POLONNARUVA ANTİK KENTİ ( SRİ LANKA ) -ÜNSAL AKTAŞ
POLONNARUVA ANTİK KENTİ ( SRİ LANKA ) ( UNESCO DÜNYA MİRAS LİSTESİNDE )-ÜNSAL AKTAŞ
Seylan’ın ilk başkenti Anuradhapura’dır. Güney Hindistan’dan Tamiller 1070 yılında Seylan’a saldırı gerçekleştirir ve bu şehri yakıp yıkarlar. Ülkelerini kurtarırlar, fakat yeni saldırılara karşı başkentlerini daha güneye Polonnaruva’ya taşırlar. (Bu arada kuzeyde epey bir Tamil yerleşerek kalır.)
1071 yılında kurulan 2.başkent 200-300 yıl statüsünü korur ta ki Kandy başkent olana kadar. Burada kraliyet saray kalıntıları ve Buda’nın dişinin saklandığı eski ve kutsal tapınak kalıntıları da vardır. Kıyı şeridini tercih etmeyip daha içerlerde başkenti kurmalarının nedeni; deniz yoluyla gelecek tehlikelerden korunmak ve daha güvenli olduğundandır. Ayrıca buralar tarım için çok elverişli bölgelerdir.
Polonnaruva ‘da yaklaşık 100.000 kişinin yaşadığı tahmin ediliyor. 1500’lü , 1600’lü yıllardan itibaren burayı kullanmayı bıraktılar ve bu antik kent orman içinde kalıp şehir yok oldu. Antik kent gezimize ilk önce saraydan başladık. 900 yıl önce yapılmış olan saray Sri Lanka’ da görülmemiş bir mimariye sahip ve bir başka örneği yok. Bunun sebebi de tuğladan yapılmış ve çok yüksek olması. Esasında arkeolojik çalışmalar göstermiş ki saray 7 katlıymış ve 1000 odası varmış , duvarlar 25 metre yükseklikteymiş. Üstü kapalı olan büyük bir lobi alanına sahipmiş. Mücevher ve değerli taşların saklandığı , depo olarak kullanılan odalar mevcutmuş.
Deniz ticareti o dönemde önemliydi. Buradan kıyıya, kıyıdan da başka ülkelere mal gönderiliyordu. Özellikle Çin’den de buraya porselen ve kumaş geliyordu. Yakın zamanda yapılan arkeolojik çalışmalarda burada Çin ve Sri Lanka’ ya ait pek çok sikke bulunmuştur. Bazı duvarlarda, günümüze ulaşmayı başaran freskler, boyamalar mevcuttur. Tavanlarda görülen kireç/alçı dekorasyonlar da ilgi çekicidir.
Yerel rehbere göre 900 sene önceki sulama ve eğitim sistemi bu günküne göre daha iyiydi. Pek çok kütüphaneye sahiptiler ve okuma-yazma oranı yüksekti. Ayrıca o dönemde sulama ve kanalizasyon sistemi daha iyiydi. Gerçekten de günümüze ulaşan tuvalet örneği çok başarılıydı. Alaturka tarzında yapılmış, dışardan içeriye su gelecek şekilde ayarlanmış. Ayrıca içerden dışarıya eğimli tarzda kanalizasyon bağlantısı da vardı.
Sarayın bulunduğu kısımda toplantıların yapıldığı divan bölümü (sol tarafta), arka tarafta da dans salonu bulunmaktaydı
500 yıl kadar orman içinde kalıp fillere ev sahipliği yapan antik şehrin granit taşları maalesef daha sonraları yerli halk tarafından inşaatlarda kullanılmak üzere götürülmüş.
Burada ilginç bir uygulama ile de karşılaştık . Sadece Sri Lanka’ya mahsus olan, ay taşı denilen yarım daire şeklinde olup saray ya da tapınakların girişine konan yapılar mevcuttu. Bu taş görüldüğünde anlıyorsunuz ki bu mekan ya bir saray ya da kutsal bir mekan. Burada aslında bir Budist felsefe anlatılıyor. Taşların üstünde at, fil ve kuğu resimleri var. Bu felsefeye göre; “insan doğar, yaşar ve ölür. Yaşam boyunca acı çekmemizin nedeni hep bir şeyler istememizdir. Açgözlülüklerden, hırslarımızdan arınırsak doğru yolu bulur ve sonunda lotus olarak Nirvana’ya ulaşabiliriz. Sen de bu hayvanlar gibi akıllı ol ve Nirvana’ya ulaş” denilmek isteniyormuş.” Kamil insan olmak istersen hırslarından arınman gerekir, yoksa ihtiyaçların bu hayvanların ihtiyaçlarından çok farklı değil” denmekteymiş.
