SİVAS-1 EMEL FIRATLI

 

SİVAS -1  EMEL FIRATLI

Hafta sonunu değerlendirmek için güzel bir seçenek olan Sivas, Selçuklulardan kalan şaheserleriyle, Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı önemli bir yer olması sebebiyle ve özellikle de Unesco Dünya Miras listesine girmeyi gerçekten hak etmiş olan muhteşem Divriği Ulu Camisi ile sizi hem çok şaşırtacak ve etkileyecek hem de dolu dolu bir hafta sonu geçirmenizi sağlayacak güzel bir şehir. Tabii olmazsa olmaz Divriği Ulu Camiyi de bu geziye kattığınızda en az bir gece konaklama da kaçınılmaz olacaktır.

Biz erken saatlerde Ankara’dan çıkarak 433 km. olan mesafeyi,  iki  çay-kahve ve yemek molası vererek yaklaşık 7 saatte tamamlayarak Sivas’a vardık ve otelimize giriş yaptık. Her zaman olduğu gibi, şehir merkezinde yer alan bir otelden yana seçimimizi kullanmıştık. Otele giriş işlemlerini tamamlayıp çantalarımızı da odaya bıraktıktan sonra hemen şehri keşfetmeye başladık.

Geçmişinde; Medlerin, Lidyalıların, Perslerin, Roma İmparatorluğunun da izlerini bıraktığı yörede Danişmentli Beyliği, Selçuklular, Moğollar ve Osmanlı İmparatorluğu da hüküm sürmüştür. Önemli tarihi eserler, Selçukluların ve Osmanlıların imzasını taşımaktadır.

Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı, çok önemli kararların alındığı ve bir süre sevgili atamızı misafir eden şehir, bunun haklı gururunu taşımaktadır. Aynı zamanda Sivas; Anadolu Selçuklularını daha iyi tanımanızı sağlayacak, onların ilim ve kültüre verdiği değeri daha iyi anlayacak, bir kilim dokurcasına işledikleri taşlar ile damgalarını vurdukları anıtları gezerken onlarla gurur duyacaksınız.

İç Anadolu’nun doğusunda yer alan ve yüzölçümü açısından ülkemizin 2. Büyük şehri olan Sivas’ın tarihi önem arz eden eserlerinin neredeyse tamamı merkezde ve yürüme mesafesindedir. Daha önceden telefonumuza indirdiğimiz ve çevrim dışı çalışan şehir haritası uygulaması ile listemizin ilk sırasında yer alan Çifte Minare ile turumuza başladık.

ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE (CÜVEYNİ DAR-ÜL HADİS )

SİVAS-1_640x480

Sivas’ın simgesi olarak kabul edilen ve geçmişinde “ Darü’l Hadis” ( Hadis ilminin okutulduğu medrese) olarak anılmış olan Çifte Minareli Medrese, Şifaiye Medresesi ile karşılıklı konumda bulunmaktadır. Fotoğraftan da anlaşılacağı üzere, bu yapının sadece doğuya bakan ön cephesi ayakta kalabilmiş, diğer bölümler tamamen yıkılmıştır. Yıkılan bölümlerin sadece temel izleri görülebilmektedir.

SİVAS-2_640x480

Aslında zamanında;  iki katlı, dört eyvanı ve avlusu olan bir yapıymış. Taç kapısında yer alan kitabesinden zamanımıza aktarıldığı üzere; İlhanlılar zamanında ve İlhanlı Veziri Şemseddin Muhammed Cüveyni tarafından 1271 yılında yaptırılmıştır. İlerleyen dönemlerde çok zarar gören ve yıkılan medresenin ayakta kalmaya direnen bu cephesinin zarar görmemesi için destek ve restorasyon çalışmaları yapılmıştır.

SİVAS-3_640x480

SİVAS-5_640x480

SİVAS-6_640x480

SİVAS-7_640x480

SİVAS-8_480x480

Şehrin simgesi olan minareler ve bu minarelerin arasında yer alan taç kapısı, muhteşem süslemelere sahiptir. Tuğla ve çiniler kullanılarak ve geometrik desenlerle hayat verilen eser; Selçuklu mimarisinin bütün güzel özelliklerini yansıtmaktadır. Bu arada hemen belirtmeliyim ki; Medresenin Taç kapısı “Anadolu’daki en yüksek taç kapısı” unvanına sahiptir. Cephesinde, kufi tarzda yazının kullanıldığı Kuran’dan ayetler yer almaktadır.

SİVAS-4_480x480

ŞİFAİYE MEDRESESİ ( SİVAS DARÜŞŞİFASI );

Daha önce de bahsettiğim gibi Çifte Minareli Medresenin karşısında konumlanmaktadır ve arada çok dar bir yol bulunmaktadır. Hatta bu darlık her ikisinin de cepheden fotoğrafının çekilmesini engellemektedir. Selçuklular zamanında hastane olarak yapılan medrese, 1217 yılına tarihlenmektedir ve yapımını zamanın Selçuklu Sultanı 1. İzzettin Keykavus emretmiştir ancak mimarı hakkında bir bilgimiz yoktur. Günümüze kadar ulaşmayı başarabilen en eski hastane unvanı da Şifaiye Medresesine aittir. Osmanlılar zamanında da Medrese olarak hizmet vermeye devam etmiştir.

