GUAYAQUİL ( EKVADOR-ECUADOR ) ERTUĞRUL FIRATLI
GUAYAQUİL ( EKVADOR-ECUADOR) – ERTUĞRUL FIRATLI
Birkaç şehrini ve bazı Milli parklarını görme şansını yakaladığımız Ekvador’un, en keyif aldığım kentlerinden biriydi; Guayaquil. Gezimizin hemen öncesinde, artan suç oranları nedeniyle 60 günlüğüne olağan üstü hal ilan edilmişti ve biz de gezimizi bu şartlar altında gerçekleştirdik. Ön yargılı ve biraz da endişeli başladığımız gezimiz sırasında; büyük şehirlerde ama özellikle de Guayaquil’de hem yerli hem de kendi rehberimiz tarafından dikkatli olmamız konusunda sık sık uyarıldık. Doğrusunu söylemek gerekirse; Ülkede olağanüstü hal ilan edildiğine dair hiçbir emare görmediğimiz gibi, bizi üzecek bir olay da yaşamadık. Bu tür sıkıntıların temelinde, diğer Latin Amerika ülkelerinde de olduğu gibi; gelir dağılımındaki eşitsizlik ve dışarıdan gelen plansız göçler yatmaktadır. Gelelim ayrıntılı olarak şehrin tanıtımına;
Ülkenin en büyük kenti olup önemli bir liman ve finans merkezidir. Modern bir şehir olup Quito kadar fazla kolonyal mimariyi içeren tarihi esere sahip değildir. Guayaquil, Ekvador ülkesinin,” Büyük Kolombiya Ülkesi”nden ayrılmasında önemli bir rol üstlenmiş, ilk görüşmeler burada başlamıştır. Zaten ilk ayrılan ülke de Ekvador olmuştur. Aynı zamanda Galapagos adalarına ulaşımın sağlandığı tek şehir olması, ona ayrıcalık katmakta ve turistlerin de uğrak yeri yapmaktadır. Liman şehri olmasının yanında içinden geçen Guayas Nehrine ve onun oluşturduğu çok geniş bir deltaya sahip olması ayrı bir şansıdır. Fotoğraflardan edindiğiniz izlenim sizleri yanıltmasın; çamurlu gibi görünen rengi taşıdığı minerallerden kaynaklanmakta olup pis değildir ve şehir ismini bu nehirden almaktadır.
Şehirdeki gezimize, kentin merkezinden Simon Bolivar Parkından başladık. Aslında ilk olarak İspanyollar tarafından bu park oluşturulduğunda, etrafında hükümet binaları ve kilise inşa edilmiştir. O dönemlerde bu parka Silah Parkı denmiş, daha sonra Simon Bolivar’ın Ekvador’un bağımsızlığında oynadığı role bağlı olarak onun ismi verilmiştİr. Adını parkın içindeki heykelden almakla birlikte, parkın yenilenmesinde önemli bir miktarda bağış
yapmış olan Manuel Seminario’nun anısına “Seminario Parkı” olarak da bilinmektedir. İçinde 300-350 yıldır yaşamakta olan ve adeta buranın sahipleri gibi davranan İguanalar sayesinde de günümüzde “İguana Parkı” olarak anılmaktadır. Hepimizin çok hoşuna giden ve bir müddet onları seyrederek zevkli dakikalar geçirdiğimiz parkta, sadece kara iguanaları değil, aynı zamanda kaplumbağalar da bulunmaktadır. (Belirtmem gerekiyor ki; buradaki iguanalar, Galapagos Adalarındakilerden tamamen farklı )
Anıtın hemen arkasında yükselen Metropolitan Katedrali, özellikle vitrayları ile dikkat çekmektedir ve neo-Gotik tarzda inşa edilmiştir. Aslında bu Katedral, İspanyolların yaptığı orijinal bina değildir. 1500 lü yıllarda İlk yapıldığında çok daha küçük boyutlarda ve ahşaptan inşa edilmiş, 1692 yılında çıkan yangın sonucu da yok olmuştur. Mevcut Katedral, 1912 yılında yeniden betonarme olarak yapılmıştır.
Guayaquil Belediye Binası,eski belediye binasının yerine yapılmış, 1929 da tamamlanmıştır. Binanın sağ tarafında görülen bayrak; eyalete ait olup soldaki Ekvador bayrağıdır. Burada, federasyon tipi yönetim olduğu için yönetim bu merkezden sağlanmaktadır. Belediye binasının önümde sıralı olarak görülen heykeller, Guayaquil’in bağımsızlığını sembolize etmektedir ve İtalyan heykeltıraşlar tarafından yapılmıştır.
