ERİVAN -1 ( YEREVAN ) – ERMENİSTAN ( ARMENİA ) – EMEL FIRATLI
ERİVAN – 1 ( YEREVAN ) ( ERMENİSTAN ) – EMEL FIRATLI
Bugün sizlere Ermenistan ve onun başkenti Erivan’dan bahsetmek istiyorum. Gürcistan ile kara sınırı olan Sadakhlo Kapısından giriş yaptığımız ülke ve başkenti hakkındaki izlenimlerimi paylaşıp gördüklerimi aktaracağım. Kafkas Dağlarının altında yer alan Trans Kafkasya bölgesinin 3 bağımsız devletinden biridir Ermenistan ( Diğerleri; Azerbaycan ve Gürcistan ) Ermenice adı “Hayastan” olan ülkenin kuzeyinde Gürcistan, doğusunda Azerbaycan, güneyinde İran, batısında ise Nahçıvan Özerk Bölgesi ile Türkiye bulunmaktadır.
Çok merak ettiğim ülkeler listesinde yer alan Ermenistan’a girip kara yolu ile yolculuğa başlandığında yolların ve etrafta yer alan şehirlerin görünümünden ülkenin fakirliği hemen fark edilebiliniyor. Ancak itiraf etmeliyim ki; Ağrı Dağının öbür yüzünü sürekli gözlemlediğimiz başkent Erivan beklediğimden çok daha modern ve güzel bir şehir olarak karşıma çıktı. Özellikle Erivan güvenle gezebileceğiniz modern bir kent. Kadın ve kızların hayatın içinde oluşları, geç saatlere kadar yalnız başlarına gezebilme ve hareket edebilme rahatlıkları dikkatimi çekti ve çok hoşuma gitti. Türkçe konuştuğunuzu görünce dikkatlerini çekiyor ve bakıyorlar fakat bizim orada bulunduğumuz süre zarfında asla ters bir durumla karşılaşmadık. ( Aşağıdaki fotoğraf Ağrı Dağının otelimizin penceresinden görünümü)
Bu arada hemen belirtmeliyim ki; Erivan- İstanbul arasında özel hava yolları uçuşu bulunmakta fakat T.H.Y nın seferi bulunmamaktadır. Uluslar arası Zvarnots Havalimanı, Erivan’ın batısında ve 12 km. uzaklıktadır. Sovyet döneminde Kars-Erivan arasındaki tren yolu 6 yıl süren Azerbaycan savaşı nedeniyle kapanmıştır.
Ülkeye girişte bordo pasaporta sahipseniz kapı vizesi olarak 3000.Dram ( Ermenistan para birimi) ödüyor ve giriş yapıyorsunuz. Yeşil pasaport sahipleri bu parayı ödemiyorlar ancak 1-1,5 saatlik beklemeye mal olan bir dizi prosedür ile karşılaşıyorlar. Biz bir tur firması ile gittiğimizden, acente bizim için davetiye mektuplarını hazırlamış ve fotokopilerini sınıra gelmeden bizlere dağıtmıştı. Sınırda bizi karşılayan Ermeni yerel rehberimiz, belgelerin asıllarını getirip görevli polise sundu. Başta da belirttiğim gibi uzun bir bekleyiş olsa da görevli çok kibardı. Kapıdan girdikten sonra kavuştuğumuz pasaportlarımız, başkent Erivan’da otelden önce yine toplanıp başka işlemler için ilgili devlet dairesine gönderildi, daha sonra teslim edildi.
10 farklı bölgeye sahip olan Ermenistan’ın şehirleri oldukça küçük, bu yüzden de gezmek çok kolay. Biz seyahatimiz esnasında Sevan Gölü ile Dilijan, İjevan ve başkent Erivan’ı gezme fırsatını yakaladık. Tabii bu geziyi otobüs ile gerçekleştirdiğimiz için şehirleri ve kırsal yaşamı hakkında epey bilgi sahibi olduk. Dağlarla çevrili olduğu ve karasal bir iklime sahip olduğu için coğrafi yapısının getirdiği zorluklar yanında Türkiye ile yaşanılan siyasi durum, Azerbaycan sınırının tamamen kapalı olması gibi etmenler ülkenin içe kapanmasına neden olmuştur. Bu küçük aile yapısını da etkilemiş, homojen ve bireyler arasında daha sıkı bağların olmasını sağlamıştır. En büyük desteği diasporadaki Ermenilere borçlular. Ülke nüfusu 3 milyon iken ( ki bunun da bir milyonu Erivandadır.) diasporada 8 milyon Ermeni yaşamaktadır. Özellikle diasporadaki zengin Ermeni ailelerin ve sanatçıların müze, park, okul, sanat merkezi, kilise gibi önemli yerlerde büyük katkılarına da gezerken şahit oluyorsunuz.
