BOLOGNA ( İTALYA ) – ERTUĞRUL FIRATLI
BOLOGNA ( İTALYA ) –ERTUĞRUL FIRATLI
Emel Fıratlı’nın San Marino yazısında anlattığı gibi 2017 nin son gezisinde amacımız San Marino idi ancak burada hava limanı ve tren garı olmadığından, T.H.Y nın direk uçuş gerçekleştirdiği Bologna’ya uçup, otelimizi de bu şehirden ayarladık. Çok da isabetli bir kara vermişiz çünkü üçümüz de bu güzel şehri çok sevdik.
Bologna’nın en karakteristik özelliği binalarının rengi, bu yüzden de “Kızıl Şehir” olarak tanınıyor. Herkesin ama özellikle benim gibi makarna sevenlerin çok iyi bildiği, bolonez sos da bu şehre ait. Daha sonra tanıtımını yapacağım dünyanın en eski üniversitelerinden birine sahip olması da başka bir ayrıcalığı. Yine çok ayırıcı bir özelliği de hemen her binanın altında revaklarının olması ki bu size güneşte veya yağmurda rahatça gezebilme şansını veriyor. Onlar bu revaklara “Portico” diyorlar.
Özellikle şehir merkezinde hiç bozulmadan bugüne gelmiş dokusu ile bir ortaçağ şehrinde dolaşıyormuşsunuz hissine kapılıyorsunuz. Sokaklarında saatlerce yürümek ve arada kaybolmak insana büyük keyif veriyor. Ayrıca tüm şehir yeni yıl için süslenmiş ve ışıklandırılmış olduğundan çok daha çekiciydi.
Tanıtıma hemen otelimizin yanında bulunan ve şehrin simgelerinden olan “ Bologna Kuleleri” ile başlamak istiyorum. Aslında zamanında şehirde bu kulelerden yaklaşık 200 kadar bulunmaktaymış. Bir bakıma o zamanın zengin ve soylu ailelerinin, zenginliklerini ve güçlerini sergileme aracı olarak yaptırılmaktaymış.
Bu iki kuleden kısa olan “Garisenda” daha yapımı esnasında eğilmeye başlamış ve yapımı durdurulmuş. Hatta problem olmaması için bir miktar da kısaltılmış. Bugün hala tehlike arz ettiği için bu kuleye girilmesi yasak.
Diğer kule olan “Asinelli” 97,5 metre yüksekliğe sahip ve o da aynı Pisa Kulesi gibi eğimli ve eğilmeye de devam ediyor. Kuleye çıkış için yaklaşık 500 basamak tırmanmak gerekiyor ki biz aşağıdan fotoğraflamayı tercih ettik. Paylaştığım fotoğraflardan da kulelerin ne denli eğimli olduğunu görebilirsiniz.
Şehrin en önemli meydanı; Piazza Maggiore” ve hemen onun yanında “ Piazza Nettune” bulunmaktadır. Haritadan görüleceği üzere bu iki meydan sanki birbirinin devamı gibidir. Şehrin tanıtımına bu meydan ile devam edelim.
( Harita www.mappery.com sitesinden alınmıştır.)
SAN PETRONİA CHURCH ( SAN PETRONİA KİLİSESİ) ;
Gotik tarzda, 1390 yılında yapımına başlanan ve Aziz Petronius’a adanan kilise sadece Bologna’nın dağil, italya’nın da en büyük ve önemli kiliselerinden biridir. Fotoğrafta göreceğiniz gibi bu kilise tamamlanamamıştır. Yapımının
sürdüğü 300 yıl boyunca fona pek çok para aktarılmış , hepsi tüketilmiş fakat bitirilememiştir. Bu yüzden de çok fazla tepki toplamıştır. Tamamlanan mermer kısımda ünlü sanatçı Jacopo Della Quercia’nın eserleri önemlidir. Kiliseye giriş ücretsizdir ancak Capella Bologna kısmına giriş 3 eurodur. ( Burası hakkında ayrıntılı bilgiyi Bologna’nın sırları adlı yazımızda okuyabilirsiniz)
PALAİS OF THE NOTARİES ( NOTERLERİN BİNASI ) ;
Şehrin noterleri tarafından yaptırılan ve kilisenin solunda kalıp Piazzo Maggiore’ye bakan şık, sevimli binadır. 1381 yılında yapılmıştır.