Ekvador’un bağımsızlığını kazanmasında çok önemli bir rol oynayan Mareşal Sucre’nin anısına yapılan anıt, burayı süslemektedir. Guayaquil Hava Limanına da adını vermiş olan Mareşal, Simon Bolivar dan sonraki başkandır aynı zamanda. İtalyan bir heykeltıraş tarafından yapılmış, 2004 yılında restore edilerek buraya yerleştirilmiştir. Bu
meydanda Nahim İsalas Müzesi ile Hükümet Sarayı da yer almaktadır. 1779 yılında faaliyete geçen eski binanın yerine orijinaline sadık kalınarak 1924 yılında şimdiki mevcut bina inşa edilmiştir. Hemen karşı tarafında yer alan Nahim İsalas Müzesindde 2500 den fazla resim ve heykelden oluşan koleksiyon sergilenmektedir.
Mareşal Sucre anıtının biraz ilerisinde, dikkat çekici Forge of Vulcano anıtı yer almaktadır. 2005 yılında İspanyol bir heykeltıraş tarafından yapılan heykel grubu; Guayaquilli bir vatanseverin evinde yapılan ve bağımsızlık eyleminin başlangıcını sembolize eden olay ve kişileri temsil etmektedir.
Aynı yol üzerinde Güzel Sanatlar Üniversitesi ile Sanat Kütüphanesi bulunmaktadır.
Malecon sahilinin olduğu bölge eskiden hırsızların, uyuşturucu bağımlılarının, evsizlerin yaşamak için tercih ettikleri bölge iken çok güzel bir canlandırma ve yenileme projesi sonrası şehrin en canlı noktası haline getirilmiştir. Hatta bu 2,5 km. lik alan demir parmaklıklar ile çevrili olup çok sayıda polisin görev yaptığı, halkın ve turistlerin güvenle gezdikleri, eğlendikleri bir yer haline getirilmiştir. İçinde çok sayıda restoran, müze, çarşı vs. bulunmaktadır. Çeşitli heykeller, havuzlar ile görselliği zenginleştirilmiştir
Biz buradaki gezimize; Güney Amerika’daki en yüksek ve Ekvador’daki ilk dönme dolabın da yer aldığı eğlence parkının olduğu yerden başladık. Konum olarak Guayas nehri kıyısında yer alan, üstünden teleferiklerin geçtiği, arka tarafında Sanata Ana Tepesinin bulunduğu cıvıl cıvıl bir köşe. Burada aynı zamanda Tarihte Guayaquil Minyatür Müzesi ve Antropoloji Müzesi de bulunmaktadır.
Parkta Simon Bolivar ve San Martin’in heykeli özellikle dikkat çekmektedir. Büyük Kolombiya devleti zamanında, İspanyollardan ayrılığı başlatmak için, bu şehirde iki önemli isim araya gelmişlerdir ve heykel bu olayın anısına inşa edilmiştir. Her ikisi de Latin Amerika ülkeleri için çok önemli isimler olup, İspanyadan bağımsızlık kazanılması için uğraş veren önderlerdir. Gerçi ikisinin arasının çok da iyi olmadığı, izlemek istedikleri yollar hakkında farklı düşündükleri söylense de ikisi bir araya gelerek, ortak hareket etmişlerdir.
Gittiğimiz dönemde hem yaklaşan yeni yıl hem de iki gün sonra yapılacak çiçek festivali için görevliler canla başla çalışmakta, etrafı süslemekteydiler.
Mağribi Saat Kulesinin tarihi 18. Yy a kadar gitmektedir ve Avrupa’dan getirilmiştir. Geçmişte şehrin farklı yerlerinde bulunan saat, 1930 yılında yeniden elden geçmiş, 2013 de Belediye tarafından geri alınarak çalıştırılmıştır. 23 metre yüksekliğinde olan ve şehrin simgeleri arasında sayılan saatin üzerindeki mozaiklerin bir kısmı orijinal bir kısmı ise sonradan ilave edilmiştir.
Olmedo meydanında; şehrin eski belediye başkanı ve Guayaquil’in kahramanlarından Jose Joaquin de Olmedo ya ait heykel ve havuz bulunmaktadır.