Yerel halkın geçim kaynağı tarım ve hayvancılığa dayanmakta. Aslında Sovyet döneminde önemli bir sanayi bölgesi iken, Sovyetlerin yıkılması sonrası, o dönemin politikası gereği sanayisi birbirine bağlı cumhuriyetlerin her birinde olduğu gibi burada da yatırımlar boşa çıkmış ve ülke hızla fakirleşmiştir. Son yıllarda turizm gelişme kaydetmekte ve her sene gelen turist sayısında artış olmaktadır. Turistlerin % 10 u İran’dan gelmekte ve bu oran sürekli yükselmektedir.
Eski adı “Yerebuli” olan başkent Erivan’ın Ermenice adı ise “Yerevan” olup 1918den bu yana ülkenin başkentidir. Ermenistan’ın 12. Başkenti olan Erivan’ın geçmişinde depremler ve savaşlar bulunmaktadır, bu yüzden de pek çok kez yıkıma uğramıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrası kısa bir dönem Ermenistan Demokratik Cumhuriyetinin
başkenti olmuş, (1918-1921) daha sonraki Sovyetler döneminde hızla büyümeye başlamıştır. Ülkede ve başkent Erivan’da o dönemden kalma tipik Sovyet binalarını hemen her yerde gözlemleyeceksiniz. Sadece binalar değil, parklar ve Arnavut kaldırımlar da o dönemin hatıraları arasındadır. Pahalı bir şehir olan Erivan da halk, yeni binalardan ziyade daha ucuz olan bu eski yapıları tercih etmektedir. İkinci Dünya Savaşında Ermeniler Ruslara yardım ettiklerinden şehrin pek çok yerinde 2. Dünya Savaşına ait heykeller de bulunmaktadır
Ülke genelinde ve başkentte ağırlıklı olarak binaların yapımında, buraya özgü Rose Tüf denilen pembe, kırmızı taştan faydalanılmakta, bu yüzden de kente “ gül şehri” denilmektedir. Gerçekten bence de bu taş şehre ayrı bir güzellik katmakta ve özellikle gece aydınlatmalarını çok güzel yansıtmaktadır. Şehir, Sovyet döneminde, mimar Alexander Tamanyan’ın projesi ile dairesel olarak ve güneş şeklinde düzenlenmiştir. Bu nedenle “güneş şehir” olarak da anılmaktadır. Hemen belirtmek gerekiyor ki; güneş onlar için önemli bir sembol, her yerde hatta yemeklerinde, tatlılarında dahi kullanıyorlar. Şehir dairesel olduğundan, kuzey-güney doğu-batı noktalarından giriş yapılıyor. Biz şehre kuzeyden giriş yaptık. Şehirde sürekli yeni yapıların inşa edildiği ve şehrin büyüdüğü gözlemleniyor.
Daha önce de bahsettiğim gibi Erivan gezilmesi kolay bir şehir. Özellikle yürüyerek gezmekten büyük keyif alacaksınız. Toplu taşıma için kullanılan troleybüs ve dolmuşlar ucuz olduğu gibi şehrin her noktasına ulaşabiliyorsunuz. Erivan metrosu ulaşım için diğer bir seçenek olup 10 istasyondan oluşan 12 km. lik bir hatta sahip. Rehberimiz, şehrin kuzey batısında iki istasyonun daha yapıldığını söyledi. Biz ulaşım için taksiyi de kullandık. Fiyat oldukça uygundu ama otel resepsiyonundan çağrılan taksileri tercih ettik.
