SAKURA ZAMANI KYOTO ( JAPONYA ) – EMEL FIRATLI
SAKURA ZAMANI KYOTO ( JAPONYA ) – EMEL FIRATLI
Japonya’yı gezmek büyük keyif ve heyecan vericidir ama kiraz çiçeklerinin açtığı çok özel “SAKURA” zamanı bu geziyi gerçekleştirmek ayrıcalıktır. Yoğun kent yaşamı içinde şahit olamayacağınız Japon kültürünü daha yakından gözlemleyebileceğiniz, geleneksel kıyafetleri içindeki insanlarla yan yana yürüyebileceğiniz, çok zevkli festivallere dahil olabileceğiniz ender zamanlardan biridir bu dönem. (Hanami; Sakura festivali) Sadece tabiat değil, insanlar da bu pozitif dönemden etkilenmekte ve mutluluk adeta herkese, her şeye sirayet etmektedir. Özellikle Kyoto’da iken bu ayrıcalığı fazlasıyla hissettiğimden ilk yazıyı Kyoto’ya ayırmak istedim.
Ancak tanıtıma geçmeden önce Japon kültüründe çok önemli bir yeri ve ulusal simgeleri olan, Japon kiraz çiçeklerinden yani “Sakura “ dan biraz bahsetmek isterim. Mart ayının son haftaları ile Nisan ayının ilk haftaları Sakura zamanı olarak kabul edilse de bazı türleri biraz daha uzun bir dönemde görünmeye devam etmektedirler. Yaklaşık olarak iki yüzden fazla çeşidi bulunmaktadır. Sakura döneminin kısalığı gibi bu çiçeklerin açması ne kadar hızlı ise dökülmesi de o kadar çabuk olmaktadır. Kiraz çiçeklerin ömrü 7- 10 gün kadar sürmektedir. Japon kültüründe ve Budist inanışta bu güzel çiçekler; hem yaşamın güzelliği hem de ölümün gerçekliğini bir arada ifade etmektedir. Aynı zamanda, yeniden doğuşun da simgesi kabul edilmektedir. Güzellikleri ile baş döndüren bu ağaçlar meyve vermemektedirler.
Hızlı tren ( Shinkansen ) ile Ulaştığımız kadim kent, bin yıl boyunca bu ülkeye başkentlik de yapmış. Binlerce tapınağa sahip olması, Unesco Dünya Miras listesine girmeye değer görülmüş 17 kültürel mirası bünyesinde barındırması sizlere nasıl bir kenti tanıtacağım hakkında ufak bir ipucu verecektir. Ayrıca modern Japonya’dan ziyade, hayalinizdeki klasik ülke kültürü ile tanışmak istediğinizden emin olduğum için, burası gerçekten doğru adres.
KİYAMİZU – DERA TAPINAĞI;
Şehirde ilk ziyaret noktamız; kentin doğusunda ve Otowa Dağı eteklerinde konumlanan, turistlerin en fazla ilgi gösterdiği Budist tapınaklarından biri olan Kiyomizu-dera dır. Unesco Dünya Miras listesine girmeye hak kazanmış olup geçmişi 778 yılına kadar uzanmaktadır. Tarihinde pek çok kez yıkıma uğramış, bu son hali ise ağırlıklı olarak 1633 yılına dayanmaktadır.
Etrafında yer alan ve sakuralar ile akçaağaçlardan oluşan bir ormanlık alanın içinde yer alması ona ayrı bir güzellik katmaktadır. Heykellerin eşlik ettiği, süslü yapısı ve kırmızı rengiyle dikkat çeken görkemli kapısından giriş yapılan tapınağın ismi; “saf su” anlamına gelmekte ve bu adı da kendi bölgesinin içinden geçen, hala kutsal olarak kabul edilen “Otowa Şelalesi” nden almaktadır. (Buradan su içildiğinde dileklerin kabul olunacağına inanılır.)
En ilginç bölümlerinden biri de; tüm şehir manzarasını zevkle seyredebileceğiniz, ana salonun önünde yer alan sahne bölümüdür. 13 katlı olan ve bir uçurumun üzerine inşa edilen bu sahne tamamen geleneksel Japon yöntemiyle çivi kullanmadan ahşap sütunların birleştirilmesiyle yapılmıştır. Ülkenin önemli bir gerçeği olan depremlere de son derece dayanıklıdır.
