BOTSWANA DA SAFARİ – ERTUĞRUL FIRATLI
BOTSWANA DA SAFARİ – Ertuğrul FIRATLI
2016 Yılı yaz mevsiminin ortalarında Afrika kıtasının güneyindeki ülkelere seyahat planı yaptık, Bildiğiniz gibi ülkemizde ki yaz ortası güney yarıküredeki bu yerlerde kışın en soğuk zamanı oluyor. Yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlarda da ağaçlar yapraklarını dökmüş durumda. Fakat ekvator çizgisine yakın olan bu ülkelerde bizdeki gibi bir kış yok, hava sıcak, ortalama 20 C derecelerde.
Victoria şelalelerine yakın olan konakladığımız tesiste sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra, 1,5 saat kadar süren bir otobüs yolculuğu ile iki ülkeyi ayıran sınır kapısından da geçerek safari turu yapacağımız, Botswana da bulunan, Chobe Milli Parkı na geldik. Önce savan da 4×4 araçlarla kara safarisi , öğle yemeğinden sonra Zambezi nehrinde tekneler ile nehir safarisine katılacağız.
Otobüsten inip, safariye çıkacağımız arazili birkaç araca binerek cangıl a girdik. Bizden önce buralardan geçen araçların teker izlerinden oluşan yerlerden devam ederek gezimizi kah hoplayarak, kah yana doğru savrularak sürdürdük. Bu arada etrafımızda yaban hayvanları görülüyordu. Önceleri aracımızdan uzak olan çeşitli hayvanlar, cangıl ın içlerine doğru hareket ettiğimizde yakınlarımızda görülmeye başladı. Sürüler halinde otlayan ceylanlar, daha ileride yine büyükçe bir sürü oluşturmuş olan yabani sığırlar, bir gurup domuz ancak domuzların ot yemeleri değişik, ön bacaklarını dizlerinden kırıp dizlerinin üzerinde otluyorlar, başlarını uzatıp yere erişemiyorlar. Yabani Afrika tavukları ile ağaç tepelerinde ve yüksek yerlerde yırtıcı kuşlar. Hindistan gibi çeşitli ülkelerde şehir içlerinde insanlarla beraber yaşayan maymun türleri, burada kendi doğal ortamlarında görülebiliyor. Çeşit çeşit hayvanlar sanki belirli bir alana toplanmışlar.
Bu arada hepimiz ellerimizdeki fotoğraf makineleri ile her gördüğümüz hayvanın fotoğrafını çekme gayreti içindeyiz. Bu yazımda bunlara ait çok miktarda çekebildiğim fotoğrafları sizlerle paylaşacağım. Bir çoğunu hayvanat bahçelerinde gördüğümüz bu hayvanları, kendi doğal ortamlarında görmek çok farklı duygular oluşturuyor.
Kara safarisinde beni en çok fil sürüsünün geçişi etkiledi. Bu devasa yaratıklar, tek sıra halinde , en önde sürü lideri arkasında diğer sürü üyeleri, yavrusu olanlar yavruları ile birlikte ilerliyorlardı. Yerel rehber, yakında bulunan nehre su içmeye gittiklerini söyledi. Filler biz yokmuşuz gibi davranıyorlardı, ancak bir taraftan da yaptığımız her hareketi gözleri ile takip ediyorlardı. Kendilerine dönük en ufak bir tehdit hareketi sezseler bize saldırabilirlerdi. Bunu düşünmek bile insanı korkutuyor.
Su kenarında yediğimiz öğle yemeğinden sonra, bir gezi teknesi ile nehir e açıldık. Yatağı kilometre- lerce geniş olan nehir üzerinde çok sayıda ve büyük birçok ada mevcut. Çangıl kurak mevsimde olduğu için çok fazla ot barındırmıyor, fakat nehir üzerindeki bu adalar devamlı sulak olduğu için bol miktarda ot bulunuyor. Bu durum büyük otçulları buralara çekiyor. Adalarda ve nehir kenarlarında, hipapotom lar, timsah lar, filler, balık avlayan kartallar ile çeşitli su kuşları bulunuyordu.
Burada da fillerin sürü halinde bol ot bulunan adaya yüzerek geçişlerine şahit olduk. Önce sürüden genç bir erkek fil adaya yüzerek geçti, bu esnada sahilde bekleyen sürü ile bu filin arasına teknemiz girdi, adadaki erkek fil kulaklarını açarak, tiz sesler çıkararak ve hortumunu sallayarak, üzerimize hamle yaparak bizim uzaklaşmamızı sağladı. Daha sonra tekrar kıyıya yüzerek diğer sürü üyeleri ile birlikte, yavruları hortumları ile yukarda tutacak şekilde toplu halde yüzerek adaya geçtiler.
Daha sonra, Victoria şelalesine yakın bir yerde, teknede akşam yemeğine katıldık. Burada, akşam güneşinin Afrika kıtasındaki, filmlerde daima gösterilen batış anına tanıklık ettik. Bunlarla ilgili bol miktarda fotoğraf çektim umarım beğenirsiniz. Bu gezide çevremizle ilgili yeni yerler keşfetmenin sevinç ve hazzını yaşadık. Darısı bundan sonraki gezilere.