REUNİON -1 ( SAİNT DENİS ) – ERTUĞRUL FIRATLI
REUNİON -1 ( SAİNT DENİS ) ERTUĞRUL FIRATLI
Seyşeller-Madagaskar-Mauritius-Reunion u kapsayan gemi gezimizin 3. Etabı olan Reunion aslında bir ülke olmayıp Fransa’nın deniz aşırı toprağı olarak kabul ediliyor. Burası Fransızların 18 bölgesinden biri olup,22 vilayete
( Limanda karşılama)
ayrılmıştır. Zaten adaya ayak basar basmaz bir Avrupa ülkesindeymiş siniz hissine kapılıyorsunuz. Diğer ülkelerden binalar, ulaşım, vitrinlerin ve dükkânların zenginliği, çeşitliliği, insanların yaşam tarzı, kılık kıyafeti gibi
pek çok konuda farkı hemen hissediyorsunuz. Ada, dünyanın en aktif yanardağlarından birine ev sahipliği yaptığı için önemli çekim merkezlerinden biridir. Bu önemli konuyu ikinci bölüme bırakıyorum
Başkenti Saint Denis olan ada, 2511 kilometre kare genişliğinde ve adanın nüfusu yaklaşık 865.000 civarındadır. Son 15 yılda nüfus artışı çok hızlandığından önümüzdeki 10 sene içinde bir milyonu geçecekleri tahmin ediliyormuş. Konum olarak Hint Okyanusunda ve Madagaskar’ın doğusunda yer almaktadır.
Adanın ilk keşfi Çevredeki ülkeler ile benzer tarihe sahip. Adanın ilk müdavimleri Araplar olmuş ve hatta 1157 yılında buranın haritasını da çizmişler. Daha sonra Avrupalıların burayı keşfetmesi 1500 lü yıllara denk geliyor. İlk gelenler de Portekizliler olmuş. Kısa bir dönem İngiliz hakimiyetine geçse de ağırlıklı olarak adada Fransızlar etkin olmuşlar. Fransız askerlerinin buraya çıkışı 1649 yılıdır ve kolonizasyon çalışmalarına başlamışlar, 1665 yılından sonra da buraya iyice yerleşmişlerdir.
İlk zamanlar sürgün yeri olarak kullanılan ada, kahve üretimi ile dikkatleri üzerine çekmiştir. 1730 yılında burası en önemli kahve çekirdeği üretim bölgelerinden biriydi ve Afrika’dan getirilen köleler tarlalarda çalıştırılmaktaydı. Daha sonraları getirisinin fazla olması nedeniyle kahvenin yerini şeker kamışı almıştır. 20 aralık 1848, köleliğin kaldırıldığı tarih olup her yıl kutlamalar yapılmaktadır. Biz de o gün oradaydık ancak volkan gezisine katıldığımız için, kutlamalara şahit olamadık.
İlk önce adı yerli dilinde, bulutların değdiği yer anlamında Mahavan iken daha sonra Creole adası olarak isimlendirilmiş, Fransızlar sonrası buranın ilk valisi olan Bourbon un adı ile anılmıştır. 1793 yılında yapılan bir toplantı sonucunda Fransa ile birleşme olduğu kabul edilerek “Reunion” adını almıştır. Fransızlar sadece bu adada değil, askeri açıdan bölgede de oldukça etkilidir.
Biri ufak diğeri Uluslararası uçuşlara açık olmak üzere iki hava alanı mevcuttur. Başkent Sait Denis ile Saint Pierre arasında tren yolu bulunmaktadır. Adanın limanı kuzeybatıya yapılmıştır çünkü burada sürekli güneydoğudan gelen bir esinti mevcuttur. Hemen belirtmem gerekir ki bu esinti turizm açısından çok faydalı olmuş ve sörf turizmine yaramıştır. Birkaç kez dünya sörf şampiyonasına ev sahipliği yapmış ayrıca adadan dünyaca ünlü sörf sporcuları çıkarak Fransa’ya pek çok madalya kazandırmışlardır.
