BİR GÜNE SIĞAN ASIRLAR: SİGHİŞOARA
BİR GÜNE SIĞAN ASIRLAR: SİGHİŞOARA

Romanya’nın kalbinde, Transilvanya bölgesinin tam ortasında gizemli tepeleri arasında yer alan Sighişoara, adeta bir zaman kapsülü gibi… Renkli evleri, taş sokakları, kuleleri ve dingin atmosferiyle zamana direnen bu şehir, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer almayı gerçekten hak ediyor. Romanya’nın en iyi korunmuş Orta Çağ yerleşimlerinden biri. Drakula’nın doğum yeri olması da bir başka önemli özelliği



Sighişoara’ya Braşov’dan trenle yaklaşık 2,5 , Sibiu’dan ise 2 saatte ulaşmak mümkün. Yol boyunca pencereden izlenen köyler ve yeşil tepeler, yolculuğu başlı başına keyifli bir deneyime dönüştürüyor. Kasaba küçük olduğundan bir gün gezmek için yeterli. Ancak akşam kalede ışıklar yanarken sokaklarda yürümek isterseniz, bir gece konaklamak da harika bir seçenek.


Kaleyi çevreleyen surların ardında pastel renkli evlerin sıralandığı dar sokaklar, pencerelerdeki sardunyalar ve taş yolların sesiyle birleşince, insan kendini yüzyıllar öncesinde hissediyor. Şehir aslen II. Dünya Savaşı öncesi burada yaşayan, günümüzde sayıları çok az olan Transilvanya Saksonları (Almanlar) tarafından kurulmuştur ve onlar buraya “Schessburg” adını vermişlerdir. Burada hemen etkilendiğimiz ve takdir ettiğimiz bir konudan da bahsetmek isteriz. Sighişoara’ya giderken uğradığımız yine Saksonların yaptığı, tadilat gören bir kalede genç bir delikanlı bizi karşıladı. Kendisi Almanya’dan buraya gönüllü olarak gelmiş ve kilise restorasyonunda çalışan bir mühendismiş. Bizlere kilise ve etrafının tarihi hakkında bilgi verdi. Gördüğümüz kadarıyla, burada yaşayanlar ile de gayet iyi diyalog kurmuşlar. Çocuklara özel çizim ve boyama etkinlikleri yaptırdıkları gibi orada bir sanatçıya ait ufak bir sergi de yer almaktaydı.

Sighişoara’nın üç burçlu kale yapısının 14 kulesinden günümüze ancak dokuzu ulaşabilmiş. Bunların her birinin kendine has loncalara ait isimleri bulunmaktadır. Kürkçü, kasap, tenekeci kuleleri gibi. Zamanında bu kulelerin bakım ,onarım işlerini de adını aldıkları loncalar üstlenmekteymiş.


TERZİLER KULESİ

Bizim giriş yaptığımız kapıda yer alan büyük kule; “Terziler Kulesi- Turnul Croitorilor” Siyah Kapı olarak da bilinmektedir.14. yüzyılda inşa edilmiştir ve Saat Kulesinin karşısında yer alır . Pek çok tadilat gören kule, günümüzde ziyarete açık olup Orta Çağ günlük yaşamı hakkında bilgiler sunmaktadır.

SAAT KULESİ


Kasabanın kalbi sayılan Saat Kulesi (Turnul cu Ceas) 14. Yüzyıla tarihlenmektedir ve zamanında şehrin ana giriş kapısını koruyan bir gözetleme noktasıymış. Adını, dördüncü katta bulunan heykelli saatten almaktadır. Bugün küçük ama etkileyici bir müze barındırıyor. Kuleye çıktığınızda Sighişoara’nın kırmızı kiremitli çatılarını ve çevredeki yeşil tepeleri kuşbakışı izlemek, masalsı bir manzarayı seyretmek ayrıcalığına ulaşıyorsunuz.

64 metre yüksekliğindeki Saat Kulesinde, farklı figürinler yer almaktadır. Sabah ve akşamı simgeleyen melekler olduğu gibi haftanın her gününü simgeleyen figürinler de bulunmaktadır. Karmaşık saat mekanizması, Orta Çağdan beri çalışmaktadır. Çatısındaki renkli kiremitler onu çok daha çekici hale getirmektedir.

