GEVHER NESİBE MEDRESESİ ( KAYSERİ) – EMEL FIRATLI
GEVHER NESİBE MEDRESESİ ( KAYSERİ ) – EMEL FIRATLI
Kültürel açıdan çok zengin bir mirasa sahip olan Kayseri, gezginler için çarpıcı ve doyurucu bir destinasyon. Şehirdeki tüm değerleri büyük zevk alarak gezmeme rağmen, belki de bir hekim olduğumdan özellikle Gevher Nesibe Medresesi ( şimdiki adıyla; Selçuklu Uygarlığı Müzesi ) beni çok farklı etkiledi. Şehrin ana meydanı olan Cumhuriyet Meydanındaki Mimar Sinan Parkı içinde konumlanmaktadır.
Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerinden olup 800 yıllık geçmişe sahip bu medrese, zamanında Anadolu’nun ilk ve çok önemli Tıp fakültesi ve hastanesidir. Yapımında, gevher Nesibe Sultan’ın elim aşk hikâyesi ve vasiyeti etkili olmuştur. (*) Vasiyeti üzerine 1206 yılında yapılan bu Medrese, sadece Anadolu’da değil, zamanında dünyadaki en önemli tıp fakültesi ve hastane örneklerinden biridir. Bünyesinde; tıp medresesi, darüşşifa ve Bimarhane bölümlerini barındırmaktadır. Özellikle akıl hastalarının, müzik ve su sesi ile tedavi edildikleri bölümleri gezerken gururlanmamak, etkilenmemek mümkün değil. İçinde Gevher Nesibe Sultan ın türbesi de bulunmaktadır.
Çifte Medrese olarak anılmasının sebebi; hastane ve medresenin bitişik olarak yapılmasından kaynaklanmaktadır. Her ikisi de; tek katlı, avlulu olup dört eyvanlıdır. Avlusundaki revaklar onu çok daha çekici ve kullanışlı hale getirmiştir. İki bina arasında dar bir geçit ile bağlantı sağlanmıştır. Zamanında burada; dahiliye, cerrahi, göz ve ruh hastalıkları dallarında hizmet verilmiş ayrıca bünyesinde eczane de bulunmakta imiş. Hatta o dönemlerden kalma ilaç tariflerine bile ulaşabiliyorsunuz. 1890 yılına kadar faaliyetini sürdüren medrese, Osmanlı döneminde onarılmış
ama daha sonra sıkıntılı bir döneme girerek bir müddet harap halde kalmıştır. 60 lı yıllarda restore edilmiş, 1980 den itibaren burası “ Tıp Tarihi Müzesi” olarak hizmet vermeye başlamıştır. 2012 yılında Medresenin kullanımı Kayseri büyükşehir belediyesine devredilmiş ve gerekli onarımların yapılması sonucunda 2014 yılında “Selçuklu Uygarlığı Müzesi” olarak hizmete sunulmuştur. Teknolojik imkanlar kullanılarak müze, çok daha çekici hale getirilmiş. Bu arada hemen belirtmeliyim ki görme engelliler de unutulmamış.
Bir bölümünde; Selçuklu uygarlığına ait her türlü sanat, bilim, kıyafet, giysiler gibi ayrıntılara ulaşabilirsiniz. Diğer bölümde ise daha çok o zamana ait hastalıklar ve tedavi yöntemlerine yönelik aletler, tarifler, canlandırmalar sayesinde bilgi edinebilirsiniz.
Daha önce de belirttiğim gibi özellikle ruh hastalarının su ve müzik ile tedavisinin canlandırıldığı bölüm çok dikkat çekici. Nihavent makamındaki parçayı, o ortanda dinlemek benim çok hoşuma gitti. Bir parçayı sizlerle de paylaşmak isterim.
Medresenin güneybatı köşesinde bir çeşme bulunmaktadır ve 16. Yy.da yapıldığı tahmin edilmektedir.
(*) II. Kılıçaslan ın kızı Gevher Nesibe Sultan, bir askere gönlünü kaptırır. Ancak bu aşk, abisi Sultan ı. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından onay almaz ve asker savaşa gönderilir. Sevdiğinin savaşta şehit olduğunu öğrenen Gevher Nesibe Sultan, üzüntüden hastalanarak verem olur. Son nefesinde de bir şifahane yapılmasını vasiyet eder.