MONTREAL-2 ( KANADA ) – EMEL FIRATLI

 

MONTREAL-2 EMEL FIRATLI

montreal-114_576x480

Şehrin tanıtımına kaldığımız yerden devam edelim. Montreal’in hac merkezi kabul edilen Aziz Joseph Bazilikası ( St. Joseph Oratory ) ihtişamlı görünümü ile hemen dikkatleri çekmektedir. Hikâyesi de oldukça ilginç; Kilisenin karşısındaki Notre-Dame Kolejinde kapıcı olarak çalışan Andre Bessette, insanlara duaları ile yardımcı olmaya başlıyor ve 1904 yılında küçük bir şapel inşa ediyor. Burada, yıllar içinde, şifa bulanlar, mucizeler olduğuna inananlar çoğaldıktan sonra kiliseye gelenlerin sayısı sürekli artıyor. Cemaatin artması ile daha büyük bir kilisenin

montreal-66_390x480

montreal-65_360x480

inşasına başlanıp, 1924 ile 1955 yılları arsında sürüyor ve 1956 yılında açılıyor. Bessette’nin ölümünden sonra, Vatikan kendisini Aziz ilan ediyor ve burası bir hac merkezine dönüştürülüyor. Cenazesine bir milyona yakın kişi katılıyor.En ilginç olanı da; bu kişinin kalbinin burada saklanıyor olması. Kanada’nın kurtarıcı Azizi St. Josph’e adanan mevcut Kilise; 129 metre yüksekliğinde olup, 280 basamak çıkılarak ulaşılmaktadır ve Rönesans mimarisi hakimdir. Her yıl yaklaşık 2 milyon kişi hac için gelmektedir.

Montreal in diğer önemli kiliselerinden biri de Roma Katolik Katedrali olan Cathedrale Marie-Reine-du-Monde olup, Romadaki San Pietro Bazilikasının küçük bir kopyasıdır.

montreal-67_640x407

montreal-68_640x471

Alttaki Gotik Christ Church ise; 1859 yapımı olup bir Anglikan Katedralidir.

montreal-69_640x403

Montreal’in kongre merkezi; Jean-Paul Riopelle Meydanı olup, çok renkli bir kongre binasına sahiptir. Özellikle akşamları rengârenk camları ile meydana ayrı bir güzellik katmaktadır. 1983 yılında açılmış ve binlerce etkinliğe ev sahipliği yapmıştır. Ortadaki havuz, heykellerle bezenmiştir ve bu heykellerin sanatçısı; meydana da adını veren

montreal-70_640x480

Jean- Paul Riopelle dir. La Joute isimli çalışma aslında ilk olarak 1976 Yaz Olimpiyatları için tasarlanmış ve Olimpiyat parkına yerleştirilmiştir. 2004 yılından beri bu meydanı süslemektedir. Baykuş, balık, ayı ve bazı efsanevi hayvan figürlerinden esinlenmiştir.

montreal-71_640x377

Place des Arts; hem açık alanı hem de kapalı alanları ile sanatın her türüne ev sahipliği yapan bir alan ve oradaki metro istasyonu da bunu kanıtlar şekilde dizayn edilmiş. Frederic Back tarafından 1967 yılında yapılan bu güzel vitray çalışma;  Montreal’deki müzik tarihi ile ilgilidir.  13.72 metre genişliğinde, 2.74 metre yüksekliğinde olup floresan ampullerle aydınlatılıp görselliği zenginleştirilmiştir.

Yeri gelmişken hemen bahsedelim; Montreal’de, 1966 dan beri hizmet veren ve 4 hatta sahip olan metro ağı var ve kullanımı çok kolay. Ancak daha da ilginç olanı Montreal bir yer altı şehrine sahip. Bu kadar soğuk bir ülkede bu gerçekten çok güzel bir çözüm. Düşünsenize dışarda hava kaç derece olursa olsun siz ideal şartlarda alış-veriş, eğlence, yemek ve her türlü aktiviteyi yer altında gerçekleştirip istediğiniz yerden, binadan veya istasyondan dışarı

montreal-72_640x417

çıkabilirsiniz. Yalnız gerçekten yer altını ağ gibi örüp işlemişler o yüzden yolunuzu karıştırma ihtimali çok büyük. Onlar da bunu bildiklerinden belli aralıklarla müracaat edebileceğiniz, size yolu tarif edecek rehberler bulunduruyorlar. İçinde iki otobüs terminali, 1200 ofis, onlarca banka, yüzlerce restoran, onlarca sinema eğlence

montreal-73_640x426

montreal-74_640x480

mekânları ve evlerin olduğu bir alandan bahsediyoruz. İlk ortaya çıkış fikri; 1962 yılında inşa edilen ilk gökdelen tasarlanırken binaları alttan birbirine bağlama ve trafiği rahatlatma  şeklinde olmuş, sonraları şehrin altı bir ağ gibi örülmüş. Çok ilginçtir, biz Kumarhane dönüşü metrodan indikten sonra bir bankanın içinden dışarıya çıkmıştık.

