TİBET – BUDİZMİN KUTSAL KENTİ LHASA- SIDIKA SONGÜR
TİBET-BUDİZMİN KUTSAL KENTİ LHASA -SIDIKA SONGÜR
Tibet’te 7 yıl filmini izledikten sonra Tibet’e gitmeye karar verdim.Nasıl gidilir diye araştırmaya başladım.Önce Çin’den izin alınması gerektiğini,Nepal-Katmandu’dan, Çin’in-Xian veya Chengdu şehirlerinden uçakla gidilebileceğini öğrendim.Daha sıcak olur düşüncesiyle ağustos ayında gitmeye karar verdim.Çin-Xian şehrinden uçakla Lhasa- Gonggor havaalanına geldik.Havaalanı,Himalayalardan doğan büyük bir nehirin yanına kurulmuş.Yukarıdan bakıldığında,sanki piste değil de nehire iniliyormuş gibi hissediliyor.Hava alanı 4 binli metrelere kurulmuş,dünyanın en yüksekteki havaalanlarından biri.Oksijen azlığı nedeniyle bazılarımızda baş dönmesi,baş ağrısı,mide bulantısı,halsizlik oldu.Damar ve tansiyon problemi olanlar için biraz zor bir rota.
Havaalanına inince bizi yerel rehberimiz karşıladı ve boyunlarımıza beyaz dua şalları taktı.Bunların ne anlama geldiğini Lhasa varınca anladım.
Eskiden havaalanı ile Lhasa’nın arası 2 saat sürüyormuş,yol çok bozuk ve virajlıymış.2005 te nehirler üstüne kurulan köprüler ve dağlara açılan tünellerle bu mesafe 1 saate inmiş.Bu yükseklikte ağaçlar ve bitki yok,sadece çıplak dallar var.Yollarda gördüğümüz köylerde evler,taştan yapılmış,çok renkli ve çok pencereli.Çatılarında Tibet ve Buda bayrakları birlikte
Tibet,dünyanın çatısı ve manastırlar ülkesi.Lhasa,Dalay Lamaların kutsal kenti.Tibet,Orta Asya’da yaşayan Tibet’lilerin anavatanı.1950 yılına kadar bağımsız bir ülke iken, Çin’in istila etmesiyle,bugün,Çin’e bağlı bir özerk bölge.14 cü Dalay Lamanın sürgüne gitmesiyle,Çin’in atadığı Pançan Lamalar ruhani liderlik yapıyor.
Lhasa,Tibetdilinde,Tanrıların Ülkesi anlamında.300 günden fazla güneşli olduğu için, Güneş Işığının Şehri diyede anılır.3650 metre yüksekte kurulu olan bu başkent,dünyanın en yüksekteki 2 ci başkenti.
Lhasa’ya girdiğimizde, sarılı beyazlı dua bayraklarıyla karşılaştık. Caddelerde,sokaklarda insanlar çok görünmüyor.Otele geldiğimizde,yükseklik sendromunu daha rahat atlatmak için,bol sıcak su,yeşil çay içip,yavaş hareket ederek dinlenmeye çekiliyoruz.
Kral Songten Gampo,7 ci yy da Yarlung vadisinde Tibet imparatorluğunu kurduğunda Lhasa’yı başkent yapar. Şehirde muhakkak görülmesi gereken, Tibet sanat ve mimarisinin 3 özgün eseri var.Potala Sarayı,Jokhang Manastırı,Norbulingka Bahçesi.
POTALA Sarayı,3700 metrede,kırmızı dağın üstüne,Kral Songten Gampo tarafından7 ci yy da yaptırılmış.
Karşıdan bakıldığında, kırmızı beyaz rengiyle,dağın devamı gibi duruyor.130 bin metre kare alana kurulan kırmızı ve beyaz diye 2 bloktan oluşan bu saray,13 katlı,117 m yüksekliğe,350 m genişliğe,1000 odaya sahip.Kırmızı sarayda,stupalar,tapınaklar binlerce Buda heykeli ile el yazması kitapların sergilendiği kütüphane var.7 Dalay Lamanın mezarıda burada.Beyaz saray,idari merkez ve Dalay Lamaların kışlık sarayı olarak kullanılmış.Beyaz saraya dolanbaçlı bir yoldan çıkılıyor.Duvarları,bezlere işlenmiş dini ve mitolojik temaların işlendiği resimlerle dolu.Orta bölgedeki alan,tören alanı diye kullanılmış ve Dalay Lamalar,halka buradan seslenirlermiş.
