ERİCE ( SİCİLYA-İTALYA ) – ERTUĞRUL FIRATLI
ERİCE ( SİCİLYA- İTALYA ) – ERTUĞRUL FIRATLI
Konum olarak Sicilya’nın kuzeybatısında, Trapani şehrinin yanında bulunan Erice tam anlamı ile bir ortaçağ kasabası görünümünde ve sanki orada zaman durmuş gibi. Unesco koruması altına alınmış ve bunu gerçekten hak ediyor. Kendisi ile aynı adı taşıyan dağın tepesinde, aynı Sicilya gibi üçgen bir alana yerleşmiş. Denizden yüksekliği yaklaşık 750 metre olduğu için, Trapani şehri, Cofano Dağı, Egadi takım adaları, Trapani Limanı ve çok geniş bir deniz manzarasını kapsayan büyük bir görüş alanına sahiptir.
Stratejik konumundan dolayı tarih boyunca ilgi görmüş bu yüzden de Fenikeliler, Kartacalılar, Yunanlılar, Romalılar, Araplar ve Normanlar gibi pek çok millete ev sahipliği yapmıştır. Roma İmparatorluğunun yıkılması sonrası burada Araplar boy göstermiş ve izlerini bırakmışlardır. 12. yy da gelen Normanların da pek çok eseri bulunmaktadır.
Başta da belirttiğim gibi dağın tepesinde konumlandığından virajlı dar yollardan döne döne Erice’ye ulaştık. Burası teleferik hattına da sahip, dilerseniz manzaranın keyfine vararak 15 dakikalık bir sürede yukarı çıkabilirsiniz. Otobüsümüzden indikten sonra Şehre girişi “Porta Trapani” olarak adlandırılan tarihi kapıdan gerçekleştirdik. Bu
arada hemen belirtmeliyim ki şehrin toplam 4 kapısı bulunmaktaymış ama bunların içinde, tarihi ve turistik açıdan önem taşıyanı bizim giriş yaptığımız yer. Şehre girer girmez Arnavut kaldırımlı dar sokaklarıyla eski yapılarıyla hemen sizi içine çekmekte. Hediyelik eşya dükkanları da şehri renklendirmektedir.
Porta Trapani kapısından başlayan ve Umberto Meydanına ( Piazza Umberto ) kadar devam eden Corso Vittorio Emanuele, şehrin ana caddesi olup üzerinde pek çok kafe, restoran ve hediyelik eşya dükkânlarına ev sahipliği yapmaktadır. İnsan yormayan tatlı bir yokuş tarzında düzenlenmiş.
Şehre girer girmez haritadan da göreceğiniz gibi sizi ilk karşılayacak önemli yapılardan biri Erice Katedralidir. ( Chiesa Madre/ İl Duomo/ Santa Maria Assunta gibi isimlerle anılıyor) 1314 yılında yapılan Neo Gotik yapı pek çok kez elden geçirilmiştir. Hemen yanında bulunan çan kulesi ( Torre di Re Federico ) aslında Vespers Savaşı sırasında gözetleme kulesi olarak yapılmış, 13. Yy.ın sonlarına doğru çan kulesi olarak kullanılmaya başlamıştır. Biz şehre adım attığımızda dar sokaklarda sis hakimdi. Aşağıdaki fotoğrafta da görüleceği üzere çan kulesinin sisli siluetini
sizlerle paylaşıyorum. Daha sağlıklı fotoğrafları dönüşte almaya karar verdik. Bir müddet sonra da şansımıza sis dağılıp güneşli bir havaya yerini bıraktı. Ancak dönüş saatinde vaktimiz çok az kaldığından ve otobüse yetişme zorunluluğu olduğundan tekrar fotoğraf alamadık. Bu arada hemen belirtmem gerekiyor ki bu küçücük şehirde toplam 60 kilise var ama bunlardan en önemlilerini paylaşacağım.
Bu yol üzerinde atlamamanız gereken, Garbaldi’nin halka konuşma yaptığı ve onları mücadeleye katılmaya çağırdığı bina ile balkonunu görmelisiniz.
Üstteki fotoğraf, Antonio Cordıcı Kent Müzesine aittir. Umberto Meydanında ( Piazza Umberto ) yer alan müze, Belediye Sarayında olup 1975 yılında açılmıştır. Müzede, arkeolojik eserlerle birlikte sikke koleksiyonu da bulunmaktadır. Bu meydan aynı zamanda pek çok kafe ve restorana da ev sahipliği yapmaktadır.
Dış cephesi aynen korunarak günümüze gelen San Domenico Kilisesi, 1595-1621 yılları arasında Dominikanlar tarafından ibadet yeri olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise konferans salonu olarak hizmet vermektedir.
Daha sonra Erice’nin en güzel manzaralı kalesine ulaştık. Daha önce burada mevcut olan Venüs Tapınağının üzerine inşa edilen Norman kalesi bu yüzden Venüs Kalesi olarak da anılmaktadır. (Castello di Venere ) Normanlar
tarafından 12. Yy da inşa edilen kale, daha sonraki dönemlerde askeri garnizon ve hapishane olarak da hizmet vermiştir. 1628 yılında bir şahıs tarafından satın alınmış, birkaç kez el değiştirdikten sonra 1819 yılında belediyenin mülkiyetine geçmiştir.
Masallardaki sevimli şatolara benzeyen Torre di Pepoli’nin aslı Saracen Dönemine ait olup, Araplar tarafından yapılmıştır. Ancak bu hali tamamen Agostino Pepoli nin tadilatının sonucudur. Bir zamanlar onun ikametgâhı olan bina günümüzde otel olarak hizmet vermektedir.
Kalenin manzarası çok güzel, Trapani limanı çarşaf gibi ayaklarınızın altına seriliyor. Trapani şehrini, Egadi Takımadalarını, Cofano Dağını aynı anda panoramik olarak görebiliyorsunuz.
Balio Kuleleri, Ortaçağ döneminde ana kaleye asma köprü ile bağlı olup, kalenin bir parçası olarak hizmet vermekteymiş. Zamanla bağlantıları ile birlikte kuleler ve kale harap hale gelip yıkılmaya yüz tutunca Conte Agostino Sieri Pepoli tarafından restore edilerek ayağa kalldırılmış.
Kaleyi ve Kuleleri kucaklayan Balio Bahçesi yine Pepoli’nin eseri olarak ve tamamen İngiliz bahçesi tarzında dizayn
edilerek 1872 yılında oluşturulmuştur. İçinde pek çok heykel, çeşme ve sanat eserlerini barındıran bahçeyi biz de zevkle gezdik ve günün yorgunluğunu burada bir miktar attık.
Kaleden görülen ve bizim gittiğimizde tadilatta olan beyaz kubbeli San Giovanni Kilisesidir. ( Chiesa di San Giovanni Battista ) Yapım tarihi hakkında net bir bilgi olmamakla birlikte 1300 lü yıllara kadar uzandığı söylenmektedir.
Otobüse giderken görüntülediğimiz ve aşağıda fotoğrafını paylaştığım güzel Kilise de S. Giuliano dur. Gotik tarzdaki kilise Normanlar tarafından 1070 yılında inşa edilmiştir. Geçmişte pek çok tadilattan geçmiş olan kilisenin yanında
bulunan çan kulesi ise daha sonra 1700 lü yıllarda yapılmış olup barok mimari tarza sahiptir. Alttaki fotoğrafta da her iki kilisenin kubbeleri aynı karede boy göstermektedir.