PAMUKKALE TRAVERTENLERİ VE HİERAPOLİS ANTİK KENTİ – EMEL FIRATLI
PAMUKKALE TRAVERTENLERİ VE HİERAPOLİS ANTİK KENTİ – EMEL FIRATLI
Burdur ve Denizli civarındaki antik kentleri kapsayan kültür gezimizin en çarpıcı noktalarından biri kuşkusuz Pamukkale Travertenleri ile Hierapolis antik kentiydi. Yıllar önce ziyaret ettiğimiz kent ve ören yerini çok değişmiş olarak bulduk. Yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan ve bunu gerçekten hak eden değerimize epey yatırım yapılmış ve gözlemlediğim kadarıyla da sahip çıkılarak koruma altına alınmış. Travertenler ve Hierapolis Antik kentinin birlikte, aynı bilet ile gezilmesi burayı çok daha ilgi çekici hale getirmiş. 1988 yılında Unesco Dünya Miras Listesine giren Hierapolis Antik Kenti ile tabiat harikası Travertenler adeta birbirini tamamlamışlar. Ayrıca; balon, yamaç paraşütü gibi etkinliklerle de bölgeye artı zenginlikler ilave edilmiş.
Denizli ilinin 17 km. kuzeyinde konumlanan Travertenler ve Antik Kentin kuruluşu hakkında kısıtlı bilgiler söz konusu olup Bergama Krallarından II. Eumenes tarafından kurulduğu ve adını Bergama nın kurucusu Telephosun karısı; Hiera dan aldığı bilinmektedir.( M.Ö. 190 yılları ) Roma ve Bizans dönemlerinde çok önemli merkez konumunda olan kent; Tiberius ve Neron dönemlerinde meydana gelen depremlerden çok fazla zarar görmüştür. Yeniden kurulan şehir, eski pek çok değerini yitirse de M.S. II ve II. yy.da gelişmiş ve günümüze kadar önemli kalıntılara ulaşabilmiştir. Ayrıca Hierapolis, Hristiyanlık açısından da kutsal sayılmaktadır. Hz. İsa nın 12 Havarisinden biri olan Phillippus burada öldürülmüştür ve mezarı da buradadır.
Yüzyıllar boyunca tedavi amaçlı olarak faydalanılan ve 35,6 derecede olan Pamukkale termal suları; romatizmal hastalıklar, kalp – damar hastalıkları, deri hastalıkları yanında içilmesi ile de mide ve idrar yolları hastalıklarına iyi geldiği söylenmektedir. Bu mucizevi su, tarih boyunca şifa vermekle kalmamış; içinde yüksek miktarda bulunan kalsiyum hidrokarbonat, havadaki oksijen ile temas ettikten sonra kalsiyum karbonat çökelerek Traverten dediğimiz doğa harikasını oluşturarak adeta görsel şölen sunmaktadır. Travertenler; 2700 metre uzunluğunda, 160 metre yüksekliğindedir. Alan özellikle yapılan çalışmalar ile genişletilmiş ve korunması için de önlemler alınmış. Daha önceden hemen her yerinde içine girilebilen Traverten havuzlarının; şimdi belirli bölümlerinden sadece belirli yerlerine girile biliniyor ki; çok iyi yapılmış.
Bazı bölümlerinde su olduğu, bazı bölümlerinin de kuru olduğu görülecektir. Bu da aslında Travertenlerin oluşumu ve korunması için gereken bir uygulama imiş. İlk çökeldiğinde jel kıvamında olan çökeltilerin sertleşmesi gerekiyormuş. Ayrıca devamlı su akıtıldığında yosunlaşma da oluşuyormuş. İşte bu nedenlerle su, belirli aralıklarla ve kontrollü olarak veriliyor.
Travertenler ile geçirdiğimiz zevkli anlardan sonra Antik kenti yeniden keşfetmeye başladık. Travertenlerin üst kısmında yer alan surlar; Bizans ve Konya Selçukluları arasında geçen mücadele dönemine tarihlenmektedir. XIV. Yy depreminde zarar görmüş ve terk edilmiştir.
Frontinus Caddesi, kentin ana caddesini oluşturmaktadır ve 14 metre genişliğindedir. Kapı ile birlikte yapıldığı düşünülen caddenin ortasından kanalizasyon sistemi de geçirilmiştir. Uzunluğu 170 metre civarında olan caddenin her iki kenarında dükkanlar ve evler yer almakta imiş. Frontinus Kapısı da; Roma döneminde şehrin anıtsal giriş kapısını oluşturmaktaydı. Her iki cephesinde de mermerden yapılmış anıtsal bir yazıt taşıyordu.
