HALEP(EMEL FIRATLI) – SURİYE

HALEP (ALEPPO)(SURİYE-EMEL FIRATLI)

İlk kakuleli kahvemi Halep’te Halep kalesinde içmiştim,sunum bir harikaydı,gün bir harikaydı,bıraktığı tat bir harikaydı.Sunum güzelliği mi ,Halep kalesinden sindire sindire gözlemlediğim şehir manzarasının etkisinden mi bilemiyorum yarısına doğru beğenmeye başladığım kahveyi bitirdiğimde çok hoşuma gitmişti. Sonra da benim; benim gibi bir kahve tiryakisinin olmazsa olmazları arasına girmişti. Daha sonraları her kakuleli kahve içişimde Halep şehri, Şam , Hama ,Humus kısaca Suriye gelirdi aklıma. Orada yaşadığım hatıralar gözümde canlanır ve büyük bir zevkle kahvemi yudumlardım

Sadece ben değil tüm ekip yaşamıştı aynın duyguları. Hatta çok keyif aldığımız bu gezinin etkisiyle abim Ünsal Aktaş,  hissettiklerini şiire dökmüştü döndükten sonra . Bu şiiri de paylaşmak istiyorum sizlerle,

HALEP

Sedef kakmalı, kuş üzümlü

Nar ekşili, zahter kokulu

Zamanı sarıp sarmalayan çarşılarında

Felafel yedik, kakuleli mırra ısmarladık.

*****

Kuşatılmaz, heybetli, hendekli Kale’nden

Gizemli ve telaşlı dar sokaklarından

Göbekteki yorgun saate doğru yürürken

Sanki maziyi yeniden kucakladık.

****

Şalların rengarenk ,  yolların taşlıcaymış

Sohbetin ipek  ,armağanın tatlıcaymış

Hiç fark etmez ister gamlı ister şen ol

Doğrusu ne keyfine ne sırrına doyduk.

***

Bizi tekrar içine çek ,koynuna al

Bereketli şuh kadın; teklifsiz çağır

Kana kana iç geçmişi ve geleceği

Haydi emzir bu şehri ağır ağır

Halep için dişi şehir demişti sevgili hocam Prof. Dr. Aykut Mısırlıgil, Suriye-Ürdün gezimizin rehberiydi aynı zamanda. Halep de İstanbul gibi Kahire gibi Paris gibi dişi şehir demişti. Ne demek istediğini anlamak için bu şehirlerin havasını koklamak , ara sokaklarına dalmak,insanlarının arasına katılmak,tarihini ,kültürünü görmek,ellemek gerekiyor.

Halep geçmişten kendisine miras kalan tarihi yapılarını, kültürünü cömertçe sergiliyor ve insanlarla sıcacık bir şekilde paylaşıyordu. Sokaklarında çocukların cıvıl cıvıl oynadığı, kadınların hür ve rahat bir şekilde gezdiği hatta kahvehanelerde , lokantalarda nargileleri eşliğinde sohbetlere daldıkları ,çeşit çeşit rengarenk giysilerin ,baharatların ,kuruyemiş ve meyvaların, el sanatlarının olduğu ;çarşılarında gezmenin keyfe dönüştüğü  eski Halep’ten bahsediyorum.

Yemek yediğimiz lokantalardaki ihtişam, çeşit ve sunum güzelliklerini unutmak mümkün değil . Her restoranda  , kahvehanede, dükkanda ne güzel ağırlanmış,güler yüzlü  muamele görmüştük.Yemeklerden sonra verilen çayın bile ayrı bir sunum inceliği vardı.İçine konulan gül ıslanınca açılıyor,tatlı bir koku yayılıyordu. Tıpkı bu gül gibi onların da geleceğe yönelik umutları, arzuları vardı. Maalesef hepsi yıkıldı umutlar da şehirler de

resim 1a_640x480

Aynı restoranın lavaboları;

resim 1b ı_640x480

resim 1c_640x480

Halep şehrinde bizim gezdiğimiz fakat şimdi yerinde olmayan veya çok zarar gören önemli yapılardan bahsetmek istiyorum

HALEP KALESİ

resim 2_640x404

 

Dünyanın en büyük ve en eski kalelerinden biridir. Şehirden yaklaşık 50 m. yüksekte doğal bir tepe üzerinde kurulmuştur. Geçmişi M.Ö 3000 yıllarına kadar dayanmaktadır .Hitit, Yunan, Eyyubi, Memluk ve Osmanlı medeniyetlerini misafir etmiştir.Halep şehri 1986 yılında Unesco Dünya Miras listesine girmiş,kale de onun en müstesna parçalarından biridir.

Etrafında geniş bir hendek bulunmaktadır ve eskiden içi su ile dolu olan bu hendek şehir savunmasında çok önemli rol oynamıştır.

resim 3_600x450

Ayrıca hendekten sonra kaleye doğru dik ve geniş taşlık bir bölüm vardır ki dışarıdan kaleye girişi imkânsız kılmaktadır. Tarihinde ele geçirilmesi çok zor olan kale unvanını haklı olarak korumuş, haçlı seferlerine de direnebilmiştir.Kale çok kez kuşatılmış,ancak  savaşla fethedilememiştir.

