MACAU ÖZERK BÖLGESİ ( ÇİN ) – ÜNSAL AKTAŞ
MACAU ADASI – ÜNSAL AKTAŞ
Hong Kong gezimiz esnasında bir günümüzü ayırarak gezdiğimiz Macau Adası, Çin Halk Cumhuriyetine bağlı özerk bir bölge olup Portekiz Kolonyal izlerini taşıyan, binaların oluşturduğu cepheler, kirli ve karmaşık balkonlar, çatılar
ile tam bir teknolojik mezbele. Ancak aynı zamanda, kumarhanelerin başkenti olarak adlandırılıp, Las Vegas’ı çoktan geride bıraktığı için süper lüks casinoların da merkezi. Korkunç uçurumlar sadece binalarda ve görünüşte değil,
insanların yaşam standartları ve gelirlerinde de söz konusudur. Dünyanın en zengin insanlarının su gibi para harcadığı bu adada çok zor şartlar altında yaşam mücadelesi veren insanlar da yaşamaktadır. Aslında Macau, bir yarımada olup beraberinde Taipa ve Coloane adı verilen iki küçük adadan oluşuyor. Ancak bu iki küçük adanın
ortası doldurularak birbirine bağlanmış ve yeni bölüme de Cotai denmiştir. Hepsi bir bütün olarak Macau yarımadasına köprüler ile bağlanmaktadır.
Geçmişinde uzun yıllar Portekiz’in egemenliğinde kaldığından adanın pek çok yerinde Portekiz kültürünün damgalarını göreceksiniz. Çine geri verildiği tarih olan 1999’a kadar yaklaşık 300 yıl onlar burada hüküm sürmüş, sadece İkinci Dünya Savaşı sırasında kısa bir dönem Japonların işgaline uğramıştır.
Hong Kong dan 64 km. uzaklıkta olup buradan sürekli işleyen feribotlar ile yaklaşık bir saatlik zevkli yolculuk sonrası Macau ya ulaşıyorsunuz. Özerk bölge olduğu için pasaport kontrolünden geçerek giriş yapılan adanın ( Türkler için vize yok ) tarihi merkezi, Unesco Dünya Miras listesinde bulunmaktadır. Adanın kendine ait bir parası olsa da Hong Kong parası burada da geçtiğinden ve gezi için bir gün rahatlıkla yeterli olduğundan para bozdurmaya hiç gerek yok.
Biz, Macau gezimize ilk olarak eski şehirden ve St. Paul harabelerinden başladık. Şehrin önemli simgelerinden biri olup Kolonyal dönemden ( 1600 lü yıllardan ) kalan daha doğrusu sadece bir taş cephesi günümüze ulaşabilen bir kilisedir. Merdivenlerle ulaşılan yapı, ilk olarak Hristiyanlığı yaymak amacı taşıyan rahipler tarafından, Aziz Paul
adına yapılan bir Portekiz Kilisesidir. Geçmişinde iki kez yangın atlatmış, yerine tekrar yapılan ancak ahşap ağırlıklı olan en son yapı da aynı kaderden kurtulamayıp 1835 yılında yanarak harap olmuş, sadece granit cephe kalmıştır.
Beş kademeden oluşan bu ön cephe, Hristiyanlığa ait simgelerin yanı sıra Çin ve Japon etkilerini de sergilemektedir. Yani batı ile doğunun izleri bu duvarda buluşmuştur.
Bundan sonraki durağımız, Senado Meydanı oldu. Burada özellikle Copacabana da gördüğümüz siyah- beyaz renklerden oluşan, deniz dalgası görünümü ile üç boyutlu imajını veren zemin ile karşılaşmak çok hoşumuza gitti. 3700 metre kare genişliğindeki alan Unesco Dünya Miras Listesindedir. Burayı süsleyen ve alanın simgesi olan
havuz, yerlilerin ve turistlerin cazibe merkezi olup buluşma noktasıdır. Havuzdaki küre, Portekizli gemicileri simgeleyen, onların kullandığı bir denizcilik aletine aittir. Senado Meydanı, ortasındaki havuz, etraftaki tarihi binalar ve 1990 yılında döşenen güzel zemini ile oldukça etkileyici. Ayrıca pek çok mağaza, cafe, restoran ve hediyelik eşya dükkanına da ev sahipliği yapmaktadır.
Burada en çok dikkat çeken yapılardan biri 1784 yılından kalma eski senato binası olup ( Largo do Senado) meydana adını da vermektedir. Postane binası da yine sömürge döneminden kalan yapılardandır. Aziz Dominic
Kilisesi 1587 yılında Dominikanlar tarafından yapılmıştır. Kutsal Merhamet Evi de alanın diğer bir yapısıdır.
Bu çevrede yer alan güzel heykellerden biri, 1513 de buraya yerleşen ilk Avrupalı olan Jorge Alvares’e aittir. “Dostluk Heykeli” ise Portekizli bir çocuğa nilüfer çiçeği veren Çinli kıza ait olup, Portekiz-Çin dostluğuna ithafen yapılmıştır.
Bu arada hemen belirtmeliyim ki; nilüfer çiçeği de Macou nun simgelerinden biri olup bayrağında da yer almaktadır. Yine adadaki kumarhanelerden biri olan “Grand Lisboa” nilüfer çiçeğine benzetilmiştir.
Adada görülmesi gereken önemli yerlerden birisi de A-Ma-Gau veya A-Ma Tapınağıdır. Deniz Tanrıçasına adanmış olan Tapınağın önemi, Portekiz Sömürge döneminden önce yapılmış olmasıdır. Ayrıca adanın adını bu tapınaktan aldığını anlatan pek çok hikâye de bulunmaktadır.
Macau nun hediyelik eşyalarında yer verilen ve simge kabul edilen yapılarından bir diğeri de “Macau Kulesi” olup 338 metre yüksekliğindedir.223. metrede dönen bir restoranı olup Macau manzarasının keyfi çıkarılabilir
( O anda bastıran yağmurun etkisiyle ancak böyle bir fotoğraf paylaşabiliyorum.)
Adada birbirinden güzel ve çarpıcı pek çok kumarhane bulunmaktadır, ancak beni en çok etkileyeni “Venetian Casino” oldu. Burası Amerikalı bir şirkete ait olup, Las Vegas’taki kumarhanenin benzeri buraya da yapılmıştır ve
dünyanın en büyük kumarhanelerinden biridir. İçinde suni bir Venedik yaratılmış, yine suni ama gerçek gibi duran gökyüzü ile de taçlandırılmış.