SİGİRİYA (SRİ LANKA )-EMEL FIRATLI

 

 

 

 

 

SİGİRİYA (SRİ LANKA ) -EMEL FIRATLI

 

Sri Lanka’nın en önemli antik kenti olup UNESCO tarafından Dünya Kültür Miras Listesine alınmıştır. Bu antik kentin tanıtımı esnasında çılgın bir kralın hazin biten hayat hikayesine de şahit olacaksınız. Bana göre Sri Lanka’nın en ilginç ve güzel yerlerinden biriydi…

            Bilet alıp antik kente giriş yaptığınızda geziye ilk olarak müzeden başlıyorsunuz. Böylece; antik kentin geçmişi, yapılışı, maketi, videosu izlenerek ayrıntılı bilgi sahibi oluyor ve daha bilinçli olarak gezmeye başlıyorsunuz. İlk girişteki tabelada resimde de göreceğiniz üzere Sinhala dili/ Tamilce ve Latin alfabesi ile açıklama yapılmış.

1_640x480(Müzede fotoğraf çekmeye izin vermiyorlardı.)

            M.Ö 3000 yıllarında burada yaşam varmış. (Ayrıca tahmin ediliyor ki Afrika, Arabistan, Hindistan ve Sri Lanka birleşikmiş ve sonra yarılarak ayrılmış. Aslında harita incelendiğinde puzzle parçaları gibi birbirine uyumlu sanki.) Ayrıca Sigiriya’ da M.S 5. YY ‘a ait buluntular da  var.

Müzede Sigiriya kalesindeki fresklerin replikasyonları da sergilenmekte. Saraya ait eski fotoğraflar, çizimler (ki bu fotoğraflar 1800’ lü yıllara ait) bulunmakta. Tanıtım videosu da çok güzel hazırlanmıştı.

Ayrıca bölgede yapılan arkeolojik çalışmalar sonucu elde edilen eserler de bulunmaktaydı. Maket üzerindeki anlatıma göre; Kuzey-güney olarak yaklaşık 1 km uzunluğunda, doğu-batı yönünde ise yaklaşık 3 km uzunluğunda bir bölgeden bahsediyoruz. Kale surları yaklaşık 4-5 metre yükseklikte yapılmış. Aslında fazla yüksek değil ama önlerinde hendek bulunduğundan düşmanların girmesi zor oluyormuş.

Müzede kralın hikayesini de dinledik. Ben de size bu çılgın kralın hikayesini anlatmak isterim.

Ülkenin kralının dansçı bir cariyeden , Kasyapa (Kashyapa) adlı bir çocuğu oluyor. Daha sonra bir asilzade ile evleniyor ve ondan da Rupala adında bir oğlu oluyor. Kral ölmeden önce tahtı annesi asilzade olduğu için Rupala’ya bırakıyor. Dönemin generali kralın büyük oğlunun kanına giriyor ve onu isyan etmesi için kışkırtıyor. İkisi birlikte darbe yapıyorlar ve Kasyapa babasını öldürüyor. Kardeşi de güney Hindistan’a kaçıyor. Fakat halkın büyük çoğunluğu bu yaptıklarından dolayı onu sevmiyorlar. Kardeşi kaçarken yanında pek çok kişi ile birlikte gittiğinden ve onların tekrar saldırıya geçmesinden korkan Kasyapa bu kaleyi ve sarayı yaptırıyor.

Gerçekten bir müddet sonra küçük kardeş ordusu ile geliyor ve iki ordu kale dışında meydan muharebesine tutuşuyor. Filin üstündeki kralın önüne bir bataklık geliyor, kral bataklığa düşmemek için manevra yapıp geri dönünce ordusu korktu kaçıyor diye algılıyor ve ordu dağılmaya başlıyor. Sonuçta kral kendi bıçağı ile boğazını keserek intihar ediyor.

Müzenin küçük bir etnografık bölümü de vardı. Burada eski evler, köyler, eşyalar, yaşam şekilleri hakkında bilgi verilmekte. Yazımın son kısmında hala daha kullanılan evlerin yapımı hakkında bilgi vereceğim.

Haydi birlikte gezmeye başlayalım;

Sigiriya kalesi veya kayası her taraftan görülebilen, dümdüz bir arazinin ortasında, kırmızı rengin hakim olduğu çarpıcı bir manzaraya sahip.

20_640x480

            Bölgeye giriş yaptıktan sonra Sigirya kalesine doğru yaklaşık 1 km kadar yürüdüğünüz bir alan mevcut. Burada havuzlar, kanallar, savunma duvarları varmış fakat bunların hepsi yıkılmış ve sadece temel taşları kalmış. Bir kısmı restore edilerek havuzlar ortaya çıkarılmış fakat hala üstü toprakla kapalı ve gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen bölümler mevcut.

