ORHUN ABİDELERİ ( KARAKURUM ) – MOĞOLİSTAN – ERTUĞRUL FIRATLI
ORHUN ABİDELERİ ( KARAKURUM – MOĞOLİSTAN ) – ERTUĞRUL FIRATLI
Sibirya – Moğolistan gezimizin en son fakat en önemli ve heyecanlı etabı olan, 1300 yıl öncesinden günümüze ulaşan Orhun Abideleri ile başlamak isterim tanıtım yazımıza. Yenisey yazıtlarından sonra Türk tarihi için büyük önem taşıyan ve pek çok ilklere imza atan abideler; Türklerin ilk alfabesi olan Göktürk alfabesi ile yazılmış, içinde ilk defa “Türk” adı geçen, atalarımızdan kalan çok önemli bir mirastır.
İkinci Göktürk İmparatorluğunun hakanı Bilge Kağan ve kardeşi Kül Tigin ile Bilge Tonyukuk adına yazılmış bengü taşlardır. Türk devlet adamlarının milletine hesap verdiği, o dönem Türklerin devlet ve politika geleneklerine ışık tutan önemli miraslardır. Devletin kuruluş aşamaları, nasıl yönetildiği anlatıldığı gibi sonradan gelecek yöneticilere de öğütler verilmiştir.
Bilge Kağan ve Kül Tigin; ikinci Göktürk İmparatorluğunun kurucusu İlteriş Kutluğ Kağan ın çocuklarıdır. Babaları öldüğünde her ikisi de küçük yaşta olduğundan amcaları tahta geçmiştir. Daha sonra yönetimi ele alan Bilge Kağan; ordu yönetimine kardeşi Kül Tigin i, başbakanlığa da aynı zamanda kayınpederi olan Tonyukuk u getirmiştir.
Yaşarken Tonyukuk kendi adına kitabe yazdırmış, ( 716 ) metinleri kendisi kaleme alarak Çin esaretinden kurtuluşlarını anlatmıştır. İki dikili taştan oluşan bu kitabeler, Ulan Batur a 45 km. uzaklıkta konumlanmaktadır.
Orhun Abideleri ise Karakurum şehrine 46 km. uzaklıkta, Orhun Irmağı yakınında olup beraberlerinde anıt mezarlar, heykeller ve tapınaklar bulunmaktadır. Kül Tigin abidesi; kendisi 731 yılında öldükten sonra abisi Bilge Kağan tarafından, onu onurlandırmak amacıyla dikilmiştir ( 732). Yaptığı hizmetlerden dolayı kendisinden övgüyle bahsedilmiştir. Bilge Kağan abidesi ise, ölümünden bir yıl sonra oğlu Tengri Kağan tarafından diktirilmiştir. ( 735 )
Orhun abidelerinin varlığından bahsedilmesi XII. Yy tarihçilerine kadar dayanıp bazı kaynaklarda bahsi geçse de bulunması Rus tarihçi Yardintsev tarafından 1889 yılında olmuştur. Rus Türkolog V. Radloff başkanlığında çalışmalar yapılmıştır. Kitabelerin Çince yazılan yüzü, George von der Gobelanti tarafından tercüme edilmiş, okunması ise; 1893 yılında Danimarkalı bilim adamı Vilhelm Thomsen’e kısmet olmuştur. Kitabelerde sıkça geçen Tenri, Türk ve Kül Tigin kelimelerinin çözülmesi ile sonuca ulaşmıştır.
Göktürk alfabesi; 38 harften oluşmakta olup eski Türk damgalarından doğduğu kabul edilmektedir. . Göktürk yazısı; yukarıdan aşağıya veya sağdan sola doğru harfler birleştirilmeden yazılmaktadır. Alfabenin harflerinden; 4’ ü sesli, 26’sı sessiz ve 8’i bitişkendir. Kelimelerin arasına da iki nokta konulmak suretiyle ayrılmaktadır.
Daha önce de belirttiğim gibi Moğolistan ın Karakurum kentinin yaklaşık 50 km. kuzeyinde yer alan abidelere gitmek için, kaldığımız ger çadır kampından çıktıktan kısa bir süre sonra TİKA nın yaptırdığı 46 km. lik “ Bilge Kağan yolu” ile ilgili tabelayı görünce heyecanımız arttı. Hemen altında bayrağımızla aldığımız hatıra fotoğrafları sonrası, abideler hakkında konuşarak geri kalan yolu tamamladık.
2008 yılında “Höşööt Tsaidam Müzesi” TİKA nın katkılarıyla Arhangay bölgesinde yaptırılmıştır. MOTAP yani Moğolistan daki Türk Anıtları Projesi; 1994 yılında imzalanmış, 1997 yılında da çalışmalara başlanmıştır. Yeri gelmişken, bizim için büyük önem arz eden bengü taşları, koruma altına alındığı için emeği geçenlere teşekkürü bir borç biliriz. Ancak gözlemlediğimiz kadarıyla yaşanan yıpranmışlıklardan dolayı dönem dönem tekrar bakım yapılması ve yeni yapılacak kazı çalışmalarına destek olunması da gerekmektedir.
