BALTIKLARDA BİR ORTA ÇAĞ RÜYASI : TALLİNN

 

Baltıklarda bir Orta Çağ Rüyası : Tallinn

Sovyetler sonrası bağımsızlığına kavuşan Estonya’nın masalsı başkenti Tallinn, seyahat severlere Orta Çağ’a uzanan bir “zamanda yolculuk” keyfi ve imkanı sunuyor.

1_640x425

4_640x425

1991 yılında Sovyetler birliğinin dağılma sürecinde fiilen kurulan Estonya Cumhuriyeti’nin bu büyüleyici başkenti, aynı zamanda UNESCO Dünya Kültür Mirası Koruma listesinde yer almaktadır. Şehrin günümüze kadar olduğu gibi korunmasının sebebi güçlü kapıları ve kuleleridir.

23_640x425

19_640x480

Talin gezimize Finler ve Estonların çok sık kullandığı, devasa feribotlardan birinde yolculuk ederek başladık. Helsinki limanından günlük kalkan feribotlar ile yaklaşık iki saatlik deniz yolculuğu sonrası Talin limanına varıyorsunuz. Yüz ölçümü çok küçük bu Baltık ülkesi başkentinde, limandan şehir merkezi ve ünlü Old Town’a yürüyerek 20 dakikada varılıyor.

2_640x360

Tarihi Eski Sehir (Old Town)

7_640x425

5_640x425

Tarihi “Viru” sur kapılarından Eski Şehir’e girdiğinizde, Şehir meydanına (Town hall square) ulaşıyorsunuz.  Yüzyıllardır korunan mimarisi ve tarihi dokusunu en güzel şekilde anlamak için ise Old Town sokaklarında rastgele kaybolmak öncelikle yapılabilecek en güzel aktivitelerden biri. Asırlık binaların kiremit renklerinin uyumu ve

3_640x425

16_640x425

Arnavut sokak kaldırımları insanı geçmişe sürüklüyor; Komşu Danimarkalıların yüzyıllarca elinde tuttuğu bu ülke, Dünya Savaşlarında Rusların egemenliğine geçmiştir.  Eston’ların zorlu mücadelelerle kazandığı bu topraklar, pek çok acıyı da sinesinde saklamaktadır.  Bu tespite, gezi esnasında yerel halk ile yapılan sohbetlerde de tanıklık edebilirsiniz.

6_640x425

 

18_640x425

Eski Eczane:

8_640x425

9_498x480

Meydana tekrar ulaştığımızda, bizi 1420 yılından beri aktif olan Avrupa’nın en eski eczanesi “Raeapteek” karşılıyor. Görmeden geçilmemesi gereken bu kadim mekan, günümüzde hem hala aktif bir eczane, hem de o yıllara ait ilginç tedavi yöntemlerinin sergilendiği bir müzeye çevrilmiş durumda.

DSC_0595_640x428

Town hall (Şehir Belediye Binası ve Meydanı):

DSC_0727_640x425

11_640x360

Şehrin en önemli noktası olan bu belediye meydanı, Avrupa’nın ilk Noel ağacına ev sahipliği yapmasıyla ünlü. Her yıl yapılan en etkileyici Noel ağacı yarışması sonrası en güzel ağaç seçilip, belediye binası önünde sergileniyor; diğer Hıristiyan kültürlerinin tersine Estonlar evlerine Noel ağacı almıyor; sadece meydanda yer alacak en etkileyici ağaç için oylama yapıyorlar. Bu meydandaki Noel Marketi ise defalarca Avrupa’nın en iyi Noel marketi olarak seçilmiş. Ağustos ayında ziyaret ettiğimiz şehirde hava yaklaşık 20-25 derecelerde olduğu için şanslıydık.  Noel zamanı eksi yirmi derecelere ulaştığı söylenen şehir zorlasa da, Noel ruhunu yaşamak adına değerli olabilir.

Olde Hansa Restaurant:

12_640x425

13_640x425

Eston mutfağının imza tatlarını en geleneksel sunumuyla denemek için uğranması gereken Old Town’un merkezindeki bu restoran tamamıyla Orta Çağ atmosferi ile dekore edilmiş; çalışanlar Orta Çağ kostümleri giyiyor, içeride internet ve elektrik yok, mum ışığında o yıllarda soylu ve tüccarların yediği yemekleri, geleneksel konseptleriyle tadabiliyorsunuz.

