BUZLAR ÜLKESİ İZLANDA – GEZGİN YÜZLER ( video + fotoğraflı sunum )

 

BUZLAR ÜLKESİ İZLANDA  ( GEZGİN YÜZLER GRUBU )

İzlanda gezimizin 5. Gününde Djupivogur daki otelimizde aldığımız kahvaltı sonrası saat 8 de yola koyulduk. Hedef Jökulsarlon gölü ve burada buzulların arasında tekne ile yapılacak gezi. Göle doğru seyahatimiz sırasında yol boyunca bize Vatnajökul buzulu eşlik etti çünkü,  bu buzul Avrupa’nın ve tabii ki İzlanda’nın en büyük buzulu olup 8.100 km.2 lik bir alanı kaplamaktadır. Bu da İzlanda’nın % 8 inden fazlasına tekabül etmektedir. Buzulun olduğu bölgede Vatnajökul National Park bulunmaktadır.Haritada görüleceği üzere bu park ve buzul ülkenin aşağı yukarı

güneydoğusuna gelmektedir. Buzulun güneyi boyunca ilerlerken yine buzuldan aşağılara doğru uzanan dillerini gördük. Buzul aşağı doğru kayarak iniyor ve öylece kalıyor ama çok hoş manzaralar oluşturuyor. Vatnajökul bazı yerlerde 1000 metre kadar yüksekliklere de ulaşabiliyor. Bu buzulun altında yanardağ olması da en az kendisi gibi ilginç.

Jökulsarlon  gölü aslında eskiden dalyanmış yani lagünmüş ( Lagün; Deniz Kulağı ) zamanla buzulların getirdiği alüvyonlardan dolayı denizle ilgisi kesilmiş ve şu anda denizden 1,5 km. içerde kalarak bir göl haline gelmiş. Böylece

İzlanda’nın en derin gölü de değişmiş, 248 metre ile bu göl olmuş. Gölün şu anki büyüklüğü 18 km. kare, ancak her sene % 30 oranında büyümeye devam etmektedir. Bunun sebebi de Vatnajökul buzulunun bir kolu olan ve hemen gölün yanında bulunan Breidamerkurjökull’dan kopan İceberg lerdir. Bunların büyüklükleri yaklaşık 30 metre kadar olup gölde yüzmeye başlıyorlar. Tabii biz bunların sadece yaklaşık 5 metrelik kısımlarını görebiliyoruz. Sıcak sayılabilecek göle düştüğü için yavaş yavaş eriyor ve bu arada yenileri düşüyor. Küresel ısınmanın sebep olduğu bu olaylar sonucu da göl büyümeye devam ediyor.

Rezervasyonumuzun yapıldığı saatte oradaydık ve bizi gölün üstünde dolaştıracak kamyon-teknemize, can

yeleklerimizi giyerek yerleştik. Kısa bir süre karada ilerliyor, sonra belirlenmiş bir yoldan göle giriş yapılıyor. Suyun üstüne çıkana kadar ayağa kalkmanıza izin vermiyorlar fakat gölün üstünde ayağa kalkabiliyor, fotoğraf ve video

çekebiliyorsunuz. Bu arada genç İspanyol rehberimiz bize göl ve buzul hakkında bilgiler verdi. Buzulların; renkleri, şekilleri ve su içindeki yansımaları gerçekten tam bir görsel şölendi. Teknedeki turumuz esnasında sürat motoru ile

bize yaklaşan bir görevli büyükçe, tamamen şeffaf bir buz parçası getirdi. Rehber bizden buzun yaşını tahmin etmemizi istedi fakat hiç birimiz bilemedik. Her birimiz çok daha yaşlı zannederken, buz genç ve yaklaşık 1000 yaşımda çıktı. Bu buzu parçalayarak bize de ikram ettiler ve bizler de tadına baktık.

İlginç bir şekilde, buzulların bazıları cam gibi berrak ve kristalimsi iken bazıları masmavi görünümdeydiler. Siyahlı –beyazlı olanlar da vardı, çok kirli bir görüntü arz edenlerde bulunmaktaydı. Eğer masmavi renkte olup ışığı geçirir

şekilde ise bu; içinde hava olduğunun göstergesiymiş. Kirli görünümdeki buzullar ise kopup gelirken ters dönmüş ve buzulların altındaki külle karışmış kısmı içerenler imiş.

Göl her haliyle görsel şölen sunduğu  ve doğal bir film platosu gibi olduğu için pek çok film burada çekilmiş; Die Another Day ( James Bond filmi-2002 ), Batman Begins, Tomb Raider, A View to a Kill (James Bond filmi -1985 ) bunlardan sadece birkaçı ayrıca Game of Thrones dizisinin bazı sahneleri de burada geçiyor. Bu fimlerden birinin çekimi esnasında gölün tamamen donması gerekiyormuş. Aslında göl denizden içerde ama yine de bağlantısı var ve bu yüzden tam olarak donmuyor. Bu bağlantı kesilerek gölün tamamen donması sağlanmış ve film çekimleri tamamlanmış

Tekne gezisi esnasında şansımıza yağmur yağmadı ve gölün tadını rahatça çıkarabildik. Geziyi bitirip, karaya çıktığımızda yağmur hızlandı. Soğuk havanın da etkisiyle ısınmak ve bir şeyler içmek için kafeterya/ hediyelik eşya dükkânı tarzında ayarlanmış binaya gidip içimizi ısıttık. Daha sonra yemek yiyeceğimiz otele doğru yola koyulduk. Gölün hemen yanında tek arabanın geçmesine müsaade edecek büyüklükteki köprüden geçtik. Bu köprünün altındaki nehir yılın belirli döneminde; denizden göle, belirli dönemlerinde ise gölden denize doğru akmaktaymış.

Yemek sonrası kısa bir yolculuk ile buzulun çok daha yakınına giderek fotoğraf molası verdik. Yağmurun da etkisi çakıl ve kayalardan oluşan zemin kaygandı ama yaptığımız kısa yürüyüş sonrası görüntü mükemmeldi.

 

 

Bu gezimizle ilgili bir de kısa video hazırladık,paylaşmak istiyoruz;