DİMMUBORGİR ( SİYAH ŞEHİR ) VE MYVATN GÖLÜ / KENDİMİ SİZİN İÇİN FEDA ETTİĞİM AN – EMEL FIRATLI

 

 

DİMMUBORGİR (SİYAH ŞEHİR) VE MYVATN GÖLÜ

KENDİMİ SİZİN İÇİN FEDA ETTİĞİM AN – Emel FIRATLI

 

Dimmiborgir; İzlanda’nın kuzeyinde Myvatn bölgesinde, farklı büyüklük ve şekillerde lav kayalarının oluşturduğu bir alan. Bu lav kayaları herkesin hayal dünyasına farklı etki edip çok değişik şeyler çağrıştırdığı için gerçekten de ilgi çekici bir doğa harikası.

 

1_640x480                                                                                                                                                                                                        Aslında yaklaşık 2300 yıl önce burada bir gölet bulunmaktaymış ve bu göletin altında faal olan Ludentaborgir ve Şrengslaborgir volkanlarının patlamaları sonucu erimiş lav her tarafa yayılmış üstte kalan gölet suyu buharlaşmaya fakat altta kalan suyun buharı da basıncın etkisiyle sıkışarak lav sütunları oluşturmak suretiyle dışarı çıkmış. Sıcaklığın etkisi ile gölet kurumuş fakat bu bölgede çok ilginç oluşumlar meydana gelmiş. Zamanla içi boş sütunların bir kısmı çökmüş ve ilginç oluşumlar daha da zenginleşmiştir.

2_640x480

3_640x408

Tabi bu ilginç oluşumlar pek çok efsaneye de konu olmuştur. Şeytan, cehennem, karanlık gibi kavramlar  burası ile eşleştirilmiş şeytanın dünyaya indiği yer veya cehennemin kapısı denmiştir. Hala İzlandalı lar buradan farklı şekilde etkilenmektedir öyle ki yerel rehberimiz küçükken buraya geldiğinde anlatılanlardan ve  gördüklerinden dolayı çok korktuğunu bu hissinin hala devam ettiğini anlatmıştı. Burada efsaneler kapsamında her yıl festivallerde düzenlenmekteymiş. Buranın çok ünlenmesinin bir nedeni de Norveçli metal gurubu Dimmu Borgir in adını buradan alması ve son zamanların popüler dizisi Game Of Thrones un bazı sahnelerinin burada çekilmesidir.

Bölgeye vardığınızda iki farklı rota ile karşılaşacaksınız, bu rotalardan biri uzun diğeri kısa . 2  kilometrelik veya  3,5 kilometrelik uzun yollar olduğu gibi, 500 veya 800 metrelik kısa yollar da bulunmakta. Biz kısa rotayı seçerek yürüyüşümüze başladık. Bu yollarda ilerlerken çevrilmiş bölgenin dışına çıkmamak gerekiyor. Lavların özelliğinden dolayı keskin taşlar tehlike arz etmekte ayrıca 1 kilometrelik bu alanda kaybolmak riski de bulunmakta.

Bölge kuşların göç alanları üzerinde olup kuş gözlemcileri ve fotoğrafçıları içinde önemli bir yerdir. Ayrıca buradaki bitki örtüsü de çok verimli. Arkadaşımız Mine Hanım sayesinde blueberry, blackberry bulmayı toplamayı öğrendik tabii ki avuç avuç yediğimiz bu taze, doğal, güzel meyvelerle gezi daha da güzelleşti.

Bu tür yerlerin olmazsa olmazı bazı kayalar belirli şekillere benzetilmiş ve adlar verilmiş. Mesela onlardan biri kilise (Kirkjan) olarak adlandırılmış. Aslında iki ucu açık bir mağara olup gotik kiliseye benzetilmiş. Doğal

5_640x480

DCIM100GOPROGOPR0401.JPG

4_640x480

pencereye, köprüye, kuleye ve pek çok farklı objeye benzetilen değişik kayalar mevcut, bu birazda sizin hayal dünyanıza bağlı.

DCIM100GOPROGOPR0404.JPG

11_640x480

10_640x480

8_640x407

9_640x480

7_360x480

Bu bölgeden sonra gittiğimiz Myvatn gölünün en ilginç oluşumlarından biri olan yalancı kraterleri gezdik. Bunlar kaynak lavların sulak alanlara aktığı zamanlarda zeminin aşağı itilmesi ve lavın ağırlığı ile altta kalan ve sıkışan

13_640x454

19_640x350

15_640x480

buharın patlaması sonucu meydana gelen oluşumlardır. Görüntüsü tamamen bir volkan ağızına benzese de bir alakası olmayıp, Skutustadir denilen oluşumlardır. Göl İzlanda dilinde “sinekli göl” anlamına geliyor. Biz oradayken rüzgarın etkisiyle olsa gerek hiç rahatsız olmadık. Ama anlatılanlara göre bu bölge gezilirken sinekler turistleri epey

14_640x480

16_640x480

17_640x440

bunaltabiliyormuş. Sadece yerel rehberimizin konuşması esnasında nefesle boğazına kaçan sinek yüzünden sıkıntılı anlar yaşadığına şahit olduk.Bu arada belirtmem gerekiyor ki ; bu göl mineral açısından çok zengin olup farklı ve çok sayıda canlıya ev sahiplği yapıyor. Bu tür mineral açısından zengin göllere “Ötrofik Göl “ deniyormuş.

22_640x346

18_640x349

Bunları gördükten sonra gölün kenarında yemek yiyeceğimiz lokantaya geçtik. İşte burada sizler için kendimi feda ettim. Nasıl mı işte şöyle;

İzlandalıların yöresel bir yemeği var; Hakarl. Peşin peşin söyleyeyim dünyanın en iğrenç yemeklerinden sayılıyor ve köpek balığı etinden yapılıyor. Köpek balığı ilkel bir canlı ve böbreği yok, dolayısıyla içinde amonyak barındırıyor. Bunu süzemediği için bu et insana zarar veriyor. İzlanda geçmişinde krizli dönemler yaşadığından ve tarihinde; İsveç, Norveç, Danimarka tarafından uygulanan ambargolara maruz kaldığından yiyecek açısından çok zor dönemler yaşamış. İşte bu dönemlerde tesadüfen gömülen köpek balığı etinin yenebildiği ve zarar veremediği keşfediliyor. Bundan sonra da köpek balığı özel yapılmış bölümlere gömülerek fermente ediliyor, kaba tarifi ile çürüme işlemine tabi tutuluyor. Daha sonra gömüldüğü yerden çıkarılarak asılıyor ve beklemeye alınıyor. Bir müddet sonra da küp küp kesilerek sunumu yapılıyor.

21_360x480

20_640x407

Ben bizimkilerin dolduruşuna geldim ve madem bunu yazacağız en azından tadına bakalım dediler. Tabii kendini feda eden ben oldum. Hayatımda böyle iğrenç bir şey tatmadım ve bundan sonra da tadacağımı zannetmiyorum. Hem koku hem de tadı iğrençti. Ağzıma almam ile çıkarmam bir oldu ama uzun müddet midem yatışmadı. Tabii ki ne eşim ne de abim böyle bir girişimde bulunmadı. Bu arada hemen belirteyim İzlandalılar bu yiyeceği “ölüm şarabı “ dedikleri kendi içkileri ile birlikte tüketiyorlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

,