GİBRALTAR – CEBELİTARIK ( GEZGİN YÜZLER )
GİBRALTAR – CEBELİTARIK;
Honkong, Singapur gibi bir kent ülke. Azak, Karadeniz, Marmara, Ege ve Adriyatik dahil Akdeniz çanağını Atlas Okyanusuna bağlayan en stratejik su yolu. Bu müstesna boğazın (ki Avrupalılar Septe diye telaffuz ederler) iki yakasındaki iki ülkeye ( Fas – İspanya ) nazaran, Avrupa yakasındaki şehrin adıdır; Cebelitarık. İngiltere’ye bağlı özerk bir devlet olarak boğazın denetimi, bu 40.000 nüfuslu kent ülkeye aittir. Bu kritik bölge, 1704 yılında İngilizlere geçmiş.
6.8 km. karelik bu ülkeye ( her ne kadar Comen Walt bünyesinde olsa da, Milli takımı, Parlamentosu, bayrağı ve gümrüğü mevcut) girer girmez İngiliz dokusunu ve kuralları ile simgelerini görmemeniz mümkün değil. Her santimetresinin değerlendirildiği bu minik ülkenin girişinde havaalanı pisti aktif bir yol olarak kullanılıyor ve yürüyerek sınır geçiliyordu ama Kingsway Tüneli ile bu ilginç görüntü, nostaljik bir hatıra olarak kaldı.
Afrika’dan İber Yarımadasına geçiş yapan İslam ordusunun komutanı Tarık, tarihe ne denli bir mühür vurduğunu bilemezdi herhalde!
Kentin ( ülkenin) simgesi dağ parçası, enine ve diklemesine enteresan bir kayalık. Ne varki 426 metre yüksekliğindeki bu kireçtaşı kayanın üstüne çıkmak arabayla ve bilhassa zirveye teleferikle ulaşmak mümkün. Zirveden; Akdenizi, Atlantiği hatta güzel havalarda Fas’ı görmek mümkün. Dik yamaçlarında, nadir bir popülasyon olarak bölgeye has Berberi makakları barındırırken, altındaki her biri ayrı tarihi hikayelere tanıklık eden tünellerle iç içe.
Belli ürünlerde( parfüm, içki, sigara) vergi indirimi bulunan ülkenin girişine, İngiliz sistemi şekil vermiş. İngilizlere has önceliğin yanı sıra Shengen ülke vatandaşları da ayrı bir kapıdan kolayca giriş yapabiliyorlar. Ağırlıklı olarak Euro ve tabii ki Pound geçerli.
Kent ülkede yapacağınız gezinin yanı sıra, görülmesi gereken, içi aydınlatılmış ve adeta yer altı Katedrali görüntüsünde olan St. Michael’s Mağarası, tarihe yolculuk yapacağınız kuşatma Tünelleri, Windsor Köprüsü görülmesi gereken yerler arasında sayılabilir. Bunları, daha ayrıntılı bir yazıya bırakarak şehrin kalbi olan Main Street ve civarını paylaşalım. Şehrin kalbinin attığı yer Main Caddesi olup restoranlar, mağazalar, kafe ve barlar burada yoğunlaşmış.
Şehrin önemli simgelerinden biri, Smith Dorrien merdivenlerinin üzerinde yer alan ve 1. Dünya Harbi anısına mermerden yapılan “Savaş Anıtı” özellikle yan taraflarında bulunan ve Kırım Savaşında ele geçirilen Rus toplarından dolayı çok ilgimizi çekti. Açıklayıcı tabeladan bu topların, 1858 yılında İngiliz hükümeti tarafından buraya hediye edildiğini öğreniyoruz.
Taç giyen Aziz Meryem Katedrali ( Cathedral of St. Mary the Crowned) , Roma Katolik Katedrali olup Cebelitarık Piskoposluğunun merkezidir. 15. Yy.da bir Endülüs Camisinin üzerine inşa edilmiştir.
Aşağıdaki anıt İngiliz Kraliyet Mühendisleri Birliği Anıtı olup Main Caddesi üzerindedir.
Anglikan Kutsal Üçlü Katedrali ( Holy Trinity Anglican Cathedral) , Avrupadaki Cebelitarık Piskoposunun tarihi merkezi olup Main Caddesinin güneyucunda ve Katedral Meydanındadır. Yapısında Mağribi esintileri görülmektedir.