SİVAS-9_640x480

SİVAS-11_640x480

SİVAS-12_640x480

Selçuklu döneminin en büyük hastanesi olan kompleks, 3400 metre karelik alana yayılmakta ve günümüzde hediyelik eşya dükkanlarına, çay bahçelerine ev sahipliği yapmaktadır. ( Hemen belirtmek gerekir ki Anadolu’nun da en büyük şifahanesidir.)

SİVAS-10_640x480

Dört eyvana sahip yapının revaklı avlusunda 30 oda bulunmaktadır. Yapımında ağırlıklı olarak taş ve tuğla kullanılan yapının taş işçiliği ve kabartma süslemeleri dikkat çekicidir. Geometrik desenlerden ve yıldızlardan faydalanılan yapıda; aslan, kuş ve çift başlı kartal figürlerine de yer verilmiştir. Şifahanenin ana giriş kapısının sağında ve solunda yer alan aslan ve boğa kabartmaları ile kadın ve erkek başı figürleri onun ayırt edici özellikleri arasındadır.

SİVAS-13_640x480

SİVAS-14_640x480

Yapının özellikle taç kapısına ve pencere bordürlerine ayrı önem verilmiş, buralarda süslemeler daha yoğun olarak kullanılmıştır. Daha önce de belirttiğim gibi dört eyvanı bulunan Medresenin güney eyvanı, 1. İzzettin Keykavus’un ölümünden sonra onun isteği ile türbesi haline gelmiştir.1220 yılında veremden vefat eden sultan buraya gömülmeyi vasiyet etmiş ve burası türbe haline getirilmiştir. Sadece İzzettin Keykavus değil, beraberinde 13 mezar  daha bulunmaktadır. Medresenin en dikkat çekici bölümü olup mavi, firuze renkli çini süslemeleri çok güzeldir. Yapı dikdörtgen planlı olup üst kısmı içerden kubbeli, dışardan külah tarzındadır.

SİVAS-15_640x480

Osmanlılar zamanında ferman ile Medreseye dönüştürülmüş ve 1916 yılına kadar da eğitime devam edilmiştir.

BURUCİYE MEDRESESİ;

SİVAS-16_640x480

Anadolu Selçuklularının muhteşem eserlerinden biri de hiç şüphesiz ki Buruciye Medresesidir. Selçuklu Sultanı 3. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında  (  1271 yılında) Selçuklu veziri Hitabetullah Burucerdioğlu Muzaffer Bey tarafından yaptırılmıştır. Medresenin giriş kapısının solunda bulunan türbe de kendisine aittir ve çinilerle süslenmiştir. Türbede aynı zamanda çocuklarının mezarları da yer almaktadır. Mimarı hakkında bir bilgiye sahip olmadığımız Medresede, zamanında fizik, kimya, astronomi gibi  çeşitli dallarda  eğitim verilmiştir.

SİVAS-17_640x480

SİVAS-18_640x480

Selçuklu taş işçiliğinin güzel örneklerinden biri olan yapı; dikdörtgen planlı, dört eyvanlı ve revaklı avlulu olarak dizayn edilmiş olup oldukça sadedir. Avlu bölümünde 10 adet oda yer almaktadır. Giriş bölümü batı yönünde olup burayı süsleyen taç kapı, geometrik desenlerle adeta nakış gibi işlenmiştir. Geometrik desenlerin yanı sıra, bitki desenleri,  rumi ve yıldız süslemelerine yer verilmiştir.

SİVAS-19_640x480

SİVAS-20_480x480

Simetrisinin düzgünlüğü ve taş işçiliğinin mükemmelliği nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. Günümüzde kafe olarak hizmet veren tarihi yapı, 1966 yılında onarım görmüştür.

KALE HAMAMI;

SİVAS-21_640x480

Tabelada yer alan bilgilere göre; yapımı, kullanım yılları ve yıkılması hakkında çok ayrıntılı bilgilere sahip değiliz. Hamama ait temel kalıntıları da; 1961-1963 yılları arasında 1. İzzettin Keykavus Darüşşifasının etrafındaki hafriyatın alınması sırasında ortaya çıkarılmış ve hamama ait eldeki temel duvarları, 2010 yılında onarılmıştır.

SİVAS-22_640x480

SİVAS-23_640x480

KALE CAMİİ;

SİVAS-24_640x480

Osmanlı dönemi Camisi olan Kale Camii, 1580 yılında Mahmut Paşa tarafından yaptırılmıştır. ( Padişah 3. Murad  zamanı ) Kesme taştan yapılan Caminin minaresinde tuğla kullanılmıştır. Doğusunda bulunan hamam ile birlikte, külliyenin bir parçası olarak inşa edilmiştir.

