KADİM KARS KALESİ VE ÇEVRESİ – GEZGİN YÜZLER
KADİM KARS KALESİ VE ÇEVRESİ;
Aniden karşınıza çıkarak sizi şaşırtmayı beceren tarihi binalarıyla kadim şehrimiz Kars ve ona hâkim bir tepeden bakan kalesi; Ermeniler, Selçuklular, Osmanlılar, Ruslar gibi pek çok kültüre ev sahipliği yapmıştır. 40 yıl Rus işgali altında kalan Kars’ta Ruslar, Baltık mimarisini baz alarak, şehri ızgara planına uygun düzenlemiş, binalar da bazalt taşından ve gösterişli cephelere sahip olarak inşa edilmiştir. Bu şık binalar farklı bir yazıyı hak ettiğinden onları sonraya bırakıp Kars Kalesi ile yazımıza devam edelim.
Kalenin ilk olarak Urartular tarafından inşa edildiği kabul edilmektedir. Böyle düşünülmesinin nedeni de etrafta bulunan Urartu kaya mezarları ve yine onlara ait sarnıçtır. Daha sonra burası, Ermeniler tarafından başkent olarak seçilmiş, ticaret yollarının değişmesi sonrasında ise Ani harabelerinin olduğu yere taşınmıştır.
Ancak bizim gördüğümüz haliyle yapımı, Selçuklular dönemine denk gelmektedir. 1153 yılında Selçuklu Devletine bağlı Saltuklu beyi Melik İzzettin’in emri ile Vezir Firuz Akay tarafından inşa ettirilmiştir. Günümüze dış surlar ulaşamamış sadece iç surlar ayakta kalabilmiştir. Dış surlar üzerinde yer alan ve şu an sadece ikisi faal olan üç kapıdan batıdaki, Su veya Çeribaşı kapısı olarak anılmaktadır. Diğer ikisi ise; Orta kapı veya Kağızman ile Behram Kapısıdır. İç surlar kesme bazalt taşı kullanılarak yapılmıştır.
Kaleye doğru yol alırken ilk ziyaret ettiğimiz noktalardan biri; Evliya Camisi oldu. Aslında buraya Selçuklu sultanı Alparslan tarafından 1064 yılında Anadolu’nun ilk Alperenlerinden olan ve şehit düşen Ebu’l Hasan Harakan adına külliye yaptırılmıştır. III. Murad döneminde, külliye genişletilerek camiye çevrilmiştir. Tekrar ibadete açılması 2000 yılındaki restorasyon sonrasına denk gelmektedir.
Kale çevresindeki en dikkat çeken eserlerden biri de Kümbet Camisidir. Selçuklular zamanında Camiye çevrilen yapı, aslında Ermeni Bagratlı Krallığı döneminde inşa edilen bir dini yapıdır ve kubbesinde yer alan 12 figürden dolayı, 12 Havariler Kilisesi olarak anılmaktadır. Rusların egemen olduğu dönemde, Ortodoks Kilisesi, Türklerin hakimiyeti ele geçirmesi sonrasında bir dönem müze olarak hizmet vermiş, akabinde tekrar camiye dönüştürülmüştür. Bölgeye ait bazalt taşı kullanılarak yapılmıştır.
Şehirde gezerken konumu nedeniyle sürekli fotoğraflarınıza eşlik edecek kale, çıkılması zor gibi gelse de manzaranın güzelliğine kendinizi kaptırdığınızda rahatlıkla çıkabileceğiniz kolaylıktadır. Yukarıdan baktığınızda; Kümbet Camii, tarihi hamamlar, taş körü gibi pek çok tarihi eseri ve Kars çayını burada yer alan kafede bir şeyler yudumlayarak seyretmek, bu yorgunluğa değecektir. Ancak tüm bu güzel manzaranın yanında, maalesef kale içinden günümüze ulaşabilen fazla bir şey kalmamış.
Kaleye adım atar atmaz girişin hemen yanında, Celal Baba Türbesi sizi karışlayacaktır. Saltuklu Beyliği zamanında, 1239 Moğol istilası sırasında Moğollar ile çarpışırken şehit düşmüştür. Halk arasında, kafasının koptuğu ama onun kopan kafasını koltuğunun altına alıp çarpışmaya devam ettiği rivayet edilmektedir.
Kale içinin ortasında yer alan ve turistlerin önemli fotoğraf çekim noktalarından biri olan top, Padişah I. Abdülhamit tarafından, şehrin savunmasına katkı amacıyla gönderilmiştir.
Kaleden Kars çayına doğru inerken, taş köprü ve her iki tarafında yer alan hamamlar güzel bir görünüm sergilemektedir. Kale tarafında yer alan kubbeli Osmanlı hamamı, İlbeyioğlu veya Muradiye olarak adlandırılmaktadır. Sahip olduğu balkondan dolayı balkonlu hamam olarak da bilinmektedir ve 1774 yılında yapılmıştır. Günümüzde, Raskolnikov cafe ve restoran olarak hizmet vermektedir.
Kars çayı üzerinde yer alan ve tablo benzeri görünüm sunan bazalt Taş Köprü, Osmanlı dönemi eserlerden olup III. Murad zamanında yaptırılmıştır. Ancak 1715 yılında yıkıldığından, aslına uygun olarak, Ebubekir Karahanoğlu tarafından yenilenmiştir.
Köprünün diğer tarafında ise, Mazlum Ağa Hamamı yer almaktadır. 18.Yy.a tarihlenen Osmanlı eseri, iki kubbeli ve dikdörtgen planlı olup bazalt taşı kullanılarak yapılmıştır. Bu hamam, Puşkin’in kullandığı hamam olarak da anılmaktadır.
Taş köprü ve hamamların hemen yakınında, şair Namık Kemal’in, çocukluğunun bir kısmının geçtiği ev de bulunmaktadır. Küçük yaşta babasını kaybeden şairimiz, dedesinin yanına gelir. Dedesi validir ve aslında bu bina da vali konağıdır. 2011 yılında restore edilen bina, kültür evi olarak hizmet vermektedir. Hak ettiği ilgiyi gördüğünü söylemek zor.