3_640x480

4_640x480

2_640x480

9_640x480

            Bölgenin yakınında bir göl bulunmakta ve kanallara bu gölden su gelmesi sağlanıyor. Restorasyon sırasında o dönemde kullanılan su sistemi çözümlenerek çalıştırılmış ve bu şekilde kanallara su doldurulmakta.

Girişte 3’ lü kapı bulunmakta; ortadaki kapıyı kral kullanıyormuş, diğerleri ise halk ve askerler için açılmış. Bunlar o zaman 4-5 metre yüksekliğinde duvarlara sahipmiş.

6_640x480

            Yol üzerinde dümdüz bir kayadan oluşturulan kabul bölgesi de bulunmakta ayrıca kralın dinlenmesi için oluşturulan bazı bölümler de bulunmaktadır.

200 metre yüksekliğindeki doğal kayanın alt tarafında eskiden bir Budist tapınak varmış. Kral buraya saray yapmaya karar vermiş ve saray inşası başlamış. Taşlar kesilip basamaklar yapılarak yukarı doğru tırmanan bir yol oluşturmuşlar. Kaya üstüne doğal taşları yonta yonta elle yapıldığından basamakların kimi kısa kimi uzun bir standart yok.

7_640x480

8_360x480

Bu merdivenlerde biraz soluklanabileceğiniz, oturmaya müsait yerlerin olduğu bir bölüme ulaşılıyor Tekrar merdivenlerle kısa bir tırmanış gerçekleştirip 1. Manzara terasına ulaşıyorsunuz.

10_640x480

            Bu teras sonrası demir merdivenler kullanmak gerekiyor çünkü orijinal merdivenler yıkılmış. Bu demir merdivenlerle çok ilginç bir bölüme ulaşıyorsunuz. Burada kralın cariyelerinin resimleri var. Kralın yaklaşık beş yüz cariyesi varmış ve sarayın bu bölümüne cariyelerinin resimlerini yaptırmış. Kayanın batı yüzünde olan bu resimler yaklaşık 140 metre uzunluğunda bir alanı kaplamakta olup cariyelerin üst kısımları çıplak resmedilmiştir. Günümüze 21 resim ulaşmıştır. Bu resimler kök boyalarla yapılmış. Yukarı doğru çıkarken bir de ayna duvar denilen bölümden geçiliyor. Aslında burada duvar üzerine çeşitli yağlar veya karışımlar sürerek bu görünümü elde etmişler. Fotoğraf çekmek yasak olduğundan aldığım kartpostalları paylaşıyorum.

11_360x480

18_640x462

 

17_640x465

15_640x480

16_640x480

Merdivenlerle çıkış tamamlandığında 2. Manzara terasına ulaşılıyor. Burası da çok ilginç bir bölüm çünkü aslan pençeler var. Taşlar oyularak aslan pençeleri yapılmış ama ilginç olanı bu pençelerin çok büyük olması (yaklaşık bir araba büyüklüğünde). (Kayanın kuzey tarafında) Bu pençelerin arasında kısa bir taş merdiven, ondan sonra ise görüntüsü insanı ürküten ve dik olarak tırmanmayı gerektiren yine demir merdivenler var ve en tepe noktaya çıkılıyor. İtiraf etmek gerekir ki bu merdivenler bizi biraz korkuttuğundan tırmanışı burada sonlandırıp daha yukarı çıkmadık. En üstte sarayın sadece temelleri kalmış fakat havuz kayaya oyularak yaptırıldığından o görülebilmekte ayrıca bir de kralın taşlara oydurarak yaptırdığı bir taht var ve görülebiliyor. Ancak arkadaşların anlattığına göre manzara müthişmiş.

12_640x480

 

13_360x480

14_360x480

(Rehberimiz eski orijinal görüntüsünün böyle olduğunu söyledi.)                                                                                           Kral kardeşine yenilip intihar edince yerine geçen kardeşi eskiden tapınak olan sarayı tekrar Budist rahiplere iade etmiş.

            Yazımın sonunda müzede gördüğüm evlerin yapım şeklinden bahsedeceğimi yazmıştım; hala daha kullanılmakta olan teknik ile; ahşapları diziyor ve bunları bağlıyorlar. Palmiye yapraklarını birbirine kenetleyerek örüyorlar ve üst üste konulduğunda altına yağmuru geçirmiyor. Ahşapların üstünü keten bezlerle örtüyor ve üzerini çamurla kaplıyorlar bu çamur kuruduktan sonra duvar gibi, paravan gibi oluyor. Hala bu tip evlerde yaşayan insanlar var

21_640x441

22_360x480

Ayrıca çeşitli hayvanlar için kurulan tuzaklar ve onları yakalama şekilleri hakkında da bilgi verildi.5_622x480

23_640x370

Üstteki resim de Sri Lanka denice hep karşınıza çıkan ama artık uygulanmayıp kartpostallarda kalan sırık üstünde balık avlama yöntemi. Zamanımızda sadece fotoğrafçılara poz verme amacıyla uygulanıyor.