ALMATI ( ALMA ATA ) ( ALMATY ) ( KAZAKİSTAN ) GEZGİN YÜZLER
ALMATI ( ALMA ATA ) ( ALMATY ) ( KAZAKİSTAN ) – GEZGİN YÜZLER GRUBU
Bugün sizlere Türk Dünyasının yükselen güçlerinden biri olan Kazakistan’dan ve onun eski başkenti Alma Ata’dan bahsetmek istiyoruz. 2.717.300 km. karelik çok geniş bir alana yayılan ve dünyanın 9. Büyüklüğündeki ülke unvanına sahip Kazakistan ın kuzeyinde Rusya, doğuda Çin, batısında Hazar Denizi ile Türkmenistan’ın küçük bir parçası,
güneyinde ise Özbekistan ve Kırgızistan bulunmaktadır. Kazakistan ve Kırgızistan arasındaki sınır, dünyanın en uzun kara sınırıdır. Topraklarının % 65-70 i çöldür ve bu yüzden de geçmişte olduğu gibi şimdi de su büyük problem oluşturmaktadır. Ancak, toprak altı zengin olup, ham madde boldur.
Kazakistan’ın tarihi çok eskilere dayanmakta olup, taş ve maden çağına ait pek çok bulgu vardır. Daha sonrasında İskit-Saka kültürü ve kabilelerini görmekteyiz. ( Kazakistan’ın bağımsızlık meydanını süsleyen anıtta, bir Saka prensi ve savaşçısı olan “altın elbiseli adam” figürü yer almaktadır. Geçmiş buraya bağlanmakta ve ülkenin bağımsızlığını, mirasını, gücünü simgeleyen sembollerinden biri olmaktadır.) Saka dönemi sonrası pek çok Türk Devletinin rol aldığı dönem, arkasından Cengiz Han ile birlikte Moğol hakimiyetini görüyoruz. Emir Timur dan sonra kuzeyden gelen Kazak kabilelerinin, Kazakların alt yapısını oluşturduklarını ve akabinde de Kazak Hanlığını görüyoruz. Tarihin bundan sonrası, bu coğrafyadaki diğer ülkeler gibi gelişerek, Çarlık Dönemi, Bolşevikler dönemi yaşanıyor ve en sonunda 16 Aralık 1991 de gelen bağımsızlık ile yeni başlangıçlar yapılıyor.
Bağımsızlık sonrası başa gelen Nursultan Nazarbayev, 2019 yılına kadar başkanlığını sürdürerek aynı partiden Tokayev’e görevini devretmiştir. 1998 yılına kadar başkent olan Alma Ata ise bu ünvanını eski adıyla Astana yeni adı ile Nursultan a devretmiştir. Nursultan, eski Cumhurbaşkanı Nazarbayev in çabaları ile Avrupa ve Japonya’dan getirtilen ünlü mimar ve mühendisler sayesinde sıfırdan kurulmuş bir şehirdir. Bu yönü ile farklı olabilir ama eski başkentin kendine has bir yapısı, atmosferi, ruhu vardır. Tarihi İpek yolu üzerinde yer alan şehir, aynı zamanda kültürün ve ticaretin de merkezidir. Bu yüzden de sürekli büyüme ve gelişme eğilimindedir.
Altı bölgeden oluşan Alma Ata’da da Nazarbayev’in katkılarıyla yapılan, içinde heykelinin de olduğu ve adıyla anılan büyük bir park, yine onun adıyla anılan bir üniversite ve yol bulunmaktadır. Hadi başlayalım bu güzel kentin tanıtımına;
Şehrin ismi, sahip olduğu yüzlerce çeşit elmadan ve elmanın ana vatanı olmasından gelmektedir. Sadece elma değil lale çeşitleri açısından da çok zengindir. Bahçe, park, yeşil alan açısından epey şanslı olan kent, Kuzey Tanrı Dağlarının ( Tien Shan ) parçası olan Zailisky Alatau eteklerinde konumlanmıştır. Her zaman karlarla kaplı bu dağlar şehre ayrı bir güzellik katmaktadır.