Daha önce de söylediğim gibi Malecon 2000 sahilinde burada yer veremeyeceğim kadar çok heykel, su fıskiyesi, havuz yer almaktadır. Onlardan en çok dikkatimi çeken, daha sonra ayrıntılı olarak anlatacağım Juan Pueblo heykeli ile Leon Febres Cordero’ya ait büstlerdir.
Malecon sahilinde, hem Ekvador hem de dünya mutfaklarının örneklerini bulabileceğiniz temiz ve seçkin mekanlar da bulunmaktadır. Bu arada Henry Morgan” olarak adlandırılan korsan gemisi kopyası ile Guayas nehrinde tur atarak, turistik ve kültürel geziler gerçekleştirilebilmektedir
Santa Ana Tepesi; Guayaquil’in 1540 ile 1550 yılları arasında ilk kurulduğu yerdir. 60 metre yüksekliğindeki tepeden şehrin görüntüsü mükemmeldir. Burada yer alan Las Penas mahallesi de ilk kurulan mahalledir. 400 yıllık geçmişi olan mahalle; 1982 yılında Ekvador kültür mirası ilan edilmiştir. Koloni döneminin eseri olan mahalle birkaç kez yanmış, 2008 yılında belediye tarafından restore edilmiştir. Las Penas; şehrin en bohem yeri olarak kabul ediliyor.
Daha çok sanatçıların yaşadığı kentin önemli noktalarından birisidir. Buraya çıkmak için, tam olarak 444 basamaktan oluşan ve “Diego Noboa” olarak adlandırılan merdiven bulunmaktadır.( kendisi 1851 yılında Ekvador’un başkanlığını yapmıştır.) Her bir basamağının üzerinde de numaraları yazmaktadır. Sadece sanatçılar değil, ünlü siyasetçiler de burada yaşamışlardır. Özellikle; Che Guevera , Ernest Hemingway ve Pablo Neruda gibi ünlülerin de buraya yolunun düştüğü söyleniyor.
Basmak sayısı başta insanı korkutsa da heykeller, cafeler, Arnavut kaldırımlı daracık sevimli yollar, ağaçlar, çiçekler ve rengarenk evlerin eşliğinde nasıl çıktığınızı anlamıyorsunuz bile. Tepede sevimli bir deniz feneri yer almaktadır. Buraya merdivenle çıkarak şehri daha güzel fotoğraflama imkanına sahip olabilirsiniz. Bu alanda; Deniz fenerinin yanı sıra, La Merced Şapeli ve Deniz Müzesi de yer almaktadır. Burada alanı güzelleştiren ve bir bakıma da şehrin
sembollerinden biri olan Juan Pueblo Heykelinden de bahsetmek isterim. Şehrin birkaç yerinde bulunan, Karikatürist Virgilio Salinas tarafından oluşturulan, Guayaquil’in popüler bir karakteri ve simgesidir. Başarılı olmak için mücadele eden bir işçiyi temsil etmektedir.
Şehirden en son teleferik ile yaptığımız gezimizden bahsetmek isterim. Latin Amerika’da, bir nehri geçen ilk teleferik unvanına sahip olan ve bizim gittiğimiz yıl açılışı yapılan sistem, günde 40.000 kişiyi taşıma kapasitesine sahiptir. Halkının % 70inin toplu taşımayı kullandığını düşünürsek gerçekten güzel bir hizmet yapılmış. Biz de birkaç duraklık gezimiz ile şehrin teleferiğini deneyimlemiş ve güzel manzaranın keyfini çıkarmış olduk.
Paylaştığım videodan da göreceğiniz üzere Guayas nehri üzerinde yer alan Santay Adası; sadece köprü üzerinden yürüyerek, bisikletle ya da nehir üzerinden ulaşabileceğiniz, araba geçişine izin vermeyen yemyeşil bir yer. Turistler için yat limanından kalkan tekneler ile hizmet verilmektedir. Sadece 56 ailenin yaşadığı, mevcut fauna ve floranın koruma altına alındığı, bunların da bir proje kapsamında uygulandığı doğal bir lagündür. Giriş ücretsiz olup, lokanta ve turizm ofisi bulunmaktadır.
Carmen Tepesinde Hz. İsa’nın Golgotaya yükselişini simgeleyen bir heykel dikilmiş. Oraya gitmedik ama uzaktan çektiğimiz bir fotoğrafı paylaşmak isterim.