COMMUNAL PALACE ( PALACİO MUNİCİPAL –ACCORCİO PALACE ) ;
Aslında bir binalar kompleksidir. Belediye Sarayı olup yapım tarihi 1366 ya dayanmaktadır. 15. Yy. da yapılan tadilat sırasında bir de saat kulesi eklenmiştir. Giriş kapısında Papa XIII. Gregory’nin bronz heykeli bulunmaktadır. İçinde
belediyeye ait sanat eserlerinin sergilendiği bir müze bulunmaktadır. Yine Belediye Sarayı’nın, Neptün Çeşmesi’ne bakan kısmı “Salaborsa Kütüphanesi” olarak faaliyet göstermektedir ki burası eskiden borsa olarak hizmet vermekteymiş.
( Salaborsa Kütüphanesi )
PALAZZO RE ENZO ( KRAL ENZO’NUN SARAYI );
İnşası 1244-1246 yılları arasına denk gelmekltedir. Podesta Sarayı ile yan yana olduğundan ve ondan ayrılması için “ Yeni Saray” olarak adlandırılmıştır. Bu saraya adını veren Kral Enzo; Sardinya kralıdır ve Fossalta savaşı sırasında
yenilerek esir alınır.Esir olarak da ömrünün geri kalan kısmını bu sarayda geçirir. Buradan çok fazla fotoğraf paylaşamıyorum çünkü restorasyon çalışmaları devam etmekteydi. Sarayın sağ tarafında Santa Maria Dei Carrerati şapelinin girişi bulunmaktadır.
PALACE OF THE PODESTA ( PALAZZO DEL PODESTA- PODESTA SARAYI );
Maggiore meydanına bakan bu şık binanın yapımı 1200 yılıdır. Binaya ait revakların altında turizm ofisi ve kafeler bulunmaktadır. Dört köşeli zarif kulesi dikkat çekici olup, bu kuleye ait köşelerin her birinde Alfonso Lombardi
imzalı heykeller bulunmaktadır. ( Emel Fıratlı’nın “Bolgna’nın Sırları” yazısında buraya ait bilgiler paylaşılacaktır.)
NEPTÜN ÇEŞMESİ;
Şehrin en önemli simgelerinden biridir. 1564-1566 yılları arasında Giambologna lakabıyla tanınan Jean De Boulogne tarafından yapılmıştır. İstek zamanın din adamı Papa IV. Pius’tan gelmiştir. Çeşmenin ortasındaki Neptün Heykeli (su ve deniz tanrısı ) bronzdan yapılmıştır.
Gelelim bizi çok etkileyen ve günümüzde “Halk Kütüphanesi” olarak kullanılan saraya;
ARCHİGYMNASİUM – MUNİCİPAL LİBRARY ( HALK KÜTÜPHANESİ);
1563-1805 Yılları arasında Bologna Üniversitesi’ne hizmet vermiş olan saray günümüzde “Halk Kütüphanesi” olarak kullanılmaktadır. Saray Galvani Meydanında olup, bu meydanda Galvani’nin heykeli de bulunmaktadır. Geçmiş dönemlere ait kitaplar,çizimler,el yazmaları,haritalardan oluşan çok zengin bir kütüphanedir.
Kütüphane iki katlı olup, duvarlarında renk renk, çeşit çeşit 6000 civarı şehir ve klüp armaları bulunmaktadır. Bu
sarayın en ilgi çeken kısmı, girişi ücretli olan “Teatro Anatomico” dur. Bu bölüm 1637 yılına tarihlenmiş olup,
Antonia Leranti tarafından yapılmıştır. Anatomi derslerinin yapıldığı amfi gerçekten görmeye değer bir bölümdür. Bombalanma nedeniyle çok hasar gören kısım, orijinal fotoğraflara sadık kalınarak restore edilmiştir.
BASILICA DI SAN DOMENİCO ( SAN DOMENİCO KİLİSESİ) ;
Dominiken Tarikatına ait kilise 13. Yy. a tarihlidir, Maggiore meydanına çok yakın olup S.Domenico meydanında yer
almaktadır. Aziz Domenico’nun çok çarpıcı şeklide yapılmış mezarını da barındırmaktadır. Aslında Hristiyanların en katı tarikatlarından olan ve gösterişe yer vermeyen Dominikenlere tezat oluşturacak tarzda şaşaalı mezarın
yapımında o zamanlar 20 yaşında olan Michelangelo da görev almıştır. Mezarın sağ tarafındaki diz çökmüş melek ona aittir. ( Yaptığı tek kanatlı melek budur )
COMPLEX OF SANTA STEFANO CHURCHES ;
Aslında burası toplam 7 kilisenin bir arada yer aldığı komplekstir. Via Santa Stefano üzerindeki üçgen bir meydanda
yer almaktadır, dışardan bakıldığında tek bir kilise görünümünde olup günümüzde sadece dördü ayakta kalabilmiştir. Ancak içerisi ilgi çekici olup, kiliseler iç içe geçmiş durumdadır. Geçmişi 5. Yy. akadar uzanıp aslında
burada İsis’e adanmış bir tapınak bulunmaktaymış ve halen o dönemden kalan bazı bölümler bulunmaktadır.Kompleksin içindeki Kudüs’te bulunan “Kutsal Kabir Kilisesi” ne benzeyen bölüm ilginçtir, yapımı sırasında ordan etkilenilmiştir.
