BOQUERON KRATERİ ( EL SALVADOR ) – GEZGİN YÜZLER
BOQUERON KRATERİ ( EL SALVADOR ) – GEZGİN YÜZLER
San Salvador’un batısında bulunan El Boqueron Ulusal Parkı, çok geniş bir alana yayılmış olup, barındırdığı canlılar, sahip olduğu bitki örtüsü ama özellikle de görsel şölen sunan çiçekleri ile gerçekten çok zevkli bir yürüyüş parkuru. 2008 yılında Ulusal Park ilan edilmiş. Giriş için ufak bir miktar ödeme yapmanız gerekiyor.
Parkın, en ilgi ve turist çeken bölümü; Boqueron Krateri. Aslında burası gerçek bir krater olmayıp çökme sonucu oluşan bir kaldera. Burada çok eski zamanlardan beri bulunan pasif San Salvador Volkanının kraterinin çökmesi
sonucu oluşmuş. Bu şekilde oluşan kraterlere “kaldera” denilmekte. (Gerçek kraterlerin çapı 2 km. den fazla olamamaktaymış.) Bu nedenle de çapı çok büyük olup 5 km. ve dikkat ederseniz paylaştığımız fotoğraflardan da
anlaşılacağı üzere bir kareye bütün oluşumu sığdırmak mümkün olmadı ( Go Pro ile çekmemize rağmen ) O yüzden bu krater ile ilgili ufak bir video paylaşmak isteriz. Yine ilginç olan bu kraterin içinde “El Boqueroncito” yani “küçük ağız” denilen daha ufak bir krater de bulunmakta. Bu ufak krater; 1917 deki patlama sonucu meydana gelmiş. Yüksekliği de yaklaşık 30 metre civarında.
5 km. çapına karşın derinliği de 558 km. El Boqueron’u görebilmek için 1800 metre yüksekliğe tırmanmanız gerekiyor. Hemen hatırlatmamız gerekiyor ki yanınızda bir hırka bulundurmanızda fayda var çünkü yukarısı biraz
serin olabiliyor. Yine belirtmeliyiz ki bu yürüyüş parkuru daha önce söz ettiğimiz gibi zengin bitki örtüsü ve çiçekler nedeniyle çok rahatlıkla aşılabiliyor. Her tarafta göreceğiniz; lilyumlar, ortancalar, begonviller, ebegümeci ve daha adını bilmediğiniz pek çok çiçek sayesinde yürüyüş zevkli ve kolay geçecek. Kartal, geyik, tilki yanında pek çok yaban hayvanına ev sahipliği yapmakta. Özellikle yırtıcı kuşların krater içindeki uçuşları görmeye değer bir manzara oluşturmaktaydı.
Yukarıda krateri gözlemleyebileceğiniz pek çok teras oluşturulmuş bu esnada yerel halkın toplayıp sattığı orman meyvalarının tadına da bakabilirsiniz.
Toprak incelendiğinde volkanik yapıyı rahatlıkla gözlemleyebiliyorsunuz. Hatta yerli rehber krater yakınında bulduğu obsidyen taşını bize ( Emel Fıratlı’ya ) verdi, dikkatlice bakıldığında ve eğer tanıyorsanız bazı kıymetli veya yarı kıymetli taşlara da rastlayabiliyorsunuz.
Krater ziyareti sonrası, hem yorulmuş hem de acıkmıştık. Etrafta yeşil bitki örtüsü içinde kaybolur tarzda dizayn edilen çok hoş restoranlar bulunmakta. Biz de onlardan birine giderek zengin bir menüden oluşan öğle yemeğimizi ve arkasından yorgunluk kahvelerimizi aldık.