Geçmişte Fransisken Rahiplerinin Manastırı olan ve Main Caddesi üzerinde yer alan bina, 1704 yılından beri Valinin ikametgâhı olarak kullanılmaktadır. Hemen bitişiğinde de Kral Şapeli yer alır. Bu binanın karşısında ise Başbakanın çalışma ofisi bulunmaktadır.
Kral Şapeli
(Başbakanın çalışma ofisi)
Cibraltar Posta Ofisi, 1886 dan beri hizmet vermektedir. “Royal Cibraltar Post Office” olarak anılır ve Birleşik Krallık dışında bu ayrıcalığa sahip tek Britanya Denizaşırı toprağıdır.
Tiyatro binası, 250 yıllık bir geçmişe sahip olup burada yapılan ilk büyük binalardan biridir. 302 kişilik kapasiteye sahiptir.
Şehrin sur duvarları ve bazı kapılarını net olarak görebileceğimiz noktadaki “South Bastion” Cebelitark Körfezinden gelen saldırılardan şehri korumak üzere başta İspanyollar tarafından inşa edilmiş, sonrasında İngilizler tarafından geliştirilmiştir. Doğu cephesinin önünde Lord Nelson Anıtı bulunur.
Southport Kapısı, Charles Duvarının bir parçasını oluşturmaktadır. İspanya Kralı Charles, güney burcundan kayanın zirvesine doğru uzanan bir duvar inşa edilmesini emretmiş ve 255 yılında yapılmıştır. Barbaros Hayrettin’in saldırısından sonra güçlendirme yapılmıştır. Korumayı sağlamak amacıyla bir hendek de kazılmıştır.
İrish Town, trafiğe kapalı olup Main Caddesine paralel uzanan bir bölgedir. Geçmişte (1728 yılı başlarında) buraya daha çok askerlere arkadaşlık etmeleri için İrlandalı kadınlar gönderilmiş ve bundan dolayı da burası pek iyi anılmamıştır. Günümüzde ise; pek çok mağaza, restoran ve eğlence merkezine ev sahipliği yapmaktadır.
Mackintosh meydanında bulunan eski belediye binası aynı zamanda evlilik dairesi olarak da hizmet vermektedir. Önünde farklı bir etkinlik ve kalabalığa denk gelebilirsiniz.
Şehrin en keyif alacağınız, halkın içine karışacağınız ve aynı zamanda yemek, çay, kahve ihtiyacınızı karşılayacağınız canlı meydanlarından biri de Casemates’dir. Geçmişte infazların yapıldığı bu alan günümüzde çok sayıda pub, hediyelik mağazası, restoran ve kafeye ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca önemli günlerde kutlamaların, festivallerin ve konserlerin vaz geçilmez adresidir.
Bu yazıda şehirden paylaşacağımız son nokta Botanik bahçesi olup teleferiğe binilen yere çok yakın konumlanmaktadır. Yeri gelmişken belirtmek isteriz ki; teleferik için biletleri önceden internet üzerinden almak çok daha mantıklı olacaktır. Her zaman önünde çok uzun kuyruklar olan bu merkezde, eğer elinizde bilet bulunuyorsa farklı bir yerden ve bekletilmeden teleferiği alınıyorsunuz.
Alameda olarak da anılan botanik bahçesi, hem egzotik hem de buradaki yerel türlere ev sahipliği yapan çok özel bir nokta. Girişinin ücretsiz olduğu bu bahçe, Trafalgar Mezarlığı ve sur duvarları yakınındadır. Kuruluşu 1816 yılına dayanmaktadır.
İçinde pek çok anıt da bulunmaktadır ve bunlar Cebelitarık miras listesinde yer alır. Kırım savaşında kullanılan toplardan ikisi de bu parkın girişinde sergilenmektedir. 6 hektarlık bir alana yayılan bahçede, daha önce de belirttiğimiz gibi yerli bitkiler yanında dünyanın farklı yerlerinden getirilen ağaç ve çiçekler de sergilenmektedir. Ayrıca çok fazla kuş türü de burada yaşamaktadır. Farklı etkinliklere ev sahipliği yapmasının yanı sıra yerel halk tarafından özellikle düğünlerde tercih sebebi olmaktadır.
Dolu dolu iki gününüzü hasredeceğiniz bu kent ülkeye, yolunuzu düşürmeyi deneyin, fazlasıyla keyif ve keşif vaat ediyor.