LÜKSEMBURG – FATMA AKAR

 

LÜKSEMBURG – FATMA AKAR

BAŞKENT LÜKSEMBURG

Küçük Avrupa ülkesi, Grand Duchy of Luxembourg, toplam nüfusu 585 000 ( 2017 verilerine göre ), bunun % 46 yabancılardan oluşmakta. 3 resmi dili; Fransızca, Almanca, Lüksemburgca olan ülke çok kültürlü ve çok dilli olmak en büyük övünç kaynağı. 170 den fazla farklı toplum yaşamakta. Bunların en büyüğünü Portekiz toplumu oluşturmakta.

Havalimanından 2 Euroya alacağınız biletle, Eurobus’a bindiğinizde “Multiplicity” kelimesini otobüslerin üzerinde yazılı göreceksiniz. Merkeze kadar yol boyunca da şehir turu yaparcasına, Avrupa Parlamentosu, farklı mimarisiyle Modern Sanat Müzesi ( MUDAM ), Philharmony, Lüksemburg ekonomisine büyük katkıları olan Bankalar zinciri…

( Philharmony )

( MUDAM )

Yol boyuca tarihi binalar göreceksiniz, bunların çoğu korunmuş ve bankalara tahsis edilmiş.

Otobüsten Gare Central’da  indiğinizde, yürüyerek şehir merkezine gidebilirsiniz.

 

( Milli Kütüphane ve Notre- Dame Katedrali )

Lüksemburg’un tek Katedrali, 1613 te temeli atılmış ve Cizvit kilisesi olarak inşaa edilmiş. Cizvitlerin 1773 te şehri terk etmesiyle de Avusturya İmparatoriçesi tarafından Lüksemburg’a verilmiş ve Katolik kilisesi olarak ibadet vermiş. Şirin ara sokaklar dikkatinizi çekecektir.

Kraliyet ailesinin bulunduğu saray, belirli günlerde halka açık olduğu söyleniyor. Henüz içini gezmedim.

Batty Weber adlı yazarın ‘Avrupanın en güzel Balkonu’ dedigi ‘Chemin de la Corniche’ den Alzette vadisi ve Grund denilen Old Town manzarası muhteşem. Old town cafeleri ve barlarıyla da ünlü, gece hayatını sevenler için özellikle ..

Bu bölge 1994 de Unesco tarafından Dünya Miras listesine alınmış.

 

 

 

VIANDEN

Vaktiniz olursa Vianden kalesini ve çevresini gezmenizi tavsiye ederim. Önce Ettelbruck’a giden trene binip, oradan 570 nolu otobüsle Vianden Kalesine (şoförler zaten size haber veriyor ineceğiniz yeri :-) ). Yolculuk en fazla bir saat sürüyor. Tarihi yapılarının yanında doğa güzelliğiyle de turistleri çeken şirin bir yer.

Kale 11 – 14 YY. yapılmış ve 20 YY.  da restore edilmiş. Roma ve Gotik dönemine ait olan kale Aurupanın en güzel ve en büyük feodal yerleşkesi ve kalesi olarak biliniyor. Aynı zamanda Avrupanın en önemli anıtları arasında olan kale, 1977 den beri devlet korumasında.

( Mutfakta, o dönemlerde kullanılan gereçler sergilenmekte)

Victor Hugo 1871 de burada siyasi ‘sürgünde’ kalmış. ‘Our’ nehri karşısında içeceklerinizle günün keyifli yorgunluğunu atarken, kim bilir belki Victor Hugo gibi size de ilham gelir

Ben çok sevdim, özellikle sokaklarında yürümekten büyük keyif aldım.

 

 

 

 

BELVAL

Akın akın yerli ve yabancı turistin geldiği bir başka bölge ise Belval yerleşkesi.

Lüksemburg Üniversitesinin 3. Kampüsü bulunan bu bölgede önceden maden ocagı varmış.

Madenden bazı kalıntıları muhafaza ederek, Hi-Tech diye adlandırdıkları Üniversite binası

Lüksemburgluların yeni övünç kaynağı. İki zıt yapılar farklı bir görüntü sergiliyor. Yurtdışından gelen öğrenci sayısı arttıkça, çevrede inşaatlar da artmakta.  Umarım doğa  fazla tahrip edilmez … :((

* Arkada üniversite binası, yemek hane, madenden kalıntı (Alttaki 3 fotoğraf)

* Özel konutlar ve öğrencilerin kaldığı konutlar aynı mimaride

* Her yerde olduğu gibi, kampüs çevresinde de doğa yürüyüşü yapılacak uygun yerler var.