STATÜSÜ BEŞ BENZEMEZ BİR DEVLETÇİK; TRANSDİNYESTER-ÜNSAL AKTAŞ
STATÜSÜ BEŞ BENZEMEZ BİR DEVLETÇİK; TRANSDİNYESTER – ÜNSAL AKTAŞ
Başkenti Tiraspol olan bu nehir ve sınır devleti aslında Moldova’nın doğal bir parçası. Nüfusunun yarısından biraz fazlası Rus olan ülkeyi sadece kendileri de fiilen oluşturulan Abhazya ve Güney Osetya tanımış. Orak çekiçli bayrağı, parası (Rus Rublesinden farklı) ( ayrıca buraya özgü plastik paralar da çok ilginç ), Merkez Bankası, pasaport
incelemesi, meclisi, diğer organları ve bilhassa seçme askerlerle oluşan zorunlu bir meşruiyet. Ülkeye; Kişinev’den yaklaşık 100 km mesafede, düzgün bir yoldan gidiyorsunuz. Nüfus olarak 300 ila 500.000 arası telaffuz ediliyor.
Önümüzde 10-15 yıl içinde küresel gelişmeler ve bilhassa bölgesel satrançta Rusya Federasyonu’nun önemli bir hamlesi olarak ülke şimdilik sakin ve askıda. Stratejik özelliğini Dinyester Nehri boyunca uzanan ve denize çıkamayan Moldova’yı Ukrayna ve Romanya’dan ayıran suni ve özel oluşturulmuş bir hançer konumunda sanki (!) Tek taraflı referandum sonucu Moldova’dan ayrılmışlar. Ayrılık gerekçesi; 1984 yılında Moldova Parlamentosunun Kirilden Latin alfabesine geçmesi.
Ülke her şeye rağmen çok temiz ve huzurlu. Tiraspol aslında Moldova’nın ikinci büyük kentidir. Giriş kapısında alınan evrakın azami geçerlilik süresi 12 saat. Ancak ek süre talebi ve bilgilendirme halinde fazlası da mümkün. Girişteki üç aşamalı incelemeyi gözeterek ya yerel bir rehber desteği ya da Rusçaya hâkim olmak gerekiyor.
Başkent Tiraspol’de tarihi binasında yönetime devam eden dünyaca meşhur Kvint Konyak Fabrikası mutlaka görülmeli. Bina girişinde, İngilizce bilen sevimli rehberler yaklaşık 40 dakikalık tur boyunca sabırla sizi
bilgilendiriyorlar. 1897’de kurulan konyak fabrikasında bir de özel müze var. Gezi sırasında ilginç olanı İsrail’in
kendisine tahsis ettiği özel imalat bölümü. Bu arada satış standını pas geçmek tabii ki imkansız.
Acıkanlar için en ideal seçeneği şehrin merkezi yerinde bulunan “Mafya Restorant” teşkil ediyor. Ülkenin kendine
özgü birası da mutlaka tadılmalı. Kentin girişindeki Osmanlı mirası tarihi Bender Kalesi önemine binaen ayrı bir yazı konusu olmayı hak ediyor(bakınız Emel FIRATLI, Bender Kalesi yazısı).
Kenti ortalayan Dinyester Nehri’nin kıyısındaki plajlar fevkalade ilginç olup mevsim itibariyle doluydu. Kent
girişindeki mavi renkli tarihi kilise simgesel olup mutlaka görülmelidir. Geniş yolların ve parkların yeşille buluştuğu,
trafiğin sakinliği dikkat çekici. Keza az sayıda insan görmek de bihayli şaşırtıcı. Kentin en işlek yeri; 25 Ekim Caddesi ile Lenin Caddesidir. Eski SSCB’ye özgü anıtlar arasında eksik olmayan ve 2.Dünya Savaşı zaferini
simgeleyen 1992 yılı yapımı ateş yanan anıt burada da yerini almış. Pek çok ülkede kaldırılan Lenin heykelleri, bu
minik ülkede hala revaçta. Kentin ana caddesine bitişik meydanda bulunan tarihi Sovyet tankı da görülmeli. Ülkenin
her yerinde “Sheriff” ismine rastlayacaksınız. Futbol takımı, spor tesisi, süpermarketler zinciri vb.
Eski Besarabya/Bucak (Boğdan)’ın esmer topraklarının bereketini taşıyan ovalarda tarım ve ziraat yapılmakta. Ülkede dolar kuru sabit ve her türlü dövizi çok rahatlıkla bozdurabiliyorsunuz. Fakat bu paranın ülke dışında hiçbir geçerliliği olmadığı gibi artan paranız olursa dövize dönüştürmekte zorluk yaşayabilirsiniz. Bu arada ülkede kredi kartı kullanamıyorsunuz. Sadece kendilerine ait kredi kartı geçerli.
( Suvorov Anıtından kareler )
(Wollant Parkından kareler ) Sürdürülen bu sakin yaşam aslında geleceğin endişelerini de bünyesinde saklıyor. Son zamanlarda Rusya Federasyonu’na yönelen göçlere rağmen olası bir Plebisçitte durum Rusya lehine gelişecek yeni bir devleti işaret ediyor