PAMUKKALE TRAVERTENLERİ VE HİERAPOLİS ANTİK KENTİ – EMEL FIRATLI

 

PAMUKKALE TRAVERTENLERİ VE HİERAPOLİS ANTİK KENTİ – EMEL FIRATLI

2_640x480

Burdur ve Denizli civarındaki antik kentleri kapsayan kültür gezimizin en çarpıcı noktalarından biri kuşkusuz Pamukkale Travertenleri ile Hierapolis antik kentiydi. Yıllar önce ziyaret ettiğimiz kent ve ören yerini çok değişmiş olarak bulduk. Yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan ve bunu gerçekten hak eden değerimize epey yatırım yapılmış ve gözlemlediğim kadarıyla da sahip çıkılarak koruma altına alınmış. Travertenler ve Hierapolis Antik kentinin birlikte, aynı bilet ile gezilmesi burayı çok daha ilgi çekici hale getirmiş. 1988 yılında Unesco Dünya Miras Listesine giren Hierapolis Antik Kenti ile tabiat harikası Travertenler adeta birbirini tamamlamışlar. Ayrıca; balon, yamaç paraşütü gibi etkinliklerle de bölgeye artı zenginlikler ilave edilmiş.

13_640x480

Denizli ilinin 17 km. kuzeyinde konumlanan Travertenler ve Antik Kentin kuruluşu hakkında kısıtlı bilgiler söz konusu olup Bergama Krallarından II. Eumenes tarafından kurulduğu ve adını Bergama nın kurucusu Telephosun karısı; Hiera dan aldığı bilinmektedir.( M.Ö. 190 yılları )  Roma ve Bizans dönemlerinde çok önemli merkez konumunda olan kent; Tiberius ve Neron dönemlerinde meydana gelen depremlerden çok fazla zarar görmüştür. Yeniden kurulan şehir, eski pek çok değerini yitirse de M.S. II ve II. yy.da gelişmiş ve  günümüze kadar  önemli kalıntılara ulaşabilmiştir. Ayrıca Hierapolis, Hristiyanlık açısından da kutsal sayılmaktadır. Hz. İsa nın 12 Havarisinden biri olan Phillippus burada öldürülmüştür ve mezarı da buradadır.

3_640x480

5_640x480

4_640x480

Yüzyıllar boyunca tedavi amaçlı olarak faydalanılan ve 35,6 derecede olan Pamukkale termal suları; romatizmal hastalıklar, kalp – damar hastalıkları, deri hastalıkları yanında içilmesi ile de mide ve idrar yolları hastalıklarına iyi geldiği söylenmektedir. Bu mucizevi su, tarih boyunca şifa vermekle kalmamış; içinde yüksek miktarda bulunan kalsiyum hidrokarbonat, havadaki oksijen ile temas ettikten sonra kalsiyum karbonat çökelerek Traverten dediğimiz doğa harikasını oluşturarak adeta görsel şölen sunmaktadır. Travertenler; 2700 metre uzunluğunda, 160 metre yüksekliğindedir. Alan özellikle yapılan çalışmalar ile genişletilmiş ve korunması için de önlemler alınmış. Daha önceden hemen her yerinde içine girilebilen Traverten havuzlarının; şimdi belirli bölümlerinden sadece belirli yerlerine girile biliniyor ki; çok iyi yapılmış.

9_640x480

Bazı bölümlerinde su olduğu, bazı bölümlerinin de kuru olduğu görülecektir. Bu da aslında Travertenlerin oluşumu ve korunması için gereken bir uygulama imiş. İlk çökeldiğinde jel kıvamında olan çökeltilerin sertleşmesi gerekiyormuş. Ayrıca devamlı su akıtıldığında yosunlaşma da oluşuyormuş. İşte bu nedenlerle su, belirli aralıklarla ve kontrollü olarak veriliyor.

8_640x480

7_640x480

6_640x480

Travertenler ile geçirdiğimiz zevkli anlardan sonra Antik kenti yeniden keşfetmeye başladık. Travertenlerin üst kısmında yer alan surlar; Bizans ve Konya Selçukluları arasında geçen mücadele dönemine tarihlenmektedir. XIV. Yy depreminde zarar görmüş ve terk edilmiştir.

10_640x480

11_640x480

Frontinus Caddesi, kentin ana caddesini oluşturmaktadır ve 14 metre genişliğindedir. Kapı ile birlikte yapıldığı düşünülen caddenin ortasından kanalizasyon sistemi de geçirilmiştir. Uzunluğu 170 metre civarında olan caddenin her iki kenarında dükkanlar ve evler yer almakta imiş. Frontinus Kapısı da; Roma döneminde şehrin anıtsal giriş kapısını oluşturmaktaydı. Her iki cephesinde de mermerden yapılmış anıtsal bir yazıt taşıyordu.