DRACULA’NIN DOĞDUĞI EV



Kulenin hemen karşısında, efsanelere konu olmuş Drakula’nın doğduğu ev (Casa Vlad Dracul) yer alıyor. Tarihte Kazıklı Voyvoda olarak anılan III. Vlad burada dünyaya gelmiş. Şimdi bir restoran olarak hizmet veren bu tarihi bina, Citadel Meydanında konumlanmaktadır. Romen ve dünya mutfağından örnekler



sunulan restoranda aynı zamanda o döneme ait silahlar ve Dracula temalı objeler sergilenmektedir. Ek bir ücret ödenerek girilen Drakula odası ise, karanlık ve kırmızı ışık fonunda Drakulayı çağrıştıran objelerle dizayn edilmiş odada hiç beklemediğiniz bir anda tabuttan kalkan ve size dokunarak korkutan bir manken odaklı.

DOMİNİK KİLİSESİ


Yine saat kulesine yakın “Dominik Manastırı Kilisesi – Biserica Manastirii)” bulunmaktadır. Geç Gotik tarzı Kilisenin hemen yanında Dracul’un burada doğması anısına yapılan bir heykel ve Sighişoara Belediye Binası konumlanmaktadır.


Geyik evi, şehrin en iyi korunmuş binalarından biridir ve yapının köşesindeki geyik turistler için önemli bir ilgi odağıdır.

GEYİKLİ EV

“Turnul Cizmarilor- Ayakkabıcı Kulesi” kalenin kuzeyinde konumlanmaktadır. Beşgen planı ve Barok tarzı ilginç çatısıyla dikkat çekmektedir. Dışındaki ahşap merdiven onun görselliğini arttırmaktadır.

AYAKKABICILAR KULESİ

Bu kulenin yakınında modern bir yapı olan St. Joseph Kilisesi bulunmaktadır. Geçirdiği yangın sonrası 1984 te yeniden yapılmıştır.

ST.JOSEPH KİLİSESİ


Sighişoara Manastır Kilisesinin arkasında “ Turnul Fierarilor – Demirciler Kulesi” yer almaktadır. Görevi herhangi bir tehlike ve saldırı anında kiliseyi korumaktadır. Diğer kuleler gibi o da daha önce yıkılan Berberler Kulesinin yerine 1631 yılında yapılmıştır.

DEMİRCİLER KULESİ


Saat kulesinin arka kısmında kendinizi gerçekten geçmişte hissedeceğiniz bölümler bulunmakta. Aynı zamanda oluşturulan mini bir terastan da Sighişoara’nın bir bölümünün çatılarını seyredebilirsiniz.





Kapalı Merdiven (Scara Acoperită), kasabanın en özgün yapılarından biri. Yüzyıllar önce öğrencilerin kışın tepeye rahat ulaşabilmeleri için yapılmış bu ahşap merdivenler, şehri yukarı mahalleye bağlıyor. Merdivenleri tırmandığınızda (176 basamak) karşınıza çıkan Tepedeki Kilise (Biserica din Deal), hem mimarisiyle hem de çevresindeki eski mezar taşlarıyla büyüleyici bir sessizlik sunuyor.

“Tenekeciler Kulesi- “ diğer kuleleri gibi geçmişte pek çok kez yıkılıp yanıp tekrar yapılmış, günümüzde 25 metre yüksekliği, beşgen gövdesi ve sekizgen çatısıyla dikkat çeken bir görünüme sahiptir.

TENEKECİLER KULESİ

Kale içindeki küçük atölyeler ve dükkânlar da Sighişoara’nın ruhunu tamamlıyor. El yapımı seramikler, işlemeli masa örtüleri, minik ahşap oyuncaklar… Hepsi bu şehrin el emeğine ve geleneğine duyduğu saygının birer parçası.



Sighişoara da mezuniyette kızların tercih ettiği kostümlerden biriymiş

Bir Güne Sığan Asırlar: Sighişoara Gezisi, hem Transilvanya’nın geçmişine bir pencere, hem de yavaşlamayı hatırlatan bir durak. Burası sadece görülecek bir yer değil, hissedilecek bir zaman





