HZ. İSA’NIN ÇİLE YOLU ( KUDÜS-2 ) – EMEL FIRATLI
HZ.İSA’NIN ÇİLE YOLU ( KUDÜS ) – EMEL FIRATLI
Kudüs yazısının 1. Bölümünde de belirttiğim gibi bu güzel şehir her 3 din için de çok önemli. Bu yazımda da Hristiyanlar için hac niteliğinde olan Hz. İsa’nın çile yolundan ve o yolun sonundaki Kutsal Kabir Kilisesinden ( Kıyamet Kilisesi ) ( Church of Holy Sepulchre ) bahsedeceğim.
Hz. İsa’nın çile yolu ( Via Dolorosa ) ;
Hz. İsa’nın yargılanıp cezalandırıldığı daha sonra üzerinde çarmıha gerileceği haçı kendisine taşıttırmak suretiyle acılar içinde yürütüldüğü ve bu sırada birtakım olaylar yaşanan yoldur ki bu olaylar anısına duraklar oluşturulmuş ve kiliseler inşa edilmiştir. 14 duraktan oluşan bu yol Hristiyanlar için çok önemli olup, bu yolu tamamlayanlar hacı olmaktadır.
Biz de Kudüs’teki gezimiz sırasında ara sıra çok şiddetlenen yağmur altında bu yolu tamamladık. Hac yolunun başlangıcı Müslüman mahallesindeki Ömeriye Medresesinin birkaç metre ilerisinden başlamaktaydı. Via Dolorosa denilen bu yolun üzerindeki istasyonlar Roma rakamı ile işaretlendirilmiş. Başlangıç bölümünde; Hz. İsa’nın mahkûm edildiği ve kırbaçlandığı yer bulunmaktadır. O dönemin Roma’lı valisi, Pontios Pilate dir.
- durak; Elbiselerinin soyulduğu ve taşıması için çarmıhın sırtına verildiği yerdir. İkinci durak ile üçüncü durak arasında “Ecce Homo” kemeri bulunmaktadır. İmparator Hadrian zamanından kalma kapının bir parçasıdır ve Romalı vali bu kemerin üzerine çıkarak halka seslenmiş “ecce homo” “işte o insan” demiştir.
- durak; Hz. İsa’nın çarmıhın ağırlığı ile yorulup ilk defa düştüğü yerdir.
- durak; Hz. İsa’nın annesi ile karşılaştığı yerdir.
5.istasyon; artık çok yorulan ve çarmıhı taşıyamaz hale gelen Hz. İsa’nın sırtındaki çarmıhın Aziz Simon a verildiği yerdir. ( Kireneli Simon daha sonra Aziz ilan edilmiştir) . Bu bölümdeki kilisenin hemen yanındaki duvarda, Hristiyan hacıların elledikleri, yüzlerini sürdükleri bir taş bulunmakta, bu taş Hz. İsa’nın dinlenmek için elini dayadığı taş.
Bu bölüm ve sonrası hem yol daralmakta, hem de yokuş yukarı çıkmaktadır.
- durak; Veronica adlı bir kadının Hz. İsa’nın yüzünü sildiği bölümdür.
- durak; Hz. İsa’nın tekrar düştüğü yerdir.
8.durak; Hz. İsa’nın Kudüslü kadınların kendi durumuna ağlamaları üzerine onları teselli ettiği yerdir
9.durak; Hz. İsa’nın üçüncü kez düştüğü yerdir ve burası Kutsal Kabir Kilisesinin çatısında bulunmaktadır. Bu durağın olduğu yerde, sağında; Kıpti kilisesi, solunda ise; Habeş Hristiyanlarına ait Deyr es Sultan bulunmaktadır.
Bundan sonraki durakların tamamı Kutsal Kabir Kilisesinin içindedir. En son bahsettiğim Kıpti ve Habeş
kiliselerinin dar, koridor benzeri yollarını geçtikten sonra kendinizi Kutsal Kabir kilisesinin içinde buluyorsunuz. Bu önemli kilisenin içindeki durakları kısaca belirttikten sonra, kilisenin tanıtımına geçelim.
- durak; Çarmıha gerilmesi
- durak; Çarmıhta ruhunu teslim etmesi
- durak; Çarmıhtan indirilmesi
- durak; Na’şının geçici kabrine konması
Kilisede hemen gözünüze çarpacak olan musalla taşı 13. Durağın karşılığı olup, Hz. İsa can verdikten sonra çarmıhtan indirilip gömülmeden önce üzerine yatırıldığı ve yıkandığı taştır.( Bu yüzden de hep ıslak haldedir.)
