MİNSK GEZİ REHBERİ -1 ( BELARUS- BEYAZ RUSYA )- ÜNSAL AKTAŞ
MİNSK GEZİ REHBERİ-1 ( BELARUS-BEYAZ RUSYA ) – ÜNSAL AKTAŞ
Yoğun iş temposundan bunalıp da birkaç gün uzaklaşalım dediğimizde bu sefer Belarus’tan yana kullandık seçimimizi. Avrupa haritamızın tamamlanmamış son parçasıydı bu güzel ülke aynı zamanda. Hafta sonu tatiline birer gün de önden ve arkadan ekleyince bizim yeni gezi planımız şekillenmeye başlamıştı bile. Uçak biletleri alınıp, otel rezervasyonu yapıldıktan sonra her zamanki gibi ülke ve başkent Minsk ile ilgili çalışmalarımız da başlamış oldu.
Deniz ile bağlantısı olmayan ve doğu Avrupa’da yer alan Belarus ( komşuları; Rusya, Litvanya, Letonya, Ukrayna, Polonya ) yeşil ve mavi renk bakımından çok şanslıdır. % 40 ı ormanlarla kaplı olan ülkede, aynı zamanda 11 bin göl ve 25 bin nehir bulunmaktadır. Başkent Minsk’in içinden de Svisloch nehri ve onun birkaç kolu geçerek şehri güzelleştirmektedir. Ülkeye ayak basmadan daha uçakta iken edineceğiniz ilk izlenim; yeşile ve temiz havaya doyacağınız yönündedir.
10 milyon nüfusa sahip ülkenin 2,5 milyonu, başkent Minsk te yaşamaktadır. Okuma –yazma oranının çok yüksek olduğu ( % 99 ) ülkede büyük çoğunluk Ortodoks’tur. Sovyetler in dağılması sonrası 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden ülkeyi ilk tanıyan da Türkiye olmuştur.
Çok büyük parkların olduğu, yeşile ve temiz havaya doyacağınız Belarus’un en önemli ve güzel özelliklerinden biri de son derece güvenli oluşudur. Suç oranı neredeyse sıfırdır. Günün her saati, şehrin her kesiminde çok rahatlıkla gezebilirsiniz. Özellikle yaz aylarında uzayan günler de, gezi programınızın daha verimli olarak değerlendirilmesini sağlayacaktır.
Gezgin Yüzler olarak, sizlere çok ayrıntılı bir “Minsk Gezi Rehberi” hazırladık. Bu yüzden ülke ve Minsk tanıtımını 3 bölümde yapmak istiyoruz.
Ben şehrin tanıtımına, kaldığımız otelin ( Minsk Otel ) etrafından başlamak istiyorum. Şehrin en önemli ana caddesi olan Niezalieznasci üzerinde bulunan Minsk otelin yan tarafı aynı zamanda Bağımsızlık Meydanına (İndependence Square ) bakıyor. 15 km. uzunluğundaki caddenin bir ucunda; önemli Bağımsızlık Meydanı, diğer ucunda ise Zafer Meydanı ( Victory Square ) bulunmaktadır. Önemli binaların pek çoğu da, bu cadde üzerinde veya yakın çevresinde yer almaktadır.
Tanıtıma başlamadan hemen belirtmek gerekiyor ki; Hava Alanında, pasaport kontrolünden önce, zorunlu sağlık sigortası yaptırmanız gerekiyor. Ülkedeki herkese sağlık hizmeti sunulduğundan, bunu zorunlu tutmuşlar. ( günlüğü ortalama 1-2 dolar civarında ) Biz bunu daha önceden öğrendiğimiz için, her zaman mutlaka yaptırdığımız ayrıntılı sigorta paketine, bu sefer daha fazla dikkat ederek, üzerinde “World” ve “Belarus” yazan sigorta evraklarımızı, Türkçe ve İngilizce olarak sigorta firmamızdan talep ettik. Polis kontrolünde bu evraklarımız kabul edildi ve hiçbir zorluk yaşamadık, sizlere de öneririm. Yine internette, ülke girişinde bir form doldurulacağı ve bu formun bir kısmının girişte polis tarafından alınacağı, diğer kısmının ise ülke çıkışında alınacağı yazıyor. Biz ülkeye girişte öyle bir form doldurmadık ama otelde bize bir evrak hazırlayarak verdiler ve bunu asla kaybetmememizi söylediler. Gerçekten de polis kontrolünde bakıldı fakat almayarak bize geri verdiler. ( Biz 4 gün kaldık, belki daha uzun süreli kalışlarda prosedür farklı olabilir.)