Bu alanda ayrıca ; Tritonlu çeşme, Kuzey Bizans Kapısı, Latrina ( tuvalet), hamam- Bazilika, Katedral ve Kuzey Nekropolü dikkat çeken yapılar arasındadır.
Kuzey Bizans Kapısı; Bizans döneminde şehrin anıtsal girişini oluşturan yapı, MS. IV. Yy. a tarihlenmektedir ve Güney Kapıya simetrik olarak yapılmıştır. Kare planlı olup iki kule ile desteklenmiştir. Şehir dışından gelenler bu kapıdan girmeden önce hamamlarda yıkanmaları istenir, böylece şehre bulaşıcı hastalıkların taşınmasının engellenmesi amaçlanırdı. Büyük yapı “Roma Hamamı” ,fay hattı altından geçtiği için deprem ile çok hasar görmüş, bazı duvarlar yatmıştır. Duvardaki deprem izinin görülmesi için çalışmalar devam etmektedir. Hamam yapısı, İ.S 6. Yy.da Kiliseye çevrilmiştir.
En ilginç yapılardan biri de Latrina ( tuvalet ) olup depremde yıkılmasına rağmen tüm parçaları günümüze erişebilmiştir. Uzun ve dar olan yapı; traverten bloklardan oluşmuş, sütun dizisi ile ikiye bölünmüştür. Bu aynı zamanda ağır çatıyı taşıması için de planlanmıştır. Tabanında pis suları kanalizasyona taşıyan kanal bulunmaktadır. Aynı zamanda, temiz su kanalı da geçmektedir.
Triton çeşmesi; 60 metre uzunluğa ve heykel koymak için nişlere sahip olan çeşme, borazan ve diğer müzik aletlerini çalan figürlerden dolayı bu adla anılmıştır. İ.S. 222-235 yıllarına tarihlenmektedir.
Kuzey kapısının dış kısmında yer alan Nekropol; Tripolis ve Sardis Antik kentleri yönünde bulunmaktadır.2 km. uzunluğunda olup büyük önem taşımaktadır. Burada ; Tümülüs, bomos, heroon ve lahit türü mezarlıklara rastlanmaktadır.
Ören yerinin en önemli kısımlarından biri de Hierapolis Arkeoloji Müzesi olup 1984 yılından beri Roma Hamamında hizmet vermektedir. Sadece buraya değil, etraftaki antik kentlerden gelen eserlere de ev sahipliği yapmaktadır. Hamama ait olan üç kapalı mekan ve bitişiğinde yer alan Kütüphane ve gymnasiuma ait olan açık alanlar teşhir için kullanılmaktadır. Toplam 14.000 m2.lik bir alanı kaplamaktadır.
İlk bölümü “Lahitler ve Heykeller Salonu” olup gerçekten görülmesi gereken eserleri barındırmaktadır. Buradaki eserlerin büyük bir kısmı, Hieropolis ve Laodikeia Antik kentlerinden çıkarılmışlardır.
“ Küçük Eserler Salonu” farklı dönemlere tarihlenen; Frig, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait pek çok değişik eseri barındırmaktadır.
Arka kısma geçtiğinizde göreceğiniz “Hieropolis Tiyatrosu Buluntuları Salonu” nda ise Hieropolis Tiyatrosununn sahne binasını süsleyen kabartmalar sergilenmektedir.
Daha sonra ilginin yüksek olduğu “ Antik Havuz” da öğle yemeği ve kahve molası vererek gezimize devam ettik. Çok etkileyici bir görünüme sahip olan “Hieropolis Antik Tiyatrosu” İmparator Septimus Severus zamanında İ.S. II. yy.da
eski yapıyı da içine alarak yeniden inşa edilmiştir. Bir yamaca yaslanarak inşa edilen tiyatro, 91 metrelik ve çoğu korunmuş cephesiyle etkileyicidir. Yedi bölüme ayrılmış 50 oturma sırasına sahip olan tiyatronun sahnesinde beş kapı ve altı niş bulunmaktadır. Bunların arasında da sütunlar yer alır. Bu bölümde bulunan eserler müzede sergilenmektedir.
Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile İtalyan kazı heyetinin gerçekleştirdiği restorasyon çalışmaları 2010 yılında başlamış, 2013 yılında tamamlanarak Tiyatro bugünkü halini almıştır. Günümüzde de 12.000 kişilik kapasitesi ile kültürel etkinliklerde de kullanılmaktadır.
Tüm bu güzellikler, gelincik ve papatyalar arasında çok daha muhteşemdiler.