TORF EVLER – İZLANDA – EMEL FIRATLI
TORF EVLER – İZLANDA – EMEL FIRATLI
Eski çağlardan itibaren kuzey ülkelerinde iklim şartlarının zorluğundan dolayı insanlar barınma ihtiyaçları nedeniyle farklı arayışlara yönelmişler, çözümler aramışlardır. Çim evler; İsveç, Norveç, Finlandiya, İzlanda, Grönland, İskoçya gibi ülkelerde geçmişte çok yoğun olarak kullanılmıştır. İzlanda da ise bu evlerin daha farklı yapım tekniği ile karşılaşıyoruz. Günümüz koşullarında artık terk edilen bu güzel ve sağlıklı evlerin yapın tekniklerini ve nedenlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Torf evler; tamamen iklim şartlarının zorladığı, inşaat sarf malzemelerinin kıtlığının yaşandığı İzlanda’ya has bir mimari şeklidir ve ana maddesini daha iyi anlatabilmek için; hepimizin antik kentlerde sık sık gördüğümüz, taşların, binaların, heykellerin üzerinde oluşan siyah tabakaları anımsamanızı isteyeceğim. Bunlar bir çeşit mantardır ve ölünce siyah renk almaktadırlar. Temizlenmediğinde orada süngerimsi çok ince bir tabaka oluşturuyorlar ve yapı
yavaş yavaş üzerinde tozu, toprağı biriktirmeye başlıyor. Bu arada yine yosun karakterli canlıların tutunabileceği bir ortam oluşturup bir nevi yeni toprak tabakası gelişmeye başlıyor. Genellikle çok yağış alan, nemli bölgelerde bu oluşumlar daha hızlı oluyor.
İşte bahsi geçen evlerin yapımında bu maddeyi kullanıyorlarmış. Bunun en büyük nedeni çok iyi ve tabii bir izolasyon maddesi olması çünkü yaz, kış evlerin içini aynı derecede tutabilmekteymiş. Su tutma kabiliyetlerinin çok fazla olması da bir başka avantajları. Havalandırma özelliğinin fazla olması da sağlıklı bir seçim olduğunun göstergesidi
Özellikle İzlanda da insanların bu malzemeye yönelmelerinin en büyük sebeplerinden biri de çaresizlik. Düşünsenize sürekli patlayan volkanlar sonucu etrafa yayılan kilometrelerce magma ve toprak gelişimi çok yavaş oluyor hatta yüzlerce yıl gerekiyor. Dolayısıyla bitki, ağaç vs. bulunamamakta, zaten olanlar da Vikingler zamanında gemi ve ev yapımı için oldukça hor kullanılıp yok edilmiş. Nemli, bol yağışlı şartlar altında bu torf tabakalarının oluşumu kolay ve her yerde bulunabiliyor. Altta kalan ve hava ile teması kesilen kısımda çürüme gerçekleşip bu tabaka gittikçe kalınlaşarak daha büyük bir tabaka haline geliyor ve hatta yapay çim tabakaları gibi kaldırılabiliyor.
Evlerin yapımında ağırlıklı olarak bu malzeme, ahşap ve taş kullanılmış. Ancak taş az olduğundan bunlar temelde kullanılmış ve böylece zemin sağlamlığı ve nemlenmenin önlenmesi hedeflenmiş. Torf tabakaları inşaatta kullanılırken zikzak tarzı bir diziliş gerçekleştirilmiş.
Biz İzlanda da “Torf Evleri” gezimizi, Akureyri’ye giderken yolumuzun üzerindeki Varmahlid köyünde, Glaumber müzesinde gerçekleştirdik. Burası bir çiftlik ve insanlar 1947 yılına kadar burada yaşamışlar. 13 bina bulunmakta ve 1947 yılında koruma altına alınıp1952 yılında Skagafjördur müzesi tarafından, müze olarak işletilmeye başlanmıştır.
Bu çiftliği gezerken, sadece torf evler değil aynı zamanda 18. ve 19. Yy. da İzlandalıların nasıl yaşadıkları hakkında da bilgi sahibi olabilirsiniz. Müze dahilinde; misafir odası, yatak odaları, çalışma odaları, mutfak, kiler, demirci atölyesi gibi bölümleri, o dönemde kullanılan eşya örneklerini görmek mümkün.
Ayrıca tipik Viktoryen tarzı döşenmiş çok güzelbir cafe de hizmet vermekte. Krep ve çikolatalı pastaları gerçekten denemeye değer lezzetteydi.
(Maalesef fotoğraf çekmek bizim grup pastaları talan ettikten sonra aklıma geldi :-P )
Pasta ve çay keyfinden sonra sıcacık güneşin altında sonsuz gibi görünen çimler üzerinde açık hava keyfi yaptık.