Hristiyan hacılar bu taşa çok önem vermekte, elleyip öpmekte hatta üzerine kapanıp ağlamaktadırlar. Bu taşın üzerinde görülen lambalar; bazı kiliseleri sembolize etmektedir. ( Rum Ortodoks, Fransisken, Süryani, Ermeni kiliseleri. )
10-11 ve 12. Duraklar Golgota kayası üzerinde bulunmaktadır. Aslında Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği ve can verdiği tepenin adıdır; Golgota; kafatası anlamına gelmektedir. Azize Helena zamanında kafatasına benzeyen bir tepe görüldüğünde buraya kilise yaptırılmaya karar verilmiş ve Azize Helena tarafından buraya kilise inşa ettirilmiştir. Dolayısıyla bu kaya kilisenin içinde kalmakta, fakat yapılan inşaat ve çalışmalar nedeniyle bu görüntüsünü kaybetmiştir. Kilise içinde bu kayanın parçasını camlı bir çerçeve ardında görmek mümkündür.( Resimde ayrıca çarmıhı girdiği delik ile daha sonra geçirilen bir deprem sırasında oluşan çatlak görülmektedir.)
14.durak olan ve Hz. İsa’nın geçici kabri olan Kutsal Kabirdir ve Hristiyanlar Hz. İsa’nın geçici bir süre burada kaldığına, sonra dirilip semaya yükseldiğine inanırlar. Kabrin etrafında her zaman çok fazla bekleyen insanlar ve kuyruk bulunmaktadır. Biz ilk seferinde çok kalabalık olması nedeniyle içeri giremedik. Ancak daha sonra nispeten
daha az kalabalığın olduğu bir saatte içeri girebildik. Kuyruğun çok uzamasının bir nedeni de kabrin iç kısmının çok küçük olması ve içeriye ancak birkaç kişinin girebilecek olmasındandır. Kabire ulaşmak için önce küçük bir
odacıktan başınızı eğerek geçiyorsunuz. Bu bölümde camekân içinde “Cebrail taşı” bulunmaktadır. İkinci odanın girişi daha dar olup iyice eğilerek girmeniz gerekiyor. Burada Hz. İsa’nın cansız bedeninin kısa bir müddet yattığına inanılan mezarı bulunmaktadır.
Kilise içinde; kilisede hakkı bulunan bazı farklı kiliselere ait bölümler ve yönetim merkezleri bulunmaktadır; Rum Ortodoks Patrikliğinin merkezi, Katolik Kilisesi, Süryani Ortodoks Kilisesi, Ermeni Ortodoks Kilisesi, Fransisken Kilisesi, Kıpti Kilisesi gibi. Bir de Habeş Ortodoks Kilisesi vardır fakat onların kilisenin içinde hakları yoktur.
Görüleceği üzere pek çok kilise burada bulunmaktadır ve hak iddia etmektedirler. Geçmişte bu durum aralarında pek çok kavgalara hatta savaşlara neden olmuştur. Bu çok önemli kilisenin kapısının anahtarının kimde olacağı veya kimler tarafından temizleneceği gibi konular çok büyük problemler yaşanmasına sebep olmuştur. Bu konuların çözüme kavuşturulması için alınan bazı kararlar hala günümüzde de uygulanmaktadır. Anlatalım; Selahattin Eyyubi, büyük kavgalara neden olan Kutsal Kabir Kilisesinin anahtarını Müslüman bir aileye vermek suretiyle çözmüştür. Aynı başarılı uygulama Osmanlılar zamanında devam etmiş, günümüze kadar ulaşmıştır. Hâlihazırda anahtardan iki Müslüman aile sorumludur. ( Nuseybe ve Joudeh aileleri )
Kilisenin anahtarı gibi temizliği de Hristiyan mezhepleri arasında çok uzun yıllar boyunca problem olmuştur. Hristiyanlara göre; bu kilisenin temizliğinin çok büyük sevabı vardı ve her bir mezhep de daha büyük bir alanın temizliğinden sorumlu olup daha büyük sevap kazanmak istiyordu. Osmanlılar döneminde de bu sıkıntı devam edip hatta kanlı çatışmalara neden olunca 1852 de Sultan Abdülmecid bir ferman yayınlıyor ve gerekli çalışmalar yapılıncaya kadar hiçbir eşyanın veya taşın oynatılmaması ve kararın beklenmesini emrediyor. Ferman yayınlandığı sırada bir merdiven üzerinde cam temizliği yapan Ermeni din adamı da işini bırakıyor fakat merdiveni elleyemiyor. O dönemden beri de o merdiven orada durmakta imiş. Daha sonra çok ince hesaplarla hangi mezhebin nereyi temizleyeceği karara bağlanmış; mezhepler arası barış sağlanmış ve günümüze kadar da aynı şekilde uygulama devam etmiştir.