Biz şehir turumuza Bağımsızlık Meydanından başladık. 16 Aralık 1991 yılında gelen bağımsızlık anısına yapılan bu alanda, resmi törenler ve gösteriler de yapılıyor. 1980 yılında açılan meydanın en dikkat çekici parçası, Bağımsızlık anıtıdır. 28 metre yüksekliğindeki sütunun üstünde daha önce de bahsettiğimiz gibi halkın kutsal kabul ettiği Kar
leoparı üstünde yer alan “Altın Adam Heykeli” bulunmaktadır. Alma Ata yakınlarında yer alan Esik Kurganında bir Saka Prensine ait olduğu düşünülen, altın elbisesi içinde bir savaşçı bulunmuştur. ( 1970 yılında) Kazakistan ın
gücünün ve zengin tarihinin simgesi kabul edilmiştir. Orijinalı Kazak Merkez Bankasında olup kopyası ilk önce Alma Ata Müzesinde sergilenirken, başkent Astana’ya ( yeni adı; Nursultan ) taşınınca o da Astana Müzesinde sergilenmeye başlamıştır. Alma Ata bağımsızlık meydanında olduğu gibi Cumhurbaşkanlığı forsunda ve beş binlik banknotlarında da yer almıştır. İlerleyen tarihlerde birkaç “altın elbiseli adam” daha bulunmuştur.
Meydanda bulunan kız ve erkek çocuk heykelleri, Kazakistan’ın geleceğini ve umudunu sembolize ederken, anne ve
baba figürü de onlara yol gösterici olarak eski kuşağı temsil etmektedir. Anıtın dibinde bronzdan yapılmış açık duran bir kitap yer almaktadır. Sayfaların ilkinde eski Türk yazısı ile “kendi doğru yolunu seç ve mutluluğu yaşa”
yazmakta, diğer sayfayı ise Nursultan Nazarbayev’in el izi süslemektedir. Elin küçük oluşu hemen dikkatimizi çekmişti.
Arka planda çok eski çağlardan başlayarak bir nevi Kazakistan tarihi özetlenmiş ve sergilenmiştir. Sakalara, Türk dünyasına, Kazak Hanlığına, Rus İmparatorluğu ve Sovyet dönemine ait figürler yer almış en son da Nursultan Nazarbayev ile sonlandırılmış.
Meydanın karşısında yer alan bina, eskiden Cumhurbaşkanlığı şimdi ise Belediye Binası olarak hizmet vermektedir. Diğer Tarafta 7 katlı olanlar devlet idari binaları, 16 katlı olanlar ise konutlardır. Bu alanı çevreleyen binalardan biri de Devlet Müzesidir.
Şehirde metro bulunmaktadır. Sovyetler zamanında başlayıp Nursultan Nazarbayev döneminde bitirilmiş. Ancak çok para harcandığı için henüz kendisini finanse edememiş. Burada hepimizi çok şaşırtan ama aynı zamanda hoşuna giden bir uygulama var. Kadın, kız, öğrenci, yaşlı hemen herkes otostop yapıyor, arabası olanlar da el kaldıranları alarak yola devam ediyorlar. Demek ki güvenlik ve toplum kuralları gayet güzel işliyor.
Daha sonraki durağımız; Panfilov Asker Parkı oldu. Puşkin Parkı, Asker Parkı veya Katedral Parkı olarak da bilinen bu güzel mekan, Kızıl Orduda 316. Tüfek bölümünün komutanı olan Panfilov ve onun askerlerine özellikle de 28 askere adanmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Moskova savunmasında yer almaları ve gösterdikleri kahramanlık
adına bu anıt yapılmıştır. 18 hektarlık bir alanı kaplayan parkın girişinde bu 28 askerin arasında bulunan ve büyük başarılar gösteren Bauyrzhan Momyshuly nin heykeli bulunmaktadır. Kendisinin askerliğinin yanı sıra savaş üzerine birkaç kitabı da bulunmaktaymış. Bu parkın yerinde daha önce bir mezarlık bulunmaktaymış, yaşanan bir sel felaketi sonrası mezarlığın zarar görmesi üzerine alan parka çevrilmiştir.
Anıtta askerlerin adeta göğüsleriyle Moskova’yı savunmaları simgelenmiştir. Açılış tarihi 1975 olup sağında ve solunda çok genç yaşta ölen askerlerin adlarına yer verilmiştir. Büyük heykelin alt kısmında, komutan Vasily Klochkov’un “Rusya çok büyük, Moskova geride kaldı ama geri dönüş yok” mealindeki sözüne yer verilmiştir.
Anıtın ön kısmında, İkinci Dünya Savaşında ölenler anısına “sönmez ateş” bulunmaktadır. Bu parktaki ağaçların dikim tarihi çok daha eskilere, 1870 yıllarına dayanmaktadır, park da şehrin en eski parkıdır.
