MUMBAİ ( BOMBAY ) (ORTA HİNDİSTAN)-EMEL FIRATLI
ZITLIKLAR ŞEHRİ MUMBAİ
Bu yazımda sizlere sevgili Kansav’ın deyimi ile zıtlıklar şehri, kaotik Mumbai ‘den bahsetmek istiyorum.Çok sevdiğim Hindistan’a 2017 yılı mart ayında tekrar gitmek nasip oldu. Ancak bu sefer rota Güney Hindistan ve Sri Lanka idi. Çok keyif aldığım, huzurlu bir tatil oldu ama hemen belirtmem gerekir ki gerçek Hindistan; kuzeyde. Agra, Yeni Delhi, Khajuraho, Jaipur vs. ama özellikle de Varanasi.
Güney Hindistan, kuzey ile karşılaştırıldığında bana göre; daha sakin, huzurlu, yavaş, yemyeşil ve temiz ayrıca baharat ve çay bahçelerinin, ormanların hakim olduğu bir yer. Bir de Ayurveda masajlarını ve tedavi sistemlerini de içine katarsak, deniz tatilini de eklersek beklentilerimden ve kafamdaki Hindistan imajından çok farklı bir yer.
Mumbai ise karmaşası, pisliği, zıtlıkları, farklı renkleri, hareketliliği ama tüm bunlara rağmen mutluluğu ve pozitif enerjisi ile (her şeye rağmen) kafamdaki Hindistan imajına daha yakın. Haydi başlayalım ;
150 sene önce; eski adıyla Bombay yeni adı ile Mumbai bir adalar bölgesiydi ve 7 adadan oluşmaktaydı. Bu adaların arasını doldurmak suretiyle Mumbai meydana gelmiştir. Orta Hindistan diyebileceğimiz bölgede bulunur. Maharaştra eyaletinin başkentidir.
Dünya ticareti için çok önemli ve stratejik bir konumda bulunmaktadır. O yüzden de sürekli göç almakta ve hızla büyümektedir. Gökdelenleri, lüks iş ve yerleşim merkezlerinin hemen yanı başında korkunç sefalet içindeki gecekondu yerleşimleri, zıtlıkları aleni bir şekilde sergilemektedir.
Dharavi gecekondu mahallesi dünyanın en büyük gecekondu mahallesi unvanını elinde tutmaktadır. Son yıllarda kentsel dönüşüm projeleri devreye girmiş ve çok yol kat etmişlerdir. Eskiden olduğu gibi günümüzde de Hindistan’ın en büyük şehri ve limanıdır. Hele ki Süveyş kanalı açıldıktan sonra dünyanın en önemli ticaret merkezlerinden biri olmuştur.
İlk durağımız bu yörelere özgü Dhobi Ghat’lar; yani çamaşır yıkama merkezleri oldu. Aklınıza çamaşır ve kurutma makinelerinin olduğu tesisler gelmesin. Burada her şey ilkel şartlarda, insan gücü ile yapılmakta (yıkama, kurutma ve ütüleme) (kömürlü ütüler bile hala kullanılmakta.) İnsan sayısının çok fazla olduğu böyle kalabalık bir yerde yeni bir sektör geliştirip bir şekilde çözüm üretmişler. Evden veya işyerinden alınan çamaşırlar; yıkanıp, ütülenip tekrar teslimat yapılmakta. İlginç olan ise; o karmaşada nasıl çamaşırlar karıştırılmadan işler tıkır tıkır yürüyor anlamak mümkün değil.
Bombay kalesi 1600’lü yıllarda yapılmıştır. Kale mahallesi isim olarak kalmasına rağmen şu an sadece bazı kalıntılar vardır. 1856 yılında meydana gelen milliyetçilik akımları sonucunda İngilizlere karşı isyan çıkmış, bu isyanı İngilizler çok kolay bastırmışlardır ve daha sonra kale yıkılmıştır. Şu an kale mahallesi Mumbai’nin en elit ve güzel yapılaşan iş merkezlerinin olduğu kısımdır. Gayet tabii etrafında gecekondu mahalleleri vardır.