Kilisenin hemen yakınında bulunan; Davia Bargellini Müzesi veya galerisi, girişinde bulunan heykeller dolayısıyla ilgi çekmektedir.
Aynı yol üzerinde bulunan bir diğer kilise de;
SANTA MARİA OF THE SERFS CHURCH;
Gotik stilde inşa edilen kilise 13. Yy.ın 2. Yarısına tarihlenmektedir. Tuğlalı sade ön cephesine karşın, revaklarıyla ilgi çekicidir. Ayrıca kilise; freskler,heykeller ve tablolar açısından çok önemli eserlere ev sahipliği yapmaktadır.
GREATER CHURCH OF SAN GİACOMO (SAN GİACOMO MAGGİORE );
Via Zamboni üzerinde yer alan bu kilise; Romanesk-gotik tarzda olup, ilk yapım yılı 1267 dir. Bentivoglio ailesi tarafından inşa ettirilen “Bentivoglio Şapeli” özellikle görülmesi gereken bölümdür. Ancak, biz gezerken içerde ayin
olduğundan ve o bölüm karanlık olduğundan fotoğraflayamadık. Kilise ayrıca pek çok sanat eserine de ev sahipliği yapmaktadır.
Kilisenin hemen yanında bulunan ; “Oratorio Di Santa Cecilia” sahip olduğu freskler ve tablolar nedeniyle ziyaret edilmelidir.
Alttaki fotoğraf; Teatro Communale ( Bologna Şehir Tiyatrosu ) ye ait;
Zamboni caddesinin daha ilerisinde tiyatro ve Bologna Üniversitesi bulunmaktadır. Dünyanın en eski üniversitesi olarak kabul görmekte olup 1088 yılına tarihlenmektedir ve bölümleri çok geniş bir alana yayılmıştır. Galvani, Copernicus gibi pek çok ünlüyü yetiştirmiştir. Bu arada çok ilginç grafitilere ev sahipliği yapmaktadır, bunlardan birini paylaşmak isterim.
Alttaki fotoğraf da kulelere ve bizim otelimize yakın olan Mercenzia meydanını süsleyen güzel binalardan biri olan Palazzo Della Mercanzia ya ait. Gotik tarzada yapılmış olan saray tüccarlar için yapılmış.
Via İndependenza şehrin en önemli,uzun ve büyük caddelerinden biridir. Biz bu caddeyi hemen her gün boydan
boya kat ettik çünkü bir ucunda Maggiore Meydanı, diğer ucunda ise Tren İstasyonu bulunmaktadır. Cadde üzerindeki önemli yapılardan biri;
SAN PİETRO METROPOLİTAN CHURCH ( BOLOGNA KATEDRALİ ) ;
Geçmişinde deprem, yangın gibi pek çok doğal afetten nasibini alıp pek çok kez onarılmış olan kilisenin bu halinin büyük kısmı 16. Yy.a tarihlidir. İçinde 13 15. Yy.a ait freskler ve önemli tablolar bulunmaktadır. Alt katında halen kazı çalışmaları yapılmakta ve çıkarılan eserler sergilenmektedir.
Cadde üzerinde bulunan dükkanlar, kafeler ve restoranlar sayesinde hayli canlı . Cadde üzerinde bulunan Garibaldi meydanında, Garibaldi’nin at üstündeki heykeli bulunmaktadır.
Caddenin sonuna doğru Montagnola Parkı bulunmaktadır. Hemen yakınındaki “Piazzo Dell’8 Agosto “ meydanı belirli günlerde kurulan halk pazarına ev sahipliği yapmaktadır. Biz oradayken burası “Noel Pazarı” na dönüşmüştü.
Caddenin sonunda da Tren Garı yer almaktadır. Böyle küçük göründüğüne bakmayın, altta birkaç kata sahip ve
oldukça büyük. Biz hep trenlere giriş katından inip bindiğimizden, Milano dönüşü, trenden alt katta inmişiz ve biraz da yorgunluğun sonucu kısa süreli bir heyecan yaşamıştık, herhalde yanlış yerde indik diye.
Tren garının yakınında eski şehir girişlerinden biri yer almaktadır.
Bologna’nın daha anlatılacak pek çok yeri var, bunlardan en ilgi çekenlerinden biri de “Venedik Penceresi” ama buradan Emel Fıratlı “ Bologna’nın Sırları” yazısında bahsedeceğinden ben yazımı burada bitiriyorum.