NİAGARA ŞELALELERİ ( KANADA ) – ERTUĞRUL FIRATLI
NİAGARA ŞELALELERİ ( KANADA ) – ERTUĞRUL FIRATLI
Ramazan bayramı dolayısıyla gerçekleştirdiğimiz Kanada gezimizle ilgili izlenimlerimizi ayrıntılı olarak sizlere aktarmaya çalışacağız. Ben, Kanada deyince ilk akla gelenlerden, dünyaca ünlü Niagara Şelaleleri ile sunuma başlamak istiyorum.
6 adet saat dilimini içeren, yaklaşık 10 milyon kilometre kare yüz ölçümüne sahip olan, dünyanın 2. Büyük ülkesidir Kanada. Göl ve nehirleri ile meşhur olup dünyanın içilebilir su kaynaklarının % 20 sine sahiptir. Bu bahsettiğim göl ve nehirler tabii ki devasa boyutlardadır.
Dev bir proje olup, Amerika ile Kanada nın işbirliği ile oluşturulan ve Saint Lawrence adı verilen, dünyanın ve aynı zamanda Kanada ile Amerika Birleşik Devletlerinin büyük göllerini, nehirlerini, yapılan pek çok kanalları içine alan su yolu; Atlas Okyanusundan Kuzey Amerika nın içlerine kadar büyük gemilerin girebilmesine olanak sağlamaktadır. Bu su yolu içinde; Michigan, Superior, Huron, Ontario ve Erie gibi dünyaca ünlü göller yer almaktadır. Superior, kapladığı alana göre dünyanın en büyük tatlı su gölüdür. Ontario ise, 19 bin km kare büyüklüğü ile bizim Marmara Denizimizden biraz daha büyüktür.
Bu su yolu içinde yer alan Ontario ve Erie gölleri arasındaki bağlantı; 55 km. uzunluğundaki Niagara nehri ve Welland Kanalı ile gerçekleşmektedir. Bütün dünyada çok iyi bilinen ve yılda 12 milyon civarında turistin ziyaret ettiği Niagara Şelaleleri, konum olarak bahsettiğim iki göl arasında , Niagara nehri üzerinde yer almaktadır.Gelelim şimdi Kuzey Amerika’nın doğusunda olup aynı zamanda Kanada ve A.B.D nin sınırında yer alan ünü tüm dünyaya yayılan şelalelerin tanıtımına;
Başlamadan hemen belirtmeliyim ki daha önce görme şansını elde ettiğimiz “İguassu” ve “Victoria” şelaleleri ile kıyasladığımda onlar kadar beni etkilemese de, görsel bir şölen sunduğu muhakkak. Bu arada şelalelerin ismi, buranın asli sahibi yerlilerden gelmektedir ve boğaz anlamına gelen “Onguiaahra “ kelimesinden kaynaklanmıştır.
Aslında iki ana şelaleden meydana gelmektedir. Bunlardan “American Falls” denilen şelale; Kanada ile Amerika sınırını oluşturan, genişliği 323 m ,yüksekliği 53 m olan kısmı. Broşürde ve fotoğrafta da göreceğiniz gibi bu şelalenin hemen yan tarafında olan ve “Bridal Falls” olarak isimlendirilen bir ufak şelale daha yer almaktadır. Bunu 3. Bir şelale olarak da kayda geçirebiliriz. Bu ufak şelale, “Luna İsland” denilen küçük bir ada nedeniyle Amerikan
Şelalesinden ayrılmıştır. Bu şelalelerin düştüğü yerde kayalıklardan oluşan bir yapı söz konusudur.( Kayalıklar hesaba katıldığında yükseklik 21 metreye kadar düşmektedir.) Söz konusu şelaleler, Amerika tarafındadır ama
görselliğin şansını Kanada çıkarmaktadır zira karşıdan film seyreder gibi anın tadını çıkarabilir, olaya daha iyi vakıf olabilirsiniz. Zaten bu nedenle Kanada tarafında çok daha fazla tesis yapıldığını fark edersiniz.
( Fotoğrafta Amerika tarafındaki seyir terası görülmektedir.)
Amerikan Şelalesinden bir video paylaşmak istiyorum
Diğer şelale “Horseshoe Falls” olarak isimlendirilen at nalı şelalesidir ki diğerinden hem görsel hem de güç olarak çok daha etkileyicidir. Suların % 90 ı, Kanada sınırları içinde kalan bu şelaleye akmaktadır. Genişliği 792 m, yüksekliği ise 51 metredir. Tekne ile yapılan gezide her ikisinin de yanına kadar gidilebilmekte ama özellikle
Horseshoe şelalesinin yarattığı görsellik ve diğerine göre daha kuvvetli olduğundan, sprey etkisiyle ıslanma oranı fazla olmaktadır. O yüzden çok fazla fotoğraf çekemezsek de gopro ile aldığım kısa bir videoyu paylaşmak istiyorum.
Her iki ülkeden de tekne gezileri düzenlenmekte ve katılımcılara, Amerika tarafında mavi, Kanada tarafında ise kırmızı yağmurluk dağıtılmakta.
Fotoğraftan da görüleceği üzere, bu bölgede katmanlı bir yapı söz konusudur. Buzul çağında buz kütlelerinin neden olduğu yarılmalar ile meydana gelmiştir. Hemen belirtmem gerekiyor ki bu şelalenin görünümüne bir miktar insan eli de değmiştir. Table Rock denilen bölümden, 1870 yılında dinamitle patlatma yapılarak debisine ve genişliğine müdahale edilmiştir. Böylece gölden daha fazla su tahliye olması sağlanmıştır. Yani bu şelalelerin üçte bir kısmı yapaydır.
Her sene erezyondan dolayı şelale bir miktar geriye doğru çekilmektedir. Hem erezyonun önüne geçmek hem de elektrik üretiminden daha fazla faydalanmak amacıyla şelalelerin suyu, Kanada ve Amerika hükümetleri tarafından kontrol edilmekte, su yönlendirilmektedir. Gündüz turistler için görsel şov oluştururken geceleri su azaltılmakta veya kesilmektedir.
Niagara şelaleri; büyüklük ve yükseklik bakımından pek iddialı olmasalar da çok güçlü ve saniyede 2.830 metre küp hızla su akmaktadır. Tabii bunun doğal sonucu olarak da elektrik üretiminde kullanılmaktadır. Elde edilen elektrik hem Kanada hem de Amerika tarafından kullanılmaktadır. Alternatif akım üzerinde çalışan Nikola Tesla tarafından 1890 yılında Niagara üzerine hidro elektrik santrali kurulmuş ve böylece üretime başlanmıştır. Ayrıca su altında da tesisler yapılarak, elektrik üretiminde daha fazla verim elde edilmiştir.
Niagara Nehri üzerinde bulunan ve iki ülkeyi birleştiren Rainbow Köprüsü manzaraya ayrı bir güzellik katmaktadır.
Tekne turundaki yorgunluğunuzu atacağınız en keyifli mekan; şelaleleri yüksekten seyredebileceğiniz, Skylon Tower dır. Biz öğle yemeği molamızı burada, şelalelerin güzel manzarası eşliğinde verdik. Restoranın camları, etrafı
panaromik olarak seyredebileceğiniz şekilde dizayn edilmiş. Hem içerden hem de dışarı çıkarak manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz. Buradan da bir video paylaşmak isterim.