12_640x480

14_640x480

17_640x480

18_640x480

Bu alanda ayrıca ;  Tritonlu çeşme, Kuzey Bizans Kapısı, Latrina ( tuvalet),  hamam- Bazilika, Katedral ve Kuzey Nekropolü dikkat çeken yapılar arasındadır.

16_640x480

15_640x480

Kuzey Bizans Kapısı; Bizans döneminde şehrin anıtsal girişini oluşturan yapı, MS. IV. Yy. a tarihlenmektedir ve Güney Kapıya simetrik olarak yapılmıştır. Kare planlı olup iki kule ile desteklenmiştir. Şehir dışından gelenler bu kapıdan girmeden önce hamamlarda yıkanmaları istenir, böylece şehre bulaşıcı hastalıkların taşınmasının engellenmesi amaçlanırdı. Büyük yapı “Roma Hamamı” ,fay hattı altından geçtiği için deprem ile çok hasar görmüş, bazı duvarlar yatmıştır. Duvardaki deprem izinin görülmesi için çalışmalar devam etmektedir. Hamam yapısı, İ.S 6. Yy.da Kiliseye çevrilmiştir.

26_640x480

27_640x480

En ilginç yapılardan biri de Latrina ( tuvalet ) olup depremde yıkılmasına rağmen tüm parçaları günümüze erişebilmiştir. Uzun ve dar olan yapı; traverten bloklardan oluşmuş, sütun dizisi ile ikiye bölünmüştür. Bu aynı zamanda ağır çatıyı taşıması için de planlanmıştır. Tabanında pis suları kanalizasyona taşıyan kanal bulunmaktadır. Aynı zamanda, temiz su kanalı da geçmektedir.

19_640x480

21_360x480

20_360x480

22_640x480

Triton çeşmesi; 60 metre uzunluğa ve heykel koymak için nişlere sahip olan çeşme, borazan ve diğer müzik aletlerini çalan figürlerden dolayı bu adla anılmıştır. İ.S. 222-235 yıllarına tarihlenmektedir.

Kuzey kapısının dış kısmında yer alan Nekropol; Tripolis ve Sardis Antik kentleri yönünde bulunmaktadır.2 km. uzunluğunda olup büyük önem taşımaktadır. Burada ; Tümülüs, bomos, heroon ve lahit türü mezarlıklara rastlanmaktadır.

23_640x480

24_640x480

25_640x480

Ören yerinin en önemli kısımlarından biri de Hierapolis Arkeoloji Müzesi olup 1984 yılından beri Roma Hamamında hizmet vermektedir. Sadece buraya değil, etraftaki antik kentlerden gelen eserlere de ev sahipliği yapmaktadır. Hamama ait olan üç kapalı mekan ve bitişiğinde yer alan Kütüphane ve gymnasiuma ait olan açık alanlar teşhir için kullanılmaktadır. Toplam 14.000 m2.lik bir alanı kaplamaktadır.

28_640x480

29_640x480

İlk bölümü “Lahitler ve Heykeller Salonu” olup gerçekten görülmesi gereken eserleri barındırmaktadır. Buradaki eserlerin büyük bir kısmı, Hieropolis ve Laodikeia Antik kentlerinden çıkarılmışlardır.

30_640x480

31_640x480

32_640x480

33_640x480

“ Küçük Eserler Salonu” farklı dönemlere tarihlenen; Frig, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait pek çok değişik eseri barındırmaktadır.

34_480x480

36_640x480

35_640x480

Arka kısma geçtiğinizde göreceğiniz “Hieropolis Tiyatrosu Buluntuları Salonu” nda ise Hieropolis Tiyatrosununn sahne binasını süsleyen kabartmalar sergilenmektedir.

37_640x480

38_640x480

40_480x480

39_640x480

Daha sonra ilginin yüksek olduğu “ Antik Havuz” da öğle yemeği ve kahve molası vererek gezimize devam ettik. Çok etkileyici bir görünüme sahip olan “Hieropolis Antik Tiyatrosu” İmparator Septimus Severus zamanında İ.S. II. yy.da

41_640x480

42_600x248

43_640x480

eski yapıyı da içine alarak yeniden inşa edilmiştir. Bir yamaca yaslanarak inşa edilen tiyatro, 91 metrelik ve çoğu korunmuş cephesiyle etkileyicidir. Yedi bölüme ayrılmış  50 oturma sırasına sahip olan tiyatronun sahnesinde beş kapı ve altı niş bulunmaktadır. Bunların arasında da sütunlar yer alır. Bu bölümde bulunan eserler müzede sergilenmektedir.

44_640x480

47_640x480

46_640x480

45_640x480

Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile  İtalyan kazı heyetinin gerçekleştirdiği restorasyon çalışmaları 2010 yılında başlamış, 2013 yılında tamamlanarak Tiyatro bugünkü halini almıştır. Günümüzde de 12.000  kişilik kapasitesi ile kültürel etkinliklerde de kullanılmaktadır.

48_600x450

Tüm bu güzellikler, gelincik ve papatyalar arasında çok daha muhteşemdiler.