Hava Alanından şehir merkezine işleyen transfer araçları ve otobüsler var ancak biz otelden daha önce transfer talep ettiğimiz için çıkış kapısında isimlerimizin yazılı olduğu tabela ile bekleyen şoför ve lüks araç ile otelimize ulaştık. ( 45 BYR yani yaklaşık 19 Euro ödedik, taksi ücreti de yaklaşık bu kadar tutuyor ama böylesi daha konforlu ) Hava Alanı ile şehir merkezi arası yaklaşık 28 km.
Artık tanıtıma başlayabiliriz; Bağımsızlık Meydanı ( İndependence Square ) oldukça geniş. İkinci Dünya savaşında şehrin büyük bir kısmı, bombalanarak yok edilmiş ancak meydandaki, Hükümet Binası ve Kızıl Kilise ayakta kalmayı başarabilmişler.( Meydanı kafanızda daha iyi canlandırabilmeniz için tanıtım kitabından bir sayfayı paylaşmak istiyorum.)
Önündeki büyük “Lenin Heykeli” gibi devasa olan bina Belarus Hükümet Binası ( Belarusian Goverment Building ) Her şeyiyle Sovyetleri yansıtan özelliklere sahip ve yapım yılı; 1934. İnternette Lenin Heykelinin fotoğraflarının çekilmesinin yasak olduğu söylense de biz kesinlikle böyle bir durumla karşılaşmadık. Hatta ortalıkta ne bir polis ne de bir görevli bulunmuyordu.
Fotoğrafta da göreceğiniz gibi bu meydanı daha da güzelleştiren cam kubbeler dikkatinizi çekecektir. Bu kubbelerin altında yer altı çarşısı bulunmaktadır. Oldukça geniş bir alana yayılan ve üç katlı olan bu çarşının adı; Stalitsa. İçinde bir market de barındıran AVM de hediyelik eşya dükkân ve standları da bulabilirsiniz.
Meydanın en dikkat çeken yapılarından biri de “ Kızıl Kilise” . Yapımında çarpıcı renkte kırmızı taşlar kullanıldığı için bu adla anılıyor. Asıl adı; “Aziz Simon ve Helena Kilisesi”( Church of Saint Simon and Helena ) Bizim otele 190 metre uzaklıktaki bu Katolik Kilise, görünümü ile meydana güzellik ve renk katmakta. Yapımı 1905-1910 yılları
arasına denk gelen kilisenin bir de hüzünlü hikâyesi var; Yapımı için gerekli parayı karşılayan Edward Waynillowicz in ölen iki çocuğunun anısına yapılmış ve onların adları verilmiş. Kilisenin; küçük kuleleri çocukları, büyük kule ise anne ve babayı simgelemekteymiş. Neogotik tarzdaki kilise, savaş döneminde asli vazifesinden uzaklaşarak, sinema ve bazı kültürel faaliyetlerde kullanılmış.
Bizim ziyaretimiz esnasında dış cephesinde tadilat yapılmaktaydı. Önünde “Melek Mikhail” heykeli ile “ Nagazaki Çanı” sergilenmektedir. Bu çan; 1945 yılındaki nükleer patlama sırasında Nagazaki deki Urukami Katedralinin hiç
zarar görmeden kalmış çanının bire bir kopyasıdır. Ayrıca Çernobil faciasını işleyen bir tabela da bulunmaktadır.
Belarus’un simgelerinden olan leyleklerin heykelleri meydana çok hoş bir hava kazandırmaktadır.( Diğer simgelerden biri de; boğa ) Meydanı süsleyen diğer binalar; üniversiteye ait.
Ana cadde üzerinde yer alan 1958 yapımı otelimizin, yan tarafı da meydana bakmaktadır. Hemen karşısındaki görkemli bina ise Minsk Postanesine ait olan ve 1953 yılında yapılan binanın içinden de fotoğraf paylaşmak istiyorum.
Gittiğimiz şehirlerden birbirimize kart atma geleneğimizi burada da devam ettirerek, postaneden aldığımız kartları attık. Eve döndükten sonra gelen kartlar, her zaman bizi son derece mutlu ediyor.
Ana caddenin tanıtımına devam etmeden önce, otelimizin arka kısmında kalan bazı yapılardan ve anıtlardan bahsetmek istiyorum. Ulitsa Nemiga ve Vulica Valadarskaha caddeleri arasında bulunan güzel parkın içinde “Adam
Mickiewicz” anıtını göreceksiniz. 2003 yılında yapılan anıt Beyaz Rusya doğumlu şair ve aktivist, Adam Mickiewicz e ait. Parkın önündeki meydan da şairin adını taşıyor. Bu arada parkta, çok güzel bir kadın figürü yer almakta.