14-b_640x425

Mantar çorbası, ballı bira eşliğinde yaban geyiği ve ayı eti menünün en öne çıkan tatları. Talin restoranlarına göre biraz yüksek olan fiyatları ise gastronomi severler için eşdeğerde bir deneyim vaat ediyor.

III Drakon Restaurant:

14_640x425

Bizzat deneyimleyip tadını beğendiğim bir başka geleneksel Estonian restoranı; fiyatları çok daha uygun olmakla birlikte geleneksel mus geyiği çorbası, çeşitli av eti börekleri deneyebileceğiniz, yine Orta Çağ ambiyansı olan bir kafe; belirtmekte fayda var içerisi karanlık ve flaş ile fotoğraf çektirmek yasak :)

Danimarka Krali bahceleri ve hayaletleri:

15_640x480

Bahçe avlusundaki Danimarka Kralı tarafından yaptırılan üç cellât heykelinin ilginç bir hikayesi var. Rivayete göre zamanında bir çok masum insani katleden cellâtlar, ölümlerinden önce günahlarının affını ister ve kiliseye yalvarırlar.  Tarihteki hikâyelerine sahip çıkan Estonlar ise hala bu cellâtların hayaletlerinin bahçede gezindiğine inanıyorlar.

Kiek in the Kök Muzesi ve Sığınakları:

Talin’in ruhunu hissetmek için mutlaka görülmesi gereken bu kule ve yer altı sığınakları 14. yüzyılda inşa edilmiş. Kentin yüz yıllar boyunca farklı amaçlar için kullanılmış surları, aynı zamanda olası bir nükleer saldırıda yapılması gerekenlerin de anlatıldığı bir müze. Ayrıca yüzlerce metre uzunlukta yer altı sığınaklarına açılıyor. Eston halkının 2. dünya savaşı ve Sovyetler Birliği tarihinden sonra günümüzde  hala nükleer saldırı korkusu taşıdığını ise yerel halk ile bizzat (maalesef) sohbet ederek paylaşmak üzücüydü..

Alexander Nevksy Katedrali:

17_640x480

1800’lu yılların sonlarına doğru Eston’ların milliyetçilik isyanlarına karşı, Ruslar tarafından inşa edilen bu katedral, Estonya’nın bağımsızlığını ilan edene kadar bakımsız kalmış ve halk tarafından benimsenmemiştir.  Restore edilmiş olan bu katedral, günümüzde şehrin en öne çıkan yapılarından biridir.

Patkuli Manzara Kulesi:

Şehri kuşbakışı izleyebilmek için bu gözetleme kulesi çok iyi bir tercih. Kiremit renkli kentin, panoramik seyri için mutlaka gidilip görülmeye değer.

Aziz Olaf Kilisesi:

10_640x425

1549-1625 yıllarında dünyanın en yüksek yapısı olan bu kilise, limandan görülebilmesi için inşa edilmişti; ziyaret etmek isteyenler için en muazzam şehir seyri sunarken, 129 metrelik 258 basamağı kibarca reddetmek de mümkün. Merdivenler oldukça dar ve yüksek :)

22_640x425

21_640x425

Extra Notlar:

Genelde Talin birkaç günlüğüne ferah ferah gezilebilen, sihirli dokusu ve uygun fiyatlarıyla cazip bir destinasyon. Yeterli vaktiniz kalırsa, Kadriorg Sarayı bahçelerini ve parkını görmeden dönmemenizi tavsiye ederim. Estonların İngilizceleri çok yeterli ve iletişimde zorluk sağlanmıyor.

Finlandiya’nın alkol pahalılığından dolayı, Finlerin cuma akşamları feribot ile Talin’e gelip uygun fiyatlı alkol alışverişi yapıp aynı gün Helsinki’ye dönmelerini öğrenmem ise şaşırtıcıydı. Gerçekten Finlandiya’nın aksine Estonya en ucuz Avrupa şehirlerinden bir tanesi.

Her yönüyle görülmeye değer Talin vakti olanlara ise birçok modern sanat müzesi ve konseri de sunuyor.