Bu parkta çok dikkat çeken bir de kilise bulunmaktadır. 1904-1907 yılları arasında hiç çivi kullanılmadan oluşturulan bu Zenkov Rus Ortodoks Katedrali aynı zamanda ahşaptan yapıldığı için de kendi türü arasında
dünyanın sayılı eserleri arasında kabul edilir. 1910 yılına denk gelen depremde şehir büyük zarar görürken, Katedral ayakta kalmayı başarmıştır. Sovyet döneminde, yıkılmasından korumak amacıyla müzeye çevrilmiş ve 1995 yılına kadar da bu şekilde hizmet vermiştir. Daha sonra tekrar asli vazifesini ifa etmeye başlamıştır.
Parkın bir bölümünde de dünyanın pek çok yerinden gelen devlet adamlarının diktiği ağaçlar ve önünde granitten adlarının yazıldığı bir alan bulunmaktadır.
Daha sonraki durağımız Alma Ata’nın dünyaca ünlü spor kompleksi olan Medeo idi. Aslında burası güzel ve derin bir vadi, geçmişte Tanrı Dağlarından gelen büyük bir sel felaketi yaşandıktan sonra Medeo Barajı yapılmış. Altı
milyon metreküp su tutma kapasitesine sahip olan baraja Tanrı Dağlarının devamı olan Trans-ili Alatau dağları ve yemyeşil bitki örtüsü ayrı bir güzellik katmaktadır. Barajın üst kısımlarını gezerken aşağıda paylaştığımız gibi enfes manzaralara şahit olacaksınız.
Medeo, deniz seviyesinden, 1691 metre yüksekliktedir ve Issık Göl ile aynı düzeyde yer almaktadır. Burada, dünyanın pek çok yerinden gelen trekking grupları farklı zorlukları içeren değişik rotalarda yürüyüşler yapmaktadırlar. Issık Gölde sonlanan ve ilgi çeken rotalar da bulunmaktadır.
1972 yılında açılan bu komplekste, dünyanın en yüksek paten pisti bulunmaktadır ve 10.500 metrekarelik buz yüzeyine sahiptir. 8.500 koltuk kapasitesine sahip olan bu pistte, yazın da konserler ve fuarlar düzenlenmektedir.
2011 Asya Kış Olimpiyatlarına ev sahipliği yapmıştır. Otobüsümüzü park alanında bıraktıktan sonra orada işleyen servis aracı ile tesislerin olduğu bölüme gittik. Burada taksiler de hizmet vermektedir. Yine burada bulunan Chimbulak Kayak Merkezi 2.200 metre yükseklikte yer almaktadır.
Gelelim şimdi yerel halkın da çok ilgi gösterdiği, eğlence ve dinlenme merkezi olan Kok Tobe nin tanıtımına. Aslında burası Alma Ata şehrinin bir dağı olup tepesinde oluşturulan rekreasyon merkezidir. 2006 yılında açılan park, 1100 metre yükseklikte yer almaktadır. Araba ile çıkılabileceği gibi buraya teleferik ile de ulaşabilirsiniz. Biz çıkarken otobüsü, inerken teleferiği tercih ettik.
Pek çok hediyelik eşya dükkanının olduğu bu alanda, ufak birer luna park ve sembolik bir hayvanat bahçesi bulunmaktadır. En ilgi çekici köşelerinden biri 2007 de açılan Beatles rock grubuna ait heykel topluluğu ile televizyon kulesidir. 371.5 metre yüksekliğine sahip olan kuleye ne yazık ki turistlerin çıkması yasaktır.
Son olarak şehrin ve Kazakistan ın en büyüğü olan Merkez Cami’den bahsetmek istiyoruz. (Zhuma Camii) 1999 yılında yapılan ve üç binden fazla kişinin ibadet edebileceği Cami, Puşkin Caddesi üzerinde yer almaktadır. 47 metre
yüksekliğinde minaresi ve 36 metre yüksekliğinde ana kubbesi bulunmaktadır. Kubbe, gerçek altın varakla kaplı olduğundan pırıl pırıl parlamakta ve dikkatleri üzerinde toplamaktadır.
Altta fotoğrafını paylaştığımız tesis, 2017 Üniversite Kış Sporları için yapılan spor kompleksidir. Hokey, voleybol ve basketbol sahaları bulunmaktadır. ( Halyk Arena )
Yazımızı güzel şehirden paylaşacağımız birkaç kare ile bitirmek istiyoruz.