Saray randevu alınarak geziliyor,ana giriş kapısında,gezmek için günlerce bekleyenler var,bu nedenle uzun bir kuyruk olmuş.
Sarayın ve manastırların içinde fotoğraf çekmeye izin vermiyorlar.İçeride bir rota üzerinde geziliyor,her yerde askerler var,eşyalara dokunmak yasak,askerler dürterek uyarıyor hemen.Tibet’liler, Sarayı dini amaçlı ziyaret ediyor,Dalay Lamaların mucizelerinden faydalanmak için,hastalar,çocuklar,yaşlılar,yüzlerce basamak merdiveni tırmanıyorlar.Mucezini bekledikleri Dalay Lamanın odasına gelince,buradaki Buda heykelinin önüne dua örtüsü serip,para,su,pirinç koyup yere eğilerek,ellerini başlarının altında birleştirip dualarını ediyorlar.Tavaf edenlerde öyle çok ki,bu ülkede dinin yoğun yaşandığını anlıyoruz.Odalarda biriken paralar,orada eğitim alan rahiplere veriliyormuş.
Saraydaki koyu kırmızı renk; Gücün, sarı renk;Bilgeliğin beyaz renk;Şefkatin,arınmışlığın sembolü.
Kral Songten Gampo, Çin’li ve Nepal’li 2 prensesle evlenmiş.Bu eşler,Budizm öğretisini ve Buda heykellerini getirmişler.Çinli eşe Beyaz Tara,Nepal’li eşe Yeşil Tara deniyor.Tara;Kurtarıcı tanrıça anlamında.
Tibet’liler,sabah erken saate öten Budist borazanlarının sesiyle sokaklara çıkıyor.Ellerinde dua çarkları,boyunlarındaki torbalarda pirinç,su,yak yağı taşıyarak,dualar okuyarak manastırlara gidiyorlar.Dua çarkları,bir sapa bağlı olarak dönen,üzeri kabartmalarla süslü,içi boş bir silindir.Bunlara Mani Çorkor deniyor.
JOKHANG manastırı,7 ci yy da yapılmış,Budizmin bütün sembollerini görebileceğiniz çok önemli bir yapı.Manastırın içinde,küçük küçük tapınaklar var.Manastırın ana girişinde,aydınlanmanın sembolü olan Buda heykeli duruyor.Bu heykel,Buda hayatta iken yapılan heykellerden biriymiş ve kralın Çinli eşi tarafından getirilmiş( rivayete göre)Tapınağın içi öyle kalabalık ki,Buda heykelinin fotoğrafını çekmek mümkün olmadı.Bu Çinli eşin mezarı,manastırın karşısında,Barkhor meydanında.Küçük tapınak odalarında yak yağından mumlar yanıyor ve içerisi çok pis kokuyor.Bazı yabancı ziyaretçiler maske takıp veya mendille burunlarını kapayarak geziyor.Tapınakların içindeki Buda heykellerinin üstünde,mercan,turkuvaz,yeşim gibi yarı değerli taşlar ve inciler,önlerinde ise sarı-beyaz dua örtüleri var.Bu örtüler arınmanın sembolü.Tibetliler,sabah 5-6 gibi yarı karanlıkta,manastırın dışında sıraya giriyor.Turistler bu sıraya girmeden yan kapıdan alınıyor.Tapınağa soldan girilip sağdan çıkılıyor.Budistler tapınakların etrafında saat yönünde dönüyorlar.Jokhang manstırı,zengin süsleme sanatı,çarpıcı görüntüsüyle Tibet mimarisinin en özgün eserlerinden biri.En üst katından Potala sarayının görüntüsü çok güzel.Bu manastır,bir hac manastırı ve hac yolunun başladığı noktada.
Tibet sanatı,mitolojik tanrı figürleri,Buda resimleriyle çok renkli.Thangka denilen resimler,pamuk veya keten bezler üstüne yapılıyor.Dini ve mitolojik figürlü bu resimler,manastırları,içindeki tapınakları ve sarayları süslüyor.Mandala ise kumdan yapılan resimlere verilen ad.Bronz buda heykelleri,iki ejderhaile birlikte Budist tekerlerin olduğu motifler her tapınağın tepesinde görülüyor.
