ANKARA SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRAS MÜZESİ – EMEL FIRATLI
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRAS MÜZESİ- EMEL FIRATLI
Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi ni ilk kez Güney Hindistan –Sri Lanka gezisi sırasında rehberimiz sevgili Kansav Arslan’dan duydum.Doğma büyüme bir Ankara’lı olarak bu müzeden haberimin olmamasına hem üzüldüm, hem de kendime kızdım. Mayıs ayı içinde bir Pazar gününü , eşimle birlikte müzelere ayırdık. Anılan müzeye, Satranç Müzesine ve yeniden Rahmi Koç Müzesine gittik. Sizlerle dilim döndüğünce, Somut Olmayan Kültürel Miras ve Satranç Müzesi hakkındaki izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Unesco 2003 yılında Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesini kabul etmiştir. Amaç; toplumların kültürel miraslarının yaşatılması, korunması ve gelecek nesillere aktarılmasıdır. Çok zengin ve köklü bir tarihe sahip olan Türk toplumu, doğal olarak çok zengin bir kültüre de sahiptir. Ancak ne yazık ki, bizi biz yapan pek çok değerlerimiz genç kuşaklar tarafından pek bilinmemektedir.
Bu konuda bizim kuşağın daha şanslı olduğunu düşünmekteyim.Bizzat büyüklerimizden gördüğümüz, yaşadığımız ve uyguladığımız pek çok örf, adet ve geleneklerimiz ,çok hızlı modernleşmenin ve hızlı yaşamın söz konusu olduğu günümüzde yok olmaya , unutulmaya başladı.
Somut olmayan kültürel miras ile kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılan; doğum, kına, nişan, evlilik, sünnet, ölüm gibi olaylardaki geleneksel uygulamalar, çırak-usta ilişkisi ile nesilden nesile aktarılan bazı geleneksel sanat ve meslekler, Türk kültürüne has mutfak ve hekimlik bilgileri, masal, hikaye, destan gibi sözlü ifadeler, karagöz, meddahlık, köy oyunları gibi pek çok kavram anlaşılmaktadır.
Gazi Üniversitesi bu konuda öncülük yaparak çok güzel çalışmalar gerçekleştirmiş ve 23 Eylül 2005 tarihinde Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesini açmıştır. Aynı zamanda bu konuda pek çok faaliyet de gerçekleştirmiştir.
2013 yılında ise Altındağ belediyesi, Hamamönü bölgesinde restore edilmiş bir konağı bu konu için tahsis etmiş ve Ankara Kalkınma Ajansının da maddi desteği ile şimdiki müze açılmıştır. Kurucu başkan Gazi Üniversitesi Türk Halk Bilimi bölüm başkanı ve Unesco Türkiye Milli Komisyonu başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz un, Gazi Üniversitesi Türk Halk Bilimi bölümü öğretim üyeleri ve öğrencilerinin çok değerli katkıları olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkürler.
Tarihi Karacabey Hamamı nın arkasında bulunan müzede, öğrenciler görev yapmaktalar. Müzenin kuruluş amaçları, tarihi, somut olmayan kültürel miras ile ne anlatılmak istendiği gibi konular ve müzenin gezdirilmesi işinde görevli öğrencilerin heyecanı ve pozitif yaklaşımı gelen misafirleri de olumlu etkilemekte. Bizim Müzeyi ziyaret ettiğimiz gün, birkaç kız öğrenci tarafından karşılandık. Bize müzeyi gezdiren , gözlerinin içi gülen ,genç kızın anlatımını da çok beğendik. Ancak sınav dönemi olduğundan ve öğrencilerin ders çalışmaları nedeniyle orada olmamalarından dolayı ; Karagöz oyununun sunumu ve masal anlatımı gibi etkinlikleri maalesef izleyemedik.
İki katlı müzenin giriş katında; bazı kitap, magnet , bebek, oyuncak vs nin satıldığı bir bölüm ile karagöz –hacivat oyunlarının sergilendiği ve tanıtımının yapıldığı bir oda bulunmaktadır.( Biz buradan “Ankara nın somut olmayan kültürel mirası” kitabını aldık) Ayrıca baskı sanatının ve ebru sanatının tanıtıldığı, bizzat yapımının gösterildiği, malzemelerinin sergilendiği bir oda daha bulunmaktadır.
Üst kata çıktığınızda çeşitli eski eşyaların sergilendiği bir ara ve bazı odalar bulunmaktadır. Bu odaklardan biri ; selamlık olup erkeklerin toplandığı ,sohbetlerin edildiği, gelen misafirlerin
ağırlandığı bir bölümdür. Postun serildiği başköşe evin büyüğüne ait olup odanın ortasındaki mangal ilginçti;
mangalın kapağının başında bulunan kuş motifi, eğer kapıya dönük konmuş ise: “mazeretimiz var, eğer mümkün ise ziyaretinizi kısa tutabilir misiniz” anlamına geliyormuş. Eğer kuş içeriye dönük ise “istediğiniz kadar oturabilirsiniz hiçbir mazeretimiz yok” demekmiş. Bu kısımda önemli eşyaların sergilendiği raf ve vitrin de bulunmaktadır.
Mutfak kısmında eskilerin buzdolabı sayılabilecek, tel dolap bulunmakta. Onun en alt gözüne, içinde şekerli su bulunan bir kap yerleştiriliyormuş ki herhangi bir böcek veya haşerat yukarı çıkamasın diye . Mutfakta bir de dönen dolap sistemi vardı ve çok ilginçti; mutfaktan sürahi,tabak,bardak vs. koyup döndürüyorsunuz ve selamlık
kısmından onu alıyorlar. Eski zamanlarda bu dolap gençlerin birbirleri ile haberleşmesi için de kullanılırmış. Mesela bir kız, beğendiği erkeğe hislerini belli etmek için bu dolaba mendil koyarak karşı tarafa mesaj gönderebilirmiş. Karşı taraf da hislerini mendili farklı şekillerde katlayarak gösterirmiş ki “dolap çevirme “deyimi buradan çıkmış.Ayrıca “tekne kazıntısı”,“işlerin tıkırında olması” gibi deyimlerin de nasıl çıktığı anlatıldı. (onları da siz orada dinleyin ).
Ayrıca kadınların toplandığı ve sohbet ettiği oda bulunmakta ve burası aynı zamanda masal odası olarak hizmet vermekte. Bu odada da gelinin ,kayınvalidesine hizmette kusur etmemek için hazırladığı örtülü raf ilginçti.
Gelin odasında eski gelinliklerden birkaç örnek sergilenmekteydi. Gelinin çeyiz sandığı, yatağı, dolap içi banyo ve bebek beşiği de bulunmaktaydı.
Şimdi gelelim Unesco Dünya Somut Olmayan Kültürel Miras listesine girebilen değerlerimize:
1-Mevlevi Sema Töreni
2-Meddahlık
3-Gölge Oyunu( Karagöz-Hacivat)
4-Aşıklık Geleneği
5-Nevruz
6-Geleneksel sohbet toplantıları
7-Alevi-Bektaşi Semahı
8-Kırkpınar Yağlı Güreşleri
9-Tören Keşkeği
10-Mesir Macun Festivali
11-Türk kahvesi kültür ve geleneği
12-Geleneksel çini ustalığı
13-İnce ekmek yapma ve paylaşma kültürü ( lavaş-katırma-jupka-yufka )
Bu listenin çok uzun olması dileklerimle, Kültür Bakanlığı nın bu konuda hazırladığı videoyu paylaşmak isterim.