Kraliçenin gerdanlığı dedikleri koy, marina yolu, yerli halkın dolaşmayı sevdiği, pek çok satıcı ve turistin olduğu cıvıl cıvıl bir yerdir. Okyanustan gelen büyük dalgalardan korunmak amacıyla yerleştirilmiş şekilli taşlar ilginç ve farklı bir görünüm sergilemektedir.
Gate of india (Hint kapısı) ; şehrin ama aynı zamanda da Hindistan’ın önemli sembollerinden biridir. 1911 yılında Kral George ve Kraliçe Mary’nin limandan karaya ayak bastığı yer olup bu olayın anısına yapılmıştır. 26 metre yüksekliğinde olup 1924 yılında tamamlanmıştır. Fakat bu kapının Hintliler için ayrı bir önemi vardır. Çünkü Hindistan’ın bağımsızlığını kazanması sonrası İngiliz orduları ülkeyi buradan terk etmişlerdir, yani bir nevi bağımsızlığın (1948 yılı) da sembolüdür. Hint ve Avrupa tarzı mimarisi ile yapılmıştır. Bu meydanın adı; Apollo Bunder Meydanı.
Hemen karşısında yine şehrin sembollerinden olan Tac Mahal otel bulunmaktadır. Tata ailesinin yaptırdığı tarihi ve lüks bir oteldir. Hani günler boyu televizyonlarda seyrettiğimiz turistlerin hedefi olan otel (2008).
Bu meydandan sonra Colaba Causeway olarak adlandırılan caddede boylu boyunca yürüyüp bir miktar alış-veriş yaptık ve soluklanmak için Cafe Leopold de oturduk. Bu cafe turistlerin çok rağbet ettikleri bir yer ama aynı zamanda 2008 yılında yaşanan Deccan Mücahidin örgütünün üstlendiği 164 kişinin öldüğü terör saldırısı sırasında hedef olan yerlerden biri. Hala mermi izleri duruyor. Hatta cam bir camekan içinde gösterime sunuyorlar. Duvarlarda da kurşun izleri duruyor.
Neo Gotik tarzında inşa edilen tren istasyonu 2003 yılında Unesco Dünya Kültür Miras listesine alınmıştır. Mimarisinin yanı sıra yapıldığı dönem itibari ile de çok önemlidir. (chhatrapati Shivaji Terminus Viktoria Terminus)
(Fotoğraf www.incredibleindia.org sitesinden alınmıştır ) ( Benim albümümde eksiklik olduğu için )
Çok farklı dinden insanlar burada birlikte yaşamaktadır. Oran olarak en fazla Hindular sonra Müslümanlar daha sonra ise Budist ve Hıristiyan cemaat gelmektedir. Hacı Ali Camisi farklı bir görünüm sunmakta değişik bir siluet oluşturmaktadır. 1431 yılında hacca giderken ölen Hacı Ali adındaki bir Müslümanın anısına yapılmıştır. Bu camiinin karaya uzaklığı 500 metre olup arada bir yol vardır. Ancak okyanustaki gel-gitler sebebiyle zaman zaman bu yolu kapatmakta ve ulaşım botlarla sağlanmaktadır.
Zıtlıklar şehri dedik ya; korkunç sefaletin yanında dudak uçuklatacak derecede zengin insanlar da yaşamakta burada. Örneğin değeri 1 Milyar dolar olan, toplam beş kişinin yaşadığı 600 kişinin ise onlara hizmet ettiği bir ev var burada. Üst katında havuz olan her bir katı farklı işlevlere sahip (mesela bir katında buzdan heykeller varmış.) olan gökdelen tarzı Mumbai’nin en pahalı evi.
Mumbai denince akla gelen önemli yerlerden biri de şüphesiz Hint filmleri ve bu filmlerin çekildiği Bollywood film stüdyolarıdır. Bu stüdyoları ziyaretimiz sırasında ,en çok seyredilen bir dizinin çekimlerini de izleme fırsatı yakaladık. Sizlere de birkaç kare aktarmak istiyorum.