KİŞİNEV ( MOLDOVA ) – EMEL FIRATLI
KİŞİNEV ( MOLDOVA ) – EMEL FIRATLI
Bu sefer yolculuk, Osmanlı’nın Boğdan eyaletine yani Moldova’ya. İstanbul’dan THY ile uçuş sadece 1 saat 20 dakika sürüyor, yani o kadar yakın.( Bu arada Air Moldova uçuşları da mevcut ve daha ucuz fakat zamandan tasarruf etmek istiyorsanız THY daha uygun olacaktır.) Küçük, sakin hava alanında işlemlerimizi çabucak hallettikten sonra, bizi karşılamaya gelen Natalia hanım ile buluştuk ve ilk olarak otelimiz Weekend Boutique Hotel’e gidip giriş işlemlerimizi yaptık. Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim; otelimiz gerçekten çok şirin, iç ve dış dizaynı oldukça değişikti. Arborilor caddesindeki büyük Mall Dova alış veriş merkezinin hemen yanındaydı.
Moldova; fakir ve küçük bir ülke ama içinde Gagauzya ve Transdinyester Cumhuriyeti olmak üzere 2 özerk bölgeyi de barındırmaktadır. Moldova’nın su kaynağı Dinyester ( Turla-Nistru ) nehrinin bir kolu olan Bic nehri kıyılarında konumlanan başkent Kişinev; gölleri ve parklarıyla çok yeşil bir şehir. Eğer bizim gibi yürümeyi seviyorsanız, pek çok yerini yürüyerek rahatlıkla keşfedebileceğiniz kadar rahat.
En ünlü caddesi Stefan Cel Mare olup, şehrin pek çok önemli binaları ve gezilecek yerleri ya bu cadde üzerinde ya da yakınında bulunuyor. Biz gezimize Stefan Cel Mare parkı ile başladık. Bu parka ve şehrin en büyük caddesine ismini veren Stefan Cel Mare; Ulusal kahramanları, çünkü; 50 sene Boğdan prensliği yapmış ve Osmanlı himayesine girmeden önce, Osmanlı ordusuna karşı kazandığı zafer ile tarihe geçmiş ve Büyük Stefan olarak anılmıştır. Gezi boyunca, hemen her yerde resimleri, heykelleri ve adıyla karşılaştık.( Bu arada küçük bir not: Kendisinin kılıcı Topkapı Sarayın’da sergilenmektedir.) Bu parkta da bir heykeli bulunmaktadır. Parkta akasya, meşe ve ıhlamur ağaçları çoğunluktaydı ve ıhlamur ağaçlarının çiçek açtığı dönem olduğu için her yer mis gibi kokuyordu. Parkın bir bölümünde Mihail Eminescu, Puşkin, Cantemir vb. gibi ünlülerin büstlerine de yer vermişler.
Park sonrası, Katedralin olduğu büyük meydana geçtik. Burada; Zafer Takı, Katedral, Parlamento binası var ve oldukça geniş bir meydan. The Triumphal Arch veya Holly Gates olarak anılan tarihi ve mimari anıtın, açılış tarihi 1846 dır. 1. Zaushkevich’in projesiyle inşa edilmiştir. Beyaz taştan yapılmış olup dört büyük sütun üzerine oturmuştur. Bu sütunlar da dörder adet süslü sütun içermektedir.Bu anıtın esas yapılış amacı ; Osmanlı’dan kalan topları değerlendirerek çan elde etmek ve buraya asmakmış. Şu an üzerinde bayrak asılı duruyor.
Hemen karşısında Parlamento binası bulunmaktadır
Nativity şehrin ana katedralidir, mimar Avraam Melnikov’a ait olup Prens Mikhail Semyonoviç tarafından yaptırılmıştır. Hz. İsa’ya atfedilerek yapılan katedralin yapım tarihi; 1830 dur.(Hem 2. Dünya savaşı sırasında bombalanmış hem de komünistler tarafından tahrip edilmiştir.Restorasyon yılı 1997 dir.) Bu Katedralden hem fotoğraf hem de bir video paylaşmak istiyorum;
Stefan Cel Mare üzerinde yürümeye devam ettiğinizde; Belediye Binası (City Hall ), Postahane binası ve yerel pazarı görebilirsiniz
Ayrıca; Konser Salonu ve St. Teodora De La Sihla Kilisesini görmektesiniz.
