MEDENİYETLER KARMASI,THİRUMALAİ NAYAK SARAYI-ERTUĞRUL FIRATLI (GÜNEY HİNDİSTAN) MADURAİ
MEDENİYETLER KARMASI, THİRUMALAİ NAYAK SARAYI – ERTUĞRUL FIRATLI GÜNEY HİNDİSTAN – MADURAİ
Bu saray ile Emel Fıratlı’nın yazısını paylaştığı Meenakshi tapınağının yapımı aynı dönemdedir. Aslında tapınak çok daha eskidir. Fakat Babürler tarafından 1500 lü yıllarda yıkılınca saray ve tapınak daha sonra aynı yıllarda inşa edilmiştir. Sarayın yapımına zamanın kralı Thirumalai Nayak tarafından başlanmış, oğulları tarafından bitirilmiştir. Yapımında bir İtalyan mimar rol almıştır. Saray 1636 tarihlidir. Yoğun ticari ilişkiler dolayısıyla hem doğu, hem batı, hem İslam, hem Hindu ve hem de Çin esintisi bu sarayda görülmektedir. Hindu ve Saracen (İslam) mimarisi ağırlıktadır. Tepe süslemelerinde görülen ve Hinduların Yale dedikleri ejderha figürleri Çinlilerden esintidir.
Saray yapıldığında, şimdikinin dört katı büyüklüğe sahip bir yapıydı. Şu an dört te biri ayakta kalmış, diğer tarafları yıkılmıştır. Mevcut kısım taht ın bulunduğu, misafirlerin ağırlandığı, toplantıların yapıldığı bölüm ve dans salonu olup, en güzel iki bölümdür.
Üstü açık olan Svarga Milesam salonu (gökyüzü salonu) zengin birçok sütunla güzelleştirilmiştir, bunlardan bazılarının yerden yüksekliği 24 metre, genişliği altı metredir, toplam 3700 m2 alanı kaplamaktadır. Duvarlarda ve tavanda halı motiflerine benzer çok güzel işlemeler vardır.
Süslemelerde Lotus çiçeğine ayrı bir yer verilmiştir ki, Hinduizm ve Budizm de Lotus un ayrı bir önemi vardır. Bu çiçek üzerinde asla kir, toz, çamur ve leke tutmaz, üstelik çamurlu sularda ve yerlerde yetişir. Budizm e göre, etrafınız ne kadar çamurlu, kirli olsa da , siz kendinizi iyi yetiştirir, iyi davranışlarda bulunursanız, aynı Lotus çiçeği gibi saf ve temiz kalırsınız.
Kral ın, taht ının sergilendiği bölümde bulunan, “kırmızı taht” aslı değil. British Museum da bulunan aslının kopyası yapılarak buraya konulmuş. Kralın oturduğu taht ın, arkasında muhafızlar, önünde de ziyarete gelenler oturmakta imiş. Taht bölümünün hemen önünde yer alan iki atlı süvari heykelinin, süvarileri kırılmış, bu iki heykel biz hem ticaret yapıyoruz, hem de ordumuz var ve ülkemizi koruyoruz anlamı taşımaktaymış. Bu bölümün hemen arkasında ise harem ve ailenin yaşam alanları bulunmaktadır.
Bu bölümden, sağ tarafa doğru gidildiğinde, kapalı bir alan bulunmaktadır ki burası dans salonudur. Hem değişik eğlencelerin, gösterilerin yapıldığı, hem de gelen misafirlere partiler düzenlenen bölümdür. Dans salonunun ortasında dört-beş basamaklı merdivenlerden inilerek ulaşılan orta kısım dans edilen platform dur. Karşısında şu an bir heykelin bulunduğu yerde kralın taht ı bulunmaktaymış. Taht ın karşısında bulunan kısma davetliler oturmakta, sağ ve sol taraftaki yüksek bölümlerde ise çalgıcılar sanatlarını icra etmekteymiş.
Dans salonu şimdi müze olarak hizmet vermektedir. Burada farklı Hindu tapınaklarından gelen heykeller sergilenmektedir. Brahma ya yapılan, ender heykellerden biri de burada sergilenmektedir. Dans odasının yanındaki kısım Osmanlı daki Divan gibi kullanılan, yöneticilerin toplanıp devlet işlerini görüştükleri bölümlerdir.
Yapıldığı dönemde çok ihtişamlı olan sarayda, bezemelerde fildişleri ve sedefler kullanılmış. Bir kaynağa göre kralın torunu, kendisine başka bir yerde, saray yaptırırken buradan pek çok değerli süslemeyi götürüp kendi sarayında kullanmış. Eski dönemlerde sarayın aydınlatılması için altında su olan meşaleler kullanılmaktaymış. Bu suda oluşan yansımalar da aydınlatmayı güçlendiriyormuş.
Günümüzde, müze olarak kullanılan sarayda, birçok Bolywood filmlerinin çekimi ve bazı dönemlerde de şiir dinletisi eşliğinde ışık gösterileri sunulmaktadır. Hindistan hükümeti tarafından kültür varlığı olarak tescillenmiştir.