BİR HANEDANIN BİTTİĞİ KENT: (Y)EKATERİNBURG – RUSYA FEDERASYONU ( ÜNSAL AKTAŞ )
BİR HANEDANIN BİTTİĞİ KENT:(Y)EKATERİNBURG
Batı Sibirya gezimizin uğrak noktaları Çelyabinsk, Kurgan, Tümen ve Ekaterinburg olarak belirlendiği için 2014 yılında yolumuzu Rusya Federasyonunun bu önemli ve özel şehrine de düşürdük. Kent bir demir fabrikası olarak isimlendirilmiş ve 1723 yılında şekillenmeye başlamış. 1781 yılında 2. Ekaterina tarafından gelişmiş bir kasaba olarak Perm Eyaletine bağlanmış. Daha sonra adı Sverdlovsk olarak değiştirilse de giderek bir sanayi merkezine dönüşmüş. Şimdiki adına ise 1991 yılında yeniden kavuşmuştur.
Ekaterinburg’a olan yolculuğumuza Tümenden kiraladığımız araba ile ve 331 km kat ederek başladık. 2014 yılının Temmuz ayı sonunda kente ulaştığımızda sürekli yağan yağmur giderek kara dönüşmüştü. Nitekim arabanın kaloriferlerini dahi yaktığımızı anımsıyorum.
Rus Çarı büyük Petro tarafından eşi Çariçe 1.Katherina’ya adanmış olan kent olağanüstü bir tarihi olaya tanıklık ettiği için bilhassa bilinir ve tanınır. Osmanlı, Habsurg ve Romanoflar ağırlıklı olarak ve eş zamanlı tüm Avrupa’ya hükmeden hanedanlardır. Genellikle hanedanların yok oluş süreçleri tarih sayfalarında üzerinde yoğunlaşılan farklı çok facialarla noktalanmıştır. İşte Ekaterinburg’da Romanof hanedanının resmen ve fiilen bittiği coğrafyanın adıdır.
Ekaterinburg Ural Federal bölgesinin merkezi olup, Uralların en büyük Rusya Federasyonunun ise 4. büyük kentidir. Şehir İset Nehri kenarında kurulmuştur. 1,5 milyon nüfuslu şehrin büyük çoğunluğunu Ruslar oluşturmaktadır.
İlk olarak şehrin Arpad Sokağı da olan ve trafiğe kapalı olan Vaynera Caddesini boydan boya dolaştık. Güzergâh üzerinde bulunan bir dizi anıt ve heykeli kapalı trafikten ötürü rahatlıkla ve keyifle fotoğrafladık. Lenin Bulvarından yürüyerek İset Nehrine ve Baraj Gölüne ulaşmak mümkün. Tarihi Belediye binasını ziyaret etmek ve şehrin en
yüksek binası olan Vsotkiy ‘i (gökdelen) görmemek kente karşı haksızlık olur. Bu gökdelenin adını vermek için halk oylaması yapılmış. Rus halkının sevdiği sanatçılardan Simonoviç Vsotkiy referandumu kazanmış. Şehrin simgesi olan bu yapı 190 metredir. Yine nehir kıyısında 2005 te ziyarete açılan ve Anatoly Vyatkin tarafından düzenlenen Klavye Anıtı, tuşlardan oluştuğu için ilginç bir ziyaret merkezini oluşturmaktadır.
Tabii ki kentin olmazsa olmazı ve Hanedanın bitişini hatırlatan, Kan Kilisesi daha çok anlatımı hak ediyor. “İpatiev Evi” ( Dom Romanovykh- Romanov Evi ) Romanov ailesinin infaz edildiği mekândır. Rus Çarı II. Nikolay, eşi Aleksandra ve tüm çocukları burada öldürülmüşlerdir. Aile , Bolşevikler tarafından 1918 de öldürüldükten sonra burası bir Müze ve ziyaret yeri haline gelmiş fakat daha sonra yıkılarak yerine Bilim Merkezi inşa edilmiştir.
Rus Ortodoks Kilisesinin çağrısı sonucu, İpatiev Evinin yerine 2003 yılında bir Kilise inşa edilmiş ve II.Nikolay’a Aziz unvanı verilmiştir.
Kilise kentin en büyüğü olma özelliğine sahiptir. Şehrin her tarafından görülebilen bu altın kubbeli kilise büyük bir parkın içinde inşa edilmişti. Kan Kilisesi içinde kanlı finali de özneye alan değişik objelerin satıldığı zengin bir stand da mevcuttur.
Şayet vaktiniz izin verirse, 1936 da kurulan Güzel Sanatlar Müzesi de gezilmeyi hak ediyor. Bu arada kentin metrosu, 1991 yılında açılmış olup Sovyet döneminde yapılan son metro sıfatını taşımaktadır. Toplam 9 istasyondan oluşmaktadır.
Yolu buralara düşenler için Perm yolundaki iki kıtanın sınırı kabul edilen Avrupa-Asya anıtını ve biraz ilerideki Svokis köyünde bulunan Romanoflar Manastırını (Ganina Yama) ziyaret etmelerini öneririm.
Ekaterinburg çıkışındaki yoğun seralar bilhassa dikkatimizi çekti. Demek ki ta buralar da dahi sebze yetiştirilebiliyor. Nitekim buğday, mısır, ayçiçeği, patates ve lahana tarlalarından geçiyoruz.