Şimdi de Kutsal Kabir Kilisesinin dış görünümünden birkaç kare paylaşmak istiyorum. Gümüş renkteki kubbeler
kiliseye aittir. Kilisenin hemen yanında sol tarafta görülen minare Hz. Ömer Camii minaresidir. Hz. Ömer, kiliseye geldiğinde ve namaz kılmak istediğinde burada görevli papazlar ona kilise içinde yer göstermiş fakat kendisi bunu
kabul etmemiştir.” Eğer burada namaz kılarsam daha sonra burası mescide çevrilir “ diyerek kilise yakınındaki boş alanda namazını kılmıştır. Gerçekten de daha sonra namaz kıldığı yere cami yapılmış fakat kilise ellenmemiştir. Bu olay Hz. Ömer’in diğer dinlere olan saygısı ve adaletli yaklaşımına örnek olarak anlatılmaktadır.
HRİSTİYANLAR İÇİN DİĞER ÖNEMLİ YAPILAR;
TÜM MİLLETLER KİLİSESİ VE GETSEMANE BAHÇESİ;
Tüm Milletler Kilisesi Zeytin Dağı eteklerinde olup, Hz. İsa’nın tutuklanmadan önce dua ettiği ve ıstırap çektiği yerdir. İlk olarak 4. Yy da buraya Bizans Bazilikası yapılmıştır. Daha sonra terk edilmiş, 1919 ile 1924 yılları arasında oniki ülkenin finanse etmesi ile yeniden inşa edilmiştir. Kilisenin içinde, Hz.İsa’nın Istırap kayası bulunmaktadır.
İhanete uğramasının verdiği acı ile bu kayanın üzerinde ağlamış, ıstırap çekmiş ve dua etmiştir. Tüm Milletler
Kilisesi Getsemane bahçesi içinde yer almaktadır. Ağaçların bir kısmının çok eski olduğu söylenmektedir hatta Hz. İsa döneminden bahsedilmektedir.
MERYEM ANA MEZARI KİLİSESİ;
Varolan kayıtlardan anlaşıldığı üzere Hz. Meryem burada bir müddet gömülü kalmıştır. 455 yılında buraya bir kilise yapılmış fakat daha sonra yıkılmıştır. Aslına uygun olarak yeniden yapılması 680 yılıdır. Aslında bu kilisenin üst kısmı Eyyubiler zamanında yıkılmış ve o yüzden de şimdiki görüntüye sahip olmuştur. Kiliseye fotoğrafta görülen kapıdan girdikten sonra aşağı dik bir şekilde inen 48 basamaklı bir merdiven ile karşılaşacaksınız. Bu kilise Kidron
vadisinde olduğundan ve yağışlar sırasında kilise içine su basabileceğinden dolayı kapı önüne birkaç basamak yapılarak giriş yükseltilmiştir. İçeri girdiğinizde nisbeten karanlık va basık bir ortamla karşılaşacaksınız. Merdivenlerden inerken sağlı, sollu Hz. Meryem’in anne ve babasının mezarı ile daha sonra evlendiği eşinin mezarı bulunmaktadır.
İçerde Hz. Meryem’in bir müddet yattığına inanılan taş kabir bulunmaktadır.
Aşağıda paylaştığım fotoğraf ise Rus Çarı III. Aleksandr tarafından Azize Mecdelli Meryem anısına yapılan Rus tarzı kilisedir.
En son bölümde Hz. İsa’nın son akşam yemeğini yediği odayı paylaşmak istiyorum. Aslında bu oda Hz. Davut’un mezarının üst katında bulunmaktadır. Burada daha önce gotik tarzda inşa edilmiş bir kilise bulunmaktadır, Kanuni Sultan Süleyman burasının camiye çevrilmesini ister. Gotik tarzdaki sütunlar bırakılarak mihrap, çini üzerine besmele, kitabe konmuştur. Pencerede Kuran-ı Kerim’den ayetler bulunmaktadır.
Burası Hz. İsa’nın havarileri ile son akşam yemeğini yediği yerdir ve burada Hz. İsa; havarilerine hitaben, ertesi gün içlerinden birinin ihanet edeceğini söyleyerek onlara ekmek ve şarap ikram eder. Bu ikram sırasında da ekmeğin kendi eti, şarabın da kendi kanı olduğunu söyler ve “ bununla ben sizde hayat bulurum” der. ( Hristiyanlıktaki ekmek ve şarap sunumu ibadeti böylece başlamış olur ) Daha sonra Hristiyanlar tarafından buraya gotik tarzda bir kilise yaptırılır. İşte o kilise de Kanuni Sultan Süleyman tarafından camiye çevrilir. Kilisedeki bütün resimler, tasvirler kaldırılır ancak sütunlar ve pelikan figürü bırakılmıştır. Dikkat edilirse bu figürde iki yavru pelikan anne
pelikan tarafından beslenmektedir ancak ilginç olan yavru pelikanların annelerinin göğsünü yemeleridir. Anne pelikan ile kendini kurban eden Hz. İsa simgelenmektedir.