montreal-75_640x465

Şimdi anlatacağım; Montreal Casinosu ve Biosphere, 286 hektarlık alandan oluşan, Parc Jean-Drapeau içinde yer almaktadır. Bu park St. Lawrens nehrinin üzerinde Notre Dame ve Sainte-Helene adlı iki adadan oluşmaktadır.  Formula-1 yarışları da burada düzenlenmektedir. Şehirden buraya metro ile ulaşım sağlanabilmektedir. Yine burada “La Ronde” lunaparkı ve olimpik havuz da yer almaktadır.

montreal-76_640x364

Montreal Casino’su, Kanada’nın en büyük kumarhanesidir. Farklı mimarisiyle dikkat çeken bina aslında expo 67 nin bir parçasıdır. Biz oraya gitmek için Sherbrooke durağından binip, Jean Drapeau’da inip kumarhaneye giden

montreal-77_640x440

montreal-78_640x471

montreal-79_640x461

montreal-80_553x480

otobüsü kullandık. İçerde, sabahın erken saati olmasına rağmen epey müşteri vardı. Fotoğraf için izin istediğimde müşterileri çekmedikten sonra fotoğraf alabileceğim söylendi ama ancak bu kadar çekebildim. 100 oyun masası, 3000 oyun makinası ve barları, restoranları ile geniş bir alana yayılmaktadır.

montreal-81_640x476

montreal-82_637x480

Yine Expo 67 hatırası olup, Amerikalı mimar Buckminster Fuller tarafından tasarlanan Biosphere, ilginç görüntüsü ile hemen fark edilmektedir. Fuar zamanı A.B.D pavyonu olarak hizmet veren, sonrasında da sökülmeyip Montreal’e bağışlanan bu metal küre; metrodan indiğimiz, Jean Drapeau istasyonundan çok kısa bir yürüme mesafesindeydi.

montreal-84_640x480

montreal-85_640x480

Ancak hemen her yerde tadilat ve inşaat çalışmaları olduğundan ve pek çok yer güvenlik nedeniyle çevrildiğinden bir miktar zorlandık. Çevre müzesi olarak hizmet veren Biosphere; Hava, su, yeşil alanlar, iklim gibi ekosistemler ve sürdürülebilirlik hakkında sergilere ve sunumlara ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca; insanlara günlük yaşamlarında bu sistemleri korumak adına ne yapabilecekleri uygulamalı olarak gösterilmektedir. 1995 yılında yeni tasarımı sonrası halka açılmıştır.

montreal-86_640x480

Habitat 67, yine aynı bölgede olup, Expo 67 Fuarında;” şehirlerin geleceği “ konulu tema olarak tasarlanan, yapılan ve şehre hatıra olarak kalan konut projesidir. Mimar Moshe Safdie tarafından tasarlanan bu proje kent ortamında

montreal-87_640x480

sürdürüle bilinir yaşam şekli temel alınarak, nehir kıyısında inşa edilmiştir. Yine söylediğim gibi inşaat sahasına yaklaşamadığım için uzaktan aldığım fotoğraf pek sağlıklı olmadı.

Montreallilerin dağ olarak adlandırdığı Royal tepesinin anlatımına geçmeden önce,  bu tepenin eteklerinde yer alan Le Plateu- Mont-Royal semtinden kısaca bahsetmek istiyorum. Burası; Montreal’in 3 tepesi üzerine kurulmuştur. Şehrin en kalabalık semti olup St. Laurent caddesi, Mont Royal Caddesi ve St. Denis caddesi kafelerin, restoranların,

montreal-88_640x477

montreal-89_640x445

alış-veriş merkezlerinin konumlandığı en canlı bölümleridir. Özellikle, güzel ve eski evleriyle çok hoşuma giden ve parkında piknik yaptığımız Saint-Louis Meydanından bahsetmek istiyorum. Şehrin en eski meydanlarından biridir burası ve Victoria dönemi tarzı evler bu meydanı süslemektedir.    Dikkat edileceği üzere, kış şartlarının bu kadar

montreal-90_640x480

montreal-91_640x480

ağır geçtiği bir kentte böylesine merdivenler insana şaşırtıcı gelmekte ancak bu stil tamamen Montreal şehrine has olup bütün turistik eşyalarda da kullanılmaktadır. Bunun başlıca sebebi; yerden tasarruf etmek ( merdivenler dışarı alındığında içerde daha geniş bir mekân elde edilmesi için) Her bir eve ayrı ayrı giriş vermek ( Dikkat edilirse, her bir merdiven farklı bir evin girişine gidiyor) Bir başka faktör de evler ile kaldırım arasında bir mesafe oluşturmasını sağlamak ve böylece çatıdan düşebilecek buz ve karların engellenmesini sağlamak imiş. Kış şartlarında nasıl olduğu

montreal-92-b_640x480

hakkında bir fikir vermesi açısından da, Montreal Kulesinde sergilenen bir fotoğrafı paylaşmak istiyorum. Bu semt aynı zamanda bol miktarda yeşil alan ve parklar içermektedir.

