KÖK AİLESİNİN DALIŞ MACERASI – ÖMÜR ÖZONUR KANCOĞLU

KÖK Ailesinin Dalış Macerası – ÖMÜR ÖZONUR KANCOĞLU

1992 yılında bir arkadaşımın önerisi ile ODTÜ SAT tarafından verilen dalış derslerine katılma kararı aldım. Bu amaçla, önce sevgili Gökhan Türe’nin en ince detayına kadar hazırladığı ve sunduğu teorik eğitimi daha sonra Marmaris Turunç’ta suyun soğuk, havanın gündüzleri soğuk, geceleri daha soğuk olduğu 1993 yılının Ocak ayında, ODTÜ SATlı eğitmenlerimizin verdiği Pratik eğitimleri aldım.

Öğrenciliğin, yeni şeyler öğrenmenin ne zevkli bir şey olduğunu, hayatta gerçekten küçük şeylerden mutlu olunabileceğini, minicik bir ısıtıcının kendine bir hayrı olmadığını ve sürekli ıslak olan kıyafetleri o şartlarda kurutmanın mümkün olmadığını ve dolayısı ile ıslaklık ile barışık olmak gerektiğini öğrendim, hatırladım. Tüp doldurmak, ıslak dalış kıyafetlerini giyip suya girmek, su altında iken, o anlarda işkence gibi gelen ve defalarca tekrarlanan ama şimdilerde “yahu, keyifliymiş ama” dedirten “maske tak çıkar”, “bc, çıkar, giy”,  “yüzerlilik ayarla”, “havasız kalınca body’ne git çimlen”, “bağıra bağıra yukarı çık” ve bunlar gibi bir dolu teknik çalışmaları yapmak, sabahın erken saatlerinde kalkıp neredeyse “yaylalar yaylalar” kıvamında bir koşu tutturmak, yemek hazırlamak, hastalananlar ile ilgilenmek ile geçen yoğun 1 haftalık eğitim – kamp sonunda gerçek bir dalgıç gibi ilk defa 10 metreye indiğimde dünyanın o anda en çok korkan ama bu son eğitim bittiğinde dünyanın en mutlu, en tatmin olmuş insanıydım. Dalış keyfi ve derinler artık sadece Kaptan Cousteau’ya ait değildi, “ucundan acık” da olsa bana da ait olmuştu.

1_640x480

                        Cozumel – Meksika 2012

Ancak bir sorun vardı; dalış asla ve asla yanında bir body olmadan yapılabilecek bir spor değildi, en iyi body’m de denizden hiç hoşlanmayan kocam olacaktı elbette. 94 yılında paramızın az, borçlarımızın çok olduğu bir dönemde, benim aldığım eğitim gibi cefası da sefası da yüksek olmayan ama Sevgili Gökhan Türe’nin, benim koca gibi ekabir insanlar için düzenlediği bir eğitime katılması için eşime sormadan parayı yatırdım ve oldu bittiye getirip, eğitimi almaya mecbur bıraktım. Eşim bu dalış olayından öyle keyif aldı ki bugüne kadar dalış yapmaya devam ettik. Her dalış sonrasında gördüklerimizi paylaşmak, bir avcı misali “parmak kadar balığı, kol büyüklüğündeymiş de sadece biz görmüşüz gibi” abartarak anlatmak, su altındaki o muhteşem irili ufaklı balıklar ile aynı ortamda bulunmak her zaman büyük keyif verdi bize ve denizin altında olduğumuz o eşsiz anlarda mevcut olan dertlerimizi, sıkıntılarımızı,  beynimize format atarak tamamen unuttuk.

2_640x480

                       Cozumel – Meksika 2012  

Yıllar içinde çoğunluğu Kaş’ta olmak üzere Datça, Fethiye, Bodrum’da dalışlar yaptık. Kamil, oğlumuz doğduktan sonra, dünyadaki en güzel dalış noktalarından birisi olarak kabul edilen Mısır’da bir dalış turuna katıldı, ancak bu tura beraber katılamamış olmamız hala içinde uktedir.

Oğlumuzu da suyla barışık olması için önce yüzücü yaptık daha sonra da dalgıç olabileceği en erken yaşta dalgıçlık brövesini aldı. Hatta ilk dalışlarını bizimle beraber Meksika Cozumel’de yaptı. Tabi bu kadar güzel bir su altı canlılığına sahip bir yerde ilk dalışları yapmak iyi mi kötü mü bilemiyorum ama bu deniz altı canlılığı ve dalış faaliyeti onu öyle etkiledi ki  dalış konusundaki eğitimlerine devam etme kararı aldı. Şu an dalış sayısı bizimkinden çok daha aşağıda olsa da brövesi, cesareti ve su altındaki rahatlığı bizden çok daha ileri seviyede.

5_363x480

                                                         Kaş 2014

3_640x480

                        Cozumel – Meksika 2012

4_640x480

                     Cozumel – Meksika 2012

Geçen sene, bana göre tesadüfen ama sonradan öğrendiğime göre gayet planlı bir şekilde doğum günümde ailecek yaptığımız dalış, hem ilk defa kimse göstermeden kendi başıma gördüğüm müren, küçük bir kayık büyüklüğündeki :-)  orfoz, müthiş renklere sahip ve kendi mağarasında yaşayan dev :-)   bir deniz kabuklusu görmem açısından müthişti hem de ailem su altında doğum günümü kutlayarak, maskenin içinde salya sümük ağlanabildiğini öğrenmemi sağladılar. Aldığım, açık ara en güzel doğum günü hediyesiydi.

8_640x480

                       Kaş 2017

6_640x480

                        Kaş 2017

Kaş dalış yapmak için çok güzel bir yer; insanların olduğu her yer zamanla yok oluyor, eskiden sürüler halinde gördüğümüz akyalar, orfozlar, lagoslar, baraküdalar, gümüşler şimdilerde artık yok (ya da belki ve umarım ben dalış yaptığım zamanlarda görmüyorum ama diğer zamanlarda vardırlar) ama ben dalış yapmayı çok seviyorum. Tüm dünyevi dertleri kısa bir süre için bir yana atmak, sahip olduklarınızın kıymetini bir kere daha anlamak, sınırlarınızı zorlamak ve ait olmadığınız bir dünyada, o dünyayı incitmeden, o dünyaya hiç bir zarar vermeden, o dünyadan hediyelik almadan ve o dünyaya pislik bırakmadan sadece seyrederek beyninize ve varsa makinenizle çektiğiniz fotoğraflarınıza kazımak harika.  :-)

7_640x429

                       Kaş 2017

9_608x480

                           Kaş 2017

Bu renkli, capcanlı, muhteşem dünyayı bize tanıtan, bize sevdiren, bu keyfi bize tattıran sevgili Gökhan Türe’ye çok şeyler borçluyuz.