Gezimizin ilk durağı şehrin yüksek ve ağaçlarla kaplı yeşil Nork Tepesine yapılan Zafer Parkı oldu. “Ermenistan Ana” adlı heykel bu parkı süslemekte ve şehrin pek çok yerinden rahatlıkla görülebilmektedir. Erivan’ı panoramik olarak izleyeceğiniz bu alan, Ermenistan’ın İkinci Dünya Savaşına katılmasının anısına 1950 yılında açılıyor ve o
zaman burada Stalin anıtı yer alıyordu. Stalin’in heykeli 1967 yılında kaldırılarak yerine heykeltıraş Ara Harutyunyan eseri olan “Ermeni Ana” ( Mayr Hayastan) dikilmiştir. Stalin’in heykeli halen sanatçı Harutyunyan’ın atölyesinde bulunmaktadır. Gözü, Ağrı Dağına bakar şekilde konumlandırılan heykelin yüksekliği 43.5 metre olup elinde kılıç tutmaktadır. 9 mayısta zafer bayramlarını bu alanda kutlamaktadırlar.
İçinde bir gölet ve lunapark olduğundan yerel halkın da ilgi gösterdiği parkta, heykelin hemen altında bir askeri müze, önündeki alanda ise “sönmez ateş” yer almaktadır. Etrafta ise eski askeri araçlarlar da sergilenmektedir.
Buradan görünümünü paylaştığım Ulusal Opera ve Bale Tiyatrosu, Alexander Tamanyan imzalı olup Aleksandr Spendarian ın adını taşımaktadır. 1933 yılında açılan bina, dairesel bir yapıya sahiptir. Önünde, Ermeni Şairi
Hovhannes Tumanian ile Aleksandr Spendarian ın heykeli bulunmaktadır. Şehirde iki önemli meydan bulunmaktadır. Bunlardan biri özgürlük, diğeri ise zafer maydanıdır. Opera binası, Özgürlük Meydanına bakmaktadır.
Buradan sonraki durağımız, Sovyet Ermenistan’ın 50. Yıl dönümü anıtı oldu. Bu anıt, konum olarak bir tepede yer almakta ve şehrin kuzey yamacına yaslanan Cascade kompleksinin tepesinde bulunmaktadır. Şehrin çekim alanı
olan bu kompleks aynı zamanda en önemli sanat ve kültür merkezlerinden biridir. Çağlayan Anıtı olarak da anılan Cascade, şehre çok farklı bir hava katmaktadır. Dış kısmında merdivenler bulunmakta ancak isteyen içerde
konumlandırılmış yedi adet yürüyen merdivenden veya asansörden faydalanabilmektedir. 1971 yılında başlanıp, ilk aşaması 1980 yılında tamamlanmış ancak, 1988 de çok zarar görerek Amerika doğumlu Ermeni iş adamı Gerard Cafesjian tarafından 2000 li yıllarda yenilenerek bu günkü halini almıştır. Cafesjian Sanat Müzesini de içeren
komplekste hem iç hem de dış mekânda heykel ve sanat eserleri yer almaktadır. O yüzden biz, 572 basamaktan oluşan dış merdivenleri kullanarak ama her katta da içeri girip oradaki eserleri de inceleyerek aşağı inmeyi tercih ettik.
Kapalı ve açık mekanlarda, Fernando Botero, Marc Chagall, James Rosenquist, Dale Chihuly gibi pek çok sanatçıya
ait ilgi çekici heykeller barındırmaktadır. Parkın bitiminde, Aleksadr Tamanyan’ın heykeli de bulunmaktadır. Yine bu alanda yer alan sigara içen kadın, kedi ve mavi kiwi gibi çok dikkat çeken heykeller de bulunmaktadır.
Cascade yanında, üst kısımda Ermeni sanatçı Charles Aznavour un ev müzesi de yer almaktadır.
Kompleksin sona erdiği Fransa Meydanına açılan iki önemli cadde vardır ki bunlardan biri aşağıda tanıtımını yapacağım Matenadaran’a giden Mashtots, diğeri ise üzerinde önemli binaların olduğu Baghramyan caddesidir. Bu
( Ermenistan Millet Meclisi binası)
( Cumhurbaşkanlığı Sarayı )
cadde üzerinde; Ermenistan Millet Meclisi binası, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Amerikan Üniversitesi bulunmaktadır. Caddeye adını veren Baghramyan’ın heykeli de bu üniversitenin önünde yer almaktadır.