HATAY’A ÖZGÜ İLK’LERDEN BİR SEÇKİ – ÜNSAL AKTAŞ
HATAY’A ÖZGÜ İLK’LERDEN BİR SEÇKİ – ÜNSAL AKTAŞ
Adını 1936 yılında Gazi Paşa’dan alan Hatay vilayetinin kültür/tarih olarak bütünleştiği sözcük ‘’ilk’’lerdir.
Asla tesadüf olmayan bu öncelik arz eden özellikler; tarihin akışı ile eşdeğer coğrafyanın zenginlik ve bereketinin de bir nişanesidir.
Hatay’ın tanıtımına çok yakışan bu ‘’ilk’’lerden ilki;
St. Pierre Kilisesi: Yeryüzünde yaşayan iki buçuk milyarı aşkın Hristiyan için bu anıt kilise, sadece dünyanın ilk mağara kilisesi olmaktan öte Hz.İsa’nın havarilerine Hristiyan adı da ilk kez burada verilmiştir. Keza ilk mağaradaki dini toplantı da bu mekanda yapılmıştır.
Önündeki bahçe alanından kenti kuş bakışı izlemek için merkezden 2km uzaklaşılması gerekmektedir.
Habib-i Neccar Camii: İlk olma vasfı Anadolu topraklarında yapılmış olan birinci camii olmasından kaynaklanmaktadır. 638’de inşa edilmiş olup, ismini veren Habib-i Neccar’ın Türbesi yerin 4m altında olup, caminin kuzeydoğu köşesinde bulunur. Camii avlusundaki şadırvan ise 19.yy da yapılmıştır.
Kurtuluş Caddesine cephesi olan Caminin; Hz. İsa’nın Havarilerine ilk inanan ve bu yolda canını veren bir Antakyalı’dan adını almıştır. Caminin etrafı, medrese odaları ile çevrilidir.
TitüsTüneli: Romalılar, dağdan inen kontrolsüz sel sularına karşı şehri ve limanı korumak amacıyla inşa etmişlerdir. En anlamlı ve önemli olan özelliği ise, sadece insan eliyle oyularak yapılmış bir ilk olmasıdır. M.S. 69’da Vespasiyanus döneminde başlayan tünel inşaatı M.S. 81’de adını da aldığı Titus döneminde bitirilebilmiştir. Günümüzde dahi tüm otoritelerce bir mühendislik harikası olarak gösterilen tünel 1380m uzunluğunda olup, ortalama 7m yükseklik ve 6m genişliğe sahiptir.
90’lı yıllarda, içinde yürüyerek keşfini yapma şansını bulduğumuz tünel, son düzenlemeler ile bir kısmını kuş bakışı gözlemlenebilirken bir kısmı da yürüyerek gezilebilmektedir. Her ne kadar Tünelin özelliği ve orijinalitesi büyük oranda korunuyor ise de doğanın zenginliği ile görüntü kaybına vesile olduğunu da hatırlatmak isterim.
Tünelin olduğu yerde, kayalar oyularak mezar odalarının oluşturulduğu Beşikli Mağarası
Kurtuluş Caddesi:Tarihte ilk kez ışıklandırılan cadde olma özelliğini koruyan bu yaşam yolu günümüzde de fevkalade yoğunluk ve canlılığını korumaktadır. Antakya’nın tarihi ve ana arterini teşkil eden cadde bir dizi tarihi mekana da ev sahipliği yapmaktadır. Katolik kilisesi, kadim Antakya sokakları ve tarihi uzun çarşıya hakim
konumunun yanı sıra, cadde üzerindeki Habib-i Neccar Camii’ni hatırlayıp 1913 yılında inşa edilen Affan kahvesini ve Haytalı tatlısını da yad edelim. İşletmecisi bölgeye Orta Doğudan gelip yerleşen ve Araplara özgü bir tür hafif muhallebi ile dondurmayı birleştirmiş, gül suyu ekleyerek serin bir tatlıyı, yörenin geleneksel özellikleri arasına katmıştır.
Kurtuluş Caddesine açılan çarşılardan en zengin ve renklisi Uzun Çarşıdır.
Antik çağın Herod Caddesi döneminde geceleri zeytinyağı çıralarıyla aydınlatıldığı gibi günümüzde de cıvıl cıvıl karakterini korumaktadır.
Mozaik Oteli: Hatay’ın nice ‘’ilk’’lerine yakın tarihlerde farklı ve yeni bir ilk daha eklenmiştir halen faal olan “Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi” Otelinin temel kazısında bulunan müstesna mozaikler olduğu yerde korunarak proje esastan değiştirilmiştir. Zemin panoramik olarak görülebilsin ve yekpare kalsın düşüncesi ile birkaç kata eşdeğer sütunlarla yükseltilerek inşa edilmiştir.
Antakya’nın göbeğindeki bu devasa otel böylece zemin ve giriş itibariyle (Hatay Arkeoloji Müzesi’yle birlikte) sayılı mozaik numunelerinin sergilendiği ilk otel/müzeyi temsil etmektedir. Girişi ücretli olup Müze Kart geçerlidir.