Hava sıcaklığı yazın 30 dereceye kadar çıkabilse de genellikle 23-27 derece arasında değişmektedir. Biz yağışların yoğun olduğu aralık döneminde oradaydık ve volkan gezimiz bu yağışlar nedeniyle çok randımanlı olmadı. Ancak biz yine de şanslıydık çünkü bizden önce buraya gelen gemiler, sarı yeleklilerin gösterileri nedeniyle adaya çıkamamışlar ve geziler iptal edilmiş. Yine birkaç ay önce meydana gelen volkanik patlama sırasında, adadaki tüm uçuşlar iptal edildiğinden turistler zor anlar yaşamışlar.,
İki üniversiteye ve gelişmiş pek çok şehre sahip Reniun’un tanıtımını başkent Saint Denis ve Volkan gezisi olmak üzere iki bölümde yapmak istiyorum.
Biz başkent Saint Denis gezimize yine limandan bir taksi ayarlayarak başladık. İlk olarak turizm ofisine giderek onların yönlendirmeleri ile gezimizi planlamak istedik. Turizm ofisinin bulunduğu bina, “Maison Repiquet” olarak adlandırılan ve hala Repiquet ailesine ait olan 1844 yılında yapılmış tarihi bir bina. Rue de Paris üzerinde yer alıyor.
Buradaki görevliden edindiğimiz harita üzerine gezmemiz gereken yerleri işaretlettirip sonra hızlıca ve yürüyerek turumuza başladık. İlk ziyaret edeceğimiz yer de otantik el sanatlarının ve hediyelik eşyaların satıldığı “Le Grand
Marche” olarak isimlendirilen büyük Pazar yeri olacaktı. Gezimiz yılbaşı öncesine denk geldiğinden yol boyunca dükkanlar, evler süslenmiş şehir daha da sevimli hale gelmişti.
Pazar yeri inşaatı 1864 de başlayıp 1866 yılında tamamlanmış. Her türlü hediyelik eşya ve el sanatlarını bir arada ve uygun fiyatla bulabileceğiniz bu pazarda tüm bölümleri hızlıca gezerek alış verişimizi tamamladık ve buradan Saint Denis’in eski Belediye binasına doğru yöneldik.
Sarı rengi ile hemen dikkatleri üzerinde toplayan bina 19. Yy. a tarihlenmiş olup Neo- Klasik tarzda inşa edilmiştir. 2001 yılında tadilat gören eski Belediye binası, şehrin en önemli caddelerinden biri olan Rue de Paris üzerinde yer almaktadır. Zaten şehrin pek çok önemli binası ve müzelerin çoğu bu cadde üzerinde konumlan maktadır.
Eski Belediye Binasının önünde yol üzerinde yer alan Zafer Sütunu ( Victoria Column ) 1914-1918 yılları arasındaki
büyük savaşta ölen askerler anısına inşa edilmiştir. Yapım yılı 1923 olup, 2007 de Ulusal Anıt ünvanını kazanmıştır. (Birinci Dünya Savaşına adadan katılan askerlerden yedi bini hayatını kaybetmiş.)
Aşağıda paylaştığım fotoğraf eski askeri hastaneye aittir.
Ağaçlarla çevrili güzel bir bahçede yer alan Saint Denis Katedrali, sömürge döneminden kalma olup 1829 -1832 yılları arasında yapılmıştır. Daha sonraki dönemlerde genişletilen bina Neo-Klasik tarzda inşa edilmiş, 1975 yılında
“tarihi anıt” ünvanını kazanmıştır. Bahçesinde kısa bir mola verdiğimiz katedralin içi de oldukça ferah bir görünüm arz etmekteydi. Katedralin içindeki tablo ve girişin üstünde yer alan üçgen alınlık dikkat çekiciydi. Bahçede
konumlanmış olan çeşme, eski Belediye Başkanı Gustave Manes tarafından yaptırılmış.