BARKHOR meydanı ve caddesi her zaman yabancılarla ve Tibetlilerle dolu,cıvıl cıvıl bir alan.Burası kutsal kentin kalbidir.Jokhang manastırının çevresindeki sokaklardan oluşan bu cadde sanki bir açık hava müzesi gibi.Evler,sarı-kırmızı renkle çevrelenmiş pencereleriyle çok güzel görünüyor.Her yere dileklerin yazıldığı kumaş bayraklar asılmış.Meydandaki 2 dua direği çok uzun ve çok renkli.Meydana kurulan açık hava pazarında,dua örtüleri,yerel el sanatları vs ve takma diş satılıyor.Manastırın meydana bakan yüzünde,Budistler,seccadeli,seccadesiz,ellerini havaya kaldırıp sonra kendilerini yere atarak secdeye varıyorlar.
2.5 km lik bu caddede hacı olmaya çalışan Budistler,tahta kolluklar,deri dizlikler takıp,kendilerini yüzüstü yere atarak sürünüyorlar.Barkhor caddesinde,alış veriş ve yiyecek içecek dükkanlarıda var.
NORBULİNGKA Bahçeleri;Tibetçe Mücevher Bahçesi anlamında.18 yy da Dalay Lamaların yazlık sarayı olarak kullanılmaya başlamış.Lhasa nehrinin kıyısına yapılmış,değişik çiçek ve ağaçlarla kaplı bir alan.Her Dalay Lama için ayrı bir ev yapılmış,bu evler aynı zamanda tapınak olarakta kullanılmış,içleri loş ve yak yağı kokuyor.En önemli ve güzel yapı 14 cü Dalay Lamanın sarayı,modern bir ev ,içinde tuvalet ve banyosu var,öğreti salonu büyük,aydınlık ve çok süslü.Bahçe içinde birde hayvanat bahçesi var ama kapalı olduğu için gezemedik.
DREYPUNG Manastırı,Lhasa’ya 8 km mesafede Gambo Utse dağının eteklerine yapılmış.Tibet’in ve dünyanın en büyük tapınağı.Burada rahipler yaşıyor,ibadet ediyor ve dini eğitim alıyorlar.Geçmişte 10 bin rahip yaşarken günümüzde bu sayı çok azalmış.İlk 5 Dalay Lama burada yaşamış ve öğretilerini buradan yaymışlar,mezarları da burada.Bu manastır aynı zamanda bir üniversite.800-900 metrelikyokuş bir yolla çıkılıyor buraya.Yol boyunca,dağdaki kayalara yapılmış buda resimleri, duvarlarda dua çarkları görülüyor.Budistler bu çarkları Om Mani Padme Hum diyerek döndürüp,dua ediyorlar.Buradaki tapınaklarda değişik Buda heykelleri var.Örneğin,kızgın Buda,Budanın koruyucu Budası gibi…1000 adet küçükten büyüğe Buda heykelleri odalardan birinin duvarına sıralanmış.Eski Tibet paraları da bu manastırda sergileniyor.Manastırın tören salonunda,yüzlerce rahibin dev borazanları üfleyif davulları çalarak dua edişlerini izlemek çok etkileyici ve ürpertici.Bu ritüeli görmek için bile Lhasa’ya gidilir. Fotoğraf çekmek yine yasak.Tören salonunun önündeki avludan,Lhasa’nın ve ilerdeki Lhasa nehrinin görüntüsü çok güzel.Dağların tepelerindeki bulutları elini uzatsan tutacakmışsın gibi.
Manastırdan inerken,yolun başında oturmuş dilenciler,ilahiler söyleyen çocuklar ve turistik eşya satan satıcılarla karşılaşıyoruz.Çocuklara elimizdeki bozuk paraları bırakıyoruz,rehberimizin dediğine göreyardım yaptığımız için,kutsal insanlar oluyoruz.