Konferans salonu girişinde mitolojik bir hayvan figürü var. Bu hayvanı;Filin hortumunu,Engerek yılanının dişini,Timsahın ağzını,Tavus kuşunun tüylerini alarak oluşturmuşlar.
Parlamento binası tek katlı olup üstü kapalıymış. Şu an sadece sütunlar kalmış durumda. Burada kral gelenleri kabul eder ve toplantılar yapılırmış.
Antik kentte bile tapınaklara girerken ayakkabılar çıkartılıyor. Burası çok önemli bir Budist tapınağı. Çünkü şu an Kandy’ de bulunan, Buda’ ya ait dişin ve yine Buda’ ya ait sadaka tasının daha önce burada saklandığı söyleniyor.
Çok ileri seviye mimari kullanılan bu tapınak çember tarzı tapınak olarak adlandırılıyor. Bu da bize bu tapınakların yapıldığı dönemlerde inşaat ve mimari açıdan çok ileri düzeyde olduklarını gösteriyor.
Burada her biri farklı yöne (Kuzey/Güney/Doğu/Batı) bakan 4 Buda heykeli vardır. Hepsi de meditasyon pozisyonundadır.
Buradaki sütunların bir kısmı orijinal bir kısmı ise restorasyondur. Bu yapının karşı tarafında ise, eski kutsal diş tapınağı vardır. Bir dönem Buda’nın dişi burada saklanmış. Altmış günde yapıldığı için Altmış Gün Tapınağı adını vermişler. Etraftaki pek çok tapınaktan buraya taş getirilip bu ibadethanenin yapımında kullanmışlar. (o yüzden farklı boyutlarda granit taşlara sahip) İç içe geçmiş taşlardan oluşan üstünde kubbesi olan çok güzel bir tapınakmış.
Lotus şeklinde sütun başlıklarını kullandıklarını görüyoruz. İçerde yekpare taştan bir Stupa bulunmakta. Bu Polonnaruva’da günümüze kadar orijinal olarak gelmeyi başarmış yapılardan biridir. İçerde 8 tane Buda heykeli vardır. Bunlar malahitten, kireçtaşından ve mermerden yapılmıştır. Eski binaların yanında açıklayıcı kitabelere yer vermişler ve buradaki Tamilce yazılmış bir kitabe, diş tapınağının yanında da Sri Lanka dilinde bir kitabe bulunuyor.
Tavan tuğladan yapılmış ve gerçekten çok güzel üstüne açtıkları delik; gündüz güneş ışığının, gece ise ay ışığının içeri girip aydınlatmasını sağlıyor. Duvarda küçük küçük deliklerde ise değerli taşlar bulunmaktaymış.
Daha sonra antik kentin başka bir bölümüne geçtik. Orada da yığma topraktan yapılmış büyük bir Stupa ve Buda heykelinden yapılmış bir tapınak vardı. (*) (EK-1 )
En son kaya içine oyulmuş başka bir tapınağa gittik. Burada yaklaşık 4 metre yükseklikteki Buda heykeli ki oturur pozisyondaydı, bir de 11-12 metre uzunluğunda yatan Buda heykeli bulunmaktaydı. Geç saatlerde gitmemize rağmen pek çok yerli ziyaretçisi vardı ve çiçekler sunuyorlardı.
EK: STUPA; Budizm’de yığma topraktan yapılan tapınaklara diyoruz. Bunların içleri boştur ve ibadet yapmak için içine girilmez. Dışından dua edilir. Ancak içine kutsal bir eşya konulur.Bu gezimizde bize eşlik eden yerel rehberimiz Stupa nın görüntüsünün meditasyon halindeki Buda’nın görüntüsünü andırdığını söyledi .