Selahattin Eyyubi döneminde en son şeklini alan kalenin eskiden dışarıya doğru açılan tahta bir köprüsü varmış, fakat Osmanlılar zamanında buraya şimdiki köprü inşa edilmiştir.

resim 4_600x450

Kale içinde Ablak sanatı ustaca kullanılmış. Siyah ile beyaz bazalt taşlarının iç içe geçtiği ve simetrinin hâkim olduğu bu sanat Memluklerde çok kullanılmış olup özellikle de kapı ve pencere kanatlarında kendini göstermektedir.

resim 5 a_495x600

resim 5 b_360x480

Kalede çift yılan figürleri; Memluklerin simgesi , çift aslan da Eyyubilerin simgesidir. Sultan Süleyman tarafından restore edildiğini gösteren Halep kitabesi de Halep kalesinin sol kulesini süslemekteydi. Kaleden bütün Halep şehri temaşa ile adeta ayağınızın altına seriliyor ve burada içilen çay veya kahve ile sohbetin tadına doyum olmuyordu. Maalesef şu anda çok zarar görmüş durumda

resim 6 a_600x424 resim 6 b_600x450 resim 6 c_600x450

HALEP ULU CAMİİ (HALEP EMEVİ CAMİİ)(ZEKERİYYA CAMİİ )

resim 7 a675 cami avlusu_450x600

Kalenin  yakınındaki  Halep Ulu camii diğer adıyla Halep Emevi camii veya içinde Hz. Zekeriya ‘nın türbesini barındırdığından Zekeriya camii diye adlandırılmaktaydı . Bu cami 715 yılında Emeviler zamanında yapılmış, çok estetik, güzel kare şeklindeki minaresi de Selçuklular zamanında eklenmiştir ama artık maalesef bu minare yok ,2013 yılında yıkıldı. Buradaki ama mevlithanların kırk kişilik koro halindeki ilahi ve dualarını dinlemek çok etkileyiciydi.

resim 7 d_599x480

resim 7 c_640x404

HALEP ÇARŞISI

resim 8 a_640x480

 

Osmanlı döneminde inşa edilen bu çarşı; Unesco Dünya Kültür Mirası listesinde idi ve adeta İstanbul Kapalıçarşı’nın bir benzeriydi. Ortadoğu’nun en canlı ve işlek tarihi çarşısı saatlerce gezmeye doyamadığımız, türlü ipekliler, takılar, kumaşlar, baharatlar aldığımız ancak şimdi anılarımızda canlı olan, kendisi çok zarar gören zavallı çarşı

resim 8 b_640x480

 

MİMAR SİNAN’IN VE OSMANLI İMP ‘nun hatıraları

Halep’teki eserlerin %70 i Osmanlılar zamanında inşa edilmiş ve Halep kentini süslemekteydi. Ancak  şu anda bunların pek çoğu yok olmuştur. Sadece savaş neticesi değil bir kısmı hatta büyük kısmı bilerek Türk ve Osmanlı düşmanlığı zihniyeti ile de yok edilmiştir. Halep şehrini süsleyen büyük üstat Mimar Sinan’ın iki güzel eseri vardı. Bunlardan biri Hüsrev Paşa Camisi ve külliyesiydi ki dinamitle bilerek yok edilmiştir

resim 9 a_640x450

resim 9 b_640x480

Yine Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırtılan Adliye Camisi çok büyük oranda tahrip olmuştur resim 10 a 783 al-adliye camii mimar sinan_600x420 resim 10 b 784_600x450

Barış döneminde bunların restorasyonunun birebir yapımı çok büyük bir önem arzetmektedir.

OSMANLI EVLERİ, HANLARI VE DAR HALEP SOKAKLARI

Halep şehrinin her bir yeri film platformu gibi tarihi binalarla doluydu. Başta da belirttiğim gibi bunların büyük bir kısmı da Osmanlı eseriydi ama maalesef şu anda bunların çoğu yerle bir oldu. İçim acıyarak bazılarını paylaşıyorum.

 

resim 11 a_640x382

resim 11 b_640x480

resim 11 c_640x480

 

resim 11 d_634x480

BARON OTEL

Ortadoğu bölgesinin en eski otelidir. Kurucuları ve işletmeciliği Ermeni bir ailenin elinde olan bu otelin  misafir ettiği ünlüler arasında Mustafa Kemal Atatürk, Arabistanlı Lawrence, Agatha Christie , Rockefeller, Roosevelt, Gagarin vb. bulunmaktadır. Kral Faysal Suriye’nin bağımsızlığını bu otelden ilan etmiştir. Halep Ulusal müzesinin karşısındaki bu oteli ziyaret etmiş ,Atamızın kaldığı odayı da fotoğraflamıştık.Şimdi çok zarar görmüş durumda.(resimlerini paylaşmıyorum çünkü Ünsal Aktaş  bu konuda bir bölüm hazırlıyor.)

Daha paylaşılacak pek çok eser vardı ama maalesef artık yerlerinde yeller esiyor. Koca bir tarih yok oldu . Daha sonra artık sadece fotoğraflarımızda kalan eski antik şehirlerini  ve diğer Suriye şehirlerini içim yanarak başka yazılarda paylaşacağım.