Parkın üst tarafında kalan ve gelmeden önce görülecekler listesine eklediğimiz” Pishchalauski Kalesi”ni biraz zor bulduk, etrafını çeviren duvarların arasında adeta kaybolmuş. 1825 yılı yapımı kale, önceleri kilise, hastane, okul ve hapishane olarak hizmet vermiş. Etrafı duvarlar ve dikenli teller ile çevriliydi, aynı zamanda askerler nöbet
tutuyorlardı. İçerden fotoğraf çekilmesinin yasak olduğunu söylediler, bize göre orası hala bir cezaevi olabilir. Sadece uzaktan, kaleye ait kulelerden birinin tepesini fotoğraflayabildik ve onu paylaşıyorum. Zaten 2008 yılında, kalede bazı bölümler çöküntüye uğramış.
Ana cadde üzerinde olmayıp Minsk Otelin arka kısmında ve yürüme mesafesindeki şehir kapılarından da bahsetmek istiyorum. Minsk Tren garının hemen karşısında yer alan bu yapılar, Minsk’in simgelerinden sayılıyor ve yer aldıkları meydanın adı; Privokzalnaya. Sovyetler zamanından kalma, genellikle devlet daireleri ve bankalara ayrılmış bu
kuleler içinde hostel de bulunuyormuş. Tren istasyonunun( vagzal ) olduğu yerde metro istasyonu da bulunmakta.
Hemen istasyonun yanında yer alan Galileo AVM den kapıların görünüşü çok güzel ve pek çok kareyi oradan aldık. Özellikle 3. Katındaki restoranın, hem manzarasının hem de pizzalarının güzelliğinden bahsetmeden geçemeyeceğim.
Minsk Dinamo Stadyumu da bu bölgeye yakın; Vulica Kırava ve Ulitsa Ul’yanouskaya caddeleri arasında konumlanmakta. Biz oradayken tadilattaydı, o yüzden fotoğraf karesi paylaşamıyorum.
Ana caddeden, ( Niezalieznasci ) kaldığımız yerden devam edersek ve Bağımsızlık Meydanına sırtımızı dönüp yürümeye başladığımızda, sol tarafta KGB binası, görüntüsü ile hemen dikkatinizi çekecektir. İnternet gezi
sitelerinde, bu binanın önünde de fotoğraf çekiminin uygun olmadığı belirtilse de biz herhangi bir problem yaşamadık.
KGB binasının yanında, İç İşleri Bakanlığı ve sonrasında da, devlet mağazası olan GUM yer alıyor. 1951 yapımı bu mağazada, hediyelik eşyalar dahil her şeyi bulabiliyorsunuz. Yalnız hemen belirtmek gerekiyor ki, burası halk tipi bir alış-veriş merkezi. KGB binasından önce yer alan iki mağazada daha kaliteli hediyelikler bulabilirsiniz.
Ana cadde üzerinde birkaç büyük meydan bulunmakta, bunlardan biri de “Oktyabrskaya” yani Ekim Meydanı. Burada hemen dikkati çeken binalar; Cumhuriyet Sarayı ile Kültür Sarayı.
Cumhuriyet Sarayı ( İndependence Palace ) birkaç yüz odaya sahip ve 2013 yılında yılında hizmete girmiş.
Yunan Tapınaklarını andıran Kültür Sarayı, ( Trade Union Palace of Culture ) resim sergileri, operet, müzikal vs. gibi etkinliklere sahne olmaktadır. 1950 yılında Neoklasik tarzda inşa edilmiştir.
Bu alanda dikkat etmeniz gereken ufak, piramit şeklinde, granitten yapılmış ve Belarus yollarının başlangıcı kabul edilen sıfır noktası ( Kilometre Zero ) yer almaktadır. Portekiz’den getirilen granit ve piramit şekli; sonsuzluğu ve sağlamlığı simgelemektedir. Granitin üstündeki bronz yapılar, ülkenin komşu başkentlere olan uzaklıklarını göstermektedir.
Niezalieznasci Caddesinde yürümeye devam ettiğinizde sağ tarafta “ Belarus Devlet Sirki” kubbeli yapısı ile hemen dikkatinizi çekecektir. Ülkenin sabit sirki, 1884 yıllarına kadar gitmektedir ve Minsk te açılmış, çadır olarak hizmet
vermiştir. Bu binanın açılışı 1959 yılında olup, kendi yerinde hizmet verdiği gibi, dünyanın pek çok ülkesine de turneler düzenlemiştir.
Şehir tanıtımının bundan sonraki bölümlerini, Emel ve Ertuğrul Fıratlı yapacaktır.