SİVAS-25_640x480

SİVAS-26_640x480

Bu camide “sadaka taşı” ve “yitik taşı oyuğu” dikkat çekmekte, Osmanlı dönemindeki önemli ve güzel adetlere işaret etmektedir.

SİVAS-27_640x480

Sadaka taşı; Osmanlı döneminde durumu iyi olup yardım yapmak isteyen kişiler,  bu sadaka taşına sadakasını bırakır, yardıma muhtaç kişiler de buradan ihtiyaçları kadar sadakayı alırlarmış. Böylece ne veren ne de alan birbirini görmez, dolayısıyla incinme olmazmış.

SİVAS-28_640x480

Yitik taşı; yine Osmanlı dönemi geleneklerinden olduğu üzere, herhangi bir kimse bulduğu eşyayı bu yitik taşına koyar, bir kaybı olan kişi de ilk önce bu taşın içine bakarmış.

SİVAS-29_640x480

SİVAS ATATÜRK VE KONGRE MÜZESİ;

1892 yılında, Sivas valisi Mehmet Memduh Bey tarafından lise ( Sivas İdadisi )  ) olarak yaptırılan bina, Milli Mücadele yıllarında çok önemli olaylara tanıklık etmiş ve Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı yer olarak tarihe geçmiştir. ( 4 Eylül Sivas Kongresi ) Ayrıca, 2 Eylül-18 Aralık 1919 tarihleri arasında sevgili Atamız burada kalmış, Milli Mücadelemizi buradan yürütmüştür.

SİVAS-30_640x480

SİVAS-31_480x480

SİVAS-32_480x480

SİVAS-34_480x480

1984 yılında Kültür Bakanlığına devredilen bina, 1990 tarihinden sonra da Müze olarak hizmet vermeye başlamıştır.3 katlı binanın üst katında; tarihi kongre salonu ve Atamızın çalışma ve dinlenme odası o zamanki haliyle muhafaza edilmektedir. O döneme ait belgeler, silahlar, haberleşme araçları vs. sergilenmektedir. Milli mücadele dönemi kronolojik olarak resimlerle, canlandırmalar ile ve eldeki belgeler ile anlatılmıştır.

SİVAS-39_640x480

SİVAS-36_480x480

SİVAS-35_480x480

SİVAS-38_640x480

SİVAS-40_480x480

SİVAS-41_640x480

Müzede ayrıca etnografik eserlere de yer verilmiş, Türk kültürünü yansıtan işlemeler, kıyafetler, takılar, kilimler, günlük hayatta kullanılan eşyalar sergilenmektedir.

SİVAS-37_480x480

SİVAS-42_480x480

SİVAS KALESİ;

SİVAS-43_640x480

Her ne kadar Sivas Kalesi diye başlık atsam da, şehirde Sivas Kalesi diye tabelalar yer alıyorsa da aslında şehrin yüksek yerinde konumlanan ve yapım tarihi tam olarak bilinmeyen kaleden günümüze pek bir şey ulaşmamış. Şimdi burada bir çay bahçesi ve güzel bir park bulunuyor. Ancak şehri yukarıdan keyifle seyredebileceğiniz ve yorgunluk kahvesi içebileceğiniz güzel bir

SİVAS-44_640x480

SİVAS-45_640x480

SİVAS-47_640x480

SİVAS-46_640x480

mekân. Etrafında yoğun bir çalışma var ve hedeflenen proje kapsamında ( Kale Projesi) kale bölgesi, Sivas kültürüne hizmet edecek şekilde yeniden yapılanma ve canlandırma amaçlanıyor.

GÖK MEDRESE ( SAHİBİYE MEDRESESİ )

SİVAS-49_640x480

Anadolu Selçuklu Devletinden kalan en güzel eserlerden biri olan Medrese, 3.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında, 1271 yılında Vezir Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından yaptırılmıştır. ( Mimarı; Kaluytan ) 1926 yılında müzeye dönüştürülen eser, dikdörtgen planlı, avlulu, dört eyvanlı ve iki katlı tarzdadır.

SİVAS-48_640x480

SİVAS-50_640x480

SİVAS-51_640x480

Kesme kalker taş kullanılan Medresenin minarelerinde tuğla ve çini, taç kapısında ise mermer tercih edilmiştir. Özellikle taç kapısında kullanılan mermer oyularak adeta oya gibi işlenmiştir ve gerçek bir sanat eseridir. Kapının süslemesinde; çeşitli hayvan başı kabartmaları, hayat ağacı, kartal motifleri, yıldız, bitki motifleri ve geometrik desenlerden faydalanılmıştır.

SİVAS-52_480x480

SİVAS-53_480x480

Tuğla ve çininin hem renk hem de desen olarak ahenkli kullanımı ile inşa edilen 25 metre uzunluğundaki minareler, taç kapının güzelliğini adeta vurgulamaktadır. Evliya Çelebi “ bir benzeri daha yapılamaz” demiştir ki gerçekten haklıdır.