GEZGİNİN “OBJE” DÜNYASI – ÜNSAL AKTAŞ
GEZGİNİN “OBJE” DÜNYASI – ÜNSAL AKTAŞ
Turistin merak ve özentiyle başlayan magnet toplayıcılığı giderek gelişip, şekillenip (bilinçlenip) gezginin keyifli ve kararlı bir koleksiyoner adaylığına dönüşebilir.
Zaman içinde telaşlı fotoğraf (anı) çekimleri ister istemez beraberinde açı, gölge, ışık derken portre ve hatta hedef daraltıp kapı çekiminden kapı kolları/tokmakları/eşiklerini tespit arayışına yönelebilir.
Her bölgeden, kentlerden ve ülkelerden biriken objeler zamanla süzülüp maske, mühür, kadeh, tabak, yüksük, taş, tablo derken plak, kitap, kaset, cd ve nice aksesuara doğru yol alır.
Bu arada gastronomik (içecekler dahil) amatörlere tadım destinasyonları sonrası adrese teslim listeler oluşur.
Müze ve nice sanat odakları (açık/kapalı) ile doğal güzelliklerin yanı sıra gelişen keşif duygusunu UNESCO miras listeleri dahi kesmez.
Heybeden bilete, kupadan kilime, seramikten mozaike, pusuladan vazoya, yaşama ait ne tür kadim ve ilginç aksesuar varsa gezginin mola ve ilgi durağı olabilir.
Tarihi ve sosyal olayların (savaş, kaza, intihar, isyan, düello, afetler vb.) mekanlarını, temalarını özneye alan kitaplar okunur, filmler izlenir, onları yaşatan objeler taranarak hedefe alınır.
Literatür taramaları, vakanüvist kayıtları ve hatıralar yazarın (ressamın, mimarın) evi, okulu, atölyesi, mezarı dahil adeta pertavsız altına alınır.
Bu doyumsuz süreçteki içsel yolculuk kültürel ve fiziki boyutların ötesinde giderek bilge/yetkin bir Nirvana kıvamına dönüşürken koleksiyonerlik ve buna paralel uzmanlaşma iyice pekişir.
Voyager, grand voyager derken globetrooter ve gezerek düşünen insana dönüşen gezgin birikim ve donanım çıtasını sürekli egale eder.
Belki de masum bir magnetle başlayan bu çoklu yolculuk ve arayış profesyonel, sistematik ve kalıcı kültürel dokunun/toplumsal hafızanın önemli emanet ve şaheserlerini oluşturur mu? Kim bilir…!