Moldova’da iletişim ile ilgili iki firma bulunmaktadır. Bunlardan biri; Orange diğeri ise; Moldcell olup patronu Türktür. Şehirde çocukluğumuzun hatıralarında yer alan troleybüsleri görmek çok keyifliydi.
Moldova Ulusal Tarih Müzesine ilk gittiğimizde, içerdeki bir çalışma nedeniyle kapalıydı. Sadece dışarıdan fotoğraflarını almıştık ama ertesi gün gittiğimizde açıktı ve gezebildik. Fotoğraf çekmek için müzelerde ayrıca para
ödüyorsunuz. Her yeri fotoğraflayabildim, sadece hazine bölümünde izin vermediler. Doğu izi taşıyan mimarisi ile dikkat çeken müze aslında 1989 yılında erkek lisesi olarak yapılmış. Müze olarak açılışı ise 1983. Müzede; çok eski çağlardan başlayarak, silahlar, belgeler, haritalar, fotoğraflar, saatler, pek çok obje ve hazine bölümünde kıymetli parçalar sergilenmektedir. Müzenin önünde Romus- Romulus ve Roma Kurdu Heykeli bulunmaktadır.
Kişinev’deki son günümüzü kalan müzelere ayırdık. Daha önce Gagauzya, Transdinyester, Mileştii mic, Orhei Antik kent gezileri dolayısıyla ancak fırsat bulabilmiştik. Sabah otelimize yakın olan tarihi tren garı ile gezimize başladık.
Sonraki durağımız Puşkin Müzesiydi. Ünlü Rus yazar Alexandr Pushkin, Özgürlük Kasidesini yazdığında, buna çok kızan 1. Aleksandr tarafından Güney Rusya’ya sürgüne gönderilmiştir. 1820-1823 yılları arasında Moldova’daki
sürgün zamanında General İnzo’ya ait olan bu evde yaşamıştır. Pek çok edebiyatçı ile tanışmış ve bu zor dönemi oldukça verimli geçirmiştir. Yevgeni Onegin, Kafkas Esiri, Çingeneler, Bahçesaray Çeşmesi hep bu dönemin
eserleridir ve bazı karalamaları da burada mevcuttur. Müzede Puşkin’in özel eşyaları, karalamaları ve bazı çizimleri de bulunmaktadır.
Puşkin Müzesinden sonra, Water Tower (Turnul de Apa ) olarak adlandırılan ve eskiden şehrin su ihtiyacı için; Alexander Bernardazzi tarafından 1892 yılında yapılan su kulesini gezdik. Şu an müze olarak kullanılmakta ve eskiye
ait pek çok obje sergilenmektedir. Beş katı asansörle, sonraki birkaç kat yürüyerek çıkılmaktadır. En üst katın panaromik manzarası güzeldir. Resimde görüleceği üzere şehir göller ve parklar açısından zengindir.
Son durağımız Etnoğrafya ve Tarih müzesi idi. Aslında Moldova’nın en eski müzesi olup ilk kuruluş yılı 1889 dur. Bulunduğu binanın yapımı ise 1903-1905 yıllarına tarihlenmektedir. Müzede Moldova’nın fauna ve florası
sergilenmektedir. Aynı zamanda Moldovalıların yaşamı, kültürü, günlük yaşamına da yer verilmektedir. Beş milyon yıllık dinozor iskeleti de müzenin önemli parçalarındandır.
Bu gezimiz sırasında katıldığımız Moldova gecesinden de birkaç kare ve video paylaşmak istiyoruım
Son olarak şehirden birkaç kare daha ;