ODESSA KATAKOMPLARI ( UKRAYNA ) – EMEL FIRATLI
ODESSA KATAKOMPLARI ( UKRAYNA) – EMEL FIRATLI
Bu yazımda sizlere tarihi olarak yerkürenin en eski yerleşim merkezlerinden biri olan , sevimli Odessa şehrinin biraz sevimsiz ama bir o kadar da ilginç tarafından; zemininden bahsetmek istiyorum.Evet evet yerin altından. Odessa şehrinin altı dünyanın en büyük yer altı geçitlerini barındırıyor. Aşağı yukarı 2500 ile 3000 km uzunluğunda (bu sadece haritası çıkarılmış bilinen bölüm)
Katakompları gezebilmek için Odessa’nın yaklaşık 70 km kadar kuzeyinde Nerubaiske köyüne gitmeniz gerekiyor.İlginçtir savaşı kazanmalarında çok önemli olduğunu vurguladıkları ve bana da çok ilginç gelen böyle bir yerin girişi ,etrafı çok basit olarak dizayn edilmişti. Rehberimiz olmasaydı bulmakta zorluk çekebilirdik. Gittiğimizde kapalıydı ve geldiğimiz haber verildiğinden anahtar getirildi ,yerel rehberin eşliğinde geziye başladık.
Yerel rehberimizin anlattıklarına göre; beş bin yıl önce burası okyanusun altındaymış.Okyanus çekilip kuruduktan sonra kum ile deniz canlıları birleşip kuruyunca bu materyal oluşmaya başlamış;yani sarı renkteki kireç taşı
222 yıl önce ise (yani 1800 lü yıllar) Odessa’yı inşa etmeye başladıklarında etrafta ağaç olmadığından materyal olarak bu taşları keşfetmişler. Bloklar halinde çıkarıp keserek briketler elde etmişler ve bunları Odessa’nın inşasında kullanmaya başlamışlar.
Doğal ve işlenmesinin kolay olması , yeryüzüne çıktıktan sonra sertleşmesi de bu taşı tercih etmelerinin diğer sebeplerinden biri olmuş.Ancak taşın en büyük dezavantajı;en fazla üç kata kadar dayanıklı olması. Dördüncü kat çıkılırsa en alt kat basınca dayanamayıp yıkılabiliyor. Odessadaki eski evlerin büyük bir kısmı bu taşlardan yapılmış. Hatta günümüzde bile yoğun olarak kullanılmaya devam ediyor.
Şehrin altında tüneller açmak suretiyle bu kireç taşlarını çıkarmaya başlamışlar. Bir tünelde taş bitince hemen orası kapatılıp yeni tüneller açılmaya başlanmış veya yan tüneller açılmış . Böylece şehrin altında bir labirent kent oluşmuş.
Tabii bu tüneller başka işler için de kullanılmış. Katilleri,hırsızları,siyasi sığınmacıları misafir etmiş. Ayrıca Devrimciler bu labirentleri çarın askerlerinden saklanmak için kullandıkları gibi özellikle de 2. Dünya savaşı sırasında Partizanlar Alman askerlerinden saklanıp buradan hazırlıklarını yapıp savaşı yürütmüşler. Yaklaşık bin beş yüz kişilik bir ordu burada saklanarak savaşmışlar. Bu yüzden içerde ;mutfak,yatakhane,banyo,eğitim alanları,üretim atölyeleri hatta hastane bile yapmışlar.Fakat sürekli 12 -14 derece sıcaklıkta olan bu labirentlerde nem oranı % 96 olduğundan yaşam şartları çok zor . Küf ,nem ve tabii bunlara bağlı problemler , rahatsızlıklar çok çabuk gelişmekte. Bir de sürekli sessizlik ve karanlık bir müddet sonra insanlarda halüsinasyonlara ve değişik problemlere sebep olmaktaymış. O yüzden de sürekli nöbetçiler değiştirilmekteymiş .
Gaz lambası ile aydınlatmanın yapıldığı bu tünellerde kaybolmak çok kolay olduğundan her beş askere bir izci yani bir madenci verilmekteymiş . Onlar da yolları bulabilmek için farklı işaretlerden faydalanmaktaymışlar. (Taşın rengi ,bir çıkıntı ,duvardaki bir şekil vs gibi ) Bizim gittiğimiz dönemde üç genç içerde kaybolmuş ve ancak üç gün sonra kendilerine ulaşabilmişlerdi.
Güvenlik önlemi olarak içerde yakılan ateşin dumanlarının tahliyesi için farklı çözüm ve yöntemler denemiş ve başarılı olmuşlar. Nitekim bir yerdeki ateşin dumanı hava akımı ve koridorların farklı kullanımıyla çok ötelerden yeryüzüne çıkarılmış.Bazı duvar resimleri ile eğitim alanları özellikle ilgimi çekmişti .
Metronun olmadığı ve bu tüneller nedeniyle yapılamadığı Odessa’nın bu tarafı da ilginç .O yüzden sadece üstünü değil altını da gezmenizi tavsiye ederim.