18 yy dan kalan Villa Deramond, Rue de Paris Caddesi üzerinde olup 1987 yılında tarihi anıt unvanını almıştır. Klasik Creole mimarisinin örneği olan villa, şair Leon Dierx ve Başkan Raymond Barre nin yaşadıkları ev olarak da dikkat çekmektedir. Günümüzde Kültür Bakanlığının bir birimi olarak hizmet vermektedir.
Noor-e İslam Camisi’nin inşası ilk olarak 1890 da başlamış, açılışı 1905 yılında olmuştur. Ancak bir yangın sonucu 1974 senesinde yıkılan caminin yerine yenisinin inşası 1979 da gerçekleşmiştir. Marechal Leclere Caddesi
üzerinde yer alan Cami 32 metrelik minaresi ile hemen dikkat çekmektedir. Camide Hint mimarisi etkindir, bunun sebebi de Reunion daki Müslümanların çoğunun Hintli Müslümanların soyundan geliyor olmalarıdır. Bizim orada olduğumuz dönemde tadilatta idi.
Bundan sonraki durağımız, Çin Pagodası oldu. Geleneksel Çin kültürünü yansıtan ibadet evleri olsa da buradaki Çinlilerin büyü kısmı Katolik imiş.
Çin Pagodasının hemen yakınında yer alan, daha çok sebze ve meyvelerin satıldığı “Le Petit Marche” pazarını da ziyaret ettik, hatta oradan biraz meyve satın alarak yakındaki bir parkta meyvelerimizi yedik.
Bundan sonraki hedefimiz Tamil Tapınağı olan Shri Kali Kampal idi. Tanrıça Kali’ye adanmış olan Tapınak 1917 yılında inşa edilmiş, birkaç kez restore edilmiştir. En son 2012 yılında elden geçirilen Tapınak maalesef biz oradayken kapalıydı. Dışarıdan aldığımız birkaç fotoğrafı paylaşıyorum.
Daha sonra turizm ofisinin de bulunduğu Rue de Paris Caddesine geri dönerek burada yer alan önemli bina ve müzeleri de ziyaret ettik. İlk olarak Creole evlerinin en güzel örneklerinden biri olan “Villa Du Department” hakkında
bilgi vermek istiyorum. 1790 yılında şehrin ilk Belediye başkanı tarafından inşa ettirilen mavi renkli zarif bina, geçmişinde özel ve kamusal alanlarda kullanılmıştır. Günümüzde iletişim birimi olarak hizmet vermeye devam eden ve gezilebilen villa 6000 metrekarelik geniş bir bahçe içinde yer almaktadır.
Sanat Kütüphanesi yine Creole mimarisinin çok güzel örneklerinden olan bir villadır. Sarı renkli güzel müzede kolonyal döneme ait 2000 den fazla eser sergilenmektedir.
Bu arada girişin serbest olduğu birkaç özel sergiyi de ziyaret ettik.
1911 yılında kurulmuş olan Leon Dierx Müzesi daha önce Piskopos Sarayı olarak hizmet vermiştir. Müzede modern ve çağdaş sanata ait eserler sergilenmektedir. Bahçedeki büst, müzeye adını veren Şair Leon Dierx’e aittir.
En son paylaşacağım “Villa de la Region “ Creole evlerinin en zarif örneklerinden biri olup ilk yapımı 1840 lara dayanır. Yıllar içinde pek çok tadilattan geçmiş, 1999 yılında bölge tarafından alınarak restore edilmiştir. 2008 yılından beri sergiler için kullanılmaktadır.
Bu yorucu ama zevkli şehir turumuzu tamamladıktan sonra yine turizm ofisine giderek kendilerinden taksi çağırmalarını rica ettik. Yaklaşık 10-15 dakika sonra gelen taksi ile limana giderek gemimize zamanında giriş yaptık.