montreal-92_500x480

Mount- Royal

Montreallilerin Kraliyet Dağı, sönmüş bir volkandır ve üç tepesi bulunmalkatdır. ( Colden de la Croix-Colline d’         Outremont- Westmount )  Mount- Royal e gitmek için aynı addaki parktan geçerek yukarı ulaşabiliyorsunuz. Belirli yerine kadar araba ile gitmek mümkün olsa da bizim otelimiz aynı bölgede ve Sheerbook Caddesi üzerinde

montreal-94_640x434

montreal-95_640x432

olduğundan biz yürüyerek gitmeyi tercih ettik. Başta McGill Üniversitesinin çok hoş binalarının arasından geçerken ve yavaş yavaş dikleşen yokuştan zevkli bir yürüyüş ile başlayıp pek bir şey anlamıyorsunuz. Hemen yeri gelmişken Üniversite hakkında kısa bir bilgi vereyim;

montreal-99_640x479

montreal-97_640x480

montreal-98_640x454

montreal-96_640x480

Kanada’nın en eski Üniversitesi olan McGill, 1821 yılında kurulmuştur. Dünyanın en saygın üniversiteleri arasında yer almakta olup Quebec Eyaletinde İngilizce eğitim veren 3 üniversiteden biridir. Tüm dünyadan öğrenci ağırlayan, 11 fakülteden oluşan Üniversite; 12 Nobel Ödülüne de sahiptir.

montreal-100_640x398

montreal-103_640x480

Montreal ayrıca; UQAM ( Universite du Quebec a Montreal ), Montreal Üniversitesi, Concordia Üniversitesi gibi diğer önemli Üniversitelere de ev sahipliği yapmaktadır.

montreal-102_640x480

montreal-101_631x480

Kaldığımız yerden devam edersek; dağ tırmanışında  yukarı doğru gittikçe dikleşip finalde de tırmanmak zorunda olduğunuz merdivenlerle bir miktar yorulduğunuzu hissediyorsunuz, tepeye varınca da manzaranın güzelliği bu

montreal-104_360x480

yorgunluğa değiyor inanın. Fransız Jacques Cartier’in bu bölgeyi keşfinden sonra, Fransızlar burada etkili olmaya başlıyorlar. Dağa adını veren kişi de yine Jacques Cartier oluyor ve Fransız Kralına saygı olarak Mount Royal diyerek, dağa bir haç dikiyor.( O zamanlar şehrin adı “ Villie Marie” daha sonraları dağın adından dolayı Montreal oluyor )

montreal-1-a _640x161

Jacques Cartier den 100 yıl sonra Paul de Chomedy de Maisonneuve zamanı, şehir kurulurken bir sel felaketi yaşanıyor ve çok büyük bir hasar meydana geliyor. Maisonneuve, bu hasar atlatılırsa tepeye yeniden bir haç dikeceğine dair söz veriyor. Gerçekten de sonrasında sırtında bu haçı yukarı taşıyor ve tepeye dikiyor. Birinci bölümde; Notre Dame Kilisesinde bu konu ile ilgili bir vitraya yer vermiştim, hatırlatmak amacıyla tekrar paylaşıyorum. Halen, geceleri aydınlatılan büyük bir haç tepede durmaktadır.

montreal-104-b_640x463

montreal-113_640x416

Tepede karşınıza çıkacak olan dağ evi, 1932 yılında Beaux- Arts tarzında ve mimar Beaugrand Champagne tarafından yapılmıştır. Tavanındaki ahşap oyma işçiliği dikkat çekicidir ve Montreal tarihi ile ilgili tablolara yer

montreal-112_640x472

montreal-111_640x478

verilmiştir. Dağ evinin önündeki geniş gözetleme terası, 1701 yılında Fransızlarla yerli kabileler arasında yapılan Barış Anlaşmasında emeği geçen Huron Şefi Kondiaronk un adını taşımaktadır.

montreal-108_640x391

Aşağıdaki fotoğraflar da bu tepeden yakaladığımız, doyumsuz manzarayı ispatlar tarzda;

montreal-105_640x480

montreal-106_640x480

montreal-107_640x480

montreal-110_640x480

Buradan bir de video paylaşmak istiyorum;