Çok sık ziyaretçi kabul etmediğinden, müzenin anahtarı yakınlarda oturan bir aileye teslim edilmiş. Biz gittiğimizde müze kapalıydı ve yerel rehberimizin gayreti ile görevli anahtarı getirip bize müzeyi açtı. Hatta epeydir temizlenmeyen müze, biz orayı gezerken süpürüldü maalesef.
Ana salona girmeden önce geçtiğimiz koridor bölümünde, en başından başlayarak yapılan çalışmalar ve emeği geçenler fotoğraflar ile anlatılmış.
Yazıtlar; dikdörgen tarzında dizayn edilmiş büyük bir salonda ve yan yana sergilenmektedir. Yine bu salonda yazıtların kaideleri, balballar ve farklı heykeller ile o döneme ait süsleme eşyaları, kullanılan malzemeler de sergilenmektedir. En dikkat çeken parçalardan biri de Bilge Kağan ın tacıdır.
Yazıtlar, Türkler tarafından kutsal kabul edilen kaplumbağa kaide üzerine yerleştirilmiştir. Evini sırtında taşıyan kaplumbağalar aynı zamanda uzun ömürlüdür. Böylece; yazıtların ilelebet var olması, ayakta kalması hedeflenmiştir. Aynı zamanda ; ejderha, keçi, koyun, at ve kurt gibi figürlere de rastlanmaktadır.
BİLGE KAĞAN YAZITI;
Bilge Kağan ( 683- 734 ) anısına dikilen anıt; 3 metre 45 cm. yüksekliğinde, 175 cm. genişliğinde ve 75 cm. kalınlığında olup toplam ağırlığı 6 tondur. Üç yüzü Orhun ve Runik alfabe ile yazılmış olup arka yüzü Çincedir. Mavi mermer taşından yapılan anıtın tepesinde başları birleştirilmiş iki ejderha tasvir edilmiştir. Ön kısmında Göktürklerin Asena boyunun sembolü; yabani keçi damgası bulunmaktadır. 734 yılında ölen Bilge Kağan adına oğlu Tenri Kağan tarafından yaptırılan yazıtta; Bilge Kağan ın ağzından Devletin nasıl büyüdüğü anlatılmış ve Kül Tigin sonrasında yaşanan olaylara da değinilmiştir. Kaplumbağa şeklindeki kaide üzerine konulan yazıt, Yolluğ Tigin tarafından yazılmış olup yazıtın güneye bakan kısmında ona ait ifadeler de bulunmaktadır.
KÜLTİGİN YAZITI;
Ordu komutanı olarak görev yapan ve 731 yılında vefat eden Kül Tigin adına yazıtı abisi Bilge Kağan yaptırmıştır. Devletin kurulmasında büyük katkısı olan kumandanın yazıtı gri mermerden yapılmıştır. Yüksekliği; 335 cm. genişliği; 132 cm. kalınlığı 46 cm. dir. Bu anıtın tepesinde de iki ejderha tasvir edilmiştir. Göktürk Devletinin kurulması ve Kül Tigin in kahramanlıkları Bilge Kağanın ağzından nakledilerek yazılmıştır. Bu yazıt da Yolluğ Tigin tarafından yazılmıştır. Anıtın arka yüzünde Tan Devleti Kağanı Min Huan elçi göndermek suretiyle Çince taziye mektubu yazdırmıştır. Anıtın bir kısmı parçalanmış olup yıldırım düşmesi sonucu olduğu sanılmaktadır. Orijinalinde kaplumbağa kaidesi üzerinde iken bu kaidenin parçalanması sonucu 1911 yılında sunak taşından kesilen granit bir blok üzerine monte edilmiştir.
Müzenin hemen yakınlarında, her iki yazıtın da bulunduğu ve kazılarının yapıldığı orijinal bölümler de çevrilerek korumaya alınmış ve buralara birer kopyaları yerleştirilmiştir.
Son olarak biz çok sevindiren, Türk dünyası için büyük önem taşıyan bir gelişmeyi bildirerek yazımı bitirmek isterim. Orhun Vadisinin bulunduğu yerde 10 kadar kazı alanı bulunmaktadır. 22 Ağustos 2022 de Türk dünyası için çok büyük önem arz edebilecek bir buluntuya rastlanılmıştır. Üzerinde “Tanrı “ ve “Türk” kelimelerinin geçtiği ve 2. Göktürk İmparatorluğunun kurucusu Kutluğ Kağana ait olduğu düşünülen yeni bir yazıt ve beraberinde farklı objeler de bulunmuştur. Koruma ve finansal durumlar göz önüne alınarak bölgenin geçici olarak üstü kapatılmış olup çalışmalar devam edecektir. Kim bilir belki de burası sevgili rehberimiz Kamil beyin dediği gibi Türk dünyasının Göbekli Tepesi olabilir.