Lhasa’ya gidip te SERA manastırını görmemek olmaz.Geçmişte çevresinde yaban güllerinin çokluğu nedeniyle Yaban Gülü manastırı da denilmiş.Tibet’in önemli üniversite manastırlarından biri.İçindeki okullarda dini eğitim yapılıyor.Çinin işgali sırasında,buradaki rahipler direnince,manastırın bir bölümü yakılmış,rahipler öldürülmüş,kalan rahiplerin bir çoğu,sürgündeki Dalay Lamanın yanına kaçmış.Manastırda bugün 3 bin kadar rahip yaşıyor.Bu manastır,öğrenci rahiplerin yaptığı dini münazaraları ve tartışmaları nedeniyle önem kazanmış.Buna “Sınama Töreni “deniyor.Her gün öğleden sonra,öğrenci rahipler manastırın bahçesinde yere oturarak tartışıyorlar.Çember halinde oturan öğrencilerden biri ayakta duruyor.Elini şaklatarak,oturanlardan birini işaret ederek, bir soru soruyor ve O öğrenci,soruya istenen cevabı veremezse ayakta duran onu kızdırmaya çalışıyor.Soru sonra bir başka öğrenciye soruluyor.Soruya istenen cevap alınıncaya kadar bu devam ediyor,cevabı bilen ayağa kalkıyor,soru sormaya bu kez o devam ediyor.Burada sabır ve bilgi sorgulanıyor.Bu tartışma 3-4 saat kadar sürebiliyor.
Manastırın bahçesinde yerlilerle birlikte izledik bu seromoniyi ve dillerini bilsem öğrencilerin aralarına karışıp onlarla tartışmak isterdim.Çok keyifli bir görüntü.
Kadınlar,Bangdan denilen ,çok renkli kumaşlardan yapılmış önlük takıyorlar.Giydikleri yelekleri,aynı zamanda çanta olarak ta kullanıyorlar.Saç takıları,küpeler,kolyeler,kollarındaki bilezikler çok güzel ve albenili.Bu takılar,altın ve gümüşten yapılıyor ,mercan,turkuvaz ve yeşim gibi yarı değerli taşlarla bezeniyor.Tibet’e gidipte ,himalayalara tırmanan dağcıların şans taşı olan ZE taşını almadan olmaz.Kahverengi hareli olan bu taştan değişik takılar yapılıyor.
Tibet’te 1300 yıllık Zhuo( bel davulu dansı) geleneksel dansı,büyük törenlerin açılışında ve kapanışında yapılıyor. Lhasa Kahramanlar meydanın da yapılıyor bu dans.
Lhasa’da bana garip gelen şey tuvaletler oldu.Kapı yerine bezden bir örtü örtülüyor.İçeride 7-8 kişi bir arada ihtiyacını görüyor.Dikdörtgen yarıklar yan yana sıralanmış ve aralarında paravan yok,su yok,her şey ortada,
ilginç ama kokuda yok.Potola sarayındakiler,labirent gibi odalara konmuş,sarayın altındaki boşluklar kanalizasyon gibi kullanılmış.
Yollarda bisiklet taksiler çok ve ucuz.Tabii Tibetçe biliyorsanız bunları kullanabilirsiniz.İngilizce bilen çok az.Eski şehrin her yerine yürüyerek ulaşmak mümkün.Caddeler çok geniş ve boş denecek kadar az araç var..
Otellerde ısınmayı sağlamak için sürekli termosta sıcak su ve yeşil çay veriyorlar.Lhasa’da kaldığım 4 gün içinde yerel yemeklerini hiç yiyemedim,yerel lokantalarından içeri bile giremedim.Yak yağı kullandıkları için çok kokuyordu.Kokuya hassasiyeti olanlar için biraz rahatsız edici.Kaldığımız otel Tibet motifleri taşıyan, çok temiz,mutfağı damak tadımıza uygun,eski kentin içinde otantik bir yerdi.
Çin’den alınan vize ,soğuk,yiyecek,dil sorunları,yükseklik sendromu gibi faktörlere rağmen,GİDİN TİBETİ GÖRÜN.
Artık ayrılma zamanı geldi.Çin’in Chengdu şehrine uçmak üzere havaalanına doğru yola çıktık.Bugün hava kapalı.Yağmurlar uğurluyor bizi.
Arkamda,sarının bütün tonları,karla kaplı Himalaya dorukları,renkli dev uçurtmalar ve Tibet platosu kaldı.Hoşça kal Tibet,hoşça kal Budizmin merkezi, kutsal şehri Lhasa.
Fzt.A.SıdıkaSongür