NİJO KALESİ;
İç içe geçmiş kale, saray ve çok güzel Japon bahçelerinden oluşan Nijo, Edo döneminde Şogun Tokugawa Leyasu nun ikametgahı olarak yapılmış daha sonra saraylar ve kale ilaveleri ile genişletilmiş, tamamının bitmesi 23 yıl kadar sürmüştür. 1603 yılında başlanan kale, 1867 den sonra İmparatorluk Sarayı olarak hizmet vermiştir. 1994 yılında Unesco Dünya Miras listesine alınan kale; tamamen taş surlar ve hendekler ile çevrili olup üç bölümdür. En dışta
kaleye giriş Otemon olarak adlandırılan doğu kapısından sağlanmaktadır. Daha sonra ise Karamon kapısından, Ninomaru Sarayını içeren bölüme giriş gerçekleşmektedir. Kale aslında Ninomaru ve Honmaru olmak üzere iki sarayı içermektedir. Tüm kompleks yaklaşık 275.000 metre kare büyüklüğündedir.
İçine girilip gezilebilen Ninomaru Sarayında fotoğraf ve video çekimi yasak olduğundan içerden bir görüntü paylaşamıyorum. Sarayın en ilginç yanı, çok hafif ve yavaş yürüseniz dahi attığınız her adımda zeminden ses çıkmasıdır ve bunu o dönemlerde sık gerçekleşen Şhogun suikastlarını engellemek amacıyla gerçekleştirmişler.
Honmaru Sarayı, daha sonraları eklenmiş ve İmparatorluk ailesinin eski evi unvanını taşımaktadır. Ancak bir yangın esnasında harap olmuş ve sonradan yapılandırılmıştır. Halka açık değildir.
KİNKAKU-Jİ ( ALTIN KÖŞK );
Benim çok etkilendiğim ve neredeyse fotoğraflamaya doyamadığım bu güzel zen Tapınağı , Unesco Dünya Miras listesinde yer almakta olup Kyoto’nun kuzey bölümünde konumlanmaktadır. Geçmişinde savaşlar nedeniyle pek çok kez tahrip olan Tapınak, en son 1950 yılında çılgın bir rahip tarafından “çok güzel olması “ nedeniyle yakılmış. 1955 yılında orijinaline sadık kalınarak kopyası yeniden inşa edilmiş.
Fotoğraflarından da anlaşılacağı üzere gerçekten çok güzel olan Shariden Kinkaku, Anmintaku Göletinin kenarında konumlanmaktadır ve sudaki yansıması ile birlikte muhteşem bir görüntü şöleni sunmaktadır. Shinden-Zukuri tarzında inşa edilen tapınağa giriş yasaktır. Dış cephesi altın varak ile kaplanmış olup, çatısında bronzdan yapılmış bir Anka kuşu yer almaktadır.
Kuraklık zamanlarında bile kurumayan Göletin üzerinde yer alan küçük bir adacığın üzerinde Hakuja-cho veya “beyaz yılan höyüğü” olarak adlandırılan bir taş pagoda bulunmaktadır.
Güzel kentte yapılacak en önemli aktivitelerden biri de Geyşa bölgesi olarak ünlenen Gion’u ziyaret etmenizdir. Bu bölgede bulunan geleneksel ahşap machiya evlerinde geiko ( Kyoto lehçesinde geyşa )veya maiko ( çıraklık aşamasındaki geyşalar ) tarafından , çok pahalı olan yemek ve çay seremonisi ile birlikte geleneksel dans gösterileri yapılmaktadır. Bu bölgede bol miktarda restoran ve çay evi (ochaya )yanı sıra hediyelik eşya ve geleneksel yemek satan dükkanlar bulunmaktadır.
Kamo nehri ve Shirakawa Kanalı bu bölgeye ayrı bir güzellik katmaktadır. Gion Corner olarak adlandırılan bölgede turistlere yönelik özel kültürel gösteriler de düzenlenmektedir.