TAORMİNA -SAVOCA ( MESSİNA-SİCİLYA ) – EMEL FIRATLI
TAORMİNA / SAVOCA ( SİCİLYA / MESSİNA – İTALYA ) EMEL FIRATLI
İtalya, her gittiğimde farklı bölgeleri ve hatta farklı şehirleri ile beni şaşırtabilen, gezmekten büyük keyif aldığım ülkelerden biridir. Son zamanlarda Etna Yanardağı ile dikkatleri üzerine çeken, Akdenizin en büyük adası unvanını taşıyan ve Mafya denince akla gelen Sicilya da bu özel yerlerden biri. Ben birkaç başlık altında tanıtacağımız Sicilya’nın en keyif aldığım noktalarından biri olan Taormina ile başlamak istiyorum
Turistlerin ve ünlülerin gözde mekânları arasına giren Taormina, adanın doğusunda iyon Denizi kıyısında olup Tauro Dağına yaslanmış ve deniz seviyesinden 200 metre yükseklikte yer almaktadır. Bu durum onun Etna Yanardağı da dahil olmak üzere doyumsuz manzaralar sunmasını sağlamaktadır. Messina Boğazına yakın olarak konumlanmıştır. ( 48 km. güneyindedir.)
Yaklaşık 3000 yıllık bir geçmişe sahip olan ve zengin bir bölgede yer alan Taormina, Grekolar döneminde kurulmuştur. Tepede kurulan yerleşim alanı daha sonra Roma döneminde geliştirilmiştir. Yunan ve Romalılar kadar tarihinde Arapların ve Normanların da etkisi olmuş, her birinden izler kalmıştır.
Taorminaya araç girişi yasak olduğundan otobüsümüz ile park yerine kadar gittik ve buradan belirli aralıklarla kalkan shuttle ile şehrin gezilecek noktasına ulaştık. Şehrin “Porta Messina” ve “Porta Catania” olmak üzere 2 antik şehir kapısı var ve bu iki şehir kapısı arasında da Taormina’nın en önemli caddesi olan Corso Umberto
uzanmaktadır. Şehirde birbirine paralel 9 sokak bulunmakta, bunlardan en önemlisi olan Corso Umberto üzerinde de pek çok önemli bina yer almaktadır
Biz şehre girişi “ Porta Messina “dan yaptık. 1808 yılında Kral IV. Ferdinand tarafından açıldığı için onun adıyla da anılmaktadır. Kapının yan tarafında bulunan ve şehrin korunması amacıyla Araplar tarafından yapılan surlar her iki kapının yanında görülebilmektedir.
Ana yoldan yürümeye başladığınızda ilk karşınıza çıkacak meydan; Piazza Emanuele Badia olup burada Arapların hakim olduğu dönemde inşa edilen Corvaja Sarayı ( Palazzo Corvaja ) bulunmaktadır. Daha sonraki dönemlerde
genişletme ve restorasyon işlemlerinden geçtiği için, Arap mimarisi yanında Norman ve Gotik etkiler de söz konusudur. Bir dönem Sicilya Parlamentosu olarak hizmet veren saray günümüzde sanat müzesi ve turizm ofisi olarak kullanılmaktadır.
Sarayın yanında 1600 lü yıllarda yapıldığı söylenen Church of Santa Caterina bulunmaktadır. Kilisenin ön cephesinde St. Caterina nın heykeli bulunmaktadır. Barok mimarinin hakim olduğu Kilisenin yapımında pembe
renkteki Taormina taşı da kullanılmış. Hemen yan tarafında çan kulesi de bulunmaktadır. 1970 yılında restore edilen kilisenin tabanında, Roma ve Yunan dönemlerine ait kalıntılar bulunmuştur. Ahşap tavanlı kilisenin iç mekanı oldukça sade ve beyaz renk hakim.
Başından sonuna 15-20 dakikada yürüyebileceğiniz Corso Umberto’da o kadar çok küçük ayrıntı ve süslemelere yer verilmiş ki onların cazibesiyle bu süre çok uzayacaktır. Hatta tavsiyem ana yolu kesen küçük sokaklara da giriş çıkış
yapmanızdır. Hemen pek çok yerde sizi bekleyen sürprizler ile karşılaşacaksınız. Genelde binaların alt katları hediyelik eşya dükkânları, kafeler ve sanat atölyeleri şeklinde dizayn edilmiş. Pek çok ünlünün müdavimi olduğu Taormina’da birbirinden şık ve zengin süslemesli dükkanlardan da buranın pahalı ve lüks yer olduğu anlaşılmakta.
Daha sonra caddenin hemen hemen ortalarında ulaşacağınız güzel alan, 9 Nisan Meydanıdır. ( Piazza IX. Aprile ) Çok güzel bir seyir terasına sahip olan bu meydanda aynı zamanda önemli binalar da bulunmaktadır. Meydana 9
nisan denmesinin nedeni; 1860 yılının 9 nisan günü, Taormina’da Katedralde, adanın kurtuluşunu sağlamak için Giuseppe Garibaldi’nin geldiği söylentisinin çıkmasıdır. Gerçekte o tarihte gelmemiş ama bir ay sonra bu gerçekleşmiştir. İtalyanların çok sevdiği, İtalya birliğini sağlayan, Sicilya’nın kurtarıcısı Giuseppe Garibaldi’nin adı meydana da yazılmış.
Bu meydanın önemli binalarından biri hemen dikkatinizi çekecek olan Saat Kulesidir.( Torre dell’ Orologio) Birkaç kez yıkılan kule ilk olarak 12. Yy. da yapılmıştır.
Aziz Joeseph Kilisesi ( Church of San Guiseppe) ; Saat Kulesinin yanında yer alan ve Barok mimariye sahip olan kilisenin inşası 1600 lü yılların sonunda başlayıp 1700 lü yıllarda sona ermiştir. Yapımında Taormina taşı kullanılan
Kilisenin yan tarafında bir çan kulesi bulunmaktadır. Ön cephesinde elinde haç taşıyan Mesih heykeline yer verilmiştir.
Bu meydanın bir diğer önemli binası da Halk Kütüphanesi olup ( Sant’ Agostino ) aslında eski bir kilisedir.
Meydan, çok güzel bir seyir terasına da ev sahipliği yapmaktadır.
Kafe Wunderbar; geçmişte Elizabeth Taylor, Richard Burton, Greta Garbo gibi ünlüleri ağırlamış, zamanımızda da jet sosyetenin uğrak yerlerinden biridir.
Porta Catania ya doğru yürümeye devam ettiğinizde büyük keyif alacağınız güzel meydan Piazzo del Doomo ya varacaksınız. Meydanı süsleyen çeşme 1635 yılında yapılmış. Çeşmenin ortasında yer alan, başında taç olup sağ
elinde asa, sol elinde küre taşıyan kadın heykeli aynı zamnada şehrin de sembolü kabul ediliyor. Çeşmenin etrafında 4 adet sütun ve üzerlerinde deniz atı olduğundan “Quatro Fontane” olarak da adlandırılmaktadır.
Bu meydanın önemli eserlerinden biri de aynı zamanda şehrin en büyük kilisesi olan Duomo Kilisesidir. İlk olarak 13. Yy da küçük bir kilise üzerine inşa edilmiş olup daha sonra birkaç kez yeniden yapılmıştır.
Bu meydandan sonra Porto Catania ya ulaşılacaktır. Yapım yılı 1440 olan kapı Norman döneminde toplantı yeri olarak da kullanıldığından “ Porta del Tocca” olarak da anılmaktadır. Hemen yakınında Santo Stefano Dükleri Binası bulunmaktadır.
Santo Stefano Dükleri Binası
Buradan da Naxos Körfezinin ve Etna Yanardağının doyumsuz manzarasının keyfini çıkarabilirsiniz.
Bu yolu aynı zevkle geriye doğru yürüyerek, ara sıra sevimli kafelerde mola vererek antik tiyatroyu görmek için geri
( Vitrinde gördüğüm ve çok beğendiğim el işçiliği bu eseri paylaşmadan geçemedim.)
döndük. Haritada da görüleceği üzere Piazza Emanuele Badi meydanına yakın bir yerden içeri doğru yöneldiğinizde ( her yerde yön tabelaları olduğundan şaşırmak mümkün değil ) ana cadde kadar olmasa da albenisi yüksek bir sokaktan geçerek antik tiyatroya ulaşıyorsunuz. Ama maalesef biz kapanma saatini unuttuğumuzdan içeri giremedik. Sadece dışından birkaç kare paylaşabiliyorum.Antik Tiyatro, Yunan dönemine ait olup tüm özelliklerini de sergilemektedir.
( Yukarıdaki fotoğraf ; www.traveltaormina.com adresinden alınmıştır.
Bu arada uzaktan fotoğrafını çektiğimiz eski kaleye yaklaşık bir saatlik yürüyüş ile çıkılacağını öğrendiğimizden ve zamanımızın kısıtlı olduğunu hesap ederek programdan çıkardık. Çok harap olduğunu ancak mükemmel bir manzarası olduğunu söylediler.
SAVOCA
Taormina’ya gelip de 45 dakikalık mesafede olan Savoca’ya uğramadan geçmek olmazdı tabii ki. Aslında burası kendi halinde ufak bir dağ köyü ve fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere dönemeçli yollardan epey tırmanmak suretiyle
ulaşıyorsunuz buraya. Savoca’yı meşhur eden ve turistlerin gelmesine sebep olan ise bir filmin burada çekilmesi. Francis Ford Cappola’nın ünlü filmi The Godfather’ın önemli bazı sahneleri burada hayat buluyor.
1700 lü yıllarda yapılan ve Trimarchi ailesine ait binada bulunan Bar Vitelli önünde çekilen önemli konuşma sahneleri ile köye ait kilisenin önünde Al Pacino’nun canlandırdığı Michael Corleone ile Apollonia Vitelli nin düğün sahnelerini herkes hatırlayacaktır.
Köyün tepesinde bulunan ve düğün çekimlerinin yapıldığı San Nicola Kilisesi ( Chiesa di Santa Lucia ) buraya ayrı bir güzellik katmaktadır.
Hemen belirtmem gerekir ki Savoca, Cappuccini tarikatının önemli yerlerinden biridir. Esas merkezleri olan Palermo dosyasında daha ayrıntılı anlatacağım bu Kapşonlular tarikatında ölüler mumyalanıp saklanıyor. Bu yüzden de “ölüler müzesi” diye anılıyor ve burada örneğini görmek mümkün.1500 lü yıllardan beri bu uygulamaya devam etmişler ancak 1968 de Vatikan’ın yasağı üzerine bırakmışlar. Ancak hala gizli olarak bu uygulamaya devam edenler varmış.