmıştır. İşte bu saray da, Fransızlar öncesi Konstantin’in son beyi olan Ahmet Bey tarafından yaptırılmıştır. Sarayın yapımı 1835 yılında tamamlanmış ama maalesef 1837 yılında da Fransızlar burayı işgal etmişlerdir. Sarayı yaptıran Ahmet Beyin buradaki ikameti kısa sürmüştür. Daha sonra burası Fransızlar tarafından da kullanılmış, hatta ilaveler yapılmıştır.

constantine-30_640x480

constantine-36_640x480

constantine-47_640x480

constantine-46_640x480

Saray, arada avluları olan ve yan yana eklenmiş bölümlerden oluşan güzel bir yapıdır. 266 sütunun süslediği, 5600 metre karelik geniş bir alana yayılmış farklı tarzdaki süslemeleri içeren, duvar resimler ve seramiklerin bir arada kullanıldığı çok özel bir binadır. Yapımı sırasında, bazı antik kalıntılar kullanıldığı gibi farklı ülkelerden yapı malzemeleri de kullanılmıştır. Mesela sütunların bir kısmı çevredeki evlerden alınmış bir kısmı da İtalya’dan getirtilmiştir. Dolayısıyla çok farklı süsleme ve işçiliğin bir arada olduğu karma bir yapıdır. Mağribi sanatını da görürsünüz barok tarzdan esintilere de şahit olursunuz. Seramik işçiliği, ahşap işçiliği, mozaik, resim sanatı hepsi bir arada sergilenmiştir.

constantine-40_640x360

constantine-43_283x480

constantine-45_368x480

constantine-41_631x480

constantine-44_270x480

constantine-42_640x360

constantine-37_640x480

Üç katlı sarayda, ortasında portakal bahçesinin olduğu kısım, aile bölümüdür. Evin annesinin yaşadığı bu bölümde ayrıca dört karısı ve kızının da yaşam alanıdır. Buradaki çıkıntılı oda, kızına ait olup en güzel odadır.

constantine-33_640x480

constantine-34_640x480

constantine-35_640x480

Palmiye ağaçlarının süslediği avlunun olduğu bölüm, idari işler kısmıdır. Kendi içinde de ayrıca bir avlusu vardır, sivil ve asker bölüm olarak ayrılmıştır. İçinde canlandırmanın yapıldığı oda valiye aittir.

constantine-39_640x360

constantine-32_640x471

constantine-38_640x480

constantine-48_640x449

constantine-31_640x472

Ortasında mermer havuz bulunan ve sanki gizlenmiş gibi olan kısım harem bölümüdür. Bu tip mimari, Osmanlı döneminde karşılaşılabilecek tipik Konstantin ev modelidir.

Fransızların yönetimi devralmasından sonra 1000 metrekarelik bir ilave yapılmıştır. Bu bölüm, pencere ve çatı mimarisi ile hemen ayırt edilebilmektedir.

Altta, Osmanlılar zamanında ahır olarak kullanılan bölüm, Fransızlardan sonra hapishaneye çevrilmiştir.

constantine-51_439x480

constantine-50_640x371

constantine-49_640x381

Sarayın yanında yer alan Souk El Ghezel Camisi, epey uzun süren inşaat döneminden sonra 1729 yılında tamamlanmıştır. Yakında bulunan yün pazarından adını alan cami, Arap mimarisiyle dikkati çekmektedir. 19. Yy.da bir dönem kilise olarak hizmet vermiş ancak 1962 yılında aslına dönüp tekrar cami olmuştur.

constantine-52_640x480

Konstantinin en özel müzelerinden biri Cirta dır. Daha önce bahsettiğim gibi şehrin geçmişinde var olan Fenikeliler, Roma, Arap ve Osmanlı dönemlerinde kent, köşeli bir kaya yapısı üzerinde şekillenmiştir. Fransızlar ın gelmesinden sonra şehir genişletilmiş ve bu kaya tarzı yerleşimin güneyine doğru büyütülmüştür. Bu kısım eskiden Nekropol olarak kullanıldığından inşaat çalışmalarında pek çok eser bulunmuş ve bunlar da müzenin temelini oluşturmuştur. Ayrıca bağışlanan pek çok eser de olunca 1800 lü yıllarda ufak çaplı da olsa müze çalışmalarına başlanmıştır.

constantine-58_640x347

constantine-53_609x480

constantine-55_290x480

constantine-54_360x480

constantine-60_640x480

Mevcut müze, 1931 yılında “Arkeoloji Derneği Genel Sekreteri Gustave Mercier Müzesi” adıyla açılmış, 1975 yılında ise şehrin eski adı olan “Cirta Müzesi” olarak değişmiştir. Kalkolitik ve Neolitik dönemlere ait kafatası, fosil, taş ve kemikler ile yapılan aletler sergilenmektedir.

constantine-57_640x360

constantine-59_640x480

constantine-56_276x480

Özellikle mezar stellerinin üzerinde yer alan ve başka bir yerde göremediğimiz Kanonik yazılar oldukça ilginçti. Bu bölgede binden fazla mezar steli bulunmuştur. Fenikeliler burada yerel halk ile karışmış, kendi yazıları ve kültürleriyle birlikte yerel halkın kültürünü de benimseyip yazılarını da kullanmışlar. Bu nedenle Fenike diyemediğimiz ve Punic olarak adlandırdığımız  yeni bir kültür ve yazı örneği ortaya çıkmış. Kononik yazı, sadece belli bir bölgede,  yine çok kısa bir süre zarfında kullanılan yerel ve Fenike dillerinin karışımıdır. Ticarette kendi alfabelerini kullanan Fenikeliler, günlük hayatta Lybic ve Kanonik alfabeyi kullanmışlardır. Burada da bunların örneklerine rastlıyoruz. ( Bu arada İbranicenin Kanonik yazıdan türediği de söyleniyor.)

constantine-61_640x479

constantine-62_640x415

constantine-63_369x480

constantine-64_496x480

Ayrıca resim ve heykellerin sergilendiği güzel sanatlar bölümü de bulunmaktadır. Yerli ve yabancı sanatçıların eserlerine yer verilmiştir.

constantine-65_640x435

constantine-67_640x344

constantine-66_640x450

1 Kasım ( Breche ) kentin Ana meydanlarından biri olup her daim canlılığını korumaktadır. Burada dikkati çeken Tiyatro binası, 1883 yılında açılmıştır. Bu güzel taş binanın mimarı da Jean Gion dur.

constantine-68_640x457

constantine-73_640x480

constantine-70_640x465

constantine-69_640x360

Sizlere en son Emir Abdelkader Camisinden bahsetmek istiyorum. Cezayir in en güzel camilerinden biri olup 1994 yılında açılmıştır. Aslında bu caminin çok daha küçük boyutlu olanı 1962 yılında Emir Abdelkader Meydanına yapılmak istenmiş. Ancak hükümet, Konstantin in İslam dinindeki yerini daha iyi duruma getirmek için bir Üniversite yapmak istemiş ve burada Cami ile birlikte İslam Üniversitesi açılmasına karar verilmiş. Uzun süren inşaat sonrası Afrika nın ilk modern İslam Üniversitesi ve bu güzel Cami ortaya çıkmış.

constantine-72_305x480

constantine-71_640x480

Caminin iç süslemesinde seramik işçiliğinin ve sedef kakma sanatının en güzel örneklerine cömertçe yer verilmiş. 15.000 kişinin ibadet edebildiği camide sadece Cezayir değil, Fas ve Mısır da dahil olmak üzere İslam sanatının pek çok özellikleri bir arada kullanılmıştır.  107 metrelik minareleri ile şehrin pek çok yerinden görülebilmekte ve şehrin simgeleri arasında kabul edilip pek çok hediyelik objenin üzerinde yerini almaktadır. Sadece Caminin değil bulunduğu Mahalle de Milli kahramanlarının adını taşımaktadır.

constantine-74_640x359

Şehrin merkezinde yer alan Roma Kemerleri de Konstantin’e ayrı bir güzellik katmaktadır.