DÜNYANIN EN ESKİ VE EN DERİN GÖLÜ: BAYKAL ( IRKUTSK) SİBİRYA – RUSYA ( EMEL FIRATLI )
DÜNYANIN EN ESKİ VE EN DERİN GÖLÜ ; BAYKAL ( İRKUTSK ) SİBİRYA – RUSYA
EMEL FIRATLI
Trans Sibirya gezimizin Rusya tarafındaki Irkutsk ayağının en önemli kısmı idi Baykal gölü. Dünyanın en derin ve en yaşlı gölü unvanını taşıyan Baykal, Unesco Dünya Kültür Mirası listesinde yer almaktadır. Şeklen bir hilale benzeyen, 31.494 km. karelik bir alanı kaplayan göl; dünyadaki tatlı suyun % 20 sini karşılamaktadır. En derin noktası; 1937 metre olup kuzey – güney rotasında 636 km. uzunluğundadır. En geniş yeri de 79 km. dir.
Baykal Gölü, Trans Sibirya demiryolu hattı ile çakışmakta ve seyahatinize görsel şölen sunmaktadır. Hem civarında yaptığımız geziler hem de Irkutsk – Ulan Ude arası gerçekleştirdiğimiz tren yolculuğunda uzun süre bize eşlik ederek mutluluk verdi.
Novosıbırsk – Irkutsk arasını yaklaşık 2,5 saatlik uçuş ile gerçekleştirdik. Burası, Sibirya’nın en büyük şehirlerinden biri olup kültürel açıdan da büyük önem arz etmektedir. 1825 Aralık ( Dekabrist) isyanı sonucu pek çok zengin ve kültürlü Rus soylusu Sibirya’ya sürüldü ve İrkutsk’a da 1826 yılında ilk isyancıların gelmesiyle birlikte şehrin kaderi değişti. Dekabristler, buradaki gençlere ve yerel halka hem bilim hem de sanat dallarında bildiklerini aktardıkları gibi tarım alanında da pek çok ilerleme kaydetmelerini sağladılar. İkamet ettikleri evler ve diğer binaları mimarisine yaptıkları katkılardan dolayı, şehrin zaman içinde görünümü çok değişerek yıldızı parladı. 1856 yılında asilerin geri dönmelerine izin verildiyse de çoğu dönmeyerek burada kalmayı tercih etmişlerdir. Günümüzde pek çok turist, onların izini sürmek ve yaptıklarını görebilmek için buraya gelmektedir. Tabii ki Baykal Gölünü ziyaret etmeniz için de konaklamanız gereken yer burasıdır.
600 bin civarında nüfusa sahip olan şehir, Irkut nehri ile birleşen Angara nehrinin kıyısında konumlanmaktadır. İsminden dolayı bize çok sevimli gelen bu nehir aynı zamanda çok ilginçtir ki; Baykal Gölünden dışarı akan tek nehirdir.
Irkutsk dan yaklaşık 1,5 saat sürecek otobüs yolculuğu ile Listvyanka yerleşim bölgesine ulaşarak göl gezimize başladık. Yemek molası da verdiğimiz Listvyanka; Angara nehrinin gölden çıkış noktasında konumlanmış olup 2.500 kişinin yaşadığı ve turizmin hareketlenmeye başladığı küçük bir yerleşim yeridir.
İlk olarak Listvyanka dan yaklaşık 20 km. uzaklıkta bulunan Taltsy Açık Hava Müzesini ziyaret ettik. Burası, farklı yerlerden getirilerek monte edilmiş ahşap yapıların sergilendiği gerçekten etkileyici bir yer. Hidroelektrik santralinin inşası sırasında tehlike altına giren bazı yapılar için koruma kararı alınmış ve böylece müzenin temeli atılmıştır. Sadece bu bölgeden değil Sibirya’nın farklı yerlerinden de getirilmiş kırktan fazla tarihi ve mimari eser sergilenmektedir. Geçmişi 1966 yılına kadar giden alan, 1980 yılında Müze statüsü kazanarak ziyarete açılmıştır.
Tarihleri 17 – 20. Yüzyıllara dayanan, ahşaptan yapılmış tarihi ve mimari eserler, 67 hektarlık bir alanda sergilenmektedir. Açık hava müzesinde sergilenen eserler; Ruslar ve Buryatlar’a ait olup onlara ait kültür, gelenek ve yaşam tarzları hakkında bizlere bilgi vermektedir. Burada; ev, okul, kilise, çiftlik örnekleri görebileceğiniz gibi iç kısımlarında kullanılan eşyalar, giyim tarzları vs. hakkında da gözlem yapılabilmektedir. Özellikle; tarihi 1667 ye dayanan kule, kale duvarları ve yine aynı yıllara dayanan Limsk Kalesinin şapeli dikkat çekmektedir. Hepsi ahşaptan yapılmıştır.
Angara nehrinin yanında yer alan açık hava müzesi, aynı zamanda çok hoş bir ormanın da içinde yer almaktadır. Müthiş güzel bir sonbahar günü gezdiğimiz müze; sonbahar renkleri ile gerçekten unutulacak gibi değildi. Hem kültürel gezi hem de bir nevi doğa gezisi tadındaydı ve dağarcığımıza unutulmaz anılar bıraktı.
Bu güzel müzeden sonra Listvyanka da bulunan Baykal Müzesi ne gittik. Yetkililerden göl ve gölün endemik yapısı hakkında çok çarpıcı bilgiler edindik. Geçmişi 1928 yılına kadar uzanan ve Limnoloji İstasyonu olarak başlayan merkez, 1993 yılında Müze statüsünü kazanmıştır.
İçinde 11 adet akvaryum barındırmakta ve göle ait canlılar bu akvaryumlarda sergilenmektedir. Baykal gölünün ve çevresinin flora ve faunası hakkında ayrıntılı bilgiler edinebileceğiniz sergiler bulunmaktadır. Gölün kendine ait bir endemik yapısı olup 3500 den fazla bitki ve hayvan söz konusudur. Ancak bunlardan 2600 ü tamamen endemiktir.
Müzenin girişinde yer alan tabelada gölün yaşının 25 milyon yıl olduğu yazılmaktadır. Ancak yerel rehberimizin verdiği bilgiye göre bu rakam, son yapılan çalışmalar neticesinde 35 milyon yıl olarak değiştirilmiştir.
Gölün oluşumu tamamen tektonik hareketlere bağlıdır ve yine bu hareketlerle birlikte büyümeye devam etmektedir. Buradaki sismik cihazlar sayesinde; zemindeki hareketler kaydedilmekte ve hissedilmese de çevrimiçi olarak takip edilebilmektedir.
İlginç bir bilgi; herhangi bir canlının ölüsünün göle atıldığını var sayalım, buradaki mikroorganizmalar nedeniyle üç-dört gün içinde hiçbir şey kalmayacak şekilde yok oluyormuş. İşte bu mikroorganizmalar ve gölde yaşayan canlılar hakkında çok ayrıntılı olarak bilgiler verildi. Bu bilgiler; akvaryumlardaki canlı sunumlar, kavanozlarda özel olarak hazırlanmış cansız sunumlar ile desteklendiği gibi teknoloji nimetlerinden de faydalanılarak görseller zenginleştirilmiş.
Yaptığı dans ile hepimizin gönlünü fetheden, sadece buraya has, dünyanın tek tatlı su foku olan nerpa Müzenin başrol oyuncusuydu bana gör
Göl kenarında konumlanan Aziz Nicolas Katedrali; fırtınaya yakalanan bir Rus tüccar tarafından yaptırılmıştır. Fırtına esnasında kendisine görünen Aziz Nicolas dan yardım istemiş ve eğer kurtulursa kilise yaptırmaya niyet etmiştir. Kurtulunca da bu dileğini yerine getirmiştir. Aziz Nicolas da özellikle denizcilerin azizi olarak bilinmektedir.
Baykal Gölü gezimizi; Chersky bölgesi üzerinde yaptığımız çok zevkli teleferik gezisi ile tamamladık. Böylece gölü bir de tepeden